Kent ve Demiryolu Menü

Kalıcı Başlantı:

ARAMIZDAN AYRILIŞININ 46.YILINDA BEHİÇ ERKİN’İ SAYGIYLA ANIYORUZ

(yorumlar kapalı)

Ulusal Demiryollarımızın kurucusu Behiç Erkin’i ölümünün 46. yılında saygıyla anıyoruz

 kd1876 da İstanbul’da doğan Behiç Bey,1898 de Harp okulunu,1901 de Harp Akademisini bitirdi.1904 den sonra kurmay yüzbaşı olarak Selanik-İstanbul demiryolu muhafız kuvvetleri müfettişliği yaptı. Meşrutiyet devrinde 1910 da aynı hatta yeni kurulmuş olan askeri komiserliğe atandı.1912 yılında Balkan Savaşı’nda Yunanlılara esir düştü. Kurtulduktan sonra Erkânı Harbiye’de görev aldı ve demiryollarının ordu hizmetinde çalıştırılmasını sağladı. Birinci Dünya Savaşı sırasında demiryolu kuruluşu ve işletmesi konularında deneyimlerini aktardığı "Demiryollarının Askerlik Açısından Tarihi, Kullanımı ve Teşkilatı" isimli kitabını yayınladı.

İstanbul’un 16 Mart 1920 de İtilaf Devletlerince işgal edilmesinden sonra, İngilizler tarafından arandığı sırada Anadolu’ya geçti. Behiç Bey, milli kuvvetlere katılmak üzere 5 Temmuz 1920 de Ankara’ya ulaştığında Erkânı Harp Miralay (Kurmay Albay) rütbesini taşıyordu. Ertesi gün Genel Kurmay Başkanı İsmet Bey’den (İnönü) ikinci başkanlık teklifini aldı. Birkaç gün içinde Nafıa Vekili (Bayındırlık Bakanı) İsmail Fazıl Paşa tarafından başka bir teklif yapıldı kendisine: Anadolu Şimendiferleri İşletme Müdürlüğü.

İki teklif üzerinde düşünürken Mustafa Kemal’in yönlendirmesiyle demiryollarının başına geçmeye karar verdi.

Behiç Bey, demiryollarının millileştirilmesi, işletme dilinin Türkçeleştirilmesi, ilk kamu özel müzesinin (Demiryolları müzesi) kurulması gibi yaşamsal konuları gerçekleştiren,demiryolculuğu meslek olarak kabul eden ve bu uğurda çok çalışan bir kişidir.

Demiryollarının özerk bir yapıya kavuşturulmasını savunan Behiç Bey’e Mustafa Kemal ATATÜRK tarafından 8 Şubat 1935 de onun kişiliğini en iyi şekilde yansıtan ERKİN (bağımsız) soyadı verilmiştir.

Behiç Erkin demiryolculuk mesleğinin gerektirdiği ilkelerden hiçbir zaman ödün vermemiş yönetsel ve ekonomik açıdan savaş koşullarında bile çok başarılı bir işletmecilik yapmıştır.

Kurtuluş Savaşı sırasında Bayındırlık bakanı Ömer Lütfü Bey askeri taşımalar sırasında vakit cetvellerinde gösterilen zamandan önce treni gidilecek yere ulaştıracak makinistlere para ödülü vereceğini bildirmiş ve bu amaçla avans olarak para dağıtmıştır.15 Şubat 1921 de bindiği özel trenin en son hızla gitmesini isteyen Büyük Millet Meclisi Başkanı Mustafa Kemal Paşa’dan gelen telgrafa Behiç Bey "Hattın kabiliyeti fazla süratle gitmeye elverişli değildir ve raydan çıkması muhtemeldir " diyerek Mustafa Kemal’in isteğini yerine getirmez..(1)

Behiç Erkin, Ulusal Demiryolculuğumuzun nasıl kurulduğunu hatırat’ında günü gününe kaydetmiştir.

Haydarpaşa Garının İngiliz’lerden teslim alınışını ve hattın devletleştirilmesini Ziya Gürel "Kurtuluş Savaşında Demiryolculuk" kitabında anlatmıştır.

"Büyük Zaferimizden sonra, Gebze-Haydarpaşa hattı, işgali henüz kaldırmamış olan İngiliz askerlerinin elindedir. Üniformalı Türk subaylarının Gebze’den beriye geçmelerini İngilizler yasaklamışlardır.

Behiç Bey, irtibat memurlarından aldığı bilgilere dayanarak, iki arkadaşıyla birlikte bulunduğu servis vagonunu Haydarpaşa’ya gidecek katara bağlatmıştır. Teftiş için vagona giren bir İngiliz subayı bu üniformalı Türk subaylarını görünce şaşırıyor, geçiş müsaadesini veriyor.

Haydarpaşa’da İngiliz Albayı Smith ve iki subay Behiç Bey’i karşılıyorlar ve yemeğe davet ediyorlar. Behiç Bey kabul etmiyor.(Bu İngiliz subaylarının, terhisten sonra Demiryolları İdaresinde üst kademede bir yer kapmak istedikleri, sonraki davranışlarıyla da anlaşılmıştır.)

Hügnen (Anadolu Bağdat Demiryolları Genel Müdürü),ertesi gün servis vagonuna geliyor. Bunları bize not ettiren Behiç Bey, Hügnen’in vagona girer girmez damdan düşer gibi "Siz bu hattı işletemezsiniz. Şimdiye kadar şansınız varmış. Bundan sonra ben alıp ben işleteceğim" dediğini; kendisinin de "Beni Büyük Millet Meclisi Hükümeti Umum Müdür yaptı. Ne emrederse ben öyle hareket ederim" karşılığını verdiğini söylemektedir.

"Siz yapamazsınız" diyenlere "İşte yaptık" diyebileceğimiz bir durumda olduğumuz bir zamanda dahi, onlar bunu "şans" ile yorumlamakta ve yine "yapamazsınız" diyebilmektedirler.

Hügnen bu iddiasını sonradan "tek hattı işlettiniz ama çift hattı işletemezsiniz" biçimine sokmuştur.

25–26 Eylül gecesi, hattan çekilecek olan İngilizlerin yerine, daha önceden hazırlamış olduğu, çift hattın her istasyonunun ve hattın öteki işlerinin görevlileriyle birlikte, özel bir katarla gelerek Gebze-Haydarpaşa bölümünü de idaresine alan Behiç Bey: çift hat üzerindeki trenlerin geliş-gidişini bir hafta grafiklerle izlediğini, her bir trenin Pendik’e varış haberinden her defasında ferahlık duyduğunu, çünkü bu "çift hattı işletemezsiniz" sözünün etkisi ile kendisinde de bir kuşku uyanmış olduğunu bize söylemişlerdi.

Lozan dönüşünde İsmet Paşa’nın kendisini çağırdığını (o sırada satın almanın kırtasiye işlemleri sürmektedir.) "Hattı satın alacağız ama ben Avrupai demiryolu isterim" dediğini bunun nasıl bir şey olduğunu sorunca da "Elektrikli, lambası abajurlu, maroken koltuklu, sofajlı" olduğu karşılığını vermiş olan İsmet Paşa’ya "olur, peki" demesine rağmen, yine "ya yapamazsınız" sözleriyle güvensizlik göstermesi üzerine "İsterseniz senet vereyim" sözleriyle Paşa’ya teminat verdiğini bize anlatan Behiç Bey bu konuşmada İsmail Safa ve Zamir Bey’lerin de bulunduklarını özellikle belirtmekte idi.

Kurtuluş Savaşı başlarında hatta el koyma şekillerinden biri olarak Vekiller heyeti kararı ile bir kalemde "Devlete mal etme" yoluna gidilen Anadolu-Bağdat Demiryolları ve Haydarpaşa Liman İdareleri, hukuki esaslara dayanılarak satın alınmış (24.05.1924) ve devlet malı haline getirilmiştir.

Hügnen’in hattı geri alma girişimleri işe yaramamış ve Temsil ettiği sermayeyi koruyamamak yanında, makamını da kaybeden Hügnen 1926 da ölmüştür. Cenaze töreninde Devlet Demiryollarını temsilen hiç kimse bulunmamıştır.

Mukavelenamelerle elde ettikleri kilometre başına tazminatlarla yeter kazanç sağladıklarından, kuruluşu geliştirme işine girişmeye gerek duymayan,-asayiş bahanesiyle-geceleri tren işletmeyen bu idare, ulusal çıkarlara göre şekillendirilmiş ve işletmesi bu amaca yöneltilerek, kendine güvenen ve yapacağı işi bilen kimselerin hesaplı-kitaplı adımlarıyla Avrupa’daki eşlerinden geri olmayan bir duruma getirilmiştir."(2)

Demiryolları ile ilgili anılarından birini şöyle anlatır Behiç Erkin;

—Demiryolu Umum Müdürü olduğum gün Ankara’dan trene bindim. Katar yanlış dizilmişti. Yük vagonları arkaya yolcu vagonları öne konulmuştu. Eskişehir’e gidince ilgililere yük vagonlarının bundan böyle öne konulmasını emrettim. Sekiz yıllık umum müdürlüğüm sırasında bir tek kaza olmadı, bir tek yolcunun bile burnu kanamadı. Yalan söylemeyeyim. Yalnız bir tek yolcunun burnu kanadı. Haydarpaşa’da yolculardan biri burnunu rafa çarpmıştı da…(3)

11 Temmuz 1920 de Anadolu Demiryolları Genel Müdürlüğüne getirilen Behiç Erkin bu görevi başarıyla sürdürdü, şirket demiryollarının çok üstünde ve en ileri ülkeler demiryolları seviyesinde bir demiryolu işletmeciliği sağlayarak ülkemizde modern demiryolculuğun ilk kurucusu oldu.

11 Kasım 1961 yılında hayatını kaybeden Behiç Erkin, ilk Genel Müdürlük görevini aldığı İzmir-İstanbul-Ankara hatlarının birleştiği Eskişehir (Enveriye) istasyonundaki üçgende defnedilmesini vasiyet etmiştir. Ölüm tarihinden bir süre sonra TCDD Genel Müdürlüğü tarafından yaptırılan anıt mezara nakledilerek vasiyeti yerine getirilmiştir.

(1) (2) Ziya Gürel –Kurtuluş Savaşında Demiryolculuk

(3) Hayat Mecmuası.19 Ocak 1961 Sayı 4

kd

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 kd

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 kd

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Yazar: Ruhan Çelebi-kentvedemiryolu.com