BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN
12/10/2007
Grevde üçüncü bayram
Cumali Akkaş
Grevde üçüncü bayramlarını geçirecek olan Turbo Filtre işçilerinin çocukları da direnişe destek veriyor
SCT Turbo Filtre işçileri, 577 gündür grevlerini sürdürüyor. Geçtiğimiz yıl Ramazan ve Kurban Bayramı’nı da grevde geçiren işçilerin üçüncü bayramı da grevde geçecek. Birleşik Metal-İş Sendikası’nda örgütlenen SCT Turbo Filtre işçileri, patronlarının sendika tanımaz tutumu nedeniyle 15 Mart 2006 tarihinde greve çıkmışlardı
Çok zor şartlarda zaruri ihtiyaçlarını karşılayabilen işçiler bu bayrama da buruk giriyorlar. Ancak işçiler değil üç bayram bir üç bayramda daha grevde kalacaklarını bilseler bile haklarını kazanana kadar grevi sürdüreceklerini ifade ediyorlar.
İşçiler birleşmeli
Birleşik Metal-İş Mersin Şube Başkanı Uğur Tozlu, grevde olan işçilerin mücadelelerinden zaferle ayrılana kadar greve devam edeceklerini söyledi. Sendika olarak üçüncü bayramlarına giren işçilere aidat, gıda ve çocukları okula giden işçilere kırtasiye yardımı yaptıklarını ifade eden Tozlu, ancak bu yardımların açlık sınırının 650 YTL’yi bulduğu bir dönemde yeterli gelmediğini belirtti. Tozlu, içinde oldukları grevin ‘80 sonrasındaki en uzun soluklu grev olduğunu hatırlatarak, "Türkiye işçi sınıfı için örnek teşkil edebilecek olan grevimize başta Mersin kamuoyu olmak üzere emekten yana olan herkesi destek olmaya çağırıyorum" dedi. Türkiye’de işçilerin artık birleşmesi gerektiğini vurgulayan Tozlu, şöyle devam etti: "Sermaye, karşımızda birleşerek bizlerin arasına da nifak sokmaya çalışıyor. Sermayeye karşı işçi sınıfının sendika adı zikretmeden birleşmesi temennimizdir."
Bayrama buruk giriyorlar
İşyeri Temsilcisi Erdinç Tümük, bütün sıkıntılara rağmen mücadelelerinin devam edeceğini belirtti. Grevde oldukları üçüncü bayramı da buruk geçirdiklerini ifade eden Tümük, artık kendileri için bayramın diğer günlerden farklı olmadığını söyledi. Ancak çocuklarına bunu anlatamadıklarını söyleyen Tümük, "İnsanların bayram telaşı içinde olduğunu görüyoruz. Biz artık alıştık sadece zaruri ihtiyaçlarımızı görüyoruz. Ama bir anne ve baba için en zor şey çocuğunun istediği bir şeyi yapamamasıdır. Çocuk işte, etraftan gördüğü gibi o da kendine yeni elbiseler istiyor. Biz de dişimizden artırıp onların bu isteklerini karşılamaya çalışıyoruz. Büyük çocuğu olanlar ise kendileri gibi çocuklarını mücadelelerine alıştırmış durumdalar " diye konuştu. Çok uzun bir süredir mücadeleye devam ettiklerini belirten Tümük, yorulduklarını ama asla yılmadıklarını kaydetti. Haklarını, patronun elinden geri alana kadar mücadelelerinin devam edeceğini vurgulayan Tümük, "Değil üç, daha fazla bayrama da buruk girebiliriz. Biz bunu göze aldık ama bizim asıl bayramımız grevden zaferle ayrıldığımız gündür" dedi.
Onur mücadelemiz
İki çocuk annesi Ümmühan Doğan ise bayramın artık kendileri için bayram olmaktan çıktığını söyledi. Eski bayramları yaşayamadıklarını söyleyen Doğan, "Önceden bütün akrabaları gezerdik şimdi ise sadece babamın elini öpüp grev çadırımıza geliyorum. Bayram ziyaretçilerimizi çadırımızda ağırlıyoruz" dedi. 1992 yılından beri SCT’de çalıştığını ifade eden Doğan, hayatının büyük bir bölümünün bu fabrikada geçtiğini söyledi. İlk yıllardan beri fabrikada bir düzensizlik olduğuna dikkate çeken Doğan, "Bu düzensizliğin giderilmesi için işçilerin seslerini çıkarması gerekiyordu. Biz bunu başardık. Burada sadece ücretlerimiz düzelsin diye mücadele etmiyoruz. Bizim kazanımımız işçi sınıfına örnek olacaktır. Onurumuz için direniyoruz" dedi.
‘Oğlum da grevci oldu’
Grev çadırında görüştüğümüz Zeliha Akdoğan ise genellikle dört yaşındaki oğlu Ramazan’la çadıra geldiklerini söylüyor. Bayramın kendileri için fazla bir şey ifade etmediğini aktaran Akdoğan, sonuç ne olursa olsun mücadelelerine sahip çıkacaklarını kaydetti. Bayramın diğer günlerden farklı olarak geçmediğini ifade eden Akdoğan, tek amacının oğlu Ramazan’a iyi bir gelecek sağlayabilmek olduğunu belirtti. Oğlunun grev başından beri grevin içinde olduğunu aktaran Akdoğan sözlerine şöyle devam etti; "Oğlum benimle ya çadıra geliyor ya da eyleme. Bizden o kadar etkilenmiş ki bir gün bizim eylemlerde sıkça attığımız ‘İş, ekmek yoksa barış da yok’ sloganını kendine uyarlamış, ‘Süt, çikolata yoksa barış da yok’ diye bağırıyor. Oğlumun bu tavrı her şeyi anlatıyor. Biz bu mücadeleyi özümsedik ve sonuna kadar ayakta kalacağız." (Mersin/EVRENSEL)
http://www.evrensel.net/haber.php?haber_id=18591
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Yazar: www.kentvedemiryolu.com