Kent ve Demiryolu Menü

Kalıcı Başlantı:

Ulaşım temel bir insan hakkıdır.

(yorumlar kapalı)

Ulaşım hakkı, en temel haklar olan çalışma, sağlık, eğitim ve kültürel yaşama katılma gibi diğer kamusal haklar ile doğrudan ve açık bir ilişki içindedir. Bu bakımdan diğer haklara erişmeye aracılık eden temel bir insan hakkıdır. Sendika.org bünyesinde Ulaşım hakkı atölyesi tarafından 18 Haziran 2007 tarihinde yapılan bir çalışma sonucunda hazırlanan sonuç bildirgesini sitemizde yayınlıyoruz.

Ulaşım hakkı atölye çalışmasına Birleşik Taşımacılık Çalışanları Sendikasından Genel Başkan Yunus AKIL ile Şahin Gür ve İbrahim Hakkı ELDEM katkı sunmuşlardır.

 

Ulaşım Hakkı atölyesi sonuç bildirgesi

 

HALKIN ULAŞIM HAKKI VARDIR

Ulaşım Hakkı atölyesi katılımcıları, yaptıkları toplantılardan çıkan tartışmalar sonucunda aşağıdaki tespit ve talepler konusunda ortaklaşmıştır:

•Ulaşım hakkı, en temel haklar olan çalışma, sağlık, eğitim ve kültürel yaşama katılma gibi diğer kamusal haklar ile doğrudan ve açık bir ilişki içindedir. Bu bakımdan diğer haklara erişmeye aracılık eden temel bir insan hakkıdır.

•Kamuya ait alanda gerçekleşen niteliği ve insanların şu ya da bu şekilde toplum yaşamına katılmak için kullanmak zorunda olduğu ulaşımın, "kamusal bir hak" olduğu açıktır. Bu sebeple ulaşım, tek amacı kâr etmek olan serbest piyasa koşullarının insafına terk edilemeyecek bir alandır.

 

•Küresel düzeyde merkez olarak nitelenebilecek emperyalist devletler, çevre ülkeleri, geri bıraktırılmış ulaşım politikaları ve teknolojilerine mahkûm etmiştir. Çeşitli uyum yasaları, GATS, v.b anlaşmalar, Dünya Bankası ve IMF politikaları ile kamusal hizmetler piyasalaştırılmaya çalışılmakta, ulaşım da bu anlayışla özelleştirme/piyasalaştırma hamlesinin bir diğer halkasını oluşturmaktadır.

•Ulaşım, büyüyen kentler nedeniyle hem yatırım, hem de ulaşım hizmetleri alanında büyüyen bir sektör ve pazar haline gelmiştir. Bu pazarın ana aktörleri olan karayolu lobileri, otomotiv ve petrol şirketleri, taşımacılık ve inşaat şirketleri, çoğunlukla halkın aleyhine olmak üzere devletler ve yerel yönetimler üzerinde tahakküm kurmaktadır.

 

•Yerel yönetimler kent yaşamı ve toplum yararı ilkelerine aykırı biçimde kentsel ulaşımı ele almakta, bunun sonucunda kentlerin yaşanabilirliği azalmakta, yoksul kesimlerin ulaşımı zorlaşmaktadır.

 

•Yerel ve ulusal ölçekte yük ve yolcu taşımacılığında hem yanlış politikalar, hem de özelleştirme ve taşeronlaştırma ile ulaşım, kamusal bir hizmet olmaktan çıkarılmakta, ulaşım hizmeti pahalılaşmaktadır.

 

•Öğrenciler, kadınlar, engelliler, çocuklar gibi farklı toplum kesimlerinin ulaşım alanında yaşadığı hak mağduriyetleri ve engeller, bu kesimler için daha yıkıcı sonuçlar doğurmakta ve diğer kamusal hak ve hizmetlerden yararlanmayı engellemektedir.

•Ulaşım alanında güvenlik ve kazaya uğramama hakkı konusunda devlet sorumluluklarını yeterince yerine getirmemekte, ulaşım alanında gerçekleşen can ve mal kayıpları çok ciddi bir sorun oluşturmaktadır.

 

•Gerek ulusal gerekse kentsel ölçekte, her bölge ve toplumdaki çeşitli sosyal kesimler ulaşım olanaklarından eşit biçimde yararlanamamaktadır.

 

•Kamu toplu taşıma hizmetlerinde ücret, konfor, yaygınlık, hizmet kalitesi, tarife konusunda önemli sıkıntılar mevcuttur.

 

•Kentlerde otomobiller ulaşım politikalarında ilk sıraya oturtulmakta, yayalar, bisikletliler ve toplu taşıma yolcularının ihtiyaç, hak ve talepleri yok sayılmaktadır.

•Taşıt odaklı ulaşım politikalarına yapılan yatırımlar, özel araç sahibi olmayan ya da olmak istemeyenlere karşı sınıfsal bir ayrımcılık yaratmakta, bu kesimler istemedikleri halde ekonomik, toplumsal ve çevresel maliyetlere katlanmak zorunda kalmaktadır.

 

•Ulaşım alanında yeğlenen yatırım ve düzenlemelerde canlı yaşamına saygı duyulmamakta, bireysel ulaşımı destekleyen ve fosil yakıtlara dayalı ulaşım politikaları sonucu tüm canlı yaşamı tehlike altına girmektedir.

•Ulaşım iş kolunda çalışan emekçilerin de neo-liberal politikalar çerçevesinde sosyal hakları ve çalışma koşullarının kötüleştirilmesi bu kesimleri mağdur ederken, ulaşım hizmetinde can güvenliği ve hizmet kalitesini de azaltmaktadır.

•Ulaşım planlamasına ait kararlar alınırken, çoğunlukla bundan doğrudan ya da dolaylı olarak etkilenecek halk kesimlerinin görüş ve istekleri sorulmamaktadır.

•Ulaşım alanında hak ihlallerinin ortadan kaldırılmasına yönelik mücadelede, haklara daha fazla sahip çıkılması ve anlaşılabilmesi için yeni mücadele dinamiklerine ihtiyaç vardır.

 

Bu bağlamda ulaşım hakkı konusundaki taleplerimiz şunlardır:

1.Ulaşım hizmetinin herkes tarafından ulaşılabilir, güvenli, konforlu, eşit bir nitelikle sunulması gereklidir.

 

2.Uluslararası sermayenin istekleri doğrultusunda şekillendirilen, otomobil ve petrole bağımlılık yaratan ulaşım politikalarından vazgeçilmeli, bu politikalar halkın ortak çıkarlarına göre belirlenmeli, daha az enerji kullanıma dönük ulaşım alternatifleri desteklenmelidir.

 

3.Toplu taşımacılık kamusal bir hizmet mantığı ile ele alınmalı, kâr amacı güdülmemeli, bu hizmet doğrudan yerel yönetimlerce sunularak özelleştirmeye konu edilmemelidir.

 

4.Toplu taşıma hizmeti günün her saatinde, her yere yeterli sıklıkta verilen, ucuz, güvenli, eşit ve nitelikli olmalıdır.

 

5.Kamu ulaşım hizmetinden ücretsiz yararlanması gereken kesimler kamu yararı gözetilerek yeniden belirlenmeli, toplumsal üretime katkı sunması sınırlı olan öğrenci, yaşlı, işsiz, engelli gibi çeşitli kesimler bu kapsama alınmalıdır.
6.Mevcut koşullarda öğrenci indirimi uygulamasından yararlanmak için sadece öğrenci kimliği yeterli olmalı, paralı bandrol uygulaması sona erdirilmeli, öğrenci kimliği tüm şehirlerde indirimden yararlanmak için geçerli olmalıdır. Kampusta eğitim gören öğrenciler için kampüslere ulaşım ücretsiz sunulmalıdır.

7.Engellilerin toplumsal yaşama katılımları için yaşamsal önem taşıyan ulaşım hizmeti ve tüm yapılı çevre engelliler gözetilerek düzenlenmelidir.

8.Kadınların daha fazla toplu taşımaya bağımlı olduğu göz önüne alınarak ulaşım hizmeti kadınlar için kolay ve güvenli hale getirilmelidir. Gerek toplu taşıma hizmeti, gerekse durak, istasyon ve sokaklar iyi aydınlatılmalı, gerekli güvenlik önlemleri alınmalıdır. Herhangi bir sosyal güvencesi olmayan kadınlar ulaşımdan ücretsiz yararlanabilmelidir.

 

9.Ulusal ve kent ölçeğinde otomobil merkezli ulaşım politikaları yerine insanı ulaştırmak amaçlanmalı, ulaşım politikalarında toplu taşıma, yaya ve bisiklete öncelik verilmelidir.

 

10.Kentlerde yaya hakları öncelikli bir konu olarak görülmeli, yaya ulaşımı ve güvenliğini sağlamak için gerekli önlemler alınmalıdır. Özellikle kent merkezleri ve konut alanları mutlaka yaya ulaşımına göre düzenlenmelidir.

11.Kent dokusu ve doğanın bozulmasına yol açan ulaşım düzenlemeleri terk edilmelidir.

12.Devlet, tüm yol kullanıcıları için can güvenliği açısından üzerine düşeni yapmalı, yurttaşların kazaya uğramama ve asayiş yönünden güvenli ulaşım hakkını her türlü tedbirle güvence altına almalıdır.

 

13.Ulaşıma ait kararlar alınırken bundan doğrudan ve dolaylı olarak etkilenecek halkın karar verme sürecine katılımı sağlanmalı, ulaşım yatırım harcamaları halkın denetimine açık olmalıdır.

 

14.Ulaşım iş kolunda çalışanlar için statü farkları ortadan kaldırılmalı, çalışma koşulları iyileştirilmeli, güvenceli istihdam politikaları hayata geçirilmeli, insanca yaşanabilir düzeyde ücret verilmeli, örgütlenme özgürlüğünü de kapsayan sosyo-ekonomik hakların tamamına sahip olmaları yönündeki engeller kaldırılmalıdır.

15.Ulaşım hakkı mücadelesinde, siyasal arka plan unutulmadan, çok kapsamlı hedefler yerine basit ve tek hedefe yönelen mücadele süreçleri örgütlenmeli, sokak ve semt ölçeğinde çalışmalar yapılmalı, hak ihlallerinde stratejik ortaklıklar kurulmalıdır. Öte yandan ulaşım hakkının tüm hakları doğrudan etkileyen niteliği nedeniyle, demokratik kitle örgütlerinin mücadele sürecinde ortaklaşması sağlanmalıdır.

Ulaşım Hakkı Atölyesi

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Yazar: www.sendika.org