Kent ve Demiryolu Menü

Kalıcı Başlantı:

İstanbul Ayaklar Altında!

(yorumlar kapalı)

 kdKuşların cıvıltısı ile uyandı bahar. Vapurlar düdüklerini bir kez daha bahar için çaldılar. Umut yeniden doğdu. Karamsarlık ne demek! Kara bulutlar nasılsa dağılacaktı. Sımsıcak yürekleriyle güzel bir gelecek düşledi insanlık. Kardeşlik ve barış egemen olacaktı bu topraklarda. Sevgiyle kucaklaşmayı bekliyordu ülkemiz ve dünyamız…

 

Önce papatyalar ezildi tek tek. Kokusunu kaybetti güller. Menekşeler kaçamaklı. Beton döküldü parklar ve yeşiller üzerine. Sonra üzerine laleler ekildi. Resmini çektik laleli kentimizin. Kartpostallar bastık. Misafirlerimizi lale bahçelerinde ağırladık İstanbul’un.

 

 kdGüzel bir bahar günü 1 Mayıs Emek Bayramı kutlanacaktı. Sanki yıllarca horlanan çalışanlarla barışma için herkese bir şans verilmişti. Taksim Cumhuriyet Meydanı’nı bayram yerine dönüştürecekti emekçiler. Haklı taleplerini engellemek için görülmedik baskı ve şiddet yöntemleri uygulandı. DİSK ve bazı parti binaları saldırıya uğradı. Sonra görülen lüzum üzerine bir gece yarısı "derdest" edildi TTB Genel Başkanı. Herkese gözdağı verildi böylece. Emekçiler ve haklar ayaklar altında.

 

AB yolunda demokratikleşecekti ülkemiz. Meslek örgütlerimiz idarenin vesayetinden kurtulacaktı. Demokratik ve bağımsız karar verme süreçleri güçlendirilecekti dolayısıyla. SMMMO (Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası) seçimlerine bir hafta kala, bağlı bulundukları yasa değiştirildi. Meslek örgütü ve mensuplarının görüşü alınmadan üstelik… "Demokratikleşme" yolunda yapılan değişiklikle SMMMO, Maliye Bakanlığı’nın bir birimi haline getiriliyordu. Sırada diğer kurumlar var elbette. Baharın "müjdesi" olarak… Sabah ola hayrola.

 

 kdİstanbul "dünyanın gözbebeği". Barındırdığı Roma, Bizans, Osmanlı ve Cumhuriyet mirasının sistemli olarak ranta kurban edilmesi baharda da durmadı. Sultanahmet, Süleymaniye, Sulukule ve diğer mahallelerde planlı yıkıma devam. Kamusal, toplumsal hakların güvencesi olan yargı kararlarını yöneticiler uygulamıyor. Hukuku devre dışı bırakmak için yola devam. Doğa, tarih ve kültürel değerler ayaklar altında.

 

Batının birikimlerinden yararlanmak yerine; demode, postmodern, hilkat garibesi saçmalıkları "mimarlıkların ülkesi"nde, mimarlık adına pazarlamaya devam. Gelişmiş Avrupa ülkelerinde hoş karşılanmayan bazı gökdelenler "çağdaş teknoloji ve modern yaşam alanları" olarak kentimizin güzide yerlerine tek tek dikiliyor. Kamu varlıklarının ve kent topraklarının yağmalanması, tarihsel ve kültürel değerlerin yok edilmesi de çabası. Dönemin ekonomik, teknolojik, bilgi ve olanakları doğru bir şekilde değerlendirilmedi. Ve ekonomik kriz küresel boyutlarıyla birlikte yeniden çöreklendi. Kentlerimiz depremin hâlâ yıkıcı tehdidi altında.

 

 kdMuhsin Ertuğrul Sahnesi’ne ilk kazma vuruldu bile. Dolmabahçe Vadisi ve kültür mekânları için projeler havada uçuşuyor. Kültür ve sanat mekânlarını "rant tesislerine" dönüştürme çabaları sürüyor. Kültür ve sanat ayaklar altında.

 

"Dönüşüm"ün, yaratılan tüm değerler karşıtı ve içi boş bir söylem olduğu büyük ölçüde kamuoyunca anlaşılmaya başlandı. Sihirli bir kavram olarak sunulan "dönüşüm" kavramı kısa sürede eskidi ve motivasyon aracı olmaktan çıktı.

 

Maske düştü. Gerçek bir kez daha görüldü. Gerçeklerle bir kez daha yüzleşti ülkemiz. Artık "demokrasicilik oyunu" bitti. AKP baskıcı ve özgürlükler karşıtı yüzünü açıkça gösterdi. Yanlışlar, daha büyük yanlışları beraberinde getirmeye başladı.

 

İstanbul ayaklar altında. 13 Kasım 1918’de işgalci İngiliz askerlerinin postal sesleri ile uyandı İstanbul. Bu kez yine endişeyle uyandı İstanbul 1 Mayıs 2008 baharında. Dünyanın gözü önünde birer papatya çiçeği gibi ayaklar altında ezildi emekçiler. Özgürlükler, barış, demokrasi yerlerde süründü. Laleler boyun büktü. Sahte özgürlük ve barış söylemi, yerini tehditlere bıraktı. Faşizmin ayak sesleri ile çınladı İstanbul.

 

Bu yıl, belli ki sıcak gelişmelere gebe. Baskı, dayatma, yıkım süreci baharla birlikte "toplumsal dayanışma"nın muştusunu verdi. Emekçiler onurlu davranışlarıyla taht kurdu gönüllerde. Toplumsal muhalefet boy gösterdi. Karanlık bir süreci durduracak umutlar filizlendi. Demokrasi, barış, mimarlık, kentler ve ülkemiz için bir umut doğdu yeniden.

 

Eyüp MUHCU

İstanbul Büyükkent Şube Başkanı

 

 

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Yazar: Eyüp MUHÇU