İşleri Rayına Koyacağız
Birleşik Taşımacılık Çalışanları Sendikası, TCDD yönetiminin çeşitli illerde başvurduğu baskıcı ve antidemokratik uygulamaları protesto etmek amacı ile İzmir ve Adana’da iki günlük açlık grevi diğer illerde ise basın açıklaması yaptı. BTS’nin İzmir’deki eylemi ile bu yılki ana teması"hak ve hak ihlalleri" olan "Hürriyet hakkımızdır Tren Özgürlüktür" kampanyası aynı güne denk gelmişti. Hürriyet Gazetesinin etkinliği için Basmane Garına gelen TCDD Genel Müdürünün hak arayan demiryolculara yönelik "Karsa sürerim" tehdidi ise güne damgasını vurmuştu.
İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun 10 Aralık 1948 tarih ve 217 A(III) sayılı Kararıyla ilan edilmiştir. 6 Nisan 1949 tarih ve 9119 Sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile "İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin Resmi Gazete ile yayınlanması yayımdan sonra okullarda ve diğer eğitim müesseselerinde okutulması ve yorumlanması ve bu Beyanname hakkında radyo ve gazetelerde münasip neşriyatta bulunulması" kararlaştırılmıştır. Bakanlar Kurulu Kararı 27 Mayıs 1949 tarih ve 7217 Sayılı Resmi Gazete’de yayınlanmıştır. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin 9 maddesinde "Hiç kimse keyfi olarak yakalanamaz, tutuklanamaz ve sürgün edilemez."
"Hürriyet Hakkımızdır Tren Özgürlüktür" kampanyası "Hak" kavramını insanların gündelik hayatına sokmayı ve Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ve Türkiye’nin de imzalamış olduğu uluslararası sözleşmelerden doğan haklar konusunda toplumu bilgilendirmek ve çeşitli etkinliklerle bu konuyu gündemde tutmayı amaçlamaktadır. Çalıştıkları işyerinden sürgün edildikleri için Basmane garında açlık grevi yaparak "hak" arayan 11 demiryolcuyu "hak tanıtıcı" trendeki gazeteciler gördüler ancak daha sonra gazetelerine yazdıkları haber ve makalelerde görmezden geldiler… Yada kendi kalemlerinden yazmak yerine AA(Anadolu Ajansının) haberini geçmeği yeğlediler.
Bu tespitimizi Hürriyet Gazetesi yazarı Emel ARMUTÇU istemeden de olsa köşe yazısında doğruluyordu. "Raylarda yazılan yeni hikâyelere doğru, geçen yıl içinden demiryolu geçen tüm şehirlere doğru yola çıkarken, bizi tam olarak neyin beklediğini bilmiyorduk aslında. Yine çıkınımız doluydu, insanlara BM İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nde yazılı tüm haklarını hatırlatacak etkinlikler hazırlamıştık ama kendimiz konuşup kendimiz mi dinleyeceğiz, yoksa onlar da bize katılacak mı, bu tren herkesin platformu olabilecek mi, emin değildik."
Bir şeyden emin olun Sayın Emel Armutçu " ülkemiz herkesin hakkını arayabileceği demokratik bir platforma kavuşmadan para ödeyerek (geçen senekini ödemediğiniz yönünde söylentiler var) gezdirdiğiniz bir treni herkesin hakkını arayabileceği bir platform haline getiremezsiniz. Ülkemizde 12 Eylül’ün ürünü Anayasa ve Siyasi Partiler Kanunu değişmeden emeğin örgütlenmesinin önündeki engeller kalkmadan trene iliştirilmiş gazetecilikle halkı "hak" arama konusunda uyandıramazsınız"
Bu ülkede "Hak aramak" zaten başlı başına suç.
Manevra Tazminatı ödenmesi için eylem yapan 11 demiryolcu yani hakkını arayan 10+1 emekçi kendi istekleri dışında nakil edildiler. Kendi isteği dışında nakil SÜRGÜN olarak tanımlanır. SÜRGÜN ise kamu gücünü elinde bulunduran işverenin bir nevi cezalandırma ve baskı yöntemidir. Şimdi sorabilirsiniz işverenin iş ve işçi planlama özgürlüğü ve hakkı yok mu diye.
Vardır. Elbette.
Ancak; kamu kurum ve kuruluşlarında bu planlama işi genel prensip olarak "nakil mevsimi" diye adlandırılan okulların yazın kapalı olduğu dönemde gerçekleşir. Burada da öncelikle çalışanların istekleri ve işyerinin ihtiyacı birlikte değerlendirilir.
Nakil mevsimi dışında işverenin iş ve işçi planlama ihtiyacı olmaz mı?
Tabiî ki olur.
Ancak bu planlama yapılırken kamu kurumu işvereni o işyerinde örgütlü bulunan emek örgütü temsilcileri ile görüşerek ve de olabildiğince çalışanların onayını alarak planlama yapabilir. Şimdi gelelim İzmir genelinde yaşananlara. İzmir’de bütün demiryolu çalışanları Birleşik Taşımacılık Çalışanları Sendikası üyesi olsalar 11 BTS üyesi demiryolcunun naklinin çıkartılmasını SÜRGÜN veya Sendikal ayrımcılık olarak tanımlayamayız.
Yüksek yargı kararlarına göre kamu sendikalarına üye memurların ekonomik ve demokratik haklarının korunması ve geliştirilmesi için sendikalarının almış oldukları kararlar doğrultusunda eyleme (iş bırakma) katılmaları suç değildir.
Bu hakkın kanunlarla düzenlenmemesi ülkemiz yöneticilerinin son günlerdeki moda deyimi ile "demokratik açılım" da unuttukları başlıca hak ihlallerinden biridir.
12.07.2001 tarihli 24460 sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanununa göre İzmir’de yaşanan istem dışı nakilleri değerlendirelim.
Sendika üye ve yöneticilerinin güvencesinin tanımlandığı18. madde (Değişik madde: 24/06/2004-98 S.K./3. md.) |
Kamu görevlileri, iş saatleri dışında veya işverenin izni ile iş saatleri içinde sendika veya konfederasyonların bu Kanunda belirtilen faaliyetlerine katılmalarından dolayı farklı bir işleme tabi tutulamaz ve görevlerine son verilemez. Kamu işvereni, işyeri sendika temsilcisi ile sendika ve sendika şube yöneticilerinin işyerini haklı bir sebep olmadıkça ve sebebini açık ve kesin şekilde belirtmedikçe değiştiremez. Kamu işvereni kamu görevlileri arasında sendika üyesi olmaları veya olmamaları nedeniyle bir ayırım yapamaz. |
Kamu Sendikalarının Faaliyetleri ve tanımlandığı 19. Maddesinde |
Kamu görevlileri sendikaları ile konfederasyonları bu Kanundaki hükümler çerçevesinde, üyeleri adına toplu görüşmeye katılmaya, toplu görüşmeyi sonuçlandırmaya ve taraf olmaya yetkilidir. Sendika ve konfederasyonlar kuruluş amaçları doğrultusunda aşağıdaki faaliyetlerde bulunabilirler: a) Genel olarak kamu personelinin hak ve ödevleri, çalışma koşulları, yükümlülükleri, iş güvenlikleri ile sağlık koşullarının geliştirilmesi konularında görüş bildirmek ve toplu görüşme sonucunda anlaşmaya varılan mutabakat metinlerinin uygulanmasını izlemek üzere idari kurullara üyeleri arasında temsilciler göndermek. b) Devlet personel mevzuatında kamu görevlilerinin temsilini öngören çeşitli kurullara temsilci göndermek. c) Verimlilik araştırmaları yapmak, sonuçlarla ilgili raporlar düzenlemek, önerilerde bulunmak ve işverenlerle bu konularda ortak çalışmalar yapmak. d) Üyelerin mesleki yeterliliklerinin artırılması ve sorunlarının çözülmesi ile sendikal faaliyetlerinin geliştirilmesine yönelik kurs, seminer ve sosyal amaçlı toplantılar düzenlemek, bilimsel çalışmalar yapmak ve yayınlarda bulunmak. e) Üyelerin ortak ekonomik ve sosyal hak ve menfaatleri ile personel hukukunu ilgilendiren konularda ilgili kurumlara ve yetkili makamlara sunulmak üzere çalışmalar yapmak ve öneriler getirmek. f) Üyelerin idare ile ilgili doğacak ihtilaflarında, ortak hak ve menfaatlerinin izlenmesinde veya hukuki yardım gerekliliğinin ortaya çıkması durumunda üyelerini veya mirasçılarını, her düzeyde ve derecedeki yönetim ve yargı organları önünde temsil etmek veya ettirmek, dava açmak ve bu nedenle açılan davalarda taraf olmak. g) Üyeleri ve ailelerinin yararlanmaları için hizmet amacıyla, eğitim ve sağlık tesisleri, dinlenme yerleri, spor alanları ve benzeri yerler ile kitaplık, kreş, yuva ve huzur evleri, yardımlaşma sandıkları kurmak ve yönetmek ile herhangi bir bağışta bulunmamak kaydı ile üyeleri için kooperatifler kurulmasına yardım etmek ve nakit mevcudunun yüzde onundan fazla olmamak kaydıyla bu kooperatiflere kredi vermek. h) Yangın, su baskını, deprem gibi tabii afetlerin vukuunda, gerektiğinde üyelik şartı aranmaksızın nakit mevcudunun yüzde onunu aşmamak kaydıyla afete uğrayan bölgelerde konut, sağlık ve eğitim tesisleri yapmak ve bu amaçla kamu kurum ve kuruluşlarına ayni ve nakdi yardımda bulunmak |
Kamu Sendikalarının Yasakların ve sayıldığı 20. Maddesinde |
Bu Kanuna göre kurulan sendika ve konfederasyonların yönetim ve işleyişleri Anayasada belirtilen Cumhuriyetin niteliklerine ve demokratik esaslara aykırı olamaz. Sendika ve konfederasyonlar kamu makamlarından maddi yardım kabul edemez, siyasi partilerden maddi yardım alamaz ve onlara maddi yardımda bulunamazlar. Sendika ve konfederasyonlar siyasi partilerin kuruluşu içinde yer alamazlar; siyasi partilerin ad, amblem, rumuz veya işaretlerini kullanamazlar. Sendika ve konfederasyonlar ticaretle uğraşamazlar. |
4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanununa göre kamu çalışanlarının iş bırakarak hak aramaları suç sayılan yasaklar arasında sıralanmamıştır. Yalnızca İzmir’de görev yapan Tren Teşkil Memurları arasında yalnızca 11 BTS Üyesinin seçilerek yerlerinin değiştirilmesi 4688 sayılı kanuna göre İşverenin Sendikal ayrımcılık yaptığının bir kanıtıdır. Yine bu BTS üyesi 11 Tren Teşkil Memuru içinde BTS işyeri temsilcisi olup olmadığı işveren tarafından dikkate alınmamıştır. Varsa eğer buda işveren tarafından 4688 sayılı kanunun başka bir şekilde ihlal edilmesinin göstergesidir.
11 demiryolu emekçisinin yüzlerine karşı "Karsa sürüleceksiniz" uyarısı yapılmasından sonra 11 tren teşkil memuru TCDD’nin ihtiyaçları doğrultusunda çalıştıkları işyerinden başka işyerlerine nakil edildiklerine nasıl ikna olsunlar.
Bundan sonrası sözü BTS İzmir Şube Başkanı Bülent Çuhadar’a bırakalım.
Genel anlamda TCDD de yaşanan baskılara ve siyasi kadrolaşmaya dikkat çekmek, özelde ise BTS İzmir Şubemiz üyelerinden 11 tren teşkil memurunun isteği dışında nakillerinin(sürgünlerinin) kamuoyu ile paylaşılması ve sürgünlerin durdurulmasına yönelik olarak iki günlük açlık grevi gerçekleştirilmiştir.
Eylem 9/10 Eylül 2009 tarihlerinde Basmane gar’da gerçekleştirilmiştir. Eylemin 1. günü 9 Eylül 2009 tarihinde "hürriyet hakkımızdır, tren özgürlüktür" sloganı ile yola çıkacak olan tren için Basmahane Garda bir programda vardı. Bu program için İzmir Valisi, Büyükşehir ve ilçe Belediye Başkanları, TCDD Genel Müdürü ve Daire Başkanları, Doğan holding yönetim kurulu başkanı Aydın Doğan, Hürriyet Gazetesinin yazar ve çizerleri, uluslar arası af örgütünün temsilcileri Basmane gara gelmişlerdi.
Açlık grevi eylemimiz sabah saat 09.00 da yaptığımız basın açıklamasının ardından Basmane temsilcilik odamızın önünde ile başladı. Açlık grevine 11 tren teşkil memuru ve 5 şube yöneticisi katıldı. Eylemi desteklemek için, KESK İzmir şubeler platformu, DİSK Genel İş, İşçi Hakları Derneği, Öğrenci Velileri Derneği, Özgür Gençlik Platformu, ÖSH il ve ilçe yürütmeleri, ÖDP, EMEP il örgütleri ve açlık grevine katılmayan ama desteklemek için orada olan BTS üyeleri ve TCDD çalışanları yanımızdaydı.
TCDD genel Müdürü Süleyman Karaman, genel müdür yardımcıları, daire başkanları ve töreni izlemekle görevli basın mensupları Saat 09.30 da Basmane Gar’a geldiler. Bizlerde onları, pankartlarımız ve hazırladığımız dövizlerle karşıladık.
Genel Müdür ve beraberindeki heyet arabadan inip törenin yapılacağı bölüme gitmeden doğrudan yanımıza geldi. Bizlere hiçbir şey sormadan "Bu gün burada böyle bir eylem yaparsanız hepinizi Kars’a sürerim. Bunun müsebbibi olarak da BTS’yi gösterir sizi hedef yaparım" tehdidinde bulundu.
Bizler kendisine yaptığımızın bir demokratik tepki ve bir hak arama mücadelesi olduğunu belirtmemiz üzerine yanımızdan ayrıldı. Tüm bu yaşanalar basın mensuplarının önünde cereyan etti.
Genel Müdür ve beraberindekiler Gar’da bulunan VİP salonuna geçtiler. 10 dakika sonra Teftiş Kurulu daire başkanı Numan Bey yanımıza geldi ve Genel Müdürün bizimle görüşmek istediğini söyledi. 4 kişilik bir heyetle yanına gittik. Sorunun çözümüne yönelik bir öneri getirmediğinden ve tehditlerine devam ettiğinden oradan ayrıldık ve arkadaşlarımızın yanına geldik.
5 dakika sonra bu sefer Tesisler Dairesi başkan yardımcıları bizi görüşmeye davet ettiler. Burada daha uzun bir görüşme oldu. Sorunu yeniden ele alacaklarını ama eylemden vazgeçmemiz gerektiğini söylemeleri üzerine, sürgünlerin durdurulmadığı sürece eylemden vazgeçmeyeceğimizi belirtip oradan ayrıldık.
Daha sonra vali, belediye başkanları vs. törenin katılımcıları tören için Basmane Gara geldikler. Hürriyet Hakkımızdır Tren Özgürlüktür etkinliğinin bu yılki ana teması "hak ve hak ihlalleri" olarak belirlenmişti. Törenin başlaması ile birlikte etrafımız emniyet güçlerince çevrildi. Bizlerde oturarak eylemimizi sürdürmeye devam ettik.
Tören bitiminde, katılımcılar özel araçlarla bir bir Gar’dan ayrılmaya başladıklarında, Genel Müdür Süleyman Karaman, yanında Hürriyet Gazetesi genel yayın yönetmeni Ertuğrul Özkök olduğu halde yeniden yanımıza geldi ve bizimle konuşmak istediğini söyledi.
Burada, bu sorunların konuşularak çözümlenebileceğini, açlık grevi yapmamıza gerek olmadığını vs. söylemesi üzerine, sabahleyin kendisinin bize yaptığı "hepinizi Kars’a sürerim" tehdidini hatırlattık. Baskıcı-cezalandırmaya dayalı yönetim anlayışlarının kendileri tarafından "itiraf" edildiğini ve demokratik tepkimizi göstermekte ne kadar haklı olduğumuzu anlattık.
Ertuğrul Özkök sorunun çözümünde aracı olmak istediğini anlatıyordu ki, TCDD İzmir Bölge Müdür Yardımcısı Selim Koçbay, kitle içinde bulunan KESK üyesi arkadaşlarımıza "siz demiryolcu değilsiniz ne karışıyorsunuz" biçiminde, provakatif-saldırgan ve çözümsüzlüğü dayatan tavrı kitleden tepki gördü ve kısa süreli bir arbede yaşandı. Bunun üzerine de, TCDD Genel Müdür ve Ertuğrul Özkök yanımızdan ayrıldılar.
Bu arada kitle "baskılar-sürgünler bizi yıldıramaz, direne direne kazanacağız, işte sendika işte BTS" sloganları ile tepkisini en üst düzeye çıkardı. Yaklaşık yarım saat sonra da tüm tören katılımcıları Basmane Gar’dan ayrıldı.
Gerginliği orada bulunan muhabirlerden haber alan kitle örgütleri, yoğun bir katılımla yeniden Basmane’ye yanımıza geldiler. Dayanışma duygularının dile getirildiği konuşmalardan ve ertesi günün programının beraberce yapılmasından sonra onlarda yanımızdan ayrıldı. Artık O tarihi, koskoca garda sadece biz direnişçiler kalmıştık.
Halaylarımızı çektik, türkülerimizi söyledik ve yorulduk… Gece boyu sohbetlerimizi yaptık. Bu arada genel başkan Yunus Akıl’da Adana açlık grevini sürdüren arkadaşlarımızın yanından ayrılarak İzmir’e geldi.
2. gün, çok daha kitlesel, yoğun bir katılımla, basın açıklaması yaparak dünkü gelişmeleri kamuoyuna aktardık. Eylem boyunca ziyaretçilerimiz hiç eksik olmadı. Anı defterimiz doldu. Saat 17.00 da, açlık grevine katılan arkadaşlarımızla bir eylem değerlendirmesi yapıp, yorgun ama gururla HEP BERABER ÇORBALARIMIZI İÇTİK.
Sendikamızın mücadele tarihine çok özel harflerle yazılacak bu eylemden de çıkaracağımız pek çok ders oldu elbette. Bizler, mücadele ederken öğrenmeye, öğrendiklerimizle mücadeleyi bir adım ileriye taşımaya çabaladıkça İŞLERİ RAYINA KOYACAĞIZ!
Bülent ÇUHAR
BTS İzmir Şube Başkanı
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Yazar: kentvedemiryolu