MO seçimleri için bizimde sözümüz var
Bu hafta sonu İstanbul’da Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesinin Genel Kurulu var. Seçimler yalnızca Mimarları ilgilendirmeyip, bu şehirde yaşayanları, şehrin kamusal alanlarını yağmaya talana açmak isteyenleri ve yıllarca bu talana karşı çıkanları yakından ilgilendirmektedir. Bu nedenle bizim de söylecek sözümüz vardır.
BTS İstanbul 1 Nolu Şube Yönetim Kurulunda 2004 yılında görev yaptığımızda 7 gökdelenli Haydarpaşa gar dönüşüm projelerinden haberimiz olunca Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi ile tanışıklığımız başladı.
Bu tanışma bizi Haydarpaşaport talan projesine karşı bir mücadele ve dayanışma platformu oluşturmaya kadar götürdü. 21 Haziran 2004 tarihinde Haydarpaşa gar önünde yapılan şenlikli basın açıklamasına imza koymak ülke içinden yaklaşık 70 örgüt(parti, sendika, meslek odası, dernek)adeta birbiri ile yarıştı.
Buda gösteriyor ki; Mimarlar Odasının İstanbul Büyükkent Şubesinin İstanbul genelinde ve Haydarpaşa özelinde talan projelerine karşı duruşu, ülkenin bir avuç dolar için pazarlanmasına karşı çıkışı yurtseverlerden onay almaktadır.
Bu gidişat bazı çevreleri sevindirirken bazı çevreleri rahatsız ettiğini gerek sanal ortamda gerekse yazılı ve görsel basında görmekteyiz.
Üzülen çevreler zaten göreve gelirken "ben ülkemi pazarlamakla görevliyim" diye beyanat vermişti. Son zamanlarda İstanbul genelindeki rant projelerinin Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesinin açtığı davalar ve kurul kararları ile durdurulması rahatsızlığı üst seviyeye çıkardı ve "İstanbul’u değiştirmek istiyoruz ancak bıktık bu davalardan bunu aşmanın yolunu da bulacağız" açıklamasını getirdi.
Bu yetkilinin (RTE) yaptığı açıklamayı "mimarlığa yol açın" çağrısı ile destek bulması fazla zaman almadı. Her ne kadar planlanmamış gibi gözükse yada iddia edilse de bir yerlerde Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesine planlı bir savaş açıldığı alenen ortadadır.
AKP önce diğer meslek odalarında sendikalarda denedi, bazılarında başarılı oldu. Başarı asgari ücret tespit komisyonunda meyvesini verdi. İlk defa asgari ücret tespitinde sendikanın itirazı (şerhi) olmaksızın bir toplantı zaptı imzalandı.
Evet bu bir uzlaşmacı tutum idi. Ama uzlaşma kimin adına idi. Kabul edilen asgari ücret kimi memnun etmişti. Ülke mi kazanmıştı. Bu anlaşmaya ATO, İTO, MÜSİAD,TÜSİAD itiraz etmediğine göre mutlu olması gerekenler mutlu. Emekçiler mutsuz ve umutsuz. Çünkü onları savunması gereken mekanizmalara bir şeyler olmuş.
Peki emekçiler mutsuzken Ülkemin Başbakanı, Şehrimin Belediye Başkanı, Şehrimin mimarları mutlular mı?
Değiller…
niçin mi?
Çünkü yol kapalı
Neyin yolu "Haydarpaşaport’un, Galataport’un, Tarlabaşının, 1/100.000 planın, AKM nin
O zaman ne yapmak gerekiyor?
Yolu açmak gerekiyor.
Yol nasıl açılır?
Eğer yolunuzu tıkayanlar Koruma Kurullarında, YÖK teki gibi atanmışlardan oluşuyorsa kendinize yakın isimleri atarsınız. Seçimle gelinen yerler ise seçimlere müdahale eder taraf olursunuz.
Yolunun açılmasını isteyenlerin yayınladığı bildiri veya çağrı metnine bir göz atalım. Belki yolun açılmasına bir yardımımız olur nede olsa demiryolcuyuz, kapanan yolları açmayı bizde biliriz.
Demiryollarında kar, kaya düşmesi gibi nedenlerle yol kapanması durumunda, karkürer makinesi karı her iki yana savurarak, kaya düşmesinde de kaya parçalanarak yol açılır.
"Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi’nin yıllardır süregelen yönetim anlayışı, kendisini dar bir alana kapattı, mimarlığın gereksinimlerine yanıt vermekten uzaklaştı." denmiş "mimarlığa yol açın" çağrısının başında. Ancak bu çağrı üzerine www.arkitera.com da yürütülen tartışmalara bakacak olursak oda yönetimi kendini dar bir alana kapatmadığı gibi İstanbul genelinde tüm olumsuz mimari yapılaşma ve projelere karşı gereken tepki ve karşı duruşu sergilediğini asıl rahatsızlığında bu olduğunu görüyoruz. Odayı Hem her şeye maydanoz olmakla suçlayacaksınız hem kendini dar bir alana kapatmakla.
"Biz aşağıda imzası bulunan mimarlar, yeni bir anlayışla ve genç bir yönetimle mevcut durumun değişmesini talep ediyoruz" denilmiş mimarlığa yol açın çağrısının devamında. Odalara sendikalara kooperatiflere seçilecek yöneticiler yaşlarına göre tercih edilmezler. O zaman sizden daha genci çıkar beni seçin der. Bunun sınırı yoktur. Genç olmanın da fazla bir önemi yoktur. Bunu çağrıyı yapanlar da hemen anlamışlar ki gençlik tanımlamasının önüne "yeni bir anlayış" tamamlamasını getirmiştir. Evet yeni bir anlayış olabilir, ancak bu anlayışın kimi temsil edeceği açıkça belirtilmelidir.
Mimarlığa yol açın çağrısının devamında "Mimarlar Odası tüm mimarlarla iletişime giren açık ve kapsayıcı bir meslek örgütü olmalıdır. Bir projeye karşı çıkmadan önce çözüm için üretilecek alternatiflerin onunu açmalıdır. Mali ve yönetsel şeffaflığı gerçekleştirmelidir. Telif haklarının takipçisi olmalıdır. Mimarlık mesleğinin ve mimarların güncel sorunlarına çözüm taşımalıdır. Ve tüm bunları toplum yararını öne çıkararak gerçekleştirmelidir." denilmektedir.
Benzer bir talep te Koruma kuruluna Haydarpaşa projesi sahibi olan TCDD yetkililerince yapılmıştır. Madem Haydarpaşa projemize onay vermiyorsunuz o zaman siz bir proje yapın denmiştir. Kurul da biz proje yapmayız gelen projeleri inceler kabul veya red ederiz cevabını vermiştir. Proje ve alternatif üretmek Mimarlar Odasının görevleri arasında değildir. Zaten karşı çıkılan kentsel dönüşüm projelerinde de son zamanlarda sivil toplum kuruluşlarına meslek odalarına söz söyleme hakkı verilmiyor. İşler zaten bir pazarlama şeklinde yürütülüyor. Mimarlık mesleğinin sorunlarının tartışılması giderilmesi, telif hakları gibi konular aslında Mimarlar Odası Genel Merkezinin alanına girdiği halde Genel Merkez söylem ve eleştiri olarak karşıya alınmayıp cephe daraltılıyor, İstanbul Büyükkent Şubesine odaklanılıyor. Çünkü oda genel merkezinin hedef alınması cepheyi genişleteceği gibi bölünme de yaratabilir. O zaman hedef şube olmalıdır denilip şubeye yönlendiriliyor eleştiriler. Bunun ikinci bir nedeni de zaten kentsel dönüşüm projelerinin çoğunun İstanbul odaklı olması ve İstanbul’da bu projelerin önünün açılması gerektiğidir.
"Bu ilkeleri hayata geçirmeye söz veren Mimarlık İçin Mimarlar Grubu’nu destekleyin, Mimarlığa Yol Açın!" çağrısı ile son buluyor bu seçim bildirgesi.
Tekrar dönerek okuyun bakalım neymiş ilkeler; Kamuoyunun gündeminde olan İstanbul’un tarihi ve kentsel alanlarının tahribatına karşı bir tek kelime var mı? Yalnızca ve tek öne çıkan talep projelerin ve mimarların önünü açın.
Bu projeler nedeni ile evinden işinden olanlar ne olacak. Bu projelerin İstanbul altyapısına ulaşımına olumsuz etkisi ne olacak bu önemli değil önemli olan mimarın ve projenin önü açılsın.
www.arkitera.com da yürütülen forumda gerek Mimar Mücella Yapıcı, gerekse Mimar (karikatürist) Behiç Ak için söylenen ahlaki değer yargılarını aşan eleştirileri buraya taşımak istemiyoruz. Ancak acılı gününde (abisinin vefatı)Behiç Ak’a (AT) gözlüğü takmış tanımlaması biraz maksadını aşan bir tanımlamadır. Yol açın çağrısındaki "Mimarlar Odası tüm mimarlarla iletişime giren açık ve kapsayıcı bir meslek örgütü olmalıdır" ilkenin içi böyle mi doldurulacaktır. Behiç Ak gözlük kullanmaktadır. Ancak bu (AT) gözlüğü değildir.
Biz demiryolcular için kalbimiz olan Haydarpaşa Gar sahasına saplanmak istenen 7 adet 77 katlı hançer için mücadelemizde omuz vermiş yol göstermiş, talan projesinin hayata geçmemesi için bilgi deneyim ve akademik çevre dostluk girişimlerini esirgememiş Mücella Ablaya (YAPICI) borcumuz vardır. Bu borç maddi değil VEFA borcudur.
"Senin Odadan aldığın maaş Oda üyelerinin aidatlarıdır. " ifadesi seçim malzemesi olarak kullanılması çok çirkin bir söylemdir. O zaman bu kentsel dönüşüm alanları kamunun ve bu projelere ödenen paralar da kamunun. Kamu bu paraları bizden aldığı vergilerle ödemektedir. O zaman bu projelerin sahibi biziz sonucu çıkar. Bu kamusal alanın sahipleri olarak ülkemiz mimarlarına sesleniyoruz. Talan projelerine destek olmayın.
Ya biz işsiz evsiz kalacağız yada siz projesiz. Onun için yolunuz açık olsun diyemiyoruz.
Kırmızı disk gösteriyoruz. kentvedemiryolcular
mimarlığa derken yağmaya yol açmayın
"Mimarlığa Yol Açın!" (*) başlığıyla bir mektup geldi geçenlerde Bilgisayardaki posta kutularımıza derken mimar arkadaşımız Behiç Ak’la bu konuyu konuştuğumuzda, "mimarlığa yol açın!" kisvesi altında kamu alanlarını yağmaya açmak isteyen, Kadir Topbaş’tan is alan, kentsel dönüşüm projelerinde yer alan, mimarlığın kamu alanını yok sayan, bireysel çıkarlarını toplum çıkarlarının üzerinde tutan bir takım mimarlar tarafından—bahsi gecen bildirinin altında imzası olan kimi mimarların dahi bihaber oldukları—oynanan oyunlardan velhasılı dönen dolaplardan haberdar olduk! Anlaşılan o ki "kentsel yağmaya" en çok direnenlerden olan halihazırdaki Mimarlar Odası yönetimini devirerek yönetimi ele geçirmek istemekte "kamusal alan yağması hevesindeki kimi imar canavarları"!
Konu hakkında hazırlanmakta olan deklarasyon yani sıra "mimarlığa yol açın!" bildirisine hileyle/hasbelkader imzası konulan kimi mimarların da tekziplerini yayımlayacağız pek yakında…
Şimdilik Korhan Gümüş, Behiç Ak ve Mücella Yapıcı’nın konu hakkındaki yazılarını yayınlıyoruz.
E.Ç.Tugay
Mimarlık imkansız değil, üstelik gerekli
Bugünlerde yaygınlaşan kentsel dönüşüm, özelleştirme projelerinde yer alan bazı mimarlar da, üstelik hepimizle alay eder gibi kamusal gücü ve imtiyazlı sermaye gruplarını arkalarına alarak tekelci bir zihniyeti bize dayatıyorlar. Buna karşılık neredeyse bütün meslek kuruluşlarının bu kapalı alanı, statükoyu temsil eder hale gelmesi de bugün yaşanmakta olan bu önemli sorunu, kamu fikrinin kapatılması sorununu gizliyor.
Kamusallığın kaybından doğan boşluğu doldurmak için kamu fikrini çoklulaştırmak, çoğulculaştırmak yerine kapatıyor ve hatta bir bakıma bu gelişmeyi destekliyor. (Hatta karşı görüşü neredeyse meşrulaştırıyor!) Bu nedenle piyasacı modelin gerçekte himayeci bir modele dönüşmesine yardımcı oluyor.
Demek ki bu kapanmanın, işlevsizleşmenin ardında yalnızca meslek kuruluşlarında yer alan sorumlular yok. Mimarlığı özel alana izole eden, mimarlığın kamusal boyutunu ihmal eden, çoğulculuğu talep etmeyen, kendi çıkarlarını her şeyin üstünde tutan, imtiyaz isteyen "mimarlık eliti"nin de bu kapanmada önemli bir payı var.
Diyebilirim ki bu iki yaklaşım, pazar ilişkilerinden kaçamayan ve kolayca tekelciliğe teslim olan ya da mimarlığın kamusal boyutunu ihmal ederek yaptıkları isin profesyonellik olduğunu iddia eden iki üç, karşıt gibi gözükseler de ayni sorunu temsil ediyorlar. Odanın bu değişim dalgasının etkisiyle artık bina resmi çizmekten başka mimarlıkla alakası kalmamış, sermayenin gücünü arkalarına alarak yaptıkları konut siteleri, iş merkezleri ile egoları iyice şişen kişilerin etkisine girmesinden ciddi bir şekilde korkuyorum.
İstanbul Bilgi Üniversitesi’nden Asli Odman, Birgün’deki söyleşisinde bugünkü konjonktürde kentsel dönüşümün yeni bir kesif olmadığını, 19. yüzyıl ütopyalarının bir kalıntısı olan "çarpık yapılaşma" söyleminin alınıp içinin doldurmaya çalışıldığını, bir bakıma da onun devamı, mirasçısı olduğunu söylüyordu. Ben de aynı fikirdeyim. Bu nedenle bu kamusal boyutu özellikle ihmal eden mimarların odada geçmişten bugüne hakim olan zihniyetten fazla bir farklılıkları yok. (Odman’ın sözlerinde ikinci olarak büyük sermayenin "cirit attığı" bir dönemde yerel aktörlerin katılımının giderek imkansızlaştığı yer alıyordu.)
Çünkü sorunun bir ucu şikayet ettiğimiz kapalılık ise, öbür ucu da her türlü iktidara, piyasa ilişkilerine bağımlılık. Bu nedenle mimarların yalnızca seçimlerde değil, sürekli bir biçimde Mimarlar Odası’nın tarafsız bir rol oynamasının ve dar bakışlara karşı çoğulluğu talep etmesinin ve profesyonellik alanını savunmasının çok daha etkili olacağına inanıyorum.
Bugün özellikle sorunlardan ders çıkarması gereken insanlar olarak bugün daha hassas olmamızın gerekli olduğunu düşünüyorum.
Tarafsızlık, ilkesizlik olmamalı.
Piyasa ilişkilerini bağımsızlıkla karıştıran, kamu ile ilişkilerinde kendi çıkarlarını temsil etmeyi sorgulamayan, mimari profesyonelliğin kamusal boyutu sorgulamadan gerçekleşemeyeceğini fark etmeyen kişiler bugünkü yönetim biçimini yenileyemezler. Belediyelerin kentsel dönüşüm projelerini sorunsallaştırmak ve etkilemek yerine sorgusuz sualsiz içinde yer alanlar, rekabetçi bir ortam oluşturmak yerine kendi konumlarını tartışmasız kılanlar mimarlığa katkı sağlayamazlar.
Sermaye ve iktidar ilişkilerini temsil edenler, mimarlığı temsil edemezler. Bu nedenle bir uçtan başka bir uca gitmemek lazım. Zaten odanın bugüne kadar işlevini yerine getirmemesinin bir bakıma sorumlusu piyasa ilişkilerine teslim olan, mimarlığın kamusal boyutunu sorgulamayan bu zihniyet.
Mimarlığa esnaf saflığı ve masumiyeti yetmez, fazlası gerekir.
Tepeden inmeci, tekelci kamu fikrinin karşısında ne yapılmalı? Özelleştirme, kentsel dönüşüm projelerine teslim olmak yerine profesyonelliğin kamusallığın oluşumundaki rolü nasıl sorgulanmalı? Kentin çeperlerinde sermaye gücünü arkalarına alarak gerçekleştirilen ideallerin kent merkezlerine sorgusuz sualsiz taşınmasına ve egoların şişirilmesine karşı nasıl bir farkındalık sahibi olunmalı?
Mimarlığın ve diğer uzmanlıkların en önemli sorunu sermayeye ve iktidara bağımlı olmak… Yalnızca seçime hazırlanarak bir şey değişmez, çabalar süreklilik göstermeli. Meslek kuruluşu çoğulculuğa imkan tanımalı, ilkeler düzeyinde daha tutarlı olmalı.
Korhan Gümüş
Sevgili Korhan, Kadir Topbaş’tan iş alan ve kentsel dönüşüm projelerinde yer alan, mimarlığın kamu alanını yok sayan ve "mimarlığa yol açın" bildirisiyle Mimarlar Odasını ele geçirmeye çalışan anlayışla birlikte hareket etmemene sevindim. İçlerinde bir çoğu tanıdığımız ve sevdiğimiz arkadaşlarımız olsa bile, bireysel çıkarları toplumun çıkarları üzerinde tutan bir anlayışın oda yönetimini ele geçirmesini düşünemiyorum (Kim ne derse desin Mimarlar Odası kentsel yağmaya en çok direnen kuruluşların başında geldi. Onları kutluyorum. Herkesin küçük bir koltuk ve paraya satıldığı bu günlerde, hiç taviz vermediler. Demek ki hala onurunu koruyan insanlar var.) Bu konudaki görüşlerimi yakında açıklayacağım. Sevgiler
Behiç Ak
Kim bilir ne rahattır?
Laptopuzu kucağınıza alıp üzerinde pijamalarınız veya daha konsept bir giysi ile bir yanınızda çayınız ya da saygın bir aperatifiniz, sanal alemin o sanal rahatlığında mimarlık aleminin bütün gizlerine ulaştığını varsayarak ona buna çatmak?
Kim bilir ne huzur vericidir?
Elinizde bulundurduğunuz mimarlık medyasının olanakları sayesinde hem rahatça hayatını sürdürmek hem de mimarlık aleminin köşe başlarını tutup yeni gayrimenkul sermayesinin ihtiyacı olan mimarlık trendlerinin sözünü oluşturmak?
Kim bilir ne kadar şık ve elegant görünüyordur?
Meslektaşlarınızın yıllarca emek vererek ve bedel ödeyerek edindiği deneyim, birikim ve tezlerine biçemsel hiçbir yanıt vermeden sanal alemlerin dedikodu malzemesi yapabilmek?
Kim bilir ne denli karlıdır?
Bir yandan kentsel dönüşüm konusunda mangalda kül bırakmayan yazılar yazarak sivil toplum etkinliklerine katılıp bir yandan da İstanbul’un en değerli tarihi bölgelerini yıkmak pahasına projeler geliştirmek; bu durumu yaratan rant mekanizmalarının sözcülüğünü yüklenerek dünyanın hiçbir uygar ülkesinde görülmemiş bu sosyal ve kentsel kıyımı yenileme trendleri adına savunabilmek. Ve bu mealde bilimsel raporlar düzenlemek? Ve de bütün bu mekanizmaların iç yüzünü bilip de susabilmek?
Kim bilir ne denli kıvanç vericidir?
Bugün üniversitelerde bin bir baskı ve disiplin zulmü içerisinde eğitimini tamamlamaya çalışan, eğitim ve yaşam sorunları ile hiç ilgilenmediğiniz bürolarda üç beş kuruşa çalışan, fason üreticiler haline getirip emeklerini gasp ettiğiniz genç meslektaşlarımızı; iş politik bedel ödemeye gelince sadece oda seçimlerinde iş başına çağırmak?
Kim bilir ne kadar bilimsel görünüyordur?
Bir yandan küresel ısınmaya karşı çıkıp bir yandan kentin akciğerlerinde ödüllü mimarlıklar ile yasam alanları yaratmak, bu mimarlık harikalarına yol verecek raporlar düzenlemek? Pazarlama safhasında yabancı ikonik mimarların ismini kullanıp uygulama safhasında meslek yasalarını delebilmek adına bu ikonik mimarların imzacıları olarak ortalığa çıkıp; bu uygulamalara karşı çıkanları mimarlığı sevmemekle suçlamak?
Kim bilir ne kadar demokratiktir?
Seçimler ile iş başına gelen meslek odaları yönetimlerini ve oda çalışanı meslektaşlarını dar grupçulukla ve anti demokratik olmakla suçlayıp; bugün ülkenin başına musallat olan yargı yürütme ve neredeyse yasama erkini elinde bulundurarak kentsel yağmadan medet uman iktidarlara bir yandan sözde karşı çıkıp; is ticaret ya da isimleşme alanına gelince karşı çıktığınız iktidarların yağma projelerini meşrulaştıran her turlu faaliyete cani yürekten katılabilmek ve meslek odalarınıza sanal ortamlardan hesap sorabilmek?
Kim bilir ne denli zor olmalı?
Bunca kolaylıktan sonra bu rezil yeni dünya düzeninin yeni mimarlık trendlerinin ninnisini dinleyerek uyuya kalmak?
Ve rüyalarınıza; iki yüz kişiye bir wc için mücadele eden yüzde seksen kullanıcı kısmını; çevre düzeni planı çalışmaları, kentsel dönüşüm, yenileme alanları adı altında kah toptan, kah parsel bazında tadilatlar ile perakende olarak yağma edilen tarih, doğa ve kültür miraslarını; en önemlisi evrensel mesleki etik değerleri sokmadan…
Sizlere yeni yılda, sanal ortamlarınızda yeni mimarlık trendleri eşliğinde nice hayırlı işler dileğimle… Kolay ve de rast gele…
Bütün bu olgulara yani "hayatin gerçeklerine direnen" mimarlara gelince yeni yılda işimiz yine çok zor…Ama varsın olsun…Umut gelen gündedir…Saygılarımla…
Mücella Yapıcı
(*)Mimarlığa Yol Açın!
Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi’nin yıllardır süregelen yönetim anlayışı, kendisini dar bir alana kapattı, mimarlığın gereksinimlerine yanıt vermekten uzaklaştı.
Biz aşağıda imzası bulunan mimarlar, yeni bir anlayışla ve genç bir yönetimle mevcut durumun değişmesini talep ediyoruz:
Mimarlar Odası tüm mimarlarla iletişime giren açık ve kapsayıcı bir meslek örgütü olmalıdır. Bir projeye karşı çıkmadan önce çözüm için üretilecek alternatiflerin onunu açmalıdır. Mali ve yönetsel şeffaflığı gerçekleştirmelidir. Telif haklarının takipçisi olmalıdır. Mimarlık mesleğinin ve mimarların güncel sorunlarına çözüm taşımalıdır. Ve tüm bunları toplum yararını öne çıkararak gerçekleştirmelidir.
Bu ilkeleri hayata geçirmeye söz veren Mimarlık İçin Mimarlar Grubu’nu destekleyin, Mimarlığa Yol Açın!
Turgut Alton, Emre Arolat, Neset Arolat, Saziment Arolat, Deniz Aslan, Ali Isik Aydemir, Emin Mahir Balcioglu, Emin Balkis, Hasan Barutcu, Omer Selcuk Baz, Ihsan Bilgin, Cafer Bozkurt, Turgut Cansever, Hasan Calislar, Candan Cinar, Gonca Cirakoglu, Alisan Cirakoglu, Feride Cicekoglu, Mutlu Cilingiroglu, Can Cinici, Cenk Dereli, Bunyamin Derman, Pelin Dervis, Fahri Dogu, Bogachan Dundaralp, Boran Ekinci, Cemal Emden, Ali Bahadir Erdin, Eylem Erdinc, Kerem Erginoglu, Ugur Erkman, Mert Eyiler, Murat Germen, Ersen Gursel, Melkan Gursel Tabanlioglu, Tulin Hadi, Sevinc Hadi, Cem Ilhan, Umut Inan, Arda Inceoglu, Necati Inceoglu, Mine Inceoglu, Huseyin Kahvecioglu, Omer Kanipak, Haydar Karabey, Mine Kazmaoglu, Adnan Kazmaoglu, Ferhat Keten,Hasan Kivircik, Guzin Konuk, Saitali Koknar, Ahmet Turan Koksal, Aykut Koksal, Yilmaz Kuyumcu, Mehmet Kutukcuoglu, Sinan Omacan, Tan Oral, Ahmet Onder, Kuyas Ors, Orhan Ozguner, Ahmet Ozguner, Suha Ozkan, Erdal Ozyurt, Sevki Pekin, Gulsun Saglamer, Yildiz Salman, Nevzat Sayin, Yavuz Selim Sepin, Isil Baysan Serim, Resit Soley, Zuhre Sozeri, Hakan Sengun, Ayse Senturer, Murat Tabanlioglu, Bulent Tanju, Ugur Tanyeli, Han Tumertekin, Ertug Ucar, Belkis Uluoglu, Ali Emrah Unlu, Murat Vefkioglu, Aydan Volkan, Omer Yilmaz, Cem Yucel, Atilla Yucel
ÖNEMLI NOT: Seçimlerde oy kullanabilmek için aidat ödeme zorunluluğu yoktur. Aidat borcunuz olsa bile hiçbir sorun ile karsılaşmadan oy kullanabilirsiniz.
SECIMLER: 27 Ocak 2008 Pazar, 09:00-17:00
Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi
Yildiz Sarayi Dis Karakol Binasi Barbaros Bulvari Besiktas
GENEL KURUL: 26 Ocak 2008 Cumartesi, 09:00-17:00
ITU Taşkışla / Prof.Dr. Nezih Eldem Salonu (109 Nolu salon)
LINKLER:
Resmi Web Sitesi: http://www.mimarligayolacin.org
Facebook: http://www.facebook.com/group.php?gid=8038737475&ref=nf
Arkitera Forum: http://forum.arkitera.com/showthread.php?t=17794
Email Grubu: http://groups.google.com.tr/group/mimarligayolacin
TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi
40. Donem Olağan Genel Kurul Çağrısı
Şubemizin 40.Donem Olağan Genel Kurulu ve "Teknik Kongre" aşağıda belirtilen gün ve yerde, ilan edilen gündemle yapılacaktır.84 yıllık Cumhuriyetin tüm kazanımlarının tek tek yok edildiği, ülkenin yeraltı ve yer üstü kaynaklarının kısa vadeli kazançlar uğruna peşkeş çekildiği, doğal, kültürel ve tarihi değerlerimizin hızla yok edildiği ve insanimizin kentsel dönüşüm ve kentsel yenileme projeleri adi altında evsizliğe sürüklendiği bir sureci "Değişen Mimarlık – Dönüşen Kent" teması altında değerlendireceğimiz Teknik Kongre’ye ve 39.Donem Yönetim Kurulu çalışmalarını değerlendirmek üzere Genel Kurulumuza katılmaya çağırıyoruz.
TMMOB Mimarlar Odası
İstanbul Büyükkent Şubesi
Salt cogunluklu Genel Kurul ve secim takvimi
1. Gun: Genel Kurul
19 Ocak 2008, Saat: 09.00-17.00 Yildiz Sarayi Dis Karakol Binasi,
Barbaros Bulvari-Besiktas/ISTANBUL)
2. Gun: Secimler
20 Ocak 2008, Saat: 09.00-17.00 Yildiz Sarayi Dis Karakol Binasi,
Barbaros Bulvari-Besiktas/ISTANBUL)
PROGRAM
1. Gun: TEKNIK KONGRE
"DEGISEN MIMARLIK-DONUSEN KENT"
Tarih : 25 Ocak 2008 Cuma, Saat: 09.30-19.00
Yer : ITU Taskisla / Prof.Dr. Nezih Eldem (109 No.lu) Salonu
2.Gun: SALT COGUNLUKSUZ GENEL KURUL
Tarih : 26 Ocak 2008 Cumartesi, Saat: 09.00-17.00
Yer : ITU Taskisla / Prof.Dr. Nezih Eldem (109 No.lu) Salonu
Gundem:
1. Acilis
2. Baskanlik Divani secimi ve saygi durusu,
3. Acilis konusmalari,
4. Konuklarin konusmalari,
5. Calisma raporunun okunmasi, uzerinde gorusme yapilmasi ve hakkinda
karar alinmasi,
6. Merkez Genel Kurulu?na goturulecek Sube Genel Kurul onerileri,
7. Yonetim Kurulu, Sorusturma ve Uzlastirma Kurulu ve Denetleme Kurulu
ve
Oda Genel Kurulu delege adaylarinin belirlenmesi ve tutanaga baglanarak
ilani,
8.Yeni calisma donemine yonelik oneriler, dilekler,
9. Kapanis.
3. Gun: SECIMLER
Tarih : 27 Ocak 2008 Pazar, Saat: 09.00-17.00
Yer : Mimarlar Odasi Istanbul Buyukkent Subesi, Yildiz Sarayi Dis
Karakol Binasi, Barbaros Bulvari-Besiktas/ISTANBUL)
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Yazar: www.kentvedemiryolu.com