Kent ve Demiryolu Menü

Kalıcı Başlantı:

Kâğıthane-Kemerburgaz Dekovili

(yorumlar kapalı)

Kayıp Demiryolunun Peşinde:

Birinci Dünya Savaşı’nın ilk yıllarında elektrik santrallerine gereken kömürü taşımak üzere yapılan Kâğıthane-Kemerburgaz demiryolu hattı, savaş sonrası ortadan kayboldu. Ve yaklaşık 90 yılın ardından, hat yeniden günışığına çıkarıldı.

İstanbul’a taşkömürü getirmek günden güne zorlaşınca

Birinci Dünya Savaşı’nın ilk aylarıydı. Zonguldak’tan İstanbul’a taşkömürü getirmek günden güne zorlaşıyordu.  Madenlerden İstanbul’a, Silahtarağa Elektrik Santrali’ne taşkömürü getirmeye çalışan gemiler ve Şirket-i Hayriye vapurları, Rus denizaltı ve savaş gemileriyle baş etmekte zorlanıyorlardı. Birçok gemi Rus bombardımanının hedefi oluyor; vapurlar batırılıyor, kömür çoğu kez İstanbul’a ulaşamıyordu.

ka__ithane-dekovil-1.jpgSavaşın başlamasıyla kömür ithalatı yapılamaz olmuştu. İngiltere’den gelen kömürün önü kesilmişti. Çanakkale Boğazı kapandığından, Akdeniz yoluyla da kömür sağlanamıyordu. Almanya ile demiryolu bağlantısı kesilince, Almanya’dan kömür sevkiyatı da zorlaştı. 

Azalan kömür miktarı büyük sıkıntılara neden olmaya başladı

Silahtarağa Elektrik Santrali de önemli miktarda kömür tüketiyordu. Gün geçtikçe azalan kömür miktarı büyük sıkıntılara neden olmaya başladı. Kömür sıkıntısının önüne geçmek ve elektrik üretimindeki aksamaları durdurmak için, yeni kaynaklar aranmaya başlandı. İlk akla gelen, Kilyos yakınlarındaki Ağaçlı’da bulunan linyit madenleri oldu.

ka__ithane-dekovil-2.jpgAğaçlı linyit havzası İstanbul Boğazı’nın kuzeyinden, Kilyos’tan başlıyor, Terkos Gölü’ne kadar uzanıyordu. 25 kilometrekarelik bir alandı. Ağaçlı linyitlerinin kükürt oranı yüksekti; ancak yapılan testler sonrasında, taşkömürü ile karıştırılıp kullanıldığında, zararlı olmayacağı anlaşıldı. Zaten başka seçenek yok gibiydi.

Şirket-i Hayriye’nin öncü girişimiyle dönemin hükümeti, Ağaçlı’daki kömür ocağına el koydu. Bir ocak da Ağaçlı yakınındaki Çiftalan’da açıldı. Her iki ocak, 1915’de işletilmeye başlandı. Fakat kömür Karadeniz kıyısındaki Ağaçlı’dan Kâğıthane yakınlarındaki Silahtarağa Santrali’ne nasıl getirilecekti?

ka__ithane-dekovil-3.jpgSonunda çözüm bulundu:

Ağaçlı kömür ocağı ile Silahtarağa Santrali arasına bir dekovil hattı yapılacaktı; en güvenli yol buydu. İşte, Karadeniz-Sahra hattının yani Kâğıthane’den başlayıp Karadeniz kıyısına ulaşan kayıp dekovil hattının öyküsü o günlere dayanıyor…

ka__ithane-dekovil-4.jpgKağıthane-Kemerburgaz-Ağaçlı-Çiftalan dekovil hattı

Bir zamanlar üzerinde kömür taşınan, Kâğıthane’yle Karadeniz kıyısını birleştiren, görevini tamamlayınca uzun süren bir yalnızlığa itilen, unutulmuş bir hat. Ta ki birileri dekovil hattının bir ormanın derinliklerinde saklanan kalıntılarını bulunca-ya kadar…

Dekovil hattının Kâğıthane-Ağaçlı bölümünün yapımına 1914 yılının sonunda başlandı. Hat, Temmuz 1915’te tamamlandı ve işletmeye açıldı. 30 Haziran 1916’da bu kez Kemerburgaz-Çiftalan yönünde çalışmalar başladı. Bu hat da 26 Aralık 1916’da bitirildi.

ka__ithane-dekovil-5.jpgHattın yapımında, Yeşilköy’deki ‘Şimendifer Mektebi’ alayının büyük katkıları oldu. Üçüncü Çorlu amele taburu her iki hattın yapımında da görev aldı. Dekovil hattının yapılışında, inşaat mühendisi Ahmet Muhtar Beyde hazır bulundu. Ahmet Muhtar Bey bu konuda tecrübeliydi. Hicaz Demiryolu’nun yapımında da görev almıştı. Ahmet Muhtar Bey 1926’da Demiryolları Umum Müdürü oldu.

ka__ithane-dekovil-6.jpgDekovil hattı 1920’li yıllardan sonra hiç çalışmadı

Ama 1950’li yılların başına kadar varlığını korudu. 1950’lerin ortalarında, hat bütünüyle söküldü. Hatta sanki orada bir zamanlar hiç çalışmamış gibi, hiç var olmamış gibi tamamen unutuldu. Yeniden günışığına çıkması için, uzun yılların geçmesi, büyük tesadüflerin yaşanması, farklı hayatların kesişmesi gerekiyordu. 

ka__ithane-dekovil-7.jpgDekovil hattı günışığına çıkıyor

Dekovil hattı üç ayrı eldeki eski fotoğrafların bir araya gelmesiyle yeniden hatırlandı. Kâğıthane-Kemerburgaz-Ağaçlı-Çiftalan Dekovil Hattı’nın ortaya çıkarılmasında Prof. Emre Dölen ve koleksiyoner Mert Sandalcı’nın oynadığı rol tartışılmaz.

ka__ithane-dekovil-8.jpg1990’lı yıllardı; Prof. Emre Dölen’in dekovil hattında görevli dedesinin fotoğrafları, koleksiyoner Mert Sandalcı’nın tren merakıyla aldığı eski fotoğraflar ve Kâğıthane Belediyesi yetkililerinin Yıldız Sarayı arşivlerinde rastladıkları ve de “Kâğıthane’de bir demiryolu olduğuna ilişkin” kendilerine ilk ipucunu veren tek bir fotoğraf bir araya gelince, kayıp dekovil hattının gizemi çözüldü.

Emre Dölen’in elinde bulunan ve dedesi Mukadder Dölen’in hattın yapılışı sırasında, 1916’da çektiği fotoğraflarla, Mert Sandalcı’nın 1996 yılında bir kartpostal satıcısından aldığı 12 fotoğraf, bu büyük keşfin temelini oluşturdu.

Fotoğraflar ve kartpostallar

Mert Sandalcı 1996 yılında bir kartpostal satıcısında 12 adet fotoğraf buldu. Fotoğraflara vuruldu. Satıcı her ne kadar hattın yabancı bir ülkede olduğunu iddia etse de Sandalcı, fotoğraflardan hattın Kemerburgaz’dan geçtiğini anladı. Ama hat şimdi neredeydi? Neler yaşanmıştı, neden konuyla ilgili bilgi yoktu. Birkaç ay sonra, yine 1996’nın Eylül’ünde, Mert Sandalcı ve Emre Dölen’in yolları kesişti. Türk Tıp Tarihi Kongresi’ne katılan Mert Sandalcı, bir öğle yemeğinde Prof. Emre Dölen’in arkadaşlarına, Kemerburgaz civarındaki bir hattan ve bu hattın fotoğraflarından bahsettiğine kulak misafiri oldu.

ka__ithane-dekovil-9.jpgEmre Dölen, elinde bu hattın yapımıyla ilgili birçok fotoğraf bulunduğunu ve hattın yapımı sırasında fotoğrafları çeken kişinin dedesi Hasan Mukadder Dölen olduğunu anlatıyordu.

Yan masada oturan Mert Sandalcı daha fazla dayanamadı; söze karıştı ve sonunda her iki eldeki fotoğraflar bir araya geldi ‘kayıp parçalar’ birleştirildi!

Üç sevdalının keşifleri

Emre Dölen ve Mert Sandalcı yollara düştüler ve adım adım arayarak dekovil hattından geriye kalan tek şeyi -hattın güzergâhını- buldular. Sandalcı ve Dölen, 11 Şubat 1999’da başladıkları keşif gezisinde, ahşap köprülerin temellerini, işçi lojmanlarının temel kalıntılarını da buldular. Onlara bu gezilerinde yoldaşlık eden biri daha vardı: Kâğıthane Belediyesi basın danışmanı Hüseyin Irmak.

Üç tren yolu sevdalısı orman içindeki yolda balast kalıntıları, yarmalar, dolgular üzerinde ilerlerken bir gün hiç unutamayacakları bir şey oldu. Belki de onları en çok heyecanlandıran keşiflerini yaptılar. Dekovil hattının kilometre taşlarını bulmuşlardı: Üzerleri eski harflerle yazılı 8.9 – 9 ve 9.2 işaretli kilometre taşları yerlerine dikildikleri İlk günkü gibi duruyordu!

Ağaçlı ve Çiftalan köylerine ziyaretler yaptılar. Köyün yaşlılarıyla sohbet ettiler. Dekovil hattının yapımına tanıklık edenlerden hâlâ hayatta olanların anlattıklarını dinlediler. Dekovil hattı hakkında bilinmeyenler artık birer birer ortaya çıkıyor, gizem çözülüyordu.

Sonunda, Prof, Emre Dölen, Mert Sandalcı ve Hüseyin Irmak, ayların emeğini, Kâğıthane Belediyesi’nin bastırdığı bir kitapta topladılar.  

ka__ithane-dekovil-10.jpgKâğıthane-Kemerburgaz dekovil hattı nasıl bulundu?

Prof. Dr. Emre Dölen (sağda), Kâğıthane-Kemerburgaz dekovil hattının keşif öyküsünü şöyle aktarıyor:

“Bu fotoğraflar 30 yıldır bendeydi. Fotoğrafların varlığını çocukluğumdan beri biliyordum. Fotoğrafların ne olduğunu, tren yolunun hikâyesini dedemden dinlemiştim. Dekovil hattını ve o dönemde yaşanılanları bilmeme rağmen, güzergâha ilişkin bilgilerim sınırlıydı… 0 dönemde Kemerburgaz bölgesinde su kemerlerini ve İstanbul’un eski su sistemlerini araştıran Prof. Kazım Çeçen, bazı hava fotoğrafları çekmişti. Hava fotoğraflarından güzergâhın belli olup olmadığını kendisine sormuştum. Ancak yanıt olumsuzdu. Mert Sandalcı ile karşılaşana, yani fotoğrafların bir araya gelmesine kadar, hiçbir araştırma yapmadım. Mert Sandalcı ile birlikte, önce dekovil hattına ilişkin bir harita aradık; bulamadık. Sonra o dönemlere ait bütün İstanbul haritalarını inceledim. Güzergâhı haritalarda saptamayı hedefliyordum. Askeri haritaları ve özellikle Kemerburgaz bölgesine ilişkin olanları taradım. Sonuçta, kitapta da yayımladığımız askerî haritada, dekovil güzergahının işaretlenmiş olduğunu gördüm. Bu harita, 1916 tarihli bir erkan-ı harp haritasıydı. Küçük ölçekliydi ve rahatlıkla araziye uygulanıyordu. İlk gittiğimiz günü hiç unutmam. Bir kış günüydü. Jiple gitmiştik. Jip çamura saplandı. Yürüyerek devam etmek zorunda kaldık. Kış mevsiminde olmamız bizim için büyük avantajdı. Ağaçların yaprakları dökülmüştü, önümüz açıktı ve güzergâhı gözlemlemek çok kolay olmuştu. Biraz çamura battık; ama şansımız yaver gitti.

Bu süreçte bir orman işçisinin bize büyük yardımı oldu. Bölgeyi iyi tanıyordu. Uzun yıllar çalışmıştı ve güzergâhın dışında kendi çabamızla belki de göremeyeceğimiz istasyon binalarının temellerini ortaya çıkarmamızda büyük rol oynadı. Bu orman işçisine Kemerburgaz’da bir kahvede yaşlılarla konuşurken rastlamıştık. Benim için bu keşfin anlamı çok büyük. Bir tarihi eseri ortaya çıkarmak, geçmişe ışık tutmak çok önemli. Ancak burada benim kişisel geçmişime, aile büyüklerime ilişkin bazı değerlerle de karşılaştım. Dedemin bana anlattıklarını bire bir yaşadım. Bir elimde fotoğraflar, öteki elimde harita; aklımda dedemin anlattıkları, bölgeyi karış karış taradım. Mert Sandalcı ile beraber, kilometre taşlarını tek tek tespit ettik. 

ka__ithane-dekovil-11.jpgDemiryolu hattın teknik özellikleri

Kâğıthane-Kemerburgaz dekovil hattının günlük kömür taşıma kapasitesi 960 tondu. Hat üzerinde, 8’er vagonlu 24 çift katar çalışıyordu. 1916 yılından itibaren Ağaçlı ve Çiftalan’daki kömür ocakları ordu tarafından işletilmeye başlandı. 1918’in Ekim ayında imzalanan Mondros Mütarekesi’nin ardından üretim bütünüyle durdu. Karadeniz-Sahra hattı ve kömür madenleri, 1922’de ordunun elinden alındı. Bu tarihten itibaren işletme hakkı Ticaret Nezareti’ne geçti. Fakat hat işletilmedi ve 1928 yılından sonra terk edildi. İkinci Dünya Savaşı’nda, Ağaçlı linyitleri yeniden hatırlansa da üretim maliyetinin yüksekliği bu fikri unutturdu. 

Hazırlayanlar:

merakediyorum grubu üyeleri merakediyorum@googlegroups.com

Kaynak: Popüler Tarih Haziran 2002 “Ayşe Başak Oğuz -Kayıp Demiryolunun Peşinde” başlıklı yazıdan alınmıştır.  Resim ve başlıklar yazıya eklenmiştir.

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Yazar: merakediyorum