HAYDARPAŞA’ya İHTİYACIMIZ YOK dedi.
Marmaray projesi için DLH’nın ilk hazırladığı tanıtım broşüründe, Haydarpaşa’ya müselles hattı var olmasına ve bölge limanıyla birlikte korunmasına rağmen, daha sonra gizlice projeden çıkartılmış olması üzerine; konuyla ilgili olarak BTS İstanbul 1 Nolu Şube tarafından DLH’danbilgi istenmiştir.
DLH Marmaray Bölge Müdürlüğünce verilen BC1-622.02/957 sayı ve 17 nisan 2007 tarihli cevap yazısında; "Marmaray projesinin ilk tasarımında Haydarpaşa garı ile Marmaray Ayrılıkçeşme tünel girişi arasında bir bağlantı planlanmıştı. Ancak daha sonra kurumlar arasında yapılan görüşmeler sonucu yapımından vazgeçilmiştir." denilmiştir.
Peki, asıl neden neydi? Marmaray projesinde küçük gözüken ancak doğuracağı sonuçlar ile büyük olan bu proje tadilatı gerek demiryolu taşımacılığını gerekse İstanbul’un kent dokusuna, büyük darbe indirmek, Haydarpaşa’yı uluslar arası sermaye gruplarının kullanımına açmak ve para kazanma amacı vardı.
Haydarpaşa Gar ve çevresindeki 1.000.000 m2’lik kamusal alanı e=3 emsalle “Dünya Ticaret Merkezi ve Kruvaziyer Liman” adı altında kamusal kullanıma kapatarak yapılaşmaya açan, İstanbul’un ve Anadolu’nun demiryolu ve deniz ulaşımı bağlantısını, toplumsal belleğimizi ve anılarımızı tarihi-kültürel simgelerimizi yok eden; Dünyanın en özel ve güzel siluetine her türlü yasa ve yönetmelikle birlikte bilimsel ve etik kuralları da hiçe sayarak tam yedi adet gökdelen dikmeye kalkan; Tüm bunlar yetmiyormuş gibi bu yoğun yapılaşma alanında yer kalırsa, yapacakları yolları parkları ve bahçeleri bile girişimciye bırakarak kamu mülkiyetine terk etmeyeceğini hükme bağlayan satış projesi, Haydarpaşa dayanışması bileşenlerinin göstermiş olduğu tepki ve yarattığı kamu oyu sonucunda geri çekilmiş, ve bu arada İstanbul V Nolu Koruma Kurulunun 26.04.2008 tarih 85 sayılı kararı ile Haydarpaşa Garı ve çevresi “KENTSEL VE TARİHİ SİT ALANI” ilan edilmiştir.
Süreç içinde gerek Hükümet yetkililerinin gerekse TCDD yetkililerinin yaptığı açıklamalar Haydarpaşa gar ve çevresindeki kentsel dönüşüm ve gelir getirici girişimlerden vazgeçilmeyeceğini işaret etmekte idi.
Başbakan R. Tayiyp Erdoğan, ABD gezisi dönüşü 13 Temmuz 2005 tarihinde yaptığı açıklamada projede ısrarlı olduklarını ve hatta Haydarpaşa Lisesi binasını da alabildikleri takdirde bölgenin daha da canlanacağını ve Haydarpaşa ve Galata Port projesi ile İstanbul’un çehresini değiştirmeye kararlı olduklarını bildirdi (Milliyet gazetesi).
Birgün Gazetesinde Boğaç Yüzgül imzası ile yayınlanan “Büyükşehir, Haydarpaşa’yı otel yapıyor” başlığı altındaki haberde “İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı, tarihi Haydarpaşa Gar Binası ‘nı otele çevirerek, hem ‘Vizyon Anıt Projesi’ni aradan çıkarmaya, hem de yılda minimum 4,7 milyar dolar gibi bir gelir elde etmeye hazırlanıyor. Çalışmanın proje aşamasını tamamlandığı ve Haydarpaşa Garı’nın otele dönüştürülmesi ile ilgili uygulamanın; önümüzdeki günlerde hayata geçirileceği belirtiliyor. Projeye göre, 99 yıldır TCDD’nin ilk kalkış noktası olarak kullanılan binanın, TCDD ‘den, 20 yıl vadeli olarak devrolunacağı ve söz konusu otelin yapımına İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından ‘2010 Yılında Avrupa ‘nın Kültür Başkenti İstanbul ‘ çalışmalarına yetiştirilmesi için, bizzat Kadir Topbaş ‘ın talimat verdiği de kaydediliyor” denilmekte idi.
TCDD Genel Müdürlüğü de son olarak Haydarpaşa ve çevresi üzerindeki SİT kararlarını kaldırabilmek ve buraları gelir getirici projelere açabilmek için İstanbul 1 İdare Mahkemesine 2007 yılı içinde dava açtı. TCDD bu davaya gerekçe olarak bu projeden para kazanacağını, kazanacağı para ilede Hızlı tren hatlarını hayata geçireceğini yazdı.
Bakıyoruz Haydarpaşa gar ne bereketli toprakmış, tamda eski değimi ile taşı toprağı altın bir arazi. Elini atan kazanıyor. Topbaş kazanacak, Karaman kazanacak projeye sahip olmak isteyen Arap ADİA kazanacak. Boş yok, herkes kazançlı çıkacak.
Kadıköy Kent Konseyinin 16 Nisan 2008 tarihinde düzenlediği Kadıköyün Gelecekteki Ulaşımı isimli panelde konuşan İBB Ulaşım Planlama Müdürlüğünden Müdür Yardımcısı Ertan ŞİMŞEK Ulaşım projelerinde arazi yaratırken “kazan&kazan” ilkesine göre hareket ettiklerini söylemişti. Hatta Kadıköy Natulüs civarında marmaray istasyonu için arazi temin edilirken emsal inşaat izninde verdikleri kat müsaadesi nedeni ile “kazan&kazan” ilkesinden büyük zarar gördüklerini dile getirmişti.
Ayrıca TCDD İstanbul ili içinde mülkiyetinde bulunan toplam 2.000 000 m2 alanın kentsel dönüşüm projeleri için değerlendirilmesi ve buna göre imar planı hazırlanması için İBB ile 09.08.2006 tarihinde ön protokol, 30.11.2007 tarihinde de kesin protokol imzalamıştır.
TCDD yalnızca İstanbul ili içinde bulunan emlak ve binalarını pazarlamakla kalmayıp, tüm yurt genelindeki gar istasyon ve arazilerini eskidji firması aracılığı ile satışa çıkarmıştır.
Yapılan bu satış kiralama işlemlerinde 5335 sayılı yasaya dayanılarak çıkartılan taşınmaz mallar ihale yönetmeliği çerçevesinde işlem yapılmakta idi.
TCDD nin özellikle Haydarpaşa projesinin 99 yıllığına kiralama şeklinde projesine uygulamak istediği 13.01.2005 tarihli 25699 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan “Taşınmaz Mallar ve İhale Yönetmeliği” için Liman İş Sendikası tarafından Danıştay’a YD talepli iptal davası açıldı.
TCDD 09.11.2006 tarihinde 26341 sayılı resmi gazetede yeni bir “Taşınmaz Mallar ve İhale Yönetmeliği” yayınlayıp eskisini iptal ederek davanın düşmesini sağladı.
Liman İŞ, TCDD 09.11.2006 tarihinde 26341 sayılı resmi gazetede yeni bir “Taşınmaz Mallar ve İhale Yönetmeliği” içinde dava açtı. Danıştay13.Dairesi söz konusu yönetmeliği 07.12.2007 tarih 2007/5183 sayılı kararı ile yürütmesini durdurdu. Ayrıca, bu yönetmeliğin dayanağı olan 5335 sayılı kanunun 32. maddesinin 1. fıkrasının Anayasaya aykırı olduğu gerekçesi ile davayı Anayasa Mahkemesine taşımıştır.
TCDD bu kez de bu güne kadar kamu yönetiminde görülmemiş bir uygulama yaptı. 18.03.2008 tarih 2008 sayılı emri ile daha önceden yürürlükten kalkmış olan 13.01.2005 tarihli 25699 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan “Taşınmaz Mallar ve İhale Yönetmeliği” yürürlüğe soktu. Açıkçası Mahkeme kararının arkasına dolandı.
Marmaray projesinde demiryolu işletmeciliğine tek yol ayrılması, tüpten pik saatler dışında gece 00.00 ila 06.00 saatleri arasında TCDD trenlerine geçiş hakkı tanınması, Haydarpaşa gar ve çevresinin işletmecilik faaliyeti dışında bırakılması “demiryolculuk” yapmak istemeyen bazı TCDD bürokratlarının kafasında soru işaretleri yaratmakta idi.
Demiryolculuk yapmak ve bu dar boğazı aşmak isteyen TCDD bürokratları ile Natilüs yakınındaki 101.000 m2 lik TCDD arazisi üzerine yeni bir Haydarpaşa Hızlı Tren garı projesi için 1/1000 ölçekli vaziyet planı hazırlayıp, 24.01.2007 tarih B.11.2.DDY.1.01.00.18-604.99-388-15 sayılı yazı ile TCDD gündemine soktular.
Bu yeni Haydarpaşa Gar planı üzerinde tartışma ve yazışmalar devam ederken. İBB, 30.11.2007 tarihinde TCDD ile arasında imzalanmış olan protokole dayanarak; Haydarpaşa gar ve Liman geri sahasını da içine alan 2,2 milyon m2’lik alan için hazırladığı koruma amaçlı imar planını görüşleri alınmak üzere 20.02.2008 tarih 104914 sayılı yazı ile ilgili kurumlara ve koruma kuruluna gönderilmiştir.
Bu süreçte devreye, Belçika’da yaşayan mimar Şefik Birkiye’de girdi… Haydarpaşa Garı, limanı ve çevresinde yaklaşık 1 milyon m2’lik araziye ve devamındaki kentsel sit alanını da içine toplam 2.2 milyon m2’lik alana bir proje hazırladı. Projenin İBBnin hazırladığı imar planı değişikliğindeki alan büyüklüğü ile aynı ve örtüşüyor olması dikkat çekicidir.
TCDD 26.02.2008 tarih 10984 sayılı yazısı ile ilgili daire ve Bölgelerden gerek hızlı tren işletmeciliği gerekse Haydarpaşa gar düzenlemesi ve İBB’nin yeni koruma amaçlı planı hakkında bilgi ve görüş istemiştir.
TCDD’ye iletilen Bölge ve Daire görüşlerinde “Marmaray projesinde UIC standartlarına göre peron yüksekliğinin 1.05 mt olarak projelendirildiğinden anahat tren işletmeciliği açısından hızlı tren işletmesinin peron yüksekliğinin 55 cm olarak öngörülmesi durumunda Haydarpaşa garın kapasite ve gare imkânları ile Hızlı tren işletmeciliğinde büyük katkı sağlayacağı mütalaa edilmektedir. Gebze ve Halkalı’dan sonra kent merkezine yaklaşımda Haydarpaşa ve Sirkeci haricinde hızlı tren hizmeti verebilecek ölçülerde ve konumda gar bulunmamaktadır. Halkalı gar lojistik+konvansiyonel+bölgesel+marmaray banliyö depo ve gare sahası niteliği taşıyacağından tren servis ağlayıcı hizmetlere ait birimlerin yer alması, ideal bir hızlı tren garı niteliği taşımadığından yeterli olmayacağı, Haydarpaşa Garın yeniden planlanması konusunda öncelikle < TCDD’nin İstanbul Ulaşımı ile kamunun beklediği işletme kapasitesi talebine uyumlu tren işletme projeksiyonlarına cevap verecek ölçülerde yeterli alanın ulaşım hizmetleri için ayrılması>, Anadolu yakasında en az 6 hızlı tren setinin geceleyeceği planlandığından, yeni gar için bırakılan 101.000 m2 lik alanın hızlı trenler için gerekli olan 400 m’lik peronlar inşa edilemeyeceğinden, hali hazırda kullanılan Haydarpaşa garın yolcu tren işletmeciliğine ayrılması” dile getirilmiştir.
Peki, bu talepler üzerine TCDD Genel Müdürlüğü ne yapıyor. 10 Mart 2008 tarihinde TCDD Genel Müdür Süleyman KARAMAN’ın başkanlığında ilgili Daire ve Bölgelerin katılımı ile bir toplantı yapılıyor.
Toplantıda;
· İstanbul’da Kuruluşumuz için ana teşkil garımız Halkalı Gar olacaktır. Ayrıca, Anadolu’dan gelen hızlı tren, ekspres ve bölgesel ekspres trenler ile yük trenlerinin tamamının Avrupa yakasına (Halkalı) geçebilecek şekilde planlamaları yapılacaktır. Bu çerçevede, hangi trenlerin Avrupa yakasında Halkalı’da ve hangilerinin ise Söğütlüçeşme’de son bulacağına Kuruluşumuzca karar verilecektir.
· Anadolu yakasında yolcu trenlerimizin sonlanma noktası Söğütlüçeşme olacaktır.
· Adapazarı trenlerinin bakım ve onarımları Adapazarı’nda (Mithatpaşa) yapılacaktır.
· Bakım, onarım ve işletme tesisleri ile personel için ihtiyaç duyulan idari binalar Haydarpaşa’nın Söğütlüçeşme tarafındaki 101.000 m2 alan üzerinde planlanan alan içerisinde yer alacaktır. Kararları alınıyor.
Peki, alınan ve 17.03.2008 tarih 4267 sayılı yazı ile İBB’ye bildirilen bu kararlar kısaca ne anlam ifade ediyor.
· TCDD Genel Müdürlüğü hızlandırılmış tren kazasında olduğu gibi Haydarpaşa garın kullanımı konusunda da demiryolu bürokratlarının önerilerini görmezden geliyor.
· TCDD Genel Müdürlüğü tüm yargı kararlarına, kurul kararlarına aykırı olarak “KENTSEL VE TARİHİ SİT ALANI” olan Haydarpaşa garı ve çevresini yapılaşmaya açıyor.
· TCDD Genel Müdürlüğü için kamu yararı ve tren işletmeciliğinin önemi yok, emlak pazarlama ve gelir getirici projeler daha önemli.
· Kendi arazisi üzerinde demiryolu işletmeciliği yapmak için İBB’ye ricacı bir ifade ile talepte bulunuyor. (Kuruluşumuz işletmecilik faaliyetini yürütebilmesi için mevcut Haydarpaşa Garın Söğütlüçeşme tarafındaki 101.000 m2 lik alana ihtiyacımız bulunmaktadır.)
Yani kısacası TCDD Genel Müdürü Haydarpaşa’ya demiryolculuk faaliyetini sürdürmek için ihtiyacımız yok diyor. Bunca öneriye, kamuoyu baskısına rağmen TCDD Haydarpaşa garı dönüştürmekte ya da daha doğru bir ifade ile satmakta kararlı.
DEMİRYOLU İŞLETMECİLİĞİNİN HAYDARPAŞA’YA İHTİYACI VAR, GENEL MÜDÜRÜ ihtiyacımız YOK DESE DE….
GENEL MÜDÜRDE HAYDARPAŞA’NIN SATIŞINDAN GELECEK PARAYA İHTİYACIM VAR DİYOR. Her yerde söylemese de Mahkemede söylüyor. “karakolda doğru söyler mahkemede şaşar” diyen Atalarımızı da söylediği sözü boşa çıkartıyor.
Yazımıza marmaray projesinde yapılan ufak bir değişikliğin nelere yol açtığını açıklayarak başlamıştık. Geçenlerde TCDD tarafından UB.DLH Genel Müdürlüğüne 13.03.2008 tarihinde 4077 sayı ile yazılan yazıda “Marmaray Projesi CR1 inşa işini yürüten AMD tarafından hazırlanan stage planlarında banliyö, anahat ve geçici peron yüksekliklerinin 105 cm olarak planlandığı, ancak hızlı tren projesi göz önüne alındığında T1 ve T2 peron yüksekliklerinin 105 cm T3 ün ise peron yüksekliğinin 55 cm olarak planlanması gerektiği” konusunda uyarıda bulunulmuştur.
Bu da bize; Trenin uğramadığı dünyadaki tek istasyon, Dalaman’ın hikâyesini hatırlatmaktadır.
Menteşoğulları zamanından beri muhtelif kişilerce el değiştirmiş olan çiftlik, Osmanlı Padişahı III. Selim tarafından annesi Mihrişah Sultan’a verilmiş. 1240’da ise Vakıflar’a geçmiş. 1256’da Muğla derebeylerinden Hacı Ali veresesi satın almış. 1904-1095 senelerinde Mısır Hidivi Abbas Paşa tarafından devletin izni ile sahiplerinden muhtelif yollarla satın alınarak 360 bin dekar üzerine bir çiftlik kurulmuş. Mısır’dan getirilen mühendis, doktor işçi ve ustalarla 1928’e kadar işletilmiş. Bu arada Abbas Paşa, (çevre, uçanı-kaçanı ile av sahası olduğu için) çiftlik içine bir av köşkü yaptırmak istemiş.
Paşa, Fransızlarla temasa geçerek Dalaman’a bir av köşkü projesi vermiş ama, aynı anda Mısır’a da bir tren istasyonu projesi siparişi vermiş. Fransızlar da projeyi çizip göndermişler.
Dalaman’da projeyi teslim alanlar inşaata başlamışlar. Abbas Paşa, buraya sıcağa dayanıklı Mısır ve Sudanlı işçiler göndermiş (Şimdi bile onlar ırklarını bozulmadan çok iyi koruyarak Sarıgerme, Dalyan, Köyceğiz ve Ortaca’da yaşıyorlar). Binanın cam, çerçeve, kapı tüm malzemesi de 12 km. uzaklıktaki cennetten bir köşe olan "Sarsıla Koyu"na gemilerle getirilmiş. Malzeme buradan işçi ve kölelerle elden ele ve develerle aktarılmış. Bir taş, bir Osmanlı Sarı Lirasına taşınmış ve bina bitmiş.
Mısır’a giden diğer gemideki malzeme ile de mükemmel bir av köşkü yapılmıştı. Eksikler de kısa sürede tamamlandı ve Dalaman’daki binanın etrafına Mısır’dan getirilen palmiyelerle hurma ağaçları dikildi. Tren yolunun bulunmadığı Dalaman’a istasyon binası yapılması Hıdiv’i hayli şaşırttı ama binayı yıktırmadı ve istasyonun yanına bir de cami inşa ettirdi.
Cephesine bilet satış gişelerini yapıp önüne birde ray döşemişler, fakat bakmışlar ki, Mısır’a yapılması gereken istasyon binası Fransızlar’ın projeleri karıştırması üzerine Dalaman’a yapılmış. Şimdi tadilatla gişeleri tuğlayla örüp, ayıp olmasın diye rayı da kaldırmışlar. İzler duruyor. Bölgede tren taşımacılığı ise hala yok.
1928’e kadar Hıdiv Abbas Hilmi Paşa’nın mülkiyetinde kalan çiftliğe, Türk Sanayi Bankası’ndan alınan bir kredi ödenemeyince, devlet tarafından el kondu. Bina 1930’dan 1958’e kadar Jandarma Karakolu olarak kullanıldı, sonra Devlet Üretme Çiftlikleri’ne tahsis edildi.
Dalaman-Köyceğiz yolu üzerinde, Dalaman Çayı’na 10 kilometre uzaklıkta bulunan Devlet Üretme Çiftliği trenle tanışamadı ama bölgedeki tarımın gelişmesinde büyük katkısı oldu.
Abbas Hilmi Paşa ise, 30 yıl hıdivlik yaptıktan sonra, 1914’te ‘Türkiye yanlısı olduğu’ gerekçesiyle İngilizler tarafından Mısır’ın yönetiminden uzaklaştırıldı. Paşa, ömrünün kalan kısmını genellikle Avrupa’da geçirdi ve 20 Aralık 1944’te Cenevre’de vefat etti.
Marmaray projesinde bu kadar karışıklık olması ihtimali zor görünse de proje açıklandığı şekli ile devam eder ve sonlanırsa Dalaman’a tren uğramadığı gibi Haydarpaşa ve Sirkeci gara inşalarından 100 yıl sonra tren uğramayacak.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Yazar: kentvedemiryolu.com