Kent ve Demiryolu Menü

Kalıcı Başlantı:

Her Fabrika Arazisi İçinde Bir Meslek Okulu Olmalı

(yorumlar kapalı)

Ülkemizin geri kalmışlığının en büyük sebebi eğitim sorunudur. Halkımızın büyük çoğunluğu sağlık hizmetlerinde olduğu gibi ücretsiz ve kaliteli bir eğitim hakkından da yoksun bırakılmıştır. Özellikle teknik eğitim ve meslek okulları konusundaki yetersizliğimiz ülkemizi mesleksiz insanlar ordusuna dönüştürmüştür. Bu olumsuzluklara karşın cumhuriyeti kuran kadroları takip eden yurtsever insanların gayretiyle ülkemizde bu problemi çözmek adına köy enstitüleri ve diğer sanat mektepleri açılmıştır.

Köy enstitüleri; köylü gençleri nitelikli bir eğitime katarak birkaç meslekli öğretmenler yetiştirdi ve ülkemiz aydınlanmasına ivme kazandırdı. Ayrıca sanat mektepleri ve çırak okulları oluşturma projesi gerçekten ülkemiz kalkınmasında önemli bir rol oynamıştır.

 kdBu anlayışın sonucu olarak 1930’lu yıllarla birlikte ilk olarak TCDD, SEKA, ŞİŞECAM, BEYKOZ KUNDURA, TEKEL, DENİZ YOLLARI, TERSANE ve diğer kamu kurumlarında çıraklık ve sanat mektepleri kurulmuş oldu. Bu okullar sayesinde eğitimsiz ve mesleksiz insanlardan oluşan ülkemiz bahsettiğimiz bu çırak okulları ilk mezunlarını vermesiyle birlikte hem sanayinin kalkınmasına hem de ülkenin aydınlanmasına katkıda bulunmuştur.

Devlet kurumlarının 1930’lu yıllarda meslek okullarını kurmayı başarabilmiş olmasına karşın ülkemizdeki özel sektör patronları bu konuda kayıtsız kalmış ve çok az sayıda kalmış sanat okulları mezunlarını ve piyasada çıraklıktan yetişmiş genç sanatkârlarla işlerini yürütmeye çalışmışlardır.

Sanayinin böyle gidemeyeceğini gören ilk özel sektör kuruluşu Koç Holding olmuştur. Koç Holding’e bağlı Arçelik’in yönetim kurulu başkanı Lütfü Doruk büyük bir öngörüyle, Arçelik bünyesi içinde 1965 yılında çıraklık ve teknik eğitim okulunun temelini atmıştır.

Arçelik bundan böyle teknik elemanlarını doğrudan bu okul kanalıyla yetiştirmeye başlamıştır. Eğitim müfredatı, çalışma bakanlığı ve milli eğitim bakanlığı işbirliği ile oluşturulmuştur.

Fabrika kampüsü içinde bir meslek okulu bulunması fikri aradan kırk yıl geçmesine rağmen bizim gibi mezunlara bugün bile büyük heyecan vermektedir. Okulumuz işçi ve memur çocuklarının gözdesiydi. Çünkü ülke insanı meslekli olmayı önemsemeye başlamıştı. Okul yatılı ve ücretsiz olduğundan ailelere herhangi bir yük getirmiyordu. Dahası asgari ücretin yarısı kadar bir ücretle çalışıyorduk. Bu Koç Holding için de herhangi bir maliyet getirmediği gibi kalifiye, genç öğrencilerin üretime katkısıyla ekonomik kazanım elde ediyorlardı. Yani çırak okulları dışarıdan görüldüğü gibi sadece öğrencilerin bedava okuduğu okullar değildi, aynı zamanda sermaye için ucuz iş gücü anlamına geliyordu.

Okul tam gün olup, yarım gün eğitim ve yarım gün de pratik yaparak yürütülüyordu. Okulun yatılı olması henüz ergenlik döneminde arkadaşlık, kardeşlik, dayanışma, sorumluluk ve paylaşım gibi duyguları coşkuyla yaşamamıza vesile olmuştur. Bizden büyük işçi ağabeylerimizle çalışmamız erken olgunlaşmamızı sağlamıştır.

Çünkü 1960’lı yıllar Türkiye’de muazzam bir uyanışın ve demokrasi mücadelesinin ivme kazandığı yıllardır. İşçi hareketi ve sendikal hareket büyük bir gelişim içindeydi. Üniversite gençliği akademik ve demokratik hakları için sokaklardaydı. Özcesi işçi ve öğrenci gençlik hem kendi sorunlarına hem de ülke sorunlarına duyarlıydı. Tıpkı köy enstitüleri gibi çıraklık okulu öğrencileride teknik işlerin nitelik kazanmasında, hak ve özgürlükler mücadelesinin gelişmesinde rol oynamanın haklı gururu içindeydi.

Okulumuz ve fabrikadaki işleyiş sayesinde özgüvenimiz gelişti ve kabuğumuzu kırabildik.

Çıraklık ve teknik eğitim okullarının diğer fabrikalarıda kapsaması beklenirken 1973 yılında Arçelik tarafından ani kararla okulumuz kapatıldı. Okulumuzun kapatılması o günkü Arçelik yöneticilerinin korkaklığı ve dar görüşlülüğü nedeniyle gerçekleşmiştir.

Fabrikamızın işçilerinin canlı mücadeleleri biz öğrencilerin ilerici, devrimci fikirlerden etkilenmemiz kanımca okulun kapanmasına neden olmuştur. Yapılan bu yanlışla ülkemizin geleceği olan genç kadroların önü kesilmiş, Lütfi Doruk’un bu önemli projesi kar hırsı ve öngörüsüzlük yüzünden akamete uğramıştır. Bu proje devam etmiş olsaydı, diğer büyük sermaye grupları da bu açılımı takip etmek zorunda kalacaklar ve ülkemizin kalkınması, gelişmesi konusunda yeni bir dönem açılmış olacaktı.

Bu tespitlerimizin haklılığı o kadar ortadadır ki aradan 35 yıl geçtikten sonra "meslek lisesi memleket meselesi" sloganıyla Koç Holding yeni bir sosyal sorumluluk projesine girişerek adeta çırak okullarıyla ilgili günah çıkartmaktadır.

Yine çıraklık ve sanat mektepleri projesinin kamuda yapılan yanlışlar sonucu Demiryolu Meslek Okulları’nın kapatılması nedeniyle artık o bünyeden ne makinist, ne revizör, ne tornacı çıkmamaktadır.

Deniz Yolları kaptanlarını özel okullardan temin etmektedir. Kamu kurumları gözden çıkarılmış ve kısırlaştırılmıştır. Bugün ülke demokratlarının, aydınlarının, sendikacılarının çıraklık ve teknik eğitim okullarının yeniden devreye sokulması için uğraş vermeleri gerekmektedir.

Sloganımız "her fabrika arazisi içinde bir meslek okulu olmalıdır.".Bütün kamu kurumlarında yatılı meslek okullarının kurulmasını hep beraber seslendirelim.

Nitekim bu eksiklik görülmeye başlamıştır. Türkiye Tekstil Sanayisi İşverenleri Sendikası yüz milyon dolarlık yatırımla Çerkezköy, Adana ve Kayseri’de eski sanat mekteplerinin günümüz koşullarına uyarlanmış modelini hayata geçirdi.

Mesleki ve Teknik Eğitim Merkezi (METEM) adı verilen bu okullardan tekstil konusunda teknik eleman yetiştirmek için Almanya’daki teknik okul eğitimini örnek alarak Almanya eğitim bakanlığıyla müfredat işbirliği protokolünü imzaladılar. Metem okulundan mezun olan gençler tüm Avrupa ülkelerine çalışma imkânına kavuşacaklardır.

Bu projelerin bütün iş kollarında yaygınlaşması için elimizden geleni yapmak boynumuzun borcudur. Ülkemizin meslek sahibi gençlerle önünün açılması şansı vardır. Bu şansı mutlaka değerlendirmeliyiz.

 

Arçelik Çıraklık ve Teknik Eğitim Okulu

1970 Mezunu

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Yazar: hayri erol