Kent ve Demiryolu Menü

Kalıcı Başlantı:

Kamondo Han

 kd

"Dünyanın evi" anlamına gelen Ca’mondo adını taşıyan Venedik kökenli musevi aile vaktiyle Osmanlı’da emsalsiz bir emlâk imparatorluğu kurmuştu. Emine Çiğdem Tugay ve Mehmet Selim Tugay Kamondo Han adlı kitap, çok sayıda bilgi-belge, fotoğraf ve tanıklığın eşliğinde 1888 Yılında Camondo Ailesi’nin İstanbul’daki Gayrimenkullerin  tarihini ve de mukimlerini anlatıyorlar…

 Kamondo Han

 

Emine Çiğdem Tugay-Mehmet Selim Tugay, Kamondo Han, İstanbul (2007), 276 sayfa, 21x31cm.

ISBN 978-975-01704 -0-9 Bez ciltli, ISBN 978-975-01704 -1-6 Karton kapaklı.

 

"Dünyanın evi" anlamına gelen Ca’mondo adını taşıyan Venedik kökenli musevi aile vaktiyle Osmanlı’da emsalsiz bir emlâk imparatorluğu kurmuştu. İstanbul, Galata ve Péra’da hanlar, apartmanlar, dükkânlar, Boğaz’da yalılar, Çamlıca’da bağ, Çorlu’da çiftlik, Narlı’da zeytinlik, Hasköy’de okul, Beykoz’da fabrika, Alcazar D’Amerique tiyatrosu, İstanbul’un çeşitli semtlerindekiler yanı sıra Bulgaristan’daki arsalar vesaire derken Henri Cartier-Bresson’un bir fotoğrafına da konu olan o pek meşhur merdivenler…

18. yüzyıldan itibaren İstanbul’daki ticaret hayatında aktif bir rol oynayan Camondo Ailesi mensuplarından Isaac ve Abraham Salomon Camondo (1780/85-1873) kardeşler tarafından 1802’de kurulan Isaac Camondo & Cie. (Isaac Camondo ve Şürekâsı) adlı banka, kısa bir süre içinde baş döndürücü bir hızla büyüyerek dönemin itibarlı uluslararası finans kuruluşlarından biri olmuştu. 5 Eylül 1832’de ağabeyi Isaac Camondo’nun vebadan vefatıyla kendisine miras kalan 25 milyon dolar tutarında bir servetin sahibi olarak şirketin başına geçen Abraham Salomon Camondo, I. Camondo ve Şürekâsı şirketinin dümenini eline alarak otuz sene boyunca bu yetkiyi kimseyle paylaşmadan şirkete muhteşem bir atılım yaşatmıştı. Yabancı uyruklu olması nedeniyle sahibi bulunduğu banka, verilen borca karşı teminat olarak ipotek konulan gayrimenkullere, borçlular taahhütlerini yerine getiremedikleri zaman doğrudan sahip olamadığından, padişah iradesiyle Abraham Salomon Camondo’ya "başkalarına emsal teşkil etmemek kaydıyla" gayrimenkul edinme hakkı verilmişti.                                                                         

 

                                                                                          

İstiklâl Caddesi’nde Tünel’e doğru yürürken İsveç Konsolosluğu’nun yanından Şahkulu Bostan Yokuşu’ndan Serdar-ı Ekrem Sokağı’na (eski adıyla Yazıcı Sokak), oradan sağa dönüp Galata Kulesi’ne doğru giderken sol kolda Doğan Apartmanı’ndan biraz sonra gelen Kamondo Han (Yazıcı Apartmanı) da bu binalardan biriydi yalnızca… Bir tarafı Braunstein Apartmanı ve bir tarafı Doktor Kastro Apartmanı ve bir tarafı Camondo’nun haneleri ve dördüncü tarafı Yazıcı Sokağı… 1861-1868 yılları arasında bir tarihte Neoklasik üslupta simetrik bir plan şemasıyla inşa edilen Kamondo Han’ın mimarı kesin olarak bilinmiyor. Bina, 1881’den evvel olasılıkla 1870-76 yılları arasında bir tarihte Mimar Stampa tarafından, keşif değeri 3500 lirayı geçmediği halde, 7000 lira maliyetle daireli hale getirilmişti. 1889-1921 yılları arasında Kamondo Han’da oturduğunu bildiğimiz mimar Gabriel Tedeschi ise 1892/93 yılında Kamondo Han’ın Hoca Ali Sokağı’na (günümüzde Tatarbeyi Sokağı) bakan cephesinin hemen önündeki iki bloktan oluşan No: 23, 25, 27, 29 numaralı dört evi Kont Moïse de Camondo’nun onayıyla apartman dairelerine çevirerek kiraya verilmesini sağlamıştı. Camondo Ailesi’nin sahibi olduğu gayrimenkullerden, Société Civile des Immeblues Camondo’ya kayıtlı Yazıcı Sokağı No: 42 Péra adresindeki Kamondo Han’ın tarih sayfaları arasından gün ışığına çıkan ilk mukimi olan John Laffan Hanly’nin sahibi olduğu The Levant Times and Shipping Gazette’in bürosundan, Kamondo Han’ı en son terkeden Bay Shu Hung Ting’e değin tüm kiracıları ve de hikâyeleri… Sultan’ın diş hekimi Hantz von der Heyde, Abidin Dino bunlardan yalnızca ikisi…

 

 

Emine Çiğdem Tugay ve Mehmet Selim Tugay tarafından kaleme alınan Kamondo Han adlı kitap, çok sayıda bilgi-belge, fotoğraf ve tanıklığın eşlik ettiği Galata, Camondo Ailesi, Kamondo Han, Evvel Zaman İçinde Kamondo Han Mukimleri, 1888 Yılında Camondo Ailesi’nin İstanbul’daki Gayrimenkullerine İlişkin Not Defteri başlıklı bölümlerinden oluşuyor. Velhasılı Kamondo Han, şahidi olduğu tarihi ve de mukimlerini anlatıyor…

Emine Çigdem Tugay · Mehmet Selim Tugay
o.pera.istanbul@gmail.com
http://o-pera-istanbul.blogspot.com/

Pek yakında kitapçılarda da satılmaya başlanılacak olan Kamondo Han kitabi BEYOGLU A.Ş’ den de temin edilebilir…

Camondo Han  adlı Kitap üzerine Rezan Peya Gökçen tarafından yazılan makale de aşağıdadır.

Galata’da Camondo Han üzerine Çiğdem ve Selim Tugay’ın birlikte hazırladığı kitabın, bu örneğin ayrıntılı incelenerek tanıtımı sayesinde, İstanbul’un XIX asırda yeni-şehirleşme konusunda bir boşluğu dolduracağını düşünüyorum. 19. yyıl boyunca, hızla endüstrileşme sürecine bağlı olarak, Galata’da şirketler, bankalar kurulmuştu; Beyoğlu’nda pek çok alt katı mağaza, üstü ailelerin oturduğu apartmanlar yapılmıştı. Camondo aile efradı da, sarraflıktan gelip, endüstrileşmeden yaralanarak, iş sahalarını genişletmiş, gelirlerini gayrımenkullerle konsolide etmeyi bilmiş, kazançlarını (dışarıda?) kurdukları banka ile sağlama bağlamıştı. İlerici bir takım fikirleri olan Camondolar, 1870’de İstanbul’dan Paris’e göç etti, zaten İtalyan uyruklu idiler (İtalya Birliği’ne para desteği verdikleri için, kendilerine ‘kont’ ünvanı verildiydi). Paris’te yaşadıkları Monceau parkına bakan saraycık halen Nissim Camondo’nun adını taşıyan bir müze. P. Assouline’in ‘Le dernier des Camondo’ (Camondo’ların sonuncusu) kitabını okuyarak, servetini İstanbul’da yapmış, daha sonra Paris’e göçmüş bu yahudi ailenin 1943’te hayattaki tek kızları Beatrice ve eşi Reinach, ile bir kız bir oğlan çocuklarının Alman toplama kampında ölmesiyle, neslinin tükendiğini hüzünle öğrenmiştim. Rue Monceau’da Camondo’ların evini 10 yıldan önce, İstanbulluluk havasından izler taşıyabilir merakıyla ziyaret etmiştim. Meşhur (1) Saint-Lazare Gar’ına varıp, oradan uzun ve geniş rue de Monceau’da ( zamanın belediye başkanı Hausmann’ın Paris’te açtırdğı yeni caddelerden biri olsa gerek) yürüyüp, zengin burjuvaların oturduğu (biraz suratsız) apartmanların önünden geçerek, Nissim de Camondo müzesine varmıştım. İçerisi, Fransız 18. yüzyıl mobilyalarının en zarif örnekleri, resim sahneleri dokunmuş fransız duvar halıları, porselenler ve değerli pek çok eşya ile döşenmişti; bu ortamda yaşayan ailenin incelmiş bir zevki olduğu belliydi. İstanbul esintili hiç bir parça görememek, hayal kırıklığına uğrattı beni. Sadece, yuvarlak kütüphane’de, sanırım Abraham Camondo’nun sarıklı, kaftanlı bir fotoğrafı asılıydı. Anlaşıldığı kadarıyla A. Camondo özlediği İstanbul’a gömülmeyi vasiyet etmişti, mezarı kentimizde. Çıkışta, N. Şeni’nin kaleme aldığı, ailenin İstanbul faslı ile ilgili bir kitapçık satıştaydı.

Şirket’i Hayriye’nin , atlı tramvayın, havagazının kuruluşlarına öncülük etmiş Camondoları bütünüyle ele alan, bizdeki ve dış arşivlerde mevcut görsel belgelerle donanmış, yaşamlarının İstanbul ile ilgili öyküsünü canlandıran bir "Camondolar Müzesi" de İstanbul’da açılsa, çeşitli grupların kaynaşarak baraber yaşadığı kültür hayatımızı tanıtmaya yerinde bir katkı olurdu. Bilindiği gibi, yaklasık 50 parçalık empresyonist resim koleksiyonunu Camondo ailesi Louvre’a bağışlamıştı. Tablolar şimdi, tren istasyonundan çevirme Quai D’Orsay (empresiyonist) Müzesi’ne devredildi. Gelecekte, bu yapıtlardan bazıları, İstanbul’a da seyahat eder, Camondolar müzesinde gösterilebilirler, kim bilir? Hayal dünyası!

Aslında, Camondo ailesi İstanbul’dan göç edip tamamen ayrılmasaydı, 2. Dünya Savaşında ırkçılık yüzünden ailenin sonu gelmeyebilirdi, kimbilir? Belki de.

Rezan Peya Gökçen

1. meşhur, derken, Paris’in ilk demiryolu istasyonu, 1835 – 1886 arası devamlı gelişen bu Saint Lazare garını, tanınmış sanatçıların demiryolu = ilerleme görüşünden hareketle, Saint Lazare garını zevkle işlemelerini kastediyoruz. Akla gelen ilk örnek, Monet’nin 1877’de yaptığı, trenin lokomotifinin garın cam çatısı altına yuvarlak buhar bulutları saçarak girmesini gösteren eseri. Ayrıca, Monet’nin garda çalışmak için izin alarak, aynı konuda toplam 11 yapıt bıraktığı belirtiliyor ( ‘Monet , Manet and Railway’ sergisi kataloğu, 1998, Quai D’Orsay) .


 

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Yazar: www.kentvedemiryolu.com