Vapurlarımız yok mu oluyor ???
İstanbul’da mevcut denizyolu taşımacılığı
ve Marmaray Projesinin olası etkileri
İstanbul’ da deniz üzerindeki yolcu taşımacılığında, İDO deniz otobüsleri, yine İDO’ya ait olan şehir hatları vapurları ve Ro-Ro’lar ile özel motorlar kullanılmaktadır. Ro-Ro’lar daha çok araç taşımacılığı için tasarlanmış olmakla birlikte, yolcu taşımacılığı da yapmaktadır.
Denizyolu taşımacılığında, deniz aracı hatlarının güzergah ağırlığı boğaz boyunca ve kuzeye doğrudur. Deniz otobüsleri ise daha çok Bostancı-Kadıköy üzerinden Yenikapı-Bakırköy geçişlerinde çalıştırılmaktadır.
Yolcu dağılımına bakıldığında ise(2001 TDİ verilerine göre günlük), yolcuların %44’ü(82.703 kişi) Karaköy-Kabataş-Beşiktaş güzergahına giderken, %44’ü(82.073) Eminönü’ne gitmektedir.
2005 yılı verilerine göre ise(İDO verilerine göre), denizyolu taşımacılığında şehir hatlarının payı %63 olarak gerçekleşmiştir. Yapılan araştırmalar ve İDO tarafından yapılan açıklamalar, denizyolu ile taşınan yolcu sayısının her geçen gün azaldığını göstermektedir ki, 2005 yılı itibariyle, özel motorlar ve deniz otobüsleri de dahil, günde taşınan yolcu sayısı 160.000 olarak gerçekleşmiştir. Bu bir sonuç olması itibariyle, TDİ’ye ait hatların İDO ‘ya devredilmesinin olumlu değil, olumsuz sonuç getirdiğinin de bir göstergesidir.
Bu yolcu azalışı yıllar itibarıyla değerlendirdiğinde, 1990 yılında 281.800 olan yolcu sayısı, 2005 yılında 160.000 yolcuya gerilemiştir. Diğer bir deyimle Şehir hatları 1990-2005 arasında yolcusunun % 42’sini kaybetmiştir.
Bu azalmaya gerekçe olarak, İDO’nun; konfor ve hız eksikliği iddiası gerçeklerle örtüşmemektedir. Çünkü teknolojik anlamda yeniliklerin yapılmadığı dönemlerde gerçekleşen sayı, 280.000 iken, bunun 15 yıl içinde 160.000’lere gerilemesinin gerekçesi, konfor ve hız eksikliği olamaz. Aslında yine İDO’nun; "yaygın karayolu ağıyla, birlikte şehrin kuzeye doğru genişlemesi, denizyolu taşımacılığını karayolu taşımacılığı ile baş edemez hale getirmiştir" itirafı, konuyu aydınlatmak açısından daha yerinde bir gerekçedir. Ancak, bu gerekçenin de, İDO’nun sahibi olan İBB’nin yönetim kadrosunun karayolu taşmacılığına ağırlık vermesinin bir sonucu olduğu unutulmamalıdır. Ayrıca, yıllar içinde yolcu sayısı düşerken, deniz taşımacılığı ile taşınan araç sayısının iki katına çıkması da, akıllarda soru bırakan bir veridir.
Sonuçta, İBB yönetimi; yanlış ve yanlı politikaları ile denizyolu taşımacılığına darbe vurmuştur.
Peki, Marmaray projesinin hayata geçmesi sonrasında ne olacak?
TCDD’nin mevcut banliyö hatlarının tüp geçitle entegre edilmesiyle oluşan Marmaray Projesi hayata geçtiğinde; Bostancı, Kadıköy ve Üsküdar’dan Eminönü’ne giden vapurlardaki yolcu sayısında büyük düşüş yaşanacak, Haydarpaşa Vapur İskelesi tarihe karışacaktır.
Ve bu iskelelerin seferleri, yolcu kalmayacağı için iptal edilecek, deniz kenti olan İstanbul’da; insanlar denizi göremeden yaşamaya mahkum edilecektir.
Bu durum, uygulamada bütünleşikçi değil, ulaşım sistemlerinin hem birbiriyle, hem de kendi içinde yarıştırılmasının bir sonucudur.
Ortaya atılan projelerin yeni ve farklı bir güzergah içermek yerine, mevcudu yok eden tarzda düzenlenmesi de, amaçlanın etkin bir toplu ulaşım ağı örmek değil, denizyolu ve demiryolu taşımacılığını yok etmek olduğunu göstermektedir. Bu niyetin bir diğer göstergesi de, Marmaray tüp geçişi ve bağlantı yolları ile aynı paralelde inşa edilmesi hedeflenen, Lastik Tekerlekli Boğaz Geçişi projesidir.
Marmaray Projesinin bilinmeyen yönlerini anlatan raporu indirmek için lütfen tıklayınız.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Yazar: kentvedemiryolu.com