TCDD ANKARA GARI’NDA NELER OLUYOR?
Ankara’da yaşanan sorunların çözümüne bir nebze bile katkıda bulunmayacak Ankara Gar Meydanı’nı işlevsiz kılarak kamusal alanların yağmalanmasına zemin hazırlayacak olan Ankara Büyükşehir Belediyesinin Gar Önü Katlı Kavşak Projesi’ne ve Uzay istasyonu görünümlü yeni gar binası inşaasına karşı Ankaram Platformu adı altında bir araya gelen STK lar tepkiyi 06.03.2008 tarihinde Ankara gar binası önünde yaptıkları basın açıklaması ile sokağa taşıdılar. Yasılan Basın açıklamasının metni aşağıdadır.
Basına ve Kamuoyuna
TCDD Ankara Garı ve Meydanının, Türkiye Cumhuriyeti’nin ve Başkenti Ankara’nın oluşturulması ve geliştirilmesinde önemli bir simgesel değeri bulunmaktadır. TCDD Ankara Garı ve Meydanı; Türkiye Cumhuriyeti’nin Başkenti Ankara’nın en önemli toplanma-buluşma-temsil değeri taşıyan ve Cumhuriyetin simgelenip vurgulandığı özel bir ilgi odağı ve kent merkezidir. Ülkemizde planlı kentsel gelişmenin ilk örneği olan Ankara, Mustafa Kemal Atatürk tarafından plancı Jansen’e yaptırılan ilk kent planından itibaren Ankara Garı merkezli olarak konuşlandırılan eski Meclis Binası (Kurtuluş Savaşı Müzesi), Devlet Konukevi, Demiryolu Müzesi, CSO Binası, Opera Binası, Resim Heykel Müzesi, Etnoğrafya Müzesi ve AKM ile bütünleşik bir kültür aksı oluşturulmuştur. Bu aks; 19 Mayıs Spor Kompleksi, Atatürk ve Selim Sırrı Tarcan kapalı spor salonları ile zenginleştirilmiş ve yaya ağırlıklı bir yapıya kavuşturulmuştur.
Ancak bugün, başkent Ankara’nın en önemli simgelerinden biri olan TCDD Ankara Garı ve Meydanı, Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından uygulamaya konulmak istenen bir katlı kavşak projesi ile hem delik deşik edilmek istenmekte hem de ısrarla bir otobana çevrilmeye çalışılmaktadır.
Taşıt sahipliği ve trafik yoğunluğu Ankara’dan çok daha yüksek olan kent merkezlerinde, örneğin, İngiltere’nin başkenti Londra’da bulunan Piccadilly, Trafalgar ve Times meydanları ile Fransa’nın başkenti Paris’teki Champs Ellysees meydanında, yayaların ulaşım hakkının engellenip ulaşımın sadece taşıt trafiğine açılmasını kimse düşünmeye bile cesaret edememektedir. Çünkü bu meydanlar kent dokularını oluşturan, kentlerin tarihinin yazıldığı mekanlardır. Ankara Garı ve çevresi, tüm kullanımları ile ulusal ‘hafızamızın bir parçasıdır. Buna karşın Ankara Garı ve meydanı da AKP taşeronluğunda uygulanan politikalara kurban edilmeye ve kamusal kimliğinden arındırılmaya çalışılmaktadır.
Gar Önü Katlı Kavşak Projesi’nin onaylanma süreci, Türkiye’de kültür varlıklarının, simge alanların nasıl talan edildiğini ve bu işlerin nasıl yürütüldüğünü göstermesi açısından örnek olacak niteliktedir. Proje, Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından TCDD’ye Mart 2007’de ilk kez iletildiğinde, TCDD bu projeye, aşağıdaki ‘ciddi olumsuzlukları’ gerekçe göstererek, karşı çıkmıştır:
· Yaya ağırlıklı bir güzergahta, yayalar önemsenmeden sadece araç trafiğine yönelik bir düzenleme yapılıyor olması,
· Genel Müdürlük binası önünden geçen araç yolunun dar olması,
· Araç ve yaya ile acil durumlarda itfaiye, ambulans araçlarının giriş-çıkışlarının çözümsüz olması,
· Meydanın böyle bir düzenleme ile meydan özelliğini tamamen kaybedecek olması,
· Çalışmaların Gar Gazinosu ve 2. Bölge Binası gibi tescilli yapılara zarar verme olasılığının bulunması,
· 70 yıllık ağaçların köklerine fore kazık çalışmalarının zarar vererek kuruması olasılığının bulunması.
Ancak aynı TCDD, Mayıs 200l’de proje hakkındaki görüşlerinin daha önce belirtildiğini ancak bu sefer elden getirilen projelerin onaylanarak Belediye’ye gönderildiğini belirtmektedir. Bu aşamadan sonra da, Kültür ve Turizm Bakanlığı – Ankara Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu, 11.05.2007 tarih ve 2347 sayılı yazısı ile TCDD’nin projeye olumlu görüş verdiğini belirtmiş ve Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin Gar Önü Katlı Kavşak Projesi’ne onay vermiştir.
Peki, bu iki aylık sürede TCDD’nin onaylamama gerekçelerini ortadan kaldıran şey nedir? Bu sorunun yanıtı Temmuz 200l’de ortaya çıkmaktadır: " …. ilgili Belediye Başkanlığında Ankara Hızlı Tren Garına ait onay bekleyen imar planı olduğu göz önüne alınarak proje onaylanmıştır" .
Hem uygulamaya konulma süreci hem de projenin niteliği ve içeriği bakımından büyük sorunlar içermekte olan bu projenin TCDD Ankara Garı ve Meydanı’nda uygulanmaya çalışılması kabul edilmez bir durumdur. Gar Önü Katlı Kavşak Projesi,
· İNSAN HAKLARINA, KENTLİ HAKLARINA VE YAYA HAKLARINA AYKIRIDIR.
· ŞEHİRCİLİK VE KENT PLANLAMA İLKELERİNE AYKIRIDIR.
· 3194 SAYILI iMAR YASASI’NA AYKIRIDIR.
· PLANLAMA BİLİM VE KENT MERKEZİ DÜZENLEME İLKELERİNE AYKIRIDIR.
· ANKARA’NIN DAHA ÖNCE HAZIRLANAN VE HALEN YÜRÜRLÜKTE BULUNAN ULAŞIM POLİTİKALARINA, ULAŞIM PLANI KARAR, HEDEF VE İLKELERİNE AYKIRIDIR.
Ayrıca,
· GAR KAVŞAGI, YAPILAN DÜZENLEME iLE BUGÜNKÜNDEN DAHA YETERSİZ BİR HALE GETİRİLMEKTE, BİR YÖNDEKİ TRAFİK için SAGLANAN KESİNTİSİZ AKIMA KARŞILIK, DİĞER TÜM YÖNLERDEKİ HAREKETLER için KAPASİTE AZALMAKTA, SIKIŞIKLIK ARTMAKTADIR.
· ANKARA’DA KENT MEYDANLARININ ÖNCE KAVŞAKLARA SONRA DA YERALTI TÜNELLERİNE DÖNÜŞTÜRÜLMESİ SÜRECİNDE TARİHİ GAR MEYDANI (KAVŞAGI) DA BİR TÜNEL GİRİŞ-ÇKIŞI HALINE GETİRİLMİŞ OLACAKTIR.
· ALT GEÇİDİN iNŞAATI SIRASINDA, KORİDORDAKİ ÇEVRESEL, KÜLTÜREL VE TARİHİ DEGERLER TAHRİP EDİLECEKTİR.
Küresel sermaye egemenliğinin son temsilcisi olarak AKP; emekten yana olan, ulusal olan tüm değerleri tahrip etmekten çekinmemektedir. Mutlak teslimiyet anlayışı ile iradeler üzerinde tahakküm kurulmak istenmekte, tüm değerler hiçleştirilerek toplumsal hafıza silinmeye çalışılmaktadır. Emperyalizme karşı emsalsiz bir başkaldırı niteliği taşıyan Ulusal Kurtuluş Savaşı ve bu halk direnişini simgeleyen tüm değerler de bu kapsamda payına düşeni almaktadır. Bu çerçevede; TCDD Ankara Garı ve Gar Meydanı bu anlayışın son hedefi haline gelmiş durumdadır.
Ancak biz, ANKARAM Platformu bileşenleri olarak, toplumsal sorumluluğumuzdan hareketle, uzmanlık konularımızda bilimsel ve yasal çözüm önerilerimizle bütün bu uygulamaların takipçisi olduk, olmaya devam edeceğiz. Yıllardır Ankara Büyükşehir Belediyesi’ni uyarıyoruz:
· Ulus tarihi kent merkezin,
· Atatürk Orman Çiftliği,
· Kuzey Ankara Kentsel Dönüşüm Projesi,
· Katlı kavşak projeleri,
· Doğal kaynakların korunması ve geliştirilmesi,
gibi proje ve çalışmalarınızda, yaya önceliğini sağlama, şeffaflık, katılımcılık, kültür varlıklarının korunması, Cumhuriyet’in simge değerlerinin gözetilmesi, Ankara’nın BAŞKENT kimliğinin korunması gibi konularında sınıfta kalıyorsunuz, hatalarınızdan ders almıyorsunuz.
Biz,Ankara’nın Melih GÖKÇEK yönetiminde özellikle AKP iktidarı döneminde belirli bir plan dahilinde yönetildiğini biliyoruz. Ancak bu plan kentin, toplumun, kamusal çıkarın planı değildir. Bu plan kamusal alanların yok edilmesi planıdır. Bu plan kentin ve ülkenin talan planıdır. Bu plan kurumsal rüşvet araçlarıyla rant projelerinin hayata geçirildiği emperyalizm ve yerli işbirlikçilerinin planıdır.
Bu nedenle, Ankara’da yaşanan sorunların çözümüne bir nebze bile katkıda bulunmayacak Ankara Gar Meydanı’nı işlevsiz kılarak kamusal alanların yağmalanmasına zemin hazırlayacak olan Ankara Büyükşehir Belediyesinin Gar Önü Katlı Kavşak Projesi’ne karşı çıkıyor ve basın mensuplarını ve halkımızı bu konuda duyarlı olmaya çağırıyoruz.
ANKARAM Platformu
Ümit Sarıaslan’ın Demir Ağlardan Örümcek Ağlarına adını taşıyan kitabında (1. Basım, Nisan 2004 İstanbul) konu ile ilgili bölüm okunduğunda görülecektir ki, sorun salt alt geçit-üst geçit davası değildir. İstenilen, bir tarihsel-toplumsal kültürel mirasın kentle birlikte kentlinin bilinç ve belleğinden silinmesidir…
…
Ankara Garı, Cumhuriyet Ankarası’nın bu simge yapısı, bulunduğu yer ve konuşlanma açısından Başkentin tarihi kent çekirdeğinin temel dayanaklarından biri ve başlıcasıdır. Şimdi onun da, Gençlik Parkı gibi (!) yaşamlarımızdan silinip kazınarak “masal” edilmesi tasarımı sözkonusudur!..
Cumhuriyetin Başkenti Ankara’nın “Baş kapı”sını oluşturan bu yapının, kent tarihi ve mimarlığı açısından ne anlama geldiğini bilmek için mimarlık eğitimi görmek gerekmiyor. Bu mirasın, değil hayatımızdan kazınıp atılması, Ankara’yı Ankara kılan tarihsel kent çekirdeğiyle birlikte kıskançlıkla korunması gerekmektedir.
Âli kıran baş kesen kentçilik anlayışıyla, biz yaptık oldu barbarlığıyla Başkentin kent olmaktan çıktığını bilmeyen kalmadı. Hiç değilse, geriye kalan şu “Ata mirası” yapılar ve tarihi kentsel çekirdeği korumak için bir Meydan Muharebesi mi vermek gerekiyor?!..
Bir yandan “çağı yakalamak” alalaması ve kurnazlığıyla meydanı ve sözü kimseye bırakmazken, öte yandan aynı çağa niteliğini ve özelliğini veren kentsel mimari mirası korumak gerektiği nasıl bilinmez… Anılan tarihsel-toplumsal mimari kalıtı lastik tekerli teneke uygarlığına ezdirmemek yönündeki evrensel uygulamaları görmemek için insanın nasıl bir eğitimden geçmesi gerekiyor?..
…
Yıllardır bile-isteye harabeye, yeni moda ören yerine döndürülen Gençlik Parkı’nın acılı durumuyla, Ankara Garı önündeki, hiçbir gerekçeyle kıyılması düşünülemeyecek alana ilişkin çağdışı planları birlikte değerlendirmek gerekir!
Gençlik Parkı’nın Ankaralının belleğinden alıştıra alıştıra silinmek istenmesiyle, Ankara Garı önündeki alana ilişkin tasarımlar, sonuçta kentsel talan ve tahribat ekonomi politiği açısından biri diğerinden ayrı düşünülemeyecek iki konu, siyasi ve kültürel iki kerterizdir.
Yalnızca siyaset ehli için değil, kent ehli ve ahalisi için de!..
…
Bilindiği gibi Gençlik Parkı başkent Ankara’nın ilk büyük parkıdır. Düzenlenişinden yapılışına; yer seçiminden yüklendiği pratik ve simgesel işlevlerine değin Cumhuriyet Türkiye’sinin "kimlik kartı" değerindeki görkemli uygulamalarındandır. Başkent seçilmesiyle birlikte çağdaş ve gelişkin bir kent olmak "iddia" ve "tasarım"ı ile de belirginleşen 1930’lu yılların Ankara’sında sıtmalı bir kent kurma atılım ve coşkusu dağı taşı sarar. Cumhuriyet kurucuları, Anadolu’nun kalbinde yalnızca yeni başkentlerini değil; tüm kentsel altyapısı ve onun üstünde kök tutup gövdelenecek çağdaş yaşamı ile baştan sona "örnek" ve "öncü" bir kenti de temelden kuruyorlardı. Okullar, yollar, yapılar yanında yeni kentsel yaşamın başka bir bağlam ve düzlemde, "rekreasyon alanları" aracılığıyla ve üzerinden kurulup üretilmesi de gerekiyordu. "Cumhuriyet’in idealindeki çağdaş kent yaşamını ve modern Türk vatandaşını yaratmak için, tüm halkın [kentlinin] cinsiyet, statü [,dinsel] ve etnik köken ayırımı olmaksızın bir arada yeni bir sosyal deneyimi paylaşabilecekleri kamusal alanlara ihtiyaç vardı. Cumhuriyet Türkiye’sinde modern bir kent yaşamı ancak yeni kentsel mekânlarda geliştirilecek geleneksel olmayan, yeni sosyal normlarla olabilirdi. Bu bağlamda farklı bir rekreasyon ortamı da yeni bir sosyal deneyim olacaktı. Bir kent parkı bunu kamusal alanda gerçekleştirebilirdi" (Uludağ).
Cumhuriyet kurucularının bile çoğunun İstanbul sıtmaları içinde kavrulduğu bozkır kasabası Ankara’nın, külünden doğan Anka örneği serpilip gelişmesi bugünün insanının, hele gençlerin çoğunun imgeleminin sınırlarını zorlayan yoksulluk ve yoksunlukların, güçlüklerin bir bir yenilmesiyle gerçekleşmiştir. O güne değin "rekreasyon alanı" olarak yalnızca "mesire yerleri bağlar, bostanlar; park olarak bir tek Ulus’taki "ünlü" Millet Bahçesi (şimdi Yüzüncü Yıl Çarşısı’nın bulunduğu yer) vardı. Ankara, Çubuk Barajı, Çiftlik’teki iki havuz Marmara ve Karadeniz’den sonra su’ya ve suyun kıyısında göverecek uygarlığa özlemini Gençlik Parkı’nda dindirecek, yaşayacaktır. Genç cumhuriyet, o zamanlar Ankara’nın dünyaya açılan "tek kapı"sı Ankara Garı ile Ulus arasında boydan boya uzanan sıtma yatağı bataklığı görkemli bir "rekreasyon alanı"na çevirecek, Gençlik Parkı’nı bozkırın göğsüne yerleştirecektir. Her büyük cumhuriyet atılımında olduğu gibi, gövdelenip gövermesi yönündeki kararda Mustafa Kemal’in imzası bulunan park, ilk girişimden (25 Eylül 1933) on yıl sonra, 19 Mayıs 1943’te Stadyumda yapılan gösterilerin ardından açılacaktır (Gençlik Parkı’nın öyküsü ve serüveni için ayrıca bkz. Uludağ, agy.)
İzleyen yılın 30 Ağustos Zafer Bayramı töreni ve gösterileri de Gençlik Parkı’nda yapılacaktır. Dört mevsim boyunca başkentin spor, kültür ve eğlence alanı olarak işlev yüklenen Gençlik Parkı, asıl, Atatürk Cumhuriyeti’nin "kültürel ve politik alanlarda gerçekleştirdiği radikal reformların sosyal alandaki bir uzantısı" idi. Başkent Ankara, baştan sona tüm toplumsal yaşamın çağdaşlaştırılması, kentsel ve kurumsal altyapının üretiminden yaşama biçimine değin örnek ve öncü bir kent merkezi olarak bu konuda da kendini gösterecekti. Gençlik Parkı, çağdaş ve gelişkin "Bir kamusal alan örneği olarak Cumhuriyet’in idealindeki rekreasyon ortamını, yani hem sosyalleşmeyi hem de dinlenmeyi birlikte sağlamış ve bu bağlamda bir toplumsal ilişki okulu, (…) görevi üstlenmiştir" (Uludağ).
Yanı başında yer aldığı, Ankara’nın o günlerde "tek kapı"sı olan Ankara Garı’yla birlikte Gençlik Parkı, Ankara Kalesi’ne ve Ulus’a -kente- bakan bir toplu çevren (ufuk) ve çizgide Ankaralının günlük yaşamına yön veren, geleneksel yaşantı ve davranış kalıplarını yeni bir yön ve yolda değiştiren iki kurum, iki "toplumsal ilişki okulu" olarak, bu çizgide ortak bir işlev yükleniyorlardı. Park, açıldığı gün "Güzel başşehrin güzel başkapısı" olarak adlandırılmış olan Ankara Garı ve gar alanının tamamlayıcısı gibi tasarlanmıştı (Yeni Ankara Garı’nın temeli 3 Kasım 1935’te atıldı, 30 Ekim 1937 de işletmeye açıldı).
NOT:Av. Fevzi ÖZLÜER’in "Ankara garını gaptırmayalım" isimli makalesini okumak için http://kentvedemiryolu.com/icerik.php?id=98 tıklayınız.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Yazar: www.kentvedemiryolu.com