KARANLIĞI MEŞALELER AYDINLATTI
4 Kasım 18.30 da Muhsin Ertuğrul Sahnesi önünde buluşan 1500 civarında sanatçı ve sanatsever Taksim’e kadar meşalelerle ve alkışlarla yürüdüler. Yapılan kukla gösterisi bando dinletisi sanatçıların konuşmasının ardından yürüyüşe geçildi.AKM önümde yapılan basınaçıklaması ile eylem son buldu. Eylem öncesi bazı basın organlarında çıkan AKM kurtuldu başlıklı haber gerekse sanal ortamda eylem iptal edildi iletisinin dolaşması eyleme katılımı düşürdüğü gözden kaçmadı. AKM önünde Mimamrar Odası İstanbul Büyükkent Şube Başkanı Eyüp MUHÇU tarafından okunan basın açıklaması aşağıdadır.
BASIN AÇIKLAMASI
Değerli basın üyeleri ve kültüre, sanata duyarlı İstanbullular !
İstanbul; Roma, Bizans ve Osmanlı uygarlıklarının başkenti olmuş ve Cumhuriyet Türkiyesi ile buluşan sürekli bir uygarlaşma projesi olarak varlığını sürdürmüştür. Eşsiz topografik özellikleri ve peyzaj değerleri ile "dünyanın göz bebeği" olan İstanbul’un kültürel zenginliği, temel niteliklerindendir. Yüzyıllar boyunca farklı kültürler burada barış içinde birlikte yaşamış, hayatı yeniden yaratmış, dünya mimarlığına ve sanatına eşsiz ilkler, özgün yerleşimler ve yaşam mekanları kazandırmışlardır.
Cumhuriyetin ilk yıllarındaki "Ulusal Mimarlık" hareketi, kente özgün yapılar ile yeni değerler katmıştır. Mimarlıkta bir arayışlar dönemi olarak niteleyebileceğimiz bu dönemde, yaratıcılık yeniden sorgulanmış. Tarih ile güncelin ilişkisi yeniden kurulmaya çalışılmış ve önemli kazanımlar da elde edilmiştir. Ne yazık ki; bu süreç yerini 1950’Ii yıllardan sonra "rant odaklı" dinamiklere terk etmiştir. Şair Nazım Hikmet’in "Yedi Tepeli Şehri" İstanbul kontrol edilemeyen" büyümesi ile bugünkü büyüklüğüne ulaştı. Vatan Caddesi ve Tarlabaşı Bulvarı gibi yıkımlarda kimi değerlerini kaybeden İstanbul, 1994 sonrası başlayan ve günümüzde yoğunlaşan yeni bir yıkım süreci ile karşı karşıyadır.
Çağdaşlaşmanın Simgeleri .olan AKM (Atatürk Kültür Merkezi)Muhsin Ertuğrul Sahnesi, İstanbul Radyosu, Taksim Cumhuriyet Meydanı gibi yapı ve kentsel alanlar bu anlayış doğrultusunda, yıkılarak rantiyenin şantiyesine dönüştürülmek istenmekte; Tarlabaşı, Sulukule, Fener, Balat gibi tarihi yerleşimlerde yıkımlar için adımlar atılmaktadır. Zeytinburnu Limanı ve kıyı alanı satılmış; Haydarpaşa ve Karaköy kıyı ve liman alanlarının satılması için hazırlıklar yapılmaktadır.
Yıllardır İstanbul’un, zengin tarihini ve özelliklerini anlayamayan ve bu değerler yerine rantı tercih eden, kamu ve toplum yararını yok sayan anlayışlar yatırımlara yön vermekte ve kentlerimizin geleceğini belirlemektedirler. Bir başka deyişle, çağdaş, bilimsel bir planlamaya bağlı olarak İstanbul’un ve kentlerimizin geleceğinin belirlenmesi gerekirken, küresel güç merkezlerine ve kimi yatırımcı çıkarlarına bağlı kalınarak kentlerimizin ve ülkemizin geleceği karartılmaktadır.
Sanat ve sanatçı susturulmak istenmekte en doğal demokratik haklarını kullanan devlet tiyatrosu sanatçıları hakkında soruşturmalar açılırken bir yandan da sanat yapılarının daha güzellerini yapmak için yıkacağız diyerek toplumsal ve kurumsal iyi niyetler kullanılmaya çalışılmaktadır.
Son olarak sahneleri bir bir kapatılmış olan yüz yıllık bir sanat ve kültür kaynağımız, şehir tiyatrolarının kalbi ve beyni durumunda olan Muhsin Ertuğrul Tiyatrosu’nun yıkımını öngören talihsiz bir proje İMF toplantıları için yeni mekanlar elde etmek bahanesi ile karar altına alınmıştır.
Bu talihsiz karar; sadece Muhsin Ertuğrul sahnesini yok etmekle kalmamakta; İstanbul’un doğal, tarihi, kültürel değerleri, kent kimliği ve toplumsal belleği
açısından son derece önemli olan ve artık bir metrekare daha fazla yapılaşmaya tahammülü olmayan Dolmabahçe vadisini yüz bin metrekareyi aşkın yapılaşmaya açarak kentin bütün ekolojik ve ulaşım dengesini alt üst ederek ortadan kaldırmaktadır.
Ancak, asıl yıkılmak ve ortadan kaldırılmak istenen; karanlığa, sömürgeciliğe ve gericiliğe karşı direnme öyküleri ile bezenmiş toplumsal belleğimiz, toplumsal kararlılığımız, direnme ve dayanışma gücümüzdür.
Bugün, ülkemizin kültür, sanat, kent,ve çevre değerleri, her zamankinden daha çok korunmaya muhtaçtır. Yeni ve kapsamlı bir yıkım sürecinde İstanbul’u savunmak için yeni bir başlangıca, dayanışmaya ve toplumsal bir seferberliğe gereksinim var. AKM ve Muhsin Ertuğrul Tiyatrosunun savunulması aydınlık bir gelecek için toplumsal dayanışmaya örnek ve umut oluşturmaktadır.
Bu vesile ile; kültür varlığı olarak tescil edilmiş bulunan AKM’ nin yıkılmaması ve bir hukuk cinayetinin oluşmaması için çaba gösteren tüm kesimlere ve bu dayanışmayı TBMM’ye taşıyan duyarlı milletvekillerine teşekkür ederiz.
Bizler bu ülkenin sanatçı ve kültür insanları olarak; Anayasanın, kamu yararı doğrultusunda görev yapan kurumların kentsel ve siyasal rantlar uğruna işlevsiz kılınarak ortadan kaldırılmaya çalışıldığı bu tarihi eşikte; Üniversitelerimiz ve Anıtlar Kurullarımız olmak üzere yerel ve merkez yönetimlerde kamu adına görev yapan bütün bilim sanat ve meslek insanlarını; bilimi, hukuku, demokrasiyi, kültür ve sanatı hiçe sayan politikalara karşı çıkmaya ve tarihsel sorumluklarını yerine getirmeye çağırıyoruz.
Gelin, seslerimizi çoğalttığımız sanatsal yaratı alanlarımızı birlikte savunalım.
Gelin, sözcüklerimizin kalıcı yaratıların ürünleri olduklarını birlikte kanıtlayalım.
Gelin, ülke insanlığımızın ortak sesi olduğumuzu, dünyaya duyuralım.
Gelin karanlığa karsı birlikte ışık olalım.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur. 4 Kasım 2007
KARANLĞA KARŞI SANA T CEPHESI
TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi
Özerk Sanat Konseyi Tiyatro Oyuncuları Meslek Birliği (TOMEB Genel Merkezi) TOBAV Genel Merkezi
Nazım Hikmet Kültür Merkezi
UPSD
Kültür Sanat-Sen (Genel Merkezi)
ÇASOD, Tiyatro Eleştirmenleri Birliği
iŞTiSAN
Türkiye Yazarlar Sendikası
Kemal Türkler Kültür Eğitim Vakfı
PEN – Karikatüristler Derneği
Film- Yön
Belgesel Sinemacılar Birliği
68’liler Birliği Vakfı
Mizah Üretenler Derneği
Diğer resim ve haberler için http://www.tiyatrom.com/ adresini ziyaret ediniz.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Yazar: www.kentvedemiryolu.com