Kent ve Demiryolu Menü

Kalıcı Başlantı:

Bir Kazanın Tekno-Politiği:

(yorumlar kapalı)

HIZLI TRENİ KAÇIRAN TOPLUM, TÜRKİYE

resim22 Temmuz 2004, Türkiye çalkalanıyor, İstanbul-Ankara "Hızlandırılmış Tren"i 19.40 civarında Sakarya Pamukova ilçesinde raydan çıkmış. NTV’nin çaresiz muhabiri bırakın görüntüyü, iki kelimelik bilgiyi bile seyirciye ulaştıramıyor. CNN Türk, TV8, TRT, SKY Türk… Kaza hakkında hiçbir ayrıntı yok.

Derken, İhlas’ın ve İHA’nın kanalı TGRT: olanca kıvraklığı ile dönmeye devam ediyor Çarkıfelek, Memedali Erbil’in şen şakrak  yarışmacıları kaza konusunda sessiz ekrandan sessiz harfleri savuruyorlar. İHA’nın TGRT’si henüz bir alt-yazı bile geçmiş değil. Neyse ki, öteki kanallar İHA görüntülerini vermeye başlarken, onlar da bir sessiz alt-yazı ile kaza haberini veriyor.

Sonra kısa bir haber, ve ardından "Huzura Doğru"da ilahiler, menkıbeler, yakarışlar. Oysa bu tür durumlarda önce İHA geçerdi ilk görüntüleri, her bölgede, hemen her beldede bir kameralı muhabiri hazırdır adeta, rakip ajansları kıskandıracak bir çabuklukla orada biter ve yapar işini. Ama bu kez Memedali’nin ballı tekerine çomak sokmak istemiyor nedense. Bu da Allah’ın takdiri olsa gerek.

Görüntülü haber, artık başka kanallarda izleniyor. TCDD üst yetkilileri, Kriz Masası Başkanı, sıkıntılı ve üzgün ifadelerle ardarda mikrofona, ekrana geçiyorlar. "Allah’ın takdiri" diyorlar, "Allah razı olsun" diyorlar, bir tek "Allah başa vermesin" eksik.

Oysa ne kadar kendinden emindi Ulaştırma Bakanı, iktidar yanlısı kanallardan birinde. "Hızlı Tren değil, hızlandırılmış tren" ayırımı üzerinde özenle durarak.  "Demiryolu komünistliktir!" diyen Özal’dan uzaklaşıp, "Demir ağlarla ördük anayurdu dört baştan" diyen Kemalist Cumhuriyet’e yaklaşan bir uslupla. Demiryoluna sahip çıkarak.

Kara tren, Mavi Tren, Hızlı Tren

Bilenler bilir. Paris-Lyon arası 450 km’dir. Ankara-İstanbul arası da. Gerçek adı Büyük Sür’at Treni (Train a Grande Vitesse) TGV ile bu mesafe 1 saat 45 dk’ya inmiş, en az yirmi yıldır, insanlar Fransa’nın bu en büyük  iki kenti arasında günübirlik gidip geliyorlar. Birinde oturup diğerinde çalışanların sayısı hayli kabarık. Paris-Lyon uçak seferleri bile bu rekabete dayanamıyor. Süre aynı, havaalanı çilesinden kurtulmak da cabası. Bugün artık Fransızlar, "TGV’lerle ördük anayurdu dört baştan" marşını söyleyerek seyahat ediyorlar. Sadece onlar mı, bütün Avrupa artık demiryolunun sür’ati, güvenliği ve konforu ile yaşıyor.

resimPeki, nedir bu TGV, bu kaçırılmaması gereken Büyük Sür’at Treni?

Bu, her şeyden önce,  çok büyük, çok yönlü, mali-ekonomik, teknolojik ve beşeri yatırım gerektiren farklı bir ulaşım politikası tercihi. Avrupa bağlamında ve komşu ülkeler bağlantıları ile de zaman etkenini en verimli biçimde değerlendirmeyi kurgulayan ve gerçekleştiren bir tercih, bir kamu hizmeti politikası. Çok yönlü, çok boyutlu hazırlıkların ardından, yıllar süren teknik deneylerden, dayanıklılık testlerinden geçtikten sonra insan taşımaya başlayan bir sistem. Fransa’da bu sistemin oluşum süreci kaba çizgileriyle şöyle:

v Yıllar boyunca coğrafya özellikleri, arazi topografyası, zemin yapısı, iklim ve rüzgâr incelemeleri yapıldı, demiryolunun güzergâhı bu etkenler gözönüne alınarak çizildi (Osmanlı döneminde ünlü Berlin-Bağdat  demiryolunun bu güzergâh boyunca Chester Projesi gereği gereksiz zigzaglarla uzatılması gibi bir durum, Fransa’da söz konusu olmadı);

v Bütün öteki ikinci, üçüncü sınıf trenleri ara istasyonlarda bekletip öncelikli TGV’ye yol açmak gibi bir garabete düşülmedi, hem TGV’ler kendi rayları üzerinde karşılıklı sefer yapıyor, hem de başka yolcu ve yük trenleri seferlerine, ara istasyonlarda bekletilmeksizin devam ediyorlar;

v Deneme hızı saatte 450 km’ye çıkan, hattâ 500 km/s’e yaklaşan,fakat yolculu normal seferlerini ortalama 300 km/saat ile yapan bu trenler, özel olarak imal edilmiş raylar üzerinde yürür, eski trenler için imal edilmiş raylar cilalanarak  kullanılmaz; arabalarda yol tutuşu olarak bilinen teknik sürecin demiryolunda gerçekleşmesi gerekir;

v Bu özel raylar üzerinde asla başka trenler, hele yük trenleri çalıştırılmaz;

v TGV’nin vagonları da özel olarak  tasarımlanmış ve sıfırdan imal edilmiştir; lokomotifi barındıran ön gövde aerodinamik bir çizimle, rüzgâr etkisini en aza indirecek biçimde tasarımlanmıştır (Normal uçaklardan farklı olarak, 2,3 mach hıza ulaşan Concorde’ların aerodinamik tasarımını göz önüne getirmek yeter);

v Lokomotifin kendisi de yeni, çok daha güçlüdür; inişte, yokuşta, sıcakta soğukta performans düşüklüğü yaşanmamalıdır;

v Yüksek Sür’at Treni TGV, en yeni elektronik donanımlara sahiptir; bu da son derece iyi yetişmiş, en son teknolojiye hâkim, uzman bir personeli gerektirir; bu yüzden, personelin meslek-içi eğitimi, yeni teknolojik gelişmelere ayak uydurabilmesi, pahalı ama  savsaklanamaz bir önceliktir;

v TGV’nin devreye girmesi, TCDD dengi bir KİT olan SNCF’in çağdaş, saydam, etkin, verimli bir kamu işletmesi olmasını gerektirmiştir;

v Bu çerçevede, işletme çalışanlarının sendikal örgütleri aracılığı ile kurum yönetimine katılmaları sağlanmıştır; sendikal hak ve özgürlüklerin kısıtlanması ile insan yaşamı arasındaki  doğrudan bağ, bir kez de demiryolu ulaşımında sergileniyor;

resimv Nihayet, Büyük Sür’at Treni, ya da Hızlı Tren, çağdaşlaştırılmış bir Kamu Hizmeti anlayışının ürünü: Kamu işletmelerini ne pahasına olursa olsun elden çıkarmak, ulusal birikimi haraç mezat satmak yerine, etkin, verimli, süre’atli, ekonomik, güvenli ve üstün nitelikli bir kamu işletmeciliği kurup geliştirmenin gerekli ve mümkün olduğunu gösteren bir tercih.

 

Kuşkusuz, "Kul yapısı" her şey gibi en mükemmel tren de kazadan yüzde yüz bir kesinlikle korunmuş değildir. Ama "Allah’ın takdiri", "Alın yazısı" açıklamaları, Allah’ın, verdiği aklı, öğrenme yeteneğini kullanmamayı cezalandırmasından başka bir şey değil.  Akıl, bilim, bilgi ve ahlakın yönlendirdiği bir irade komuta yerinde değilse, kaza, kaçınılmaz bir yazgı oluyor. "Ben geçtim oldu" demekle hızlı ya da hızlandırılmış trene geçilmiş olmuyor. Yukarıdaki süreci atlayarak, bu süreçte harcanan onca emeği harcamadan, yatırılan onca toplumsal ve mali sermayeyi yatırmadan bu sürecin nimetlerinden yararlanmayı istemek: ne hakla?  Ya da, "Çelebi böyle olur bizde Hızlı Tren dediğin".

                                                                                               Prof.Dr.Ercan Eyüboğlu

                                                                                   Galatasaray Üniversitesi, Siyaset Bilimi Bölümü

     

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Yazar: Ercan Eyüboğlu