Karaköy İskelesi’nin Hazin Hikayesi
1984 yılında Karaköy’de Vapurların yanaşıp kalkması için kullanılmak üzere sökülüp takılabilir 8 adet duba yapılır.
Sökülüp takılabilirin anlamı; Her duba bağımsız olarak sökülüp iskele hizmetini aksatmadan dengeli olarak ikişer, ikişer bakım tutumlarının daha kolay yapılabilmesine olanak sağlanmasıdır.
Dubalar bu düşünce ile imal edildikten sonra sıra üst binalarının yapılmasına geçilir. Dubaların üzerine gelecek tüm çelik yapılar (üst binalar) taşerona ihale edilir ve imalatları yaptırılır.
Hesap kitap yapılmadan imal edilen bu çelik yapılar dubaların üzerine konulduğunda bu yapıların ağırlığını dubaların kaldıramayacağı, eğer üzerine konursa dubaların batabileceği tespit edilir.
Çare aranır…
Sonunda aklıevvel birisi bir çözüm ortaya atar. Dubaların arası sac ve kaynakla kapatılacak, tank haline getirilecektir. Bu tanklar da duba vazifesi görecek, böylece dubaların kaldırma gücü artacak ve üst binaları kaldırabilecektir.
Foto:19. yüzyıl karaköy iskele
Hemen tatbikata geçilir ve işlem tamamlanır.
Yalnız göz ardı edilen bir şey vardır. Dubalar, kaynakla birbirlerine bağlandıkları için tek bir duba haline gelmiştir. Artık bu dubanın bakım tutumu çok zordur. Hatta imkansızdır. Çünkü bakım tutum için dubanın tamamının yerinden alınarak havuzlanması gerekecektir. Bu da belli aralıklarla iskelenin ortadan kalkması ve hizmet verememesi anlamına gelmektedir.
Tekrar çare aranır…
Geçici de olsa bunun da bir çözümü vardır.
Dubanın iç kısmının bakım tutumu olduğu yerde yapılacak ama dış kısmı (ki deniz içinde kalan bu kısmın bakım tutumu da çok önemlidir) iyi bir hesap sonucu ortaya çıkacak olan anot ile korunacaktır.
Günü kurtarmak isteyen yöneticiler uzun süreli bir koruma hesabı yaptırmak isterler.
20 yıllık bir koruma için Haliç Tersanesi Dizayn ofisine başvururlar.
Öyle ya! 20 yıl sonra kim öle, kim kala…
O zamanlarda Haliç Tersanesi Dizayn Ofisi Şefi olan Mühendis Hasan Er, bu kritik hesabın yapılabileceğini söyler.
Neden kritik?
Çünkü, anotların hesabında ve sonra yerlerine yerleştirilmesinde dağılım çok hassas yapılmalıdır. Anotlar tükeninceye kadar bakım tutuma ihtiyaç kalmamalı ve iskele yerinden oynatılmamalıdır. Ayrıca, süre çok uzun olduğundan anot miktarı çok fazla çıkabilecek ve bu anot ağırlığı da dubanın mevcut halinin deplasman problemini olumsuz etkileyecektir.
Hesap çinko’ya göre yapılınca, çıkan anot ağırlığı ile bunun mümkün olamayacağı görülür. Bunun üzerine Anot olarak Alüminyum İndiyum kullanılmaya karar verilir ve hesaplama sonucunda çinkonun üçte biri ağılığında alüminyum indiyum anot ile bu işin çözüleceği bulunur.
Yalnız hesaplar 20 yıl değil 22 yıla göre yapılmıştır. Öyle ya, 20 yıl dolduğunda bakım tutum kararı için ilgililere kısacık! (2 yıl) süre tanınmalıdır…
Alüminyum anotlar projeye uygun olarak yerleştirilir. (Sayın Er tüm bu hesapların bu gün bile Haliç Tersanesi arşivinde bulunabileceğini belirtiyor.)
1990 ortalarında sırf kişisel merakından Sayın Er durumu araştırır. Anotların % 100 çalıştığını öğrenir. (Bu duruma ait raporlar da şehir hatları arşivlerinden bulunabilir)
Çok memnun olur. Hesap doğru yapılmıştır. Anotların tükenmesine daha 16 yıl vardır.
Yani 2006 yılına kadar bir sorun yoktur.
* * *
Yıl 2008…
1984 senesinin Ekim ayında yerleştirilen 22 yıllık tutyalar 2006’nın ekim ayında bitmiş ve sonrasında sacın kendisi erimeye başlamış olmalıdır.
Evet, öyle de olmuştur…
Tutyaların ömrü tükendikten sonra sacın ömrü de tükenmeye başlamış ve ancak iki yıl dayanabilmiştir. (Olay sonunda televizyondaki röportajlarda, çalışanların dubanın son iki yıldır su aldığı söylenmeleri bu hesabı doğrulamaktadır…)
Anafikir;
Hesapsız üst binaların yapılması,
Dubaların birleştirilmesi,
22 yıl dolduğunda müdahale yapılmaması hazin sonucun etkenleridir.
Anafikrin anafikri;
Bilimden uzaklaşılması sonucunda doğaya yenilgi kaçınılmazdır.
(*)www.sirketihayriye.com dan alınmıştır.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Yazar: Süleyman SAVAŞ