Kent ve Demiryolu Menü

Kalıcı Başlantı:

Meclis görüşüyor emekçi protesto ediyor

(yorumlar kapalı)

Hepimizin emeklilik ve sağlık hakkı üzerinde kısıtlamalar getiren ve yalnız bizim değil çocuklarımızın da geleceğini güvencesizleştiren Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasa Tasarısı’nın geri çekilmesi için bu gün (28.02.2008)emekçiler 12:15’de Haydarpaşa Numune Hastanesi önündetoplanarak coşkulu bir şekilde  Kadıköy Meydanı’na yürüdüler.

İMF emrediyor AKP Meclisten geçiriyor

Sosyal Güven(siz)lik ve Genel Sağlık(sızlık)

 Sigortası bir kez daha gündemde;

Yasalaştığında halen çalışan ya da işsiz olan herkesin çalışma, emeklilik ve sağlık hakkını kısıtlayacak ola~bu yasa tasarısı, çalışma yaşamına yeni girecek gençler ve yarının büyükleri çocuklarımız için tam bir saldırı tasarısı niteliğinde. Bütçede "kara delik" yaratıyor, ya da "sizi değil 20 yıl sonrasını ilgilendiriyor" .. alanlarıyla bezedikleri tartışmalara müdahil olmamızın zamanı geldi, tatta geçiyor.

Eşitsizlikleri arttıran sosyal dayanışma yerine parası olanın parası kadar emeklilik ve sağlık hakkına sahip olacağı bu tasarıyla emekçilere kısıtlama, sermayeye yeni kar alanları sunuyor:

Dünyanın her yanında bu tür yasa tasarıları halkın tepkileri ile püskürtülür, getiren partilerin siyasi yaşamları söndürülürken, Ülkemizde de memuru, işçisi, işsizi,emeklisi, esnafı, çiftçisi, öğrencisi ile demokratik muhalefetin tepkisini gösterme ve önerilerini sunma vaktidir ….

Hükümet bütün bu düzenlemeleri bizlere "Reform" diye kabul ettirmeye çalışıyor. Oysa getirilen değişikliklerin hiçbiri bizlerin haklarını hiçbir şekilde iyileştirmiyor. Tersine daha da daraltıyor. Bütün bu düzenlemeler bizlerin iyiliği için değil, yerli ve yabancı sermayedarlar istediği için yapılıyor. Kabesi IMF, secdesi yerli patronlar olanların sağlık ve sosyal güvenlik haklarımızı tamamıyla yok etme çabası bu.

AKP Hükümeti, sanki arkasından IMF kovalıyormuş gibi, bütün bu düzenlemeleri yangından mal kaçırırcasına Meclis’ten geçirmek istiyor. Onlar; "Nasılsa Allah’ın sopası yok ama IMF’ nin sopası var" diye düşünüyorlar. Bununlada kalmayıp alt komisyonlarda görüşülen taslaklara komisyon başkanının haberi olmadan imzadan sonra milletvekillerine kıyak sağlayacak hükümler gizlice ekleniyor. Yani korsan kanun maddesi yapmada bu  iktidar vekillerine nasip olacak. 

Bizleri ise hiç hesaba katmıyorlar. Oysa biz halkız. Çalışan da, üreten de biziz.

Onlarca sendika, meslek odası,siyasi parti, dernek ve inisiyatifi bir araya getirerek oluşturduğumuz "HERKESE SAĞLlK GÜVENLİ GELECEK" Platformu olarak; haklarına sahip çıkma duyarlılığındaki herkesi bizlerle birlikte iktidarı bu saldırgan yasalarını püskürtme mücadelesine katılmaya çağrısına İstanbul’da emekçiler cevaplarını sokağa çıkarak eyleme destek vererek gösterdiler. Numune Hastahanesinde Kadıköy’e yapılan yürüyüş ve basın açıklamasına 3 bine yakın emekçi katıldı.

Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Hakkındaki sunumuzu inidirmek için tıklayınız.

 kd

  kd

 kd

 kd

 kd

 kd

 kd

 kd

Çıkartılmak istenen yasa ile "yıpranma hakları" elinden alınacak olan gazetecilerde yürüyüşte görevlerini yapmanın telaşında ve özverisinde idiler.

 kd

 kd

 kd

 kd

 kd

 kd

Dün 27 Şubat 2008 tarihinde sabah işbırakma ve oturma eylemi yaparken polisin saldırısı sonucu yaralanan gözaltına alınan Tuzla Tersanesi  işçileride alandaydı.

 kd

Demiryol-İş Haydarpaşa ve Sirkeci şube yöneticileri ve işçileri  yürüyüşe destek verip alandaki yerlerini aldılar.

 kd

SOSYAL SİGORTALAR VE SAĞLIK SİGORTASI KANUNU

İLE

BU KANUNDA DEĞİŞİKLİK YAPAN TASARININ

İNCELENMESİ*

 

Giriş:

1999’da ilk hamlesi yapılan ve reform adı altında sosyal güvenlik alanındaki hakların kısıtlanması operasyonu haline gelen sosyal güvenlik kanun değişikliği girişimlerinin en kapsamlısı, 2008 yılının ilk önemli yasal düzenlemesi olmaya aday.

Bu metin iktidarın girişiminin mümkün olan en geniş şekilde işçi sınıfına anlatılmasını, bu yolla sistemin ve siyasal iktidarın emek düşmanı niteliğini gösterme çabalarına katkıda bulunması için hazırlanmıştır.

Bu çerçevede de henüz yürürlüğe girmemiş 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda değişiklik yapan tasarı incelenmemektedir. Hazırlanan metin aynı zamanda 5510 sayılı kanunla getirilen değişikliklere de değinmektedir.Kapitalist sistemde sosyal güvenlik hakkı nasıl kazanıldı neyi ifade ediyor?

Sosyal güvenliğe ve sağlık hakkına dair kazanımlar işçi ve emekçi sınıflarının 200 yıl öncesine varan mücadelesinin sonucu olarak elde edilmiş haklardır.

Komünizm hayaletinin Avrupa’da dolaştığı dönemden başlayarak, sermaye sınıfları işçi sınıfının mücadelesi karşılığında kimi ödünleri vermek durumunda kalmışlardır. Sosyal güvenlik ve sağlık konuları da bunlar arasındadır. Bismarck’ın Almanya’daki girişimi bu çerçevede ele alınmalıdır. Ekim Devrimi ve sosyalist sistemin emekçilere sağladığı haklar, kapitalist ülkelerin emekçileri açısından bir örnek, bu ülkelerin sermayedarları için ise bir tehdit haline geldi. Sovyetler Birliği, göğüslediği onca emperyalist saldırı boyunca bile her geçen yıl işçi haklarını daha da ileri götürmekten geri kalmadı. Çalışma saatleri kısıtlandı, ücretsiz sağlık, konut, ulaşım ve eğitim hizmetleri geliştirildi, tatil ve emeklilik hakkı ilerletildi.

İkinci Paylaşım Savaşı sonrasında dünyada yükselen sosyalist değerlere karşılık kapitalist ülkeler, toplumsal çözülmeyi engelleme ve sınıflar arası uzlaşma sağlamaya yönelik önlemler aldı. Sosyalist ülkelerde öne çıkan "insan hakları, yoksullukla savaş, sömürüyü sonlandırma, toplum için üretim, barış ve demokrasi" gibi söylemlere karşılık kapitalist ülkeler "sosyal devlet" kavramını geliştirdi. İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi (1948), İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunması Avrupa Sözleşmesi (1950), Avrupa Sosyal Şartı (1965), BM Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesi (1967) sosyal güvenlik hakkına vurgular yaptı.

Sosyal güvenlik hakkı bizde de aynı yıllarda tartışıldı. İş kazaları, meslek hastalıkları ve analık sigortası İşçi Sigortaları Kanunu kapsamında kabul (1945) edilirken, Emekli Sandığı Kanunu; mensuplarına hastalık, adi ve vazife malûllüğü ile yaşlılık gibi sosyal güvenlik hakları vererek yürürlüğe (1949) girdi. ILO’nun 1952’de kabul ettiği Sosyal Güvenliğin Asgari Normları Hakkında Sözleşme gelişmemiş ülkeler için yeni bir açılım sağlamasına rağmen, Türkiye tarafından gecikmeli ve şartlı olarak kabul (1971) edildi.

1961 Anayasası sonrasında sosyal politikalarda değişimler yaşandı. Örneğin, Sağlık Hizmetlerinin Sosyalleştirilmesi Hakkında Kanun, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesine gönderme yaparak, toplumun sağlık hizmetlerinden eşit ve adil yararlanması iddiası ile ortaya çıktı (1963). 1976’ya kadar sürdürülen hizmet, sosyal devlet olgusundan vazgeçildiği dönemde, yasa değiştirmeye dahi gereksinim duyulmadan sonlandırıldı. Sosyal haklar neden geri alınıyor?

Bilindiği gibi 1970’lerin ortalarında çokuluslu şirketlerin kâr oranlarının düşmeye başlamasıyla birlikte, sermaye sınıflarının siyasal temsilcileri, yeni liberal politikalar olarak adlandırılan önlemler almaya başladılar. Sermaye hareketlerinin önünün açılmasını, parasal serbestiyi, çok uluslu şirketlerin sınırsız ve kuralsız tahakkümünü amaçlayan bu yeni uygulamalarla en çok da sosyal devlet uygulamaları hedef alındı. Çünkü devletin küçülmesi, böylelikle sermayedarların sömürdükleri artı değerden devlete ayırdıkları payın azalması esastı.

Sosyal güvenlik ve sağlık sektörü devletin desteğini giderek sınırladığı alanlar oldu. Bu sektörler, mal ve hizmet üreten, kâr hedefleyen işletmeler bütünü olarak yeniden yapılandırılmaya çalışıldı. Emeklilik ve sağlık, tüm masraflarının emekçilerin bu hizmetlere ihtiyaçları yokken ödedikleri primlerden karşılanması gereken sistemler olarak dayatıldı ve kamucu hizmet anlayışı aşamalı olarak terk edildi.

Bizde de yeni liberal politikaları uygulayabilmek için yapılan 12 Eylül 1980 darbesi ile ülkedeki sosyal politika uygulamalarının sona erdirilme süreci başlamış oldu. 24 Ocak kararları içindeki "daha fazla kâr için üretimde emek payının düşürülmesi ve işçilerin düşük ücretle çalıştırılması" mesajı o günden bugüne ekonomik yaşamın belirleyicisi oldu. Emek örgütlerinin etkisizleştirilmesi ve ücretlerin sefalet sınırlarına indirilmesine paralel olarak; sosyal güvenlik, eğitim ve sağlık hizmetlerine ulaşım giderek zorlaştırıldı ve paralı hale getirildi.

Dünyanın hemen tüm kapitalist ülkelerinde, mümkün olan en kapsamlı şekilde uygulanmaya çalışılan bu dayatmaların hakemi rolüne IMF ve Dünya Bankası yerleştirildi. Bu kuruluşlar, "sosyal güvenlik açıkları yüksek olan ülkelere kefil olmayız, kredi bulamazlar" diye ilan ederek tüm geri kalmış ülkelerde devletin sosyal güvenlik hizmeti vermesini engellemeye, diğer bir deyişle emekçilerin sağlık ve emeklilik haklarını gasp etmeye yöneldiler. Nitekim 1999 yılında emeklilik yaşının yükseltilmesi ve primlerin artırılması IMF ile 1998 yılında yapılan "yakın izleme anlaşması" çerçevesinde ele alınmalıdır. AKP Hükümetinin 2006 yılında gerçekleştirdiği sosyal güvenlik reformu da, 2005 yılında IMF ile yapılan 19. Stand-by Anlaşması çerçevesinde, IMF yapısal uyum programının önemli bileşenlerinden biri olarak gündeme gelmiştir. Reforma ilişkin yasa taslağının, TBMM’ye sunulması IMF Anlaşması çerçevesinde "Ön Koşul", yasanın 2005 Haziran ayı sonuna kadar TBMM’den geçmesi "Yapısal Performans Kriteri", sosyal güvenlik reformuna ilişkin idari yapılanma yasasının 2005 yılı Haziran ayı sonuna kadar geçmesi "Yapısal Kriter" olarak tanımlanmıştı.Değişiklik tasarısı sosyal hakların geri alınması sürecinin neresinde yer alıyor?

Sosyal güvenlik sisteminde yapılan ilk önemli değişiklikler 1999 yılında gerçekleşmiştir. Bu tarihin arkasında 1998 yılında IMF ile yapılan Yakın İzleme Anlaşması bulunmaktadır.

Bu doğrultuda ilk girişim 1999 yılında çıkarılan 4447 sayılı yasa olmuştur. DSP-MHP-ANAP koalisyonu tarafından kabul edilen kanun emeklilik yaşını 58-60 sınırına; asgari prim ödeme zorunluluğunu 7 bin güne çıkarttı; bazı hizmetlere katılım payı zorunluluğu getirdi; emeklilikte aylık ücreti düşürdü; sosyal güvenlik prim miktarlarını yükseltti vb.

19.4.2006 Tarihli ve 5489 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu çıkarıldı. Cumhurbaşkanı tarafından bir daha görüşülmek üzere 10.05.2006 tarihinde TBMM’ne geri gönderildi. TBMM’de çoğunluğu elinde bulunduran AKP de kanunu hiçbir değişiklik yapmadan 31.05.2006 tarihinde 5510 sayılı kanun olarak kabul etti.

Cumhurbaşkanı ve CHP bu kez Anayasa Mahkemesine itiraz ettiler. Anayasa Mahkemesi de 2006/112 karar sayısı ile 15.12.2006’da bazı maddelerin iptaline karar verdi. Bunun üzerine yasanın yürürlük tarihi önce 1 Temmuz 2007’e, sonra 1 Ocak 2008’e ertelendi.

AKP 5510 sayılı yasa ile ilgili değişiklik tasarısını 27.11.2007’de TBMM’ne sundu. Tasarı TBMM komisyonlarında görüşülmeye başlandıktan hemen sonra yürürlük tarihi 1 Haziran 2008 olarak belirlendi.

Avrupa Birliği üyelik sürecinin bu gelişmelerde bir etkisi var mı? Avrupa Birliği üyelik sürecinin önemli başlıklarından birisi de sosyal güvenlik reformudur. 2003 tarihli Ulusal Programın Giriş bölümünde şu görüşler yer almaktadır: "Türkiye’nin ekonomik politikaları, Cumhuriyetin ilk yıllarındaki koşulların da gerektirdiği Devlet önderliğindeki kalkınma modelinden giderek karma ekonomik sistem ve daha sonra da dünya konjonktüründeki gelişmelere paralel olarak piyasa sistemi ağırlıklı bir yapıya kavuşmuştur. Türkiye, son zamanlarda yaşanan ve daha çok ülkenin mali yapısına ilişkin sorunlardan kaynaklanan krize rağmen, serbest piyasa ekonomisini tüm kurum ve kurallarıyla güçlendirici politikalarını sürdürmektedir. Bu çerçevede, enflasyonun uzun yıllardan beri Türk ekonomisine verdiği zararın giderilebilmesi, kamu açıklarının sürdürülebilir bir boyutta tutulması ve makro-ekonomik dengesizliklerin ortadan kaldırılabilmesi amacıyla, mali sektör reformu, tarım reformu, sosyal güvenlik reformu gibi yapısal değişikliklerin tamamlanması ve özelleştirme sürecine hız verilmesi hedeflerini benimsemiştir. Türkiye, Kopenhag ekonomik kriterlerine bu hedeflere ulaşmak suretiyle uyum sağlayacaktır." (sayfa 15).

Yine aynı Programın "Yapısal Reformlar" başlıklı bölümü Sosyal Güvenlik Reformu ile başlamakta ve özel emeklilik sisteminin "reformun son aşaması" olduğu belirtilmektedir (sayfa 27): "Sosyal Sigortalar Kurumu, Emekli Sandığı ve Bağ-Kur arasında … norm ve standart birliği sağlamaya dönük çalışmaların yapılması amacıyla Sosyal Güvenlik Kurumu oluşturulmuştur. Ayrıca, SSK ve Bağ-Kur için hazırlanan Kanun tasarılarında sağlık ve emeklilik sigortalarının birbirinden ayrılmasına ve söz konusu kuruluşların aksayan yönlerinin düzeltilmesine yönelik düzenlemeler yer almaktadır. Reformun son aşamasını oluşturan özel emeklilik sisteminin kurulması ile ilgili çalışmalar devam etmektedir." Kanun kimleri kapsıyor? Kapsam genişliyor mu?

Kanun, devlet memurları, ücretliler, tarım işlerinde ücretli çalışanlar, kendi hesabına çalışanlar ve tarımda kendi hesabına çalışanları kapsıyor.

Ancak yapılan düzenlemelerle tam da sosyal güvenliğe en çok ihtiyacı olan, gelir düzeyi düşük kesimler zorunlu sosyal güvenlik kapsamı dışında bırakılmaktadır. Gelir dağılımındaki eşitsizliklerin arttığı ve çalışma ilişkilerinin esnekleştirildiği bir dönemde, yoksul kesimlerin sosyal güvenlik kapsamı dışında tutulması, sosyal devletin küreselci devlete dönüştürülmesi sürecinin bir aşaması ve sosyal krizdeki büyümenin habercisidir.

Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasasına göre (madde 6),

-Ev hizmetlerinde süreksiz olarak çalışanlar; ev hizmetlerinde hizmet akdi ile sürekli çalışmasına rağmen haftalık çalışma sürelerinin İş Yasasında belirtilen sürelerden az olması nedeniyle aylık kazançları prime esas günlük kazanç alt sınırının otuz katından az olanlar;

-Niteliği itibarıyla bir kişinin bir gün içinde yapabileceği işlerde yevmiyeli olarak çalışanlar,

-Kamu idareleri hariç olmak üzere, tarım işlerinde veya orman işlerinde hizmet akdiyle süreksiz işlerde çalışanlar;

-Kendi nam ve hesabına çalışanlardan gelir vergisinden muaf olup aylık faaliyet gelirlerinden bu faaliyetine ilişkin masraflar düşüldükten sonra kalan tutarı, prime esas günlük kazanç alt sınırının otuz katından az olduğunu belgeleyenler,

-Tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan; tarımsal faaliyette bulunan ve yıllık tarımsal faaliyet gelirlerinden bu faaliyete ilişkin masraflar düşüldükten sonra kalan tutarın aylık ortalamasının, bu Yasada tanımlanan prime esas günlük kazanç alt sınırının otuz katından az olduğunu belgeleyenler, kısacası ev hizmetlerinde çalışan yoksul kadınlar, tarım ve orman işlerinde süreksiz olarak çalışan topraksız ve az topraklı yoksul köylüler, gündelikçi yoksul kentliler, yoksul küçük esnaf, tarımda geçimlik faaliyette bulunan yoksul köylüler yani tam da sosyal güvenliğe ihtiyacı olanlar

zorunlu sosyal güvenlik kapsamı dışında bırakılmışlardır.

(SOSYAL GÜVENLİK REFORMUNDA

SİGORTALILARIN

GERİYE GÖTÜRÜLEN VE KALDIRILAN HAKLARI)

5510 SAYILI SOSYAL SİGORTALAR VE GENEL SAĞLIK SİGORTASI KANUNU

İLE

BU KANUNDA DEĞİŞİKLİK YAPAN TASARI

NE GETİRİYOR?

 

(MADDELERİN İNCELENMESİ)

İŞ KAZASI GELİRİNİN SİGORTALIYA TOPTAN ÖDENMESİ UYGULAMASI KALDIRILIYOR

 

ÖNCEKİ DÜZENLEME

 

YENİ DÜZENLEME

 

Yürürlükten kaldırılan 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununa göre; iş kazası nedeniyle gelir bağlanmasına hak kazanan sigortalının iş göremezlik derecesinin % 25’ten az olması, iş göremezlik derecesinin üç yıl içinde değişmesinin mümkün olmadığının anlaşılması ve yazılı talepte bulunması halinde, sigortalıya Kurumca ödenecek iş göremezlik gelirlerinin toplamı peşin olarak ödenebilmekte idi.

(506/22)

 

Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda iş kazası gelirinin sigortalıya topluca ödenebileceğine ilişkin bir düzenlemeye yer verilmediğinden, bundan böyle sigortalıların iş kazası gelirini topluca almaları mümkün olamayacak.

 

 

İŞ KAZASI VE MESLEK HASTALIĞI GELİRİ BAĞLANMASINDA

ALT SINIR UYGULAMASI KALDIRILIYOR

 

ÖNCEKİ DÜZENLEME

 

YENİ DÜZENLEME

 

Yürürlükten kaldırılan 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununda, iş göremezlik derecesi % 25 ve üstünde olanlara bağlanacak sürekli iş göremezlik gelirinin, prime esas günlük kazanç alt sınırının otuz katının % 70′ inden az olamayacağı hükme bağlandığından, hesaplanan sürekli iş göremezlik gelirinin bu sınırın altına düştüğü hallerde alt sınır üzerinden ödeme yapılmakta idi. (506/96)

Örneğin; 2006 yılında 600.00 YTL aylık ücretle çalışan ve iş kazası sonucu meslekte kazanma gücünü % 25 oranında kaybeden bir sigortalı için hesaplanan gelir (600.00 x %25) 150.00 YTL iken, alt sınır uygulaması nedeniyle prime esas asgari günlük kazancın otuz katı olan 531.00 YTL nin %70’i oranında yani 371.70 YTL gelir bağlanmakta idi.

Yeni yasada alt sınır uygulaması kaldırıldığından, sigortalının % 25 iş göremezlik derecesine göre hesaplanan 150 YTL bir artış uygulanmaksızın sürekli iş göremezlik geliri olarak bağlanacak.

Başka bir anlatımla, önceki mevzuata göre %25 iş göremezlik derecesi ile 371.70 YTL sürekli iş göremezlik gelirine hak kazanabilen sigortalının, yeni mevzuata göre aynı miktarda gelire hak kazanabilmesi için iş göremezlik derecesinin yaklaşık olarak % 62 olması gerekecek

(5510/19)

 

BAŞKA BİRİNİN SÜREKLİ BAKIMINA MUHTAÇ SİGORTALILARA BAĞLANACAK TAM İŞ GÖREMEZLİK GELİRİNİN ORANI YÜZDE YÜZÜ GEÇEMEYECEK

 

ÖNCEKİ DÜZENLEME

 

YENİ DÜZENLEME

Yürürlükten kaldırılan 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununa göre; iş kazası veya meslek hastalığı nedeniyle tam iş göremez duruma gelen sigortalılara, gelir bağlanmasına esas alınan aylık kazancının %70’i oranında sürekli iş göremezlik geliri bağlanmakta ve başka birinin sürekli bakımına muhtaç durumda olduğu anlaşılan sigortalının geliri %50 artırıldığından sigortalıya bağlanan gelir, gelir bağlanmasına esas alınan aylık kazancının % 105’i tutarında olmakta idi. (506/20)

Örneğin; gelir bağlanmasına esas alınan aylık kazancı 600 YTL olan ve başka birinin sürekli bakımına muhtaç durumda bulunan sigortalıya, (600 x %70) 420 YTL olarak hesaplanan gelir tutarı %50 artırılarak 630 YTL bağlanmaktaydı.

Yeni yasaya göre aynı durumdaki sigortalıların gelir bağlama oranı %100’ü geçemeyecek.

 

Örnekteki sigortalıya yeni yasaya göre bağlanacak gelir 600 YTL olacak.

(5510/19)

İSTEĞE BAĞLI SİGORTAYA DEVAM EDEBİLMEK İÇİN TÜRKİYE’DE OTURMA ŞARTI GETİRİLİYOR VE PRİM ORANI ARTIRILIYOR

 

ÖNCEKİ DÜZENLEME

YENİ DÜZENLEME

 

Yürürlükten kaldırılan Sosyal Sigortalar Kanununa göre; isteğe bağlı sigortalılardan %25 oranında malullük, yaşlılık ve ölüm sigortası primleri alınmakta, bunlar emekli olduktan sonra sağlık yardımlarından da yararlandırılmakta idi.

(506/85)

 

İsteğe bağlı sigortaya devam edebilmek için Yasal olarak Türkiye’de oturma koşulu getirildi.

 

İsteğe bağlı sigortalılar da genel sağlık sigortalısı sayılarak prim oranı %32’ye çıkarıldı.

 

İsteğe bağlı sigortanın temel amacı sosyal güvenlik sistemi kapsamında çalışanlardan işsiz kalanların emekliliğe hak kazanabilmeleri için gerekli olan prim ödeme süresini, isteğe bağlı sigorta yoluyla tamamlamalarına imkan sağlamaktır.

 

Prim oranı artırılmakla, işsiz kalan ve başka bir geliri de olmayanların eksik prim ödeme sürelerini isteğe bağlı sigorta yoluyla tamamlamaları neredeyse imkansız hale getirilmiştir.

 

İsteğe bağlı sigortaya devam edilebilmesi için en az 1080 gün malullük yaşlılık ve ölüm sigortası primi ödenmiş olması şartı da kaldırıldığından, sistem asıl amacından uzaklaşmış ve prim ödeme gücü bulunanlara hiç çalışmadan emekli olma imkanı sağlayan bir yapıya dönüşmüştür.

(5510/ 50,52)

 

ASKERLİK BORÇLANMALARINDA BORÇLANMA BEDELİ ARTIRILIYOR VE BORCUN KURUMA ÖDENME SÜRESİ KISALTILIYOR

 

ÖNCEKİ DÜZENLEME

YENİ DÜZENLEME

 

Yürürlükten kaldırılan Sosyal Sigortalar Kanununa göre, er olarak silah altında geçen sürelerle yedek subay okulunda geçen süreler, prime esas kazancın alt sınırı üzerinden %20 oranına göre hesaplanan borç tutarı altı ay içinde Kuruma ödenmek suretiyle borçlanılabilmekte idi.

(506/60)

 

 

Yeni yasa ile borçlanma bedelinin, prime esas kazancın alt sınırı ile üst sınırı arasında sigortalı tarafından seçilecek kazanç üzerinden %32 oranı uygulanarak hesaplanması ve en geç bir ay içinde ödenmesi zorunluluğu getirildi.

 

Borçlanılan süreye ilişkin prim borcunun Kurumca sigortalıya tebliğ edildiği tarihten itibaren otuz gün içinde ödenmemesi halinde borçlanma talebi yapılmamış sayılacak ve borçlanma için sigortalının yeniden talepte bulunması gerekecek.

(5510/41)

 

EMEKLİLİK İÇİN DOLDURULMASI GEREKEN PRİM ÖDEME GÜN SAYISI ARTIRILIYOR

ÖNCEKİ DÜZENLEME

 

YENİ DÜZENLEME

 

Yürürlükten kaldırılan 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununa göre yaşlılık aylığı bağlanabilmesi için 7000 gün prim ödenmiş olması yeterli idi. (506/60)

Yeni yasada prim ödeme süresi, ilk defa 2008 yılında çalışmaya başlayan sigortalılar için 7100 gün olarak uygulanacak.

2009 yılından itibaren çalışmaya başlayacak sigortalılar için prim ödeme gün sayısı koşulu her takvim yılının başında 100 gün artarak, 2027 ve sonraki yıllarda çalışmaya başlayacak olan sigortalılar için en az 9.000 (dokuz bin) gün (25 tam yıl) prim ödenmiş olması şartı aranacak. (5510/28, Geçici 6)

Yaygın işsizlik, esnek istihdam, örgütsüleştirme, vb… koşullarda neredeyse olanaksız bir koşul.

EMEKLİLİK YAŞI YÜKSELİYOR

ÖNCEKİ DÜZENLEME

YENİ DÜZENLEME

 

Yürürlükten kaldırılan mevzuatta emeklilik yaşı kadınlar için 58, erkekler için 60 olarak belirlenmişti. (506/60)

 

 

Yeni yasada emeklilik yaşının 2036 yılına kadar değiştirilmemesi ve 2036 yılından itibaren kademeli şekilde artırılarak 2048 yılından itibaren kadın ve erkek sigortalılar için 65 olarak uygulanması hükme bağlanmıştır. Bu düzenleme ilk bakışta 2036 yılına kadar emeklilik yaşı artışından kimsenin etkilenmeyeceği şeklinde yorumlanabilmektedir.

Oysa kanunun yürürlüğe gireceği 01.01.2008 tarihinde 30 yaşını doldurmamış kadın sigortalıların 58 yaşını, 32 yaşını doldurmamış erkek sigortalıların da 60 yaşını 01.01.2036 tarihinden önce doldurmaları fiilen mümkün olmadığından; sigortalılıkları 01.01.2008 tarihinde başlamış olsa dahi, bu tarihte 30 yaşını doldurmamış kadın ve 32 yaşını doldurmamış erkek sigortalıların tümü 2036 yılından itibaren kademeli olarak yükselen emeklilik yaşlarına tabi olacaklar.

Dolayısıyla Kanunun yürürlüğe gireceği tarihten sonra ve genç yaşlarda çalışma yaşamına giren sigortalılar 65 yaşından önce emekli olamayacaklar. (5510/28)

YAŞLILIK AYLIĞI BAĞLAMA ORANI

YÜZDE ELLİYE DÜŞECEK

 

ÖNCEKİ DÜZENLEME

YENİ DÜZENLEME

 

Yürürlükten kaldırılan 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununa göre; 9000 gün prim ödeyen sigortalılara bağlanan yaşlılık aylığının oranı % 65 olmakta, prim ödeme süresine bağlı olarak aylık bağlama oranı %100’ü aşabilmekte idi. (506/61)

Bağ-Kur’da SSK ile aynı uygulama.

Emekli Sandığında %100’ü aşamıyor.

Yeni yasaya göre; aylık bağlama oranı sigortalının prim ödeme süresinin her 360 günü için 2015 yılı sonuna kadar % 2,5; 2016 yılı başından itibaren ise %2 olarak hesaplanacağı belirtilmekte iken,

Değişiklik Tasarısında kademeli geçiş kaldırılmış, aylık bağlama oranının yasanın yürürlük tarihinden itibaren %2 olarak uygulanacağı belirtilmiştir.

Buna göre, ilk defa bu Kanunun yürürlüğe girdiği 01.01.2008 tarihinde veya daha sonra işe başlayan ve 9000 günlük prim ödeme süresini doldurarak emekli olan sigortalıların yaşlılık aylığı bağlama oranı % 50 olacak.

Aylık bağlama oranı hiçbir şekilde %90’ı aşamayacak. (5510/29)

AYLIK BAĞLAMA ORANI DÜŞÜŞÜNDEN KANUNUN YÜRÜRLÜK TARİHİNDEN ÖNCE SİGORTALI OLANLAR DA ETKİLENEBİLECEK

ÖNCEKİ DÜZENLEME

YENİ DÜZENLEME

 

Yürürlükten kaldırılan mevzuata göre SSK ve Bağ-Kur’da 25 yıl (9000 gün) prim ödeyen sigortalıların aylık bağlama oranının bulunmasında, ilk 3600 günün her 360 günü için % 3,5 sonraki 5400 günün her 360 günü için % 2 oranı (ortalama olarak prim ödeme süresinin her 360 günü için % 2,6 oranı) uygulanmakta ve %65 oranında yaşlılık aylığı bağlanmaktaydı.

Emekli Sandığında ise her yıl için %3 oranı üzerinden 25 yıllık çalışma karşılığında %75 oranında emekli aylığı bağlanmakta idi.

 

Yeni yasaya göre aylık bağlama oranı her 360 günlük prim ödeme süresi için %2 olarak uygulanacak.

Yeni yasanın yürürlük tarihinden önce sigortalı olanlara yaşlılık aylığı bağlanmasında, 01.01.2008 tarihinden önceki prim ödeme sürelerine yürürlükten kaldırılan mevzuattaki oranlar, bu tarihten sonraki prim ödeme sürelerine ise yeni oranlar uygulanacağından; 01.01.2008 tarihinden önce on yıldan (3600 gün) az prim ödemiş olan SSK ve Bağ-Kur sigortalılarının aylık bağlama oranları %65’in altına düşecek.

(5510/Geçici 2)

PRİM ORANLARI ARTIRILIYOR

ÖNCEKİ DÜZENLEME

YENİ DÜZENLEME

 

SSK’da, prime esas kazancın % 11’i kadar (yüzde 5 sigortalı, yüzde 6 işveren) hastalık primi, % 1.5-7 arasında (tamamı işveren tarafından) iş kazası ve meslek hastalığı sigortası primi; % 20-22 (yüzde 9 sigortalı, yüzde 11-13 işveren) malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortası primi öderken; ayrıca analık sigortası için % 1 (işveren), işsizlik sigortası için % 4 (%1 sigortalı, % 2 işveren, yüzde 1 devlet) oranında prim ödüyor. Toplam prim; prime esas kazancın % 37.5-45 arasında (devlet %1, sigortalı % 15, işveren % 21.5-29).

Bağ-Kur kapsamındaki sigortalılar gelir basamağı tutarının% 20’si kadar isteğe bağlı sağlık primi, % 20’si kadar da yaşlılık ve ölüm sigorta primi ödüyorlar.

Emekli Sandığı kapsamındakiler için emekliliğe esas aylık tutar üzerinden toplam yüzde 36 (% 16 iştirakçi, % 20 kurum) prim ödeniyor.

506 sayılı Yasa kapsamındakiler için hastalık primi oranları; %11’den %12.5’e çıkmıştır (sigortalı hissesinde % 20, işveren hissesinde % 16.6 artış). İş kazası ve meslek hastalığı sigortası primi işveren lehine değişmiştir. Uzun vadeli sigorta kolları için ödenen prim oranları çalışanlar için aynı kalırken, işveren lehine % 2 düşürülmüştür.

Bağ-Kur kapsamındakiler için sağlık primi oranı düşmüştür, ancak "isteğe bağlı" özelliği nedeniyle emekli olanlar GSS’den yararlanabilmek için geçmişe dönük prim ödemek zorunda kalacaklar. Bağ-Kur sigortalılarının uzun vadeli sigorta kolları priminde değişiklik olmadı.

Emekli Sandığı kapsamındakiler; daha önce kesilen emekliliğe esas aylık tutar üzerinden değişmeksizin toplam yüzde 36 (% 16 memur, % 20 devlet) prim ödeyecek.
(5510/81)

PRİME ESAS KAZANÇLAR ARTIRILIYOR

ÖNCEKİ DÜZENLEME

YENİ DÜZENLEME

 

506 sayılı Yasa’ya göre sigortalılar ve işverenlerin ödeyecekleri primlerin hesabında; sigortalıların hak ettikleri prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkaktan o ay içinde ödenenlerin brüt toplamı esas alınıyor.

Emekli Sandığına tabi sigortalılarda, ücret, zam ve tazminatların sınırlı kısmından (keseneğe esas aylık) prim kesintisi yapılıyor.

Bağ-Kur’luların ödeyecekleri primler ve bağlanacak aylıklarının hesabında uygulanan gelir tablosu basamakları (24 basamaklı), her yıl önce tüketici fiyat indeksi tahmini artış oranı kadar artırılarak bulunan tutara, gayrisafi yurtiçi hasıla sabit fiyatlarla gelişme hızı tahmini artış oranı eklenmek suretiyle belirleniyor.

Yeni yasaya göre prime esas aylık kazancın tespitinde; hak edilen ücretler ile prim, ikramiye ve bu nitelikteki istihkaktan o ay için yapılan ödemelerin brüt toplamı esas alınacak.

Sadece GSS için prime esas asgari kazancın 2 katı; yeşil kartlı için net asgari ücretin 1/3’ü, işsizlik sigortası sahibi için prime esas asgari kazanç esas alınacak.

Kendi hesabına çalışan ile isteğe bağlı sigortalı, prime esas kazancını (alt ve üst sınır arasında) kendisi belirleyecek.

Brüt kazanç aynı kalırken, prime esas kazanç arttı; bu nedenle prim oranlarının karşılıkları da eskisine göre oransal olarak artacak. Bu nedenle memurların net aylıkları eskisine göre azalacak. (5510/80)

EN AZ 1800 GÜN PRİM ÖDEMEDEN MALUL KALAN SİGORTALILARA MALULLÜK AYLIĞI BAĞLANAMAYACAK

ÖNCEKİ DÜZENLEME

YENİ DÜZENLEME

 

Yürürlükten kaldırılan 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununa göre malullük aylığı bağlanabilmesi için; en az beş yıldan beri sigortalı bulunmak ve sigortalılık süresinin her yılı için ortalama 180 gün prim ödemiş olmak yeterli olduğundan, sigortalılık süresi beş yıl olan ve toplam olarak (5 x 180) 900 gün prim ödeyenlere malullük aylığı bağlanabilmekte idi. (506/54)

 

Yeni yasaya göre en az 10 yıllık sigortalılık süresini doldurmadan ve en az 1800 gün prim ödemeden malul olan sigortalı malullük aylığından yararlanamayacak.

Malul sigortalı aynı zamanda başka birinin sürekli bakımına muhtaç durumda ise, en az beş yıllık sigortalılık süresini doldurmuş ve en az 900 gün prim ödemiş olması koşulu ile malullük aylığı bağlanabilecek. (5510/26)

MALULLÜK AYLIKLARININ ORANI YÜZDE ELLİYE KADAR DÜŞECEK

 

ÖNCEKİ DÜZENLEME

YENİ DÜZENLEME

 

Yürürlükten kaldırılan 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununa göre bağlanan malullük aylıkları, sigortalının prim ödeme gün sayısına bağlı olmaksızın, % 60 oranı üzerinden hesaplanmakta idi. (506/55)

Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununa göre malullük aylığının oranı da; sigortalı 9000 gün prim ödemiş varsayılarak ve yaşlılık aylığında olduğu gibi her 360 gün için % 2 oranı uygulanmak suretiyle bulunacağından, ilk defa bu Kanunun yürürlük tarihinden sonra çalışmaya başlayanlara bağlanacak malullük aylıklarının oranı da % 50’ye düşecek.

01.01.2008 tarihinden önce çalışmaya başlamış olanlara bağlanacak malullük aylıklarının oranları da, çalışma sürelerinin 01.01.2007 tarihinden öncesine ve sonrasına dağılımına göre %60’ın altına düşebilecek. (5510/27)

ÖLÜM AYLIĞI BAĞLANABİLMESİ İÇİN GEREKEN PRİM ÖDEME GÜN SAYISI 1800’E YÜKSELİYOR

 

ÖNCEKİ DÜZENLEME

 

YENİ DÜZENLEME

 

506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununa göre; beş yıllık sigortalılık süresini dolduran ve en az 900 gün prim ödemiş bulunan sigortalının ölümü halinde hak sahiplerine ölüm aylığı bağlanabilmekteydi.

(506/66)

 

5510 sayılı Yasada 506 sayılı Yasa düzenlemesi korunurken, Değişiklik Tasarısında; Kanunun yürürlük tarihinden sonra ölen sigortalıların hak sahiplerine ölüm aylığı bağlanabilmesi için en az 1800 gün prim ödenmiş olması şartı aranmaktadır.

(5510/32)

ÖLEN SİGORTALININ ÇALIŞAN ERKEK ÇOCUKLARI

GELİR VE AYLIK BAĞLANMASINDA HAK SAHİBİ SAYILMAYACAK

ÖNCEKİ DÜZENLEME

YENİ DÜZENLEME

 

Yürürlükten kaldırılan 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununa göre, sigortalının 18 yaşını, orta öğrenimde ise 20 yaşını ve yüksek öğrenimde ise 25 yaşını doldurmamış erkek çocukları, Sosyal Sigortalar, Emekli Sandığı ve Bağ-Kur Kanunlarına tabi olarak çalışıyor olsa dahi hak sahibi sayılmakta ve kendilerine iş kazası ve meslek hastalığı ölüm geliri veya ölüm aylığı bağlanabilmekte idi.

(506/23, 68)

Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununa göre erkek çocukları bu haktan yararlanırken, Kanunun Değişiklik Tasarısında ise, sigortalının belirtilen yaşları doldurmamış erkek çocukları bu Kanuna veya yabancı ülke mevzuatına tabi olarak çalışıyor ise hak sahibi sayılmayacağından, ölüm geliri ya da ölüm aylığından yararlanamayacağı belirtilmiştir.

(5510/34)

EN AZ 360 GÜN PRİM ÖDEMEDEN ÖLEN SİGORTALILARIN HAK SAHİPLERİNE

CENAZE MASRAFI ÖDENMEYECEK

 

 

ÖNCEKİ DÜZENLEME

YENİ DÜZENLEME

Yürürlükten kaldırılan 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununa göre; sigortalı olarak çalışmakta iken veya işten ayrıldıktan sonra bir yıl içinde ölen sigortalılar ile iş kazası veya meslek hastalığı sonucu ölen sigortalıların ve Kurumdan gelir veya aylık almakta iken ölen sigortalıların hak sahiplerine Kurumca cenaze masrafı ödenmekte idi.

(506/103)

Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununa göre; İş kazası veya meslek hastalığı sonucu ölen sigortalılar ile Kurumdan gelir veya aylık almakta iken ölen sigortalıların hak sahiplerine önceden olduğu gibi başka bir koşul aranmadan cenaze masrafı ödenecek, ancak, çalışmakta iken ya da işten ayrıldıktan sonra iş kazası veya meslek hastalığına bağlı olmayan nedenlerle ölen sigortalının hak sahiplerine cenaze masrafı verilebilmesi için sigortalı adına en az 360 gün prim ödenmiş olması şartı aranacak.

(5510/37)

Cenaze masrafı olarak ödenecek tutar 5510 sayılı Kanunda asgari ücretin üç katı olarak tespit edilmişken, yeni Tasarıda asgari ücret tutarına düşürüldü. Ayrıca, iş yerinden bu adla bir ödenek alıyorsa ödeme yapılmayacak.

ÖLÜM AYLIKLARININ ORANI DOSYA BAZINDA

YÜZDE ELLİYE KADAR DÜŞECEK

 

ÖNCEKİ DÜZENLEME

YENİ DÜZENLEME

 

Yürürlükten kaldırılan 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununa göre ölen sigortalının hak sahiplerine bağlanacak ölüm aylığı, dosya bazında % 60 oranı üzerinden hesaplanmakta ve hesaplanan bu aylık hisselerine göre hak sahiplerine paylaştırılmaktaydı. %60 oranı 8100 günden fazla prim ödemiş sigortalılar için 8100 – 9000 arasındaki her 360 gün için %2, 9000 günden fazla her 360 gün için %1,5 artırılmaktaydı (506/67)

Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununa göre ölüm aylığının oranı da; sigortalı 9000 gün prim ödemiş var sayılarak ve yaşlılık aylığında olduğu gibi her 360 gün için % 2 oranı uygulanmak suretiyle bulunacağından, ilk defa bu Kanunun yürürlük tarihinden sonra çalışmaya başlayan sigortalıların hak sahiplerine bağlanacak ölüm aylıklarının oranı da % 50′ ye düşecek.

01.01.2008 tarihinden önce çalışmaya başlayıp bu tarihten sonra ölen sigortalıların hak sahiplerine bağlanacak ölüm aylıklarının oranı da, sigortalının prim ödeme sürelerinin 01.01.2008 tarihinden öncesine ve sonrasına dağılımına göre %60’ın altına düşebilecek. (5510/33)

ÇALIŞAN, KURUMDAN GELİR YA DA AYLIK ALAN DUL EŞLERE BAĞLANACAK

ÖLÜM AYLIKLARININ ORANI %75′ TEN %50′ YE İNDİRİLİYOR

ÖNCEKİ DÜZENLEME

YENİ DÜZENLEME

Bu Kanunla yürürlükten kaldırılan Sosyal Sigortalar Kanununa göre; ölen sigortalının aylık bağlanacak çocuğu bulunmayan dul eşine, çalışıp çalışmadığına ya da kendi çalışmalarına dayalı olarak Kurumdan aylık alıp almadığına bakılmaksızın, %75 oranında ölüm aylığı bağlanmakta idi. (506/68)

Yeni düzenlemeye göre; aylık bağlanacak çocuğu bulunmayan dul eşe % 75 oranında ölüm aylığı bağlanabilmesi için, bu Kanun veya yabancı bir ülke mevzuatı kapsamında çalışmaması ve kendi çalışmalarına dayalı olarak gelir veya aylık bağlanmamış olması şartı aranacak. Aksi takdirde bağlanacak ölüm aylığının oranı % 50’ye düşecek. (5510/34)

GÜNCELLEME KATSAYISI AYLIKLARIN HESABINDA ESAS ALINACAK ORTALAMA

KAZANCI VE BAĞLANACAK AYLIK TUTARLARINI OLUMSUZ ETKİLEYECEK

 

ÖNCEKİ DÜZENLEME

 

YENİ DÜZENLEME

Yürürlükten kaldırılan 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununa göre bağlanacak yaşlılık, malullük ve ölüm aylıklarının hesaplanmasına esas alınacak ortalama yıllık kazancın hesaplanmasında; sigortalının geçmiş yıllara ait prime esas kazançları, her yıl bir önceki yıla göre gerçekleşen TÜFE artış oranı ve gayrisafi yurtiçi hasıla sabit fiyatlarla gelişme hızı kadar ayrı ayrı artırılarak güncellenmekte ve böylece sigortalıya bağlanan aylığa refah payı da yansıtılmış olmaktaydı.

(506 / 61)

Yeni Kanununa göre bağlanacak malullük yaşlılık ve ölüm aylıklarının hesaplanmasında esas alınacak geçmiş yıllara ait kazançların güncellenmesinde TÜFE oranları ile gelişme hızı oranlarının %25’i esas alınacağından, bu Kanunun yürürlük tarihinden sonra bağlanacak aylıklara refah payı kısmen yansıyacaktır.

 

EMEKLİ OLDUKTAN SONRA ÇALIŞANLARIN

SOSYAL GÜVENLİK DESTEK PRİMİ ARTACAK

 

ÖNCEKİ DÜZENLEME

 

YENİ DÜZENLEME

Bu Kanunla yürürlükten kaldırılan mevzuata göre, Sosyal güvenlik kuruluşlarından yaşlılık aylığı alan sigortalılar, aylıkları kesilmeksizin sosyal güvenlik destek primine tabi olarak çalışırlarsa;

a) Sosyal Sigortalar Kanunu kapsamında çalışanlardan, prime esas kazançları üzerinden %22.5 işveren payı, %7.5 işçi payı olmak üzere %30 oranında, (506/63)

b) Bağ-Kur kapsamında çalışanlardan, Bağ-Kur emeklisi ise yaşlılık aylığının %10′ u oranında, Sosyal Sigortalar Kurumu veya Emekli Sandığı emeklisi ise 12 nci gelir basamağının %10’u oranında, (1479/Ek 20)

Sosyal güvenlik destek primi alınmaktaydı.

Emekli olduktan sonra hizmet akdiyle çalışanlardan, %30 oranına çalıştıkları iş için belirlenen iş kazası ve meslek hastalığı prim oranının eklenmesi suretiyle bulunacak oranda sosyal güvenlik destek primi alınacak.

(%31 ila % 36,5)

Emekli olduktan sonra kendi adına ve hesabına bağımsız çalışan ya da şirket ortağı olanların da emekli aylıklarından %15 oranında sosyal güvenlik destek primi alınacak. Bu da %50 oranında prim artışını ifade etmektedir.

 

 

YENİ İŞE BAŞLAYACAK ÜCRETLİLER EMEKLİ OLDUKLARINDA ÇALIŞMAK İSTERLERSE

EMEKLİ MAAŞLARINDAN VAZGEÇMEK ZORUNDA KALACAKLAR

 

ÖNCEKİ DÜZENLEME

 

YENİ DÜZENLEME

 

Emekli olduktan sonra prim ödeyerek hizmet akdiyle çalışma imkanı oluyordu. Değişiklik taslağıyla Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra işe başlayacak ücretliler için bu imkan ortadan kalkıyor.

Ama kendi hesabına çalışanlar emekli olduktan sonra bu haktan yararlanabilecekler. Örnek vermek gerekirse, işçi emekli maaşından vazgeçecek ama iş sahibi emekli maaşı almaya devam edecek.

MALUL OLARAK ÇALIŞMAYA BAŞLAYANLARA YAŞLILIK AYLIĞI

BAĞLANABİLMESİ İÇİN GEREKEN PRİM ÖDEME GÜN SAYISI ARTIRILIYOR

ÖNCEKİ DÜZENLEME

 

YENİ DÜZENLEME

 

Yürürlükten kaldırılan Sosyal Sigortalar Kanununa göre; sigortalı olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihte malul sayılmayı gerektirecek derecede hastalığı bulunduğu anlaşılanlara 15 yıllık sigortalılık süresini doldurmaları ve en az 3600 gün prim ödemiş olmaları halinde yaşlılık aylığı bağlanabilmekte idi. (506/60)

 

 

 

Yeni yasa ile söz konusu kimselere yaşlılık aylığı bağlanabilmesi için gereken asgari prim ödeme gün sayısı 3960’a çıkarıldı.

Ancak bu gruba giren sigortalılardan ilk defa 01.01.2008 – 31.12.2008 süresinde sigortalı olanlar 3700 gün prim ödediklerinde, yaşlılık aylığı bağlanabilmesi için gereken prim ödeme gün sayısı şartını yerine getirmiş sayılacaklar.

01.01.2008 tarihinden itibaren ilk defa sigortalı olanlar için ise, 3700 güne her takvim yılı başında 100 gün eklenmek suretiyle bulunan gün sayısı uygulanacak.

(5510/28, Geçici 6)

EMZİRME YARDIMI AZALTILIYOR

ÖNCEKİ DÜZENLEME

 

YENİ DÜZENLEME

 

506 sayılı yasaya göre,

-Sigortalı kadın için, doğumdan önceki bir yıl içinde en az 90 gün Analık Sigortası primi ödenmiş olması,

– Sigortalı erkek için, doğumdan önceki bir yıl içinde en az 120 gün Analık Sigortası primi ödenmiş olması ve sigortalının doğum yapan kadınla doğumdan önce evlenmiş bulunması,
Sigortalı kadına veya sigortalı olmayan karısının doğum yapması dolayısıyla sigortalı erkeğe, çocuğun ölü doğmaması şartıyla, Çalışma Bakanlığınca onanacak tarifeye göre her çocuk için bir emzirme yardımı yapılmaktaydı. (506/48,49)

 

 

Yeni yasanın 16 ncı maddesinde, Sigortalı kadına veya sigortalı olmayan karısının doğum yapması nedeniyle sigortalı erkeğe, çocuğun yaşaması şartıyla doğumdan sonraki altı ay süresince her ay, doğum tarihinde geçerli olan asgarî ücretin üçte biri tutarında emzirme ödeneği verileceği hükme bağlanmış idi.

Ancak, hazırlanan yeni Tasarıda, emzirme yardımı verilme süresi bir ay ile sınırlandırılmıştır.

 

ÖZÜRLÜ SİGORTALILARA

YAŞLILIK AYLIĞI BAĞLANMASI ŞARTLARI ZORLAŞTIRILIYOR

ÖNCEKİ DÜZENLEME

 

YENİ DÜZENLEME

Yürürlükten kaldırılan Sosyal Sigortalar Kanununa göre;

Birinci derecede özürlü olan sigortalılar 15 yıldan beri sigortalı olmak ve 3600 gün prim ödemek,

 

İkinci derecede özürlü olanlar 18 yıldan beri sigortalı olmak ve 4000 gün prim ödemek,

 

Üçüncü derecede özürlü olanlar ise, 20 yıldan beri sigortalı olmak ve 4400 gün prim ödemek,

 

Suretiyle yaşlılık aylığına hak kazanabilmekte idi. (506/60)

 

 

Yeni yasaya göre çalışma gücündeki kayıp oranı;

%50 – %59 arasında olanlar, en az 16 yıldan beri sigortalı bulunmak ve en az 4320 gün prim ödemiş olmak,

 

%40 – %49 arasında olanlar, en az 18 yıldan beri sigortalı bulunmak ve en az 4680 gün prim ödemiş olmak,

Koşuluyla yaşlılık aylığı bağlanmasına hak kazanabilecekler.

Ancak ilk defa 01.01.2008 – 31.12.2008 süresinde çalışmaya başlayan ve çalışma gücü kayıp oranı %50 – %59 arasında olanlar 3700 gün, çalışma gücü kayıp oranı %40 – %49 arasında olanlar 4100 prim ödediklerinde, yaşlılık aylığı bağlanması için gerekli prim ödeme gün sayısı şartını yerine getirmiş sayılacaklardır.

Söz konusu kimselerden ilk defa 01.01.2009 tarihinden itibaren sigortalı olacakların yaşlılık aylığına hak kazanabilmeleri için ise, 4320 ve 4680 güne ulaşıncaya kadar, 3700 ve 4100 güne her takvim yılı başında 100 gün eklenmek suretiyle bulunacak prim ödeme gün sayılarını doldurmuş olmaları gerekecektir.

(5510/28, Geçici 6)

GELİR VE AYLIKLARA ALTI AYLIK PERİYOTLARLA YAPILACAK ZAMLAR

TÜFE ORANINI GEÇEMEYECEK – EMEKLİLER REFAH PAYI ALAMAYACAK

 

ÖNCEKİ DÜZENLEME

YENİ DÜZENLEME

 

 

 

Bağlanmış bulunan gelir ve aylıklar, her yılın Ocak ve Temmuz ödeme tarihlerinden geçerli olmak üzere, bir önceki altı aylık döneme göre Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanan en son temel yıllı tüketici fiyatları genel indeksindeki değişim oranı (TÜFE) kadar artırılacağından; emekli, dul ve yetimler ekonomik gelişme ve büyümeden pay alamayacak.

(5510/55, Geçici 1)

Aynı konuda Anayasa Mahkemesinin 23.02.2001 tarihli ve E. 1999/42, K. 2001/41 iptal kararı var.)

YURTDIŞI HİZMETLERİNİ BORÇLANARAK EMEKLİ OLANLAR

SOSYAL GÜVENLİK DESTEK PRİMİNE TABİ OLARAK ÇALIŞAMAYACAK

ÖNCEKİ DÜZENLEME

YENİ DÜZENLEME

Bu Kanunla bazı maddeleri değiştirilen ve bazı maddeleri yürürlükten kaldırılan 3201 sayılı Kanunda, yurtdışı hizmet borçlanması ile yaşlılık aylığı bağlananların tekrar yurtdışında çalışmaya başlamaları halinde aylıklarının kesileceği belirtilmekte ancak bunların Türkiye’de sosyal güvenlik destek primine tabi olarak çalışmalarına engel bir hüküm bulunmamakta idi. (3201/6)

Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununa göre, söz konusu kimselerden bu Kanuna tabi olarak Türkiye’de çalışmaya başlayanların yaşlılık aylıkları kesilecek, bunlar sosyal güvenlik destek primi ile çalışma olanağından yararlanamayacak.

(5510/105 – B)

YENİ YASA SAĞLIK HARCAMALARINDA KISITLAMA VE SINIRLAMALAR GETİRİYOR.

ÖNCEKİ DÜZENLEME

YENİ DÜZENLEME

 

Bugün bir sigortalı veya hak sahibi hastalandığında hiçbir sınırlamaya tabi olmaksızın tüm sağlık harcamaları ilgili sigorta kurumu tarafından karşılanmaktadır. Hiçbir kısıtlama söz konusu değildir.

 

Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununa göre, Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı "sağlık hizmetlerinin türlerini, miktarlarını ve kullanım sürelerini" kısıtlayabilecektir. (5510/ 63)

YATAN HASTALARDAN DA KATILIM PAYI ALINACAK

ÖNCEKİ DÜZENLEME

YENİ DÜZENLEME

 

Mevcut durumda; ayaktan yapılan tedavilerde, ilaç, ortez-protez, araç ve gereçlerin bedelinin çalışan yüzde 20’sini, emekli yüzde 10’unu ödüyor.

 

Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununa göre, Katılım Payı ayaktan muayene için şimdilik 2 YTL olarak belirlendi, ancak muayene ücretini yarısı kadar azaltılıp, 5 katına kadar artırmaya ve katılım payı alınmayacak sağlık hizmetlerini tespite Kurum yetkili olacak.

5510 sayılı Kanunda yer almamakla birlikte, yeni Tasarıda yatarak tedavide ayrıca, toplam bedelin %1’i kadar (ortez-protez ve iyileştirme araç-gereçleri hariç) Katılım Payı alınacak. İlaç, ortez, protez, iyileştirme araç ve gereçleri için Katılım Payı yüzde 10-20 olarak belirlendi. (5510/ 68, Tasarı, 12 )

"OTELCİLİK HİZMETİ"

İLE

 "ÖĞRETİM ÜYESİ TARAFINDAN SAĞLANAN SAĞLIK HİZMETLERİ "

 İÇİN AYRICA PARA İSTENECEK.

ÖNCEKİ DÜZENLEME

YENİ DÜZENLEME

 

Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununa göre, sigortalılardan ve çocuklarından "otelcilik hizmeti" ile "öğretim üyesi tarafından sağlanan sağlık hizmetleri için" ayrıca para istenecek.

(5510/ 73)

DEVLETLE SÖZLEŞME YAPMIŞ ÖZEL HASTANELER AYRICA HASTALARDAN

EK ÖDEME TALEP EDEBİLECEKLER

ÖNCEKİ DÜZENLEME

YENİ DÜZENLEME

 

 

Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununa göre, sözleşmeli sağlık hizmeti sunucuları, bulundukları sınıf için Sağlık Hizmetleri Fiyatlandırma Komisyonunca belirlenen sağlık hizmetleri bedelinin % 20’sine kadar genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü oldukları kişilerden ilâve ücret talep edebilir.

(5510/ 73)

YATARAK TEDAVİDE GEÇİCİ İŞ GÖREMEZLİK ÖDENEĞİ

GÜNLÜK KAZANCIN YARISI OLACAK.

ÖNCEKİ DÜZENLEME

YENİ DÜZENLEME

 

506 sayılı Yasaya göre, iş kazası ve meslek hastalıkları halinde her gün için; hastalık ve analık halinde üçüncü günden başlayarak kazancın 2/3’ü kadar geçici iş göremezlik ödeneği veriliyor.

 

Emekli Sandığına tabi sigortalılarda iş göremezlik durumunda belli bir süreye kadar ücret değişikliği olmuyor.

 

Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununa göre, iş kazası, meslek hastalığı hastalık ve sigortalı kadının analık halinde verilecek geçici iş göremezlik ödeneği ayakta tedavide kazancın 2/3’ü, yatarak tedavilerde ise kazancın ½’ si kadar olabilecek.

(5510/ 18)

SİGORTALININ ÇOCUKLARININ

SAĞLIK YARDIMLARINDAN YARARLANMA ŞARTLARI ZORLAŞTIRILIYOR

ÖNCEKİ DÜZENLEME

YENİ DÜZENLEME

506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununa göre sigortalının;

18 yaşını, orta öğrenimde ise 20 yaşını, yüksek öğrenimde ise 25 yaşını doldurmamış çocukları,

Yaşları ne olursa olsun çalışamayacak derecede malul erkek çocukları,

Evli olmayan sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi olarak çalışmayan ve buralardan gelir veya aylık almayan kız çocukları,

Sağlık yardımlarından yararlanabilmekte idi. (506 /106)

Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda ise genel sağlık sigortalısının;

18 yaşını, orta öğrenimde ise 20 yaşını, yüksek öğrenimde ise 25 yaşını doldurmamış çocukları ile malul çocuklarının bakılmakla yükümlü olunan kimse olarak sağlık yardımlarından yararlanabilmesi için bunların evli olmaması şartı getirildi.

Evli olmayan çalışmayan ve gelir veya aylık bağlanmamış kız çocukların sağlık yardımları da 18, 20 ve 25 yaşlarını doldurduklarında kesilecek.

Ana ve babası olmayan çocuklar 18 yaşını dolduruncaya kadar sağlık yardımlarından yararlanabilecek.

(5510/3-b, 61)

GENEL SAĞLIK SİGORTALILIĞI SONA ERENLERİN

SAĞLIK YARDIMLARI KESİLECEK

ÖNCEKİ DÜZENLEME

YENİ DÜZENLEME

506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununa göre; prim ödeme halinin sona erdiği tarihi takip eden onuncu günden itibaren sigortalılık niteliği yitirilmiş sayılmakta ve bu tarihten önceki bir yıl içinde 120 gün prim ödemiş bulunan sigortalılar ve geçindirmekle yükümlü olduğu eş ve çocuklarına, sigortalılık niteliğinin yitirildiği tarihten sonraki altı aylık sürede de sağlık yardımı yapılmaya devam edilmekte idi.

(506 /40, 107)

Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununa göre; genel sağlık sigortalılığı sona erenlerin sağlık yardımı alma hakları da aynı tarih itibariyle sona erecek. Ancak genel sağlık sigortalılığının sona erdiği tarihte tedavi altında olanlar iyileşinceye kadar sağlık yardımlarından yararlanabilecek.

(5510/63)

AĞIR VE YIPRATICI İŞLERDE ÇALIŞAN BAZI SİGORTALILARIN

YIPRANMA PAYI KALKIYOR

 

ÖNCEKİ DÜZENLEME

 

YENİ DÜZENLEME

 

Emekli Sandığı ve Sosyal Sigortalar mevzuatında yeralan hükümlere göre; basım ve gazetecilik işyerlerinde çalışanlara, gemi adamlarına, hava yolları uçucu personeline, lokomotif makinistlerine, infaz koruma memurlarına, PTT dağıtıcılarına, TRT çalışanlarından bazılarına, devlet tiyatrosu sanatçılarına, Cumhurbaşkanlığı senfoni orkestrası şef ve üyelerine sağlanan itibari hizmet süresi ve fiili hizmet zammı süresiyle söz konusu kimselerin daha erken emekli olmalarına olanak sağlanmıştı.

 

5510 sayılı kanunda yapılan düzenlemeler Anayasa Mahkemesi tarafından "eşitsizlik" gerekçesiyle iptal edildi.

Yeni Tasarıda söz konusu kimseler itibari hizmet süresi ve fiili hizmet zammı süresi uygulaması dışında bırakılarak erken emekli olma hakları kaldırılmıştır. Bunlar arasında gazeteciler, gemiciler, makinistler, pilotlar, hostesler, Devlet Tiyatroları ve CSO sanatçıları, postacılar, infaz koruma memurları, zirai mücadele ve karantinada çalışanlar bulunuyor. Tasarı ile itfaiyecilere olanak tanınıyor.

Haktan yararlanma süreleri 5 yıl olarak sınırlandırılıyor (Emniyet, MİT& ve TSK mensupları ile yeraltında çalışanlar8 yıl).

Ayrıca bu haktan yararlanmak için en az 10 yıl bu koşullara uygun olarak çalışmış olmak gerekiyor (yeraltında çalışanlar 5 yıl).

BAĞ-KUR EMEKLİLERİNDEN %10 ORANINDA

GENEL SAĞLIK SİGORTASI PRİMİ KESİLECEK

 

ÖNCEKİ DÜZENLEME

 

YENİ DÜZENLEME

 

 

Bağ-Kur’dan aylık almakta olanlardan en az on yıl sağlık sigortası primi ödememiş bulunanların aylıklarından, sağlık primi ödedikleri süre on yıla tamamlanıncaya kadar, aylıklarından %10 oranında genel sağlık sigortası primi kesilecek.

(5510/Geçici 19)

İKİ AYRI KANUNA GÖRE EMEKLİ AYLIĞINA HAK KAZANANLARA

BU AYLIKLARDAN BİRİSİNİN TÜMÜ DİĞERİNİN YARISI ÖDENECEK

 

ÖNCEKİ DÜZENLEME

 

YENİ DÜZENLEME

 

Yürürlükteki mevzuata göre, iki ayrı sosyal güvenlik kurumundan ayrı ayrı emekliliğe hak kazananlara bu aylıklar tam olarak ödenmektedir.

 

Yeni Tasarıya göre; bu Kanunun yürürlüğe gireceği tarihten önce Sosyal Sigortalar Kurumundan yaşlılık aylığı alanlardan 5434 sayılı Emekli Sandığı Kanuna tabi olarak çalışmaya başlayan ve bu çalışmalarından dolayı da anılan Kanuna göre emekli aylığına hak kazananlara; bu aylıklardan yüksek olanın tamamı düşük olanın yarısı ödenecek.

(5510/Geçici Madde 4)

 

SİSTEME DEVLET KATKISI AZALTILMIŞTIR

 

ÖNCEKİ DÜZENLEME

 

YENİ DÜZENLEME

 

Yürürlükteki mevzuata göre, sosyal güvenlik kurumlarının finansman açıkları bütçe transferleri ile gerçekleşiyor.

 

Yeni yasaya göre devlet katkısı; kurumun ay itibariyle tahsil ettiği toplam primlerin dörtte biri kadar olacak. Katkı, Hazine’den kurumca talep tarihinden sonra 15 gün içinde ödenecek.

 

Tahsil edemeyen devlet, doğal olarak katkı payını da kısıtlıyor. Tahakkuk üzerinden değil, tahsilat üzerinden yardım yapılması, eşitsizliği daha da derinleştirecek.

 

4 YOKSUL İÇİN 1 GSS PRİMİ

 

ÖNCEKİ DÜZENLEME

YENİ DÜZENLEME

 

60 ıncı maddenin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamına girenler için prim ödeme yükümlülerinin ödeyecekleri genel sağlık sigortası primi; primin tahakkuk ettirileceği ay itibarıyla anılan bendin (1) ve (2) numaralı alt bentlerinde sayılan toplam kişi sayısının dörde bölünmesi suretiyle bulunacak kişi sayısına (5510/88)

 

SAĞLIK HİZMETİ ALABİLMENİN KOŞULU PRİM BORCU BULUNMAMASI

 

ÖNCEKİ DÜZENLEME

 

YENİ DÜZENLEME

 

 

a) 60 ıncı maddenin birinci fıkrasının (f) bendi hariç diğer bentleri gereği genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerin, sağlık hizmeti sunucusuna başvurduğu tarihten önceki son bir yıl içinde toplam 30 gün genel sağlık sigortası prim ödeme gün sayısının olması,

b) 60 ıncı maddenin birinci fıkrasının (a) bendinin (2) numaralı alt bendine tabi olan genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerin yukarıdaki bentte sayılan şartla birlikte, sağlık hizmeti sunucusuna başvurduğu tarihte 30 günden fazla prim ve prime ilişkin her türlü borcunun bulunmaması,

c) 60 ıncı maddenin birinci fıkrasının (b), (d) ve (g) bentlerine tabi olan genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerin yukarıdaki bentlerde sayılan şartla birlikte, sağlık hizmeti sunucusuna başvurduğu tarihte prim ve prime ilişkin her türlü borcunun bulunmaması,

şarttır. (5510/67)

YOKSULLUK SINIRI 145 YTL

 

ÖNCEKİ DÜZENLEME

 

YENİ DÜZENLEME

 

 

Kurumca belirlenecek test yöntemleri ve veriler kullanılarak tespit edilecek her türlü gelirin aylık tutarı net asgari ücretin üçte birinden az olan kişiler (5510/60)

TARIM EMEKÇİSİNİN ÜRÜNÜNE GÖZ KOYULUYOR

 

ÖNCEKİ DÜZENLEME

 

YENİ DÜZENLEME

 

 

Bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında sigortalı sayılanların prim borçları, sattıkları tarımsal ürün bedellerinden borç tutarını geçmemek şartıyla % 1 ilâ % 5 oranları arasında olmak üzere kesinti yapılmak suretiyle tahsil etmeye Kurum yetkilidir. (5510/88)

 

*yurtsever cephe’den alıntıdır.

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Yazar: www.kentvedemiryolu.com