Kent ve Demiryolu Menü

Kalıcı Başlantı:

Bir Sempozyum Geldi Geçti Yüreğimi Deldi Geçti

(yorumlar kapalı)

YÜREĞİMİ DELDİ GEÇTİ…

Bu başlığı görünce 15-17 Ekim 2008 tarihleri arasında Tren garını yolculara kapatarak, tren yollarını demir parmaklıklarla örerek üzerine zeminler döşeyerek, bölgesel trenleri Haydarpaşa’ya sokmayarak, tüm trenlerin tehirli çalışmasına neden olarak yapılan sempozyumu değerlendireceğimi düşünebilirsiniz … ama öyle değil..

Aylar öncesinden 2. Demiryolu sempozyumunun Haydarpaşa garında yapılacağı söylemleri yayılmaya başladığında bunu yapmayacaklarını veya yapmamaları gerektiğini, ya da vicdanlarının buna elvermiyeceğini düşünmüştüm.

Ama yaptılar

Kendileri de öyle diyorlar…YAPTIK

Ağustos ayının sonlarına doğruydu; Eylül ayında Danışma’nın kaldırılacağı, iç kısıma 3, dış kısıma 1 salon yapılacağı, tren yollarının üzeri kapatılarak stand yerleri yapılacağı, iskelenin yanındaki taksilerin kaldırılarak oraya plastik gişelerin konulacağı bayrak direkleri, ışıklandırma, pankartlar vs. vs vs. lerin yapılacağı söylendiğinde.. kötü bir roman gibi, kötü bir film gibi, kötü bir rüya, yani kabus gibiydi bu söylenenler..Çünkü bu söylenenlere göre Haydarpaşa garı trensiz ve yolcusuz bırakılacaktı.

25 Eylül günü Adapazarı ekspresi ile işe gelenler Söğütlüçeşmede trenden indirildiler çünkü Demiryolu sempozyumu yapılacağından dolayı gar kapalı olduğu için trenler gara giremiyordu buna gülmek mi , ağlamak mı gerekiyordu acaba?

Sanki Istanbul’da otel yokmuş, üniversite yokmuş kısacası sempozyum yapılacak başka bir yer yokmuş gibi 26 eylülden itibaren hummalı bir çalışma başladı 100 yıllık Haydarpaşa garını sempozyum alanına çevirmek için….

Bayram tatili dönüşü 6 Ekim sabahı garın içinden geçerek işyerime ulaşmak istedim..Ve her zaman büyük bir mutluluk ve sevinç duyduğum bu muhteşem tren garına girdiğime ilk defa üzüldüm ve pişman oldum. Çünkü tren yollarının üzerleri demir parmaklıklarla kapatılıyordu, çünkü Danışma kaldırılmıştı, çünkü yolcu yoktu, çünkü trenler yoktu, çünkü bu güzelim tren garı abuk bir inşaat şantiyesine döndürülmüştü. … fotoğraf çekmek istedim ellerim titrediği için çekemedim, gözyaşlarım yanaklarımdan aşağıya süzüldü.. İçimi acaip bir hüzün kapladı..

Hangi tip insan, hangi düşünce, hangi anlayış topluma ait bir şeye bu kadar kötülük yapabilirdi..

 Bu kadar üzüntüden sonra bir daha bu işler bitene kadar gara girmemeye söz verdim kendi kendime. Ertesi gün Kadıköy’den yürüyerek geldim Rıhtım caddesindeki bir pastaneden poğaça aldım , çıktım yürürken demiryolcu arkadaşları gördüm, hepsinin ağızları kulaklarında, espriler yaparak günaydın dediler.. Ben de ağzımın bir kenarı ile günaydınlara cevap verdim. Birden kendime dikkat ettim, içimde bir üzüntü vardı bu nedenle kaşlarım çatık ve suratım asık idi.. Acaba dedim bu demiryolcular gara girip bakmıyorlar mı hiç, Haydarpaşa’ya yapılan bu eziyetin farkında değiller mi de böyle gülebiliyorlar..? ve geldim Haydarpaşa’ya binanın ön tarafına geçtim kırmızı-beyaz zincirlerle girilmez şeritleri çekilmiş inanılmaz ama garın kapısına koskocaman KAPALIDIR yazısı asılmıştı..

 

 

- Kafamı kaldırıp binaya baktım, bu muhteşem bina; yolcularım yok, trenlerim yok, tarihi özelliklerim bir bir yok ediliyor diye ve ağlıyordu , belki sizler inanmayacaksınız ama Haydarpaşa gar binasının ağladığını gördüm ben ve onunla birlikte ağladım yine….

Tarihi tren garını sempozyum alanına çevirme çalışmaları devam ederken, yapılan salonları görmek için içeri girdik, bir de baktık ki, tarihi vitraylardan biri kırılmış, içinde enerji kablolarının olduğu duvarların ve kapıların üzerinden geçerek tüm garın içini sarmalayan, insanın da gözünü tırmalayan beyaz plastik kanallar döşenmişti, portatif duvar yaparken duvarda asılı aydınlatma globlarından birinin askısı yamultulmuş ve hepsinin altındaki pirinç levhalarla tarihi saatlerin çerçeveleri ( sanırım parlatmak zor geldiğinden) yaldızlı boyalarla boyanmış, fil ayağı tabir edilen iç kısımdaki kolonların altlarındaki mermerler siyah yağlı boyalarla boyanmış, dış salondaki taşların içe bakan kısımları yağlı boyalarla boyanmış, gar postanesinin önünde duran tarihi posta kutusu kaldırılmıştı..

 Kısacası hiçbir tarihi özelliğe dikkat etmeden yapılan bu işlemleri görünce, küçük bir çocuğun eline bir fırça ile farklı renklerde boyalar verilmiş "hadi sen bunlarla oyna" denmiş o da garın içini rasgele boyamış sanırsınız..

Kuruluş amacı yük ve yolcu taşımak olan TCDD bu işi bırakmış sempozyum düzenleme işi yapıyor bunun için de asli görevini arka plana atıyordu. iskelenin hemen çıkışına kondurulan fberglas korunakların altına plastik kulübeler koyarak bunları gişe yapıyor, tarihi binanın hemen yanına yine plastık WC ler yapıyor, taksi durağını rezervasyon bürosu yapıyordu, 13 Ekim Pazartesi günü binanın en üst katlarından aşağıya değişik renklerde olan ve üzerlerinde sempozyum sponsorlarının isimleri, IRS Turkey, geleceğin demiryolları gibi yazılar yazan şerit pankartlar asıldı, binanın Kadıköy tarafına bakan deniz kıyısına belli aralıklarla 10 adet bayrak direği dikildi bu direklere sempozyum ile ilgili flamalar çekildi, eski yemekli vagonların yönüne doğru gar sahası ile yolun sınırını belirleyen demir parmaklıklara çeşitli aralıklarla yine sempozyum ile ilgili pankartlar asıldı. Kadıköy istikametinden gara giriş yönü merdivenlerinin her iki yanı tahta perdelerle çevrilerek özel giriş yolu yapıldı, bu merdivenlerin hemen üstünde bulunan ve gar binası ile bütünleşmiş olan Robin Lush’a ait fotoğrafın üstüne Rotem’in afişleri yapıştırıldı. 

 

 Kısacası bu tarihi binaya, dolayısıyla da bizlere yapılan bu çin işkencesi günlerce sürdü,

Sonunda 15 Ekim tarihi geldi.. 25 Eylül itibaren kısmi olarak yolcu ve tren trafiğine kapatılan Haydarpaşa garı Kadıköy yönü Et ve Balık Kurumunun olduğu yerden itibaren, İbrahimağa yönü TCDD (eski) Ticari Eşya Ambarı (yeni) Lojistik Müdürlüğünün olduğu yerden itibaren (Resmi plakalı araçlar hariç) araç trafiğine kapatıldı. Teknik Fuar adı altında Tren yollarının üzerlerine kurulan standlarda sergilenen çeşitli ulaşım araçları, teknikleri, dokümanları vs. vs. vs ler, yakalarında kocaman fiyonklarla, boyunlarında asılı IRS Turkey kartları bulunan katılımcılar olmak üzere Haydarpaşa garı hiç alışık olmadığı konuklarını ağırlamaya başladı. Özellikle de kanepeler, çay, kahve ve çerez servislerinin bulunduğu masaların etrafı ilgili ilgisiz kişiler tarafından hiç boş bırakılmadı, ayrıca yemek saatlerinde TCDD geleceğini, demiryolu taşımacılığının durumu hiç merak etmeyen, hiçbir sempozyum oturumuna katılmayan, kimin ne önerdiğini, ne anlattığını, ne düşündüğünü takip etmeyen, bilmeyen, hatta umursamayan ama boyunlarına birer tane İRS Turkey kartı uyduran kişiler yemek salonlarını doldurdular.

Özel nedenlerden dolayı Açılış töreninin sonlarına doğru büyük salondaki konuşmalara yetişebildim.

2. Uluslararası Demiryolu Sempozyumu ve Teknik Fuarında Hyundaı, Toyota gibi otomotiv sanayinin büyük tekellerinin yetkilileri öncelikli olarak konuşmalar yaptılar. Ama dinlediğim konuşmacıların birçoğu hoş bulduk, çok güzel sempozyum, iyi hazırlanmışsınız tebrik ederiz gibi sözlerin dışında pek bir şey söylemediler.

Aynı gün saat 11.00’de Temmuz ayında Demiryolculara verilen 200 YTL ek zammın iptal edilmesi ve geri alınacak olması ile Haydarpaşa garının sempozyum nedeniyle trafiğe kapatılmasını protesto eden BTS’nin basın açıklaması vardı.

TCDD’nin görevleri arasında olmadığından ayrıca da yasal dayanağı bulunmayan 2. Uluslararası Demiryolu Sempozyumunun iptali için başvurulan Yargı Merciileri, Koruma Kurulları bu usulsüz sempozyumu engellemezken, Güvenlik güçleri , BTS İstanbul 1 Nolu Şubenin Haydarpaşa gar önünde yapacağı yasal basın açıklaması ve bordro yakma eylemini engellenmek için olağanüstü çaba harcadı. Ancak çabaları boşa gitti….

16 Ekim günü saat 17.25’te Kadıköy adı verilen salonda "Demiryolu Taşımacılığında Küresel Lojistiğin Rolü" isimli oturuma katıldık. Bu oturumda BTS’nin "Kentsel Dönüşüm ve Demiryolu Uygulamaları" başlıklı tebliği BTS Genel Merkez Yönetim Kurulu üyesi Selahattin Nesipoğlu tarafından sunuldu.

Nesipoğlu sunumuna başlamadan önce, Haydarpaşa’nın gar olduğunu, sempozyum alanı olmadığını, Sempozyum için kullanılmasının TCDD’nin kuruluş amacı olan yük ve yolcu taşımacılığını sekteye uğrattığını ve BTS olarak bu durumu kınadıklarını belirtti.

Sunumdan sonra özellikle de bir kısım demiryolcular tarafından yöneltilen sorulardan, onların, Yeniden yapılanma adı altında TCDD’nin hızla tasfiye edildiğinden, Kuruma ait bütün taşınmazların satıldığından veya bila bedel devredildiğinden, garların kapatılıp trenlerin seferden kaldırıldığından, 15 yıldır personel alınmayan TCDD’nin üstlendiği görevi yürütürken ne kadar zorlandığından, Özelleştirilecek hizmetlere yatırım yapılıp, fiili olarak işleyen trenlere ve yollara bakım yapılmadığından, son günlerde meydana gelen kazaların bu nedenle olduğundan, kısacası TCDD’nin son günlerdeki durumundan bihaber olduklarını açıkça anladık.. Sordukları sorulara verilen cevaplar karşısında söyleyecek sözleri olmadığından "ortalığı siyaset meydanına çevirdiniz" diyerek salonu terk ettiler..

Tabi ki bu çok komikti..

TCDD’nin mal varlıkları, garları, istasyonları, trenleri, kurumsal yapısı geliştirilsin korunsun, yaşatılsın, satılmasın demek siyaset oluyordu da.. Atılsın, satılsın, özelleştirilsin, garlar kapatılsın demek siyaset olmuyordu…

Haydarpaşa garının sempozyum için hiç uygun olmadığını burada sempozyum düzenlemenin ne kadar sağlıksız olduğunu, eleştirilerimizin ne kadar yerinde ve doğru olduğunu, ne kadar haklı olduğumuzu bu oturumda bir kez daha anladık çünkü yandaki salonda sunum yapanların sesleri, tartışmalar, konuşmalar, alkışlar hepsi bizim oturduğumuz salondan duyuluyor biz ise katıldığımız oturumdaki sunumları dinleyebilmek için olağanüstü çaba harcıyorduk.

Sempozyumun son günü Bosphorus adı verilen büyük salonda "Hızlı Tren İşletmeciliği" konulu oturuma katıldık. Bu ilginç oturumdan biraz bahsetmek istiyorum..

Oturum başkanı Dr. Muammer Kantarcı (TÜVASAŞ)

"Demiryolunda Yüksek Hız Deneyiminden Dersler" başlıklı sunumu yapacak olan Prof. Güngör Evren oturuma katılamadı

"Ülkemizde Hızlı Tren Gerçeği" konulu sunumu Yunus Akıl,

"Ankara İstanbul Hızlı Tren Fiyat tahmin Araştırması" konulu sunumu Abdülkadir Gül,

"Yüksek Hız Enerji Tüketimi ve Emisyonlar" konulu sunumu Alberto Garcia Alvarez,

"Yüksek Hız İşletimi İçin Otomatik Demiryolu Trafik Yönetimi" konulu Sunumu Oren Kaprol yaptı.

İlk sunum BTS Genel Başkanı Yunus Akıl tarafından yapılmaya başlandığında salon tenha idi. Bir müddet sonra TCDD Genel Müdürü Süleyman Karaman ile birlikte kalabalık bir grup salona geldi daha sonra da başka kişiler geldi ve kocaman salon hemen hemen tamamen doldu.

Benim bildiğim toplantılara girilirken; kendi dikkatini toplamak, başkalarının dikkatini dağıtmamak için ve usul gereği cep telefonları kapatılır veya sessize alınır, ama bu oturumda tam tersi oldu cayır cayır cep telefonları çalarken ve arananlar arayanlarla konuşurken tebliğler anlatılmaya , dinleyenler de anlamaya çalıştılar. Bu usulsüz davranış için hiçbir uyarı yapılmadı.

 

Her ne kadar oturum başkanı tarafından sık sık sözü kesilse de, süre nedeniyle yapılan uyarılardan dolayı kısaltmak zorunda kalsa da Yunus Akıl Ülkemizde Hızlı Tren gerçeğini gözler önüne serdi.

Sunum bittiğinde başta oturum başkanı olmak üzere salonu dolduranlarda tuhaf bir gerginlik vardı. Diğer konuşmacılar da tebliğlerini sundular.

Oturum Başkanı sorular için 5 dakika süre verdi. Ama sanırım bu süre gerçekten öğrenmek, merakını gidermek ya da alacağı cevaba göre değerlendirme yapmak isteyenler içindi, çünkü bu 5 dakikalık süre içinde Genel Müdür 10 dakika, Mustafa Karaşahin 10 dakika konuşma yaptılar ve oturum başkanı hiç onların sözünü kesmedi. Çünkü kürsüler , mikrofonlar ve taraftarlar onlarındı ve böyle bir durumda bile karşıt fikirlere, eleştirilere, hatalarının yanlışlarının söylenmesine ve onlarla yüzleşmeye asla tahammül edemiyorlardı.

Yunus Akıl sunumunda Hızlı tren çalışmaları ile ilgili sendikanın görüşlerini, olması gerekenleri söylemiş ve eleştirilerinin dikkate alınmasını hatırlatmış, Hızlandırılmış tren konusunda önerilerinin dikkate alınmadığını ve 39 kişinin hayatını kaybettiğini söylemiş, Kütahya’da meydana gelen kazadan sonra hat boyunca yapılan kontroller sonucu birçok yerde daha ray kırıkları tespit edildiğinden söz etmişti.

Genel Müdür Süleyman Karaman bu konulara haddinden fazla sinirledi ve "evirip çevirip Pamukova olayını söylüyorsunuz, dünya alem biliyor ki o olay hız aşımından oldu,suçlular cezalandırıldı, güzel şeyler yapıyoruz onları hiç söylemiyorsunuz, Kütahya’daki kazadan sonra yapılan ölçümlerde 100 yerde daha ray kırığı bulunduğunu söylüyorsun onun ne olduğunu anlamak için demiryolcu olmak gerekir …." şeklinde bir konuşma yaptı…

Çok şaşırmıştım, Çünkü Pamukova faciası ile ilgili davada bilirkişiler birinci makinisti 8/3, ikinci makinisti 8/1, TCDD’yi ise 8/4 kusurlu bulmuştu.. Bu iki makinist olayın olduğu tarihten itibaren 2,5 yıl işsiz kaldılar, Memur Sicil Affı ile görevlerine iade edildiler halen trenlerde gönderilmemektedirler. Oysa bilirkişi raporunda 8/4 kusurlu bulunanlar hiçbir bedel ödememişlerdi.

Galiba ben yanlış biliyorum, 8/3 ya da 8/1, 8/4 ten daha fazla herhalde…

Ray kırığını bilmek için demiryolcu olmak lazım. Yunus Akıl Demiryolu Meslek Lisesinden 1989 yılında mezun olmuş, o yıldan bu yana TCDD de Ray Kaynak Fabrikasında, Cer Dairesi Başkanlığında, Eğitim Dairesi Başkanlığında görev yapmıştır.

TCDD Genel Müdürü Süleyman Karaman ise 2003 Yılında TCDD’nin Genel Müdürlüğüne atanmıştır.

Galiba ben yanlış biliyorum 2003’ten bu güne kadar geçen zaman 1989’dan bugüne kadar geçen zamandan daha fazla herhalde…

Prof . Mustafa Karaşahin’de yaptığı konuşmada Yunus Akıl’ı eleştirdi,hızlı tren yatırımları başta olmak üzere yapılan çalışmaları takdir etmek gerektiğini böyle her şeyi eleştirerek bir yere varılamayacağını, gerçekçi olmak gerektiğini ifade etti.

O konuşmasını yaparken birden geçmiş gözlerimin önünde canlandı. Mustafa Karaşahin Süleyman Demirel Üniversitesi Ulaştırma Ana Bilim Dalında Profesör ve Pamukova’da meydana gelen Hızlandırılmış tren faciasından sonra TCDD’nin oluşturduğu Bağımsız (!) Bilim Kurulunda Görevliydi. Bu kurul’un hazırladığı ve TCDD’yi sütten çıkmış ak kaşık gibi gösteren rapor kamu vicdanında asla kabul görmemiş, ayrıca Ulaştırma Bakanlığı TCDD Yönetimini oldukça rahatlatan bu kurula (nasıl bir bağımsız kurulsa) telif adı altında 165.000.- YTL ödemişti. Sayın Karaşahin bugün de Ulaştırma Bakanının Danışmanı olmuş.

 

Bunları hatırladıktan sonra düşündüm de galiba tebliğlerin sunulmasından sonra salonda soru soran bir katılımcının "bürokratlarla akademisyenlerin çıkar ilişkileri doğrultusunda ne kadar güzel işbirliği içinde olabildiklerini bizlere bir kez daha gösterdiniz" tespiti doğruydu

Seminerler, paneller, sempozyumlar düzenlendikleri konular hakkında bilimsel tartışmaların yapıldığı insanların ufkunu açan, daha geniş bilgi sahibi olmasını sağlayan toplantılar değil midir öyleyse neden bu 2. Uluslararası Demiryolu Sempozyumu insanın ufkunu açmaktan çok kafaları karıştırdı..

TCDD Genel Müdürü ; uluslararası katılımcıların "muhteşem bir ambians, martı sesleri arasında sempozyum harika,bizler içerde miyiz dışarıda mıyız" diyerek bu garda sempozyum düzenledikleri için kendilerini tebrik ettiklerini söylediler.

Acaba onlar o yabancı katılımcılara Haydarpaşa’nın Anadolu yakasının tek garı olduğunu bu gara günde 160 tane trenin giriş çıkış yaptığını, ortalama 40.000 yolcunun gelip geçtiğini, bu sempozyumu düzenlemek için 20 gün öncesinden garı yolculara ve trenlere kapattıklarını , bu nedenle çalıştırdıkları trenlerin hepsini tehirli çalıştırdıklarını söyleselerdi o yabancılar yine aynı kanıda olurlar mıydı,

 

Bu sempozyum bence tabiri caiz olaraktan "körlerle sağırlar birbirini ağırlar" cinsinden bir sempozyum oldu….

 

Genel Müdür kapanış konuşmasında "başarılı bir sempozyum gerçekleştirdik, bizler şimdi buradan gideceğiz ve Haydarpaşa garı yine ESKİ SESSİZLİĞİNE (!) gömülecek" dedi..

Bu söz Sempozyumun gafıdır.

 

Bu yapılanlar geçici rahatsızlık değil, ortalığı toz duman etmektir, bu özür de kabahatten büyüktür.

 

 

 

 

 

 

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Yazar: kentvedemiryolu-Ayşen Dönmez