Ulaşım Sorunlarına Yanlış Yaklaşım
Hızın saatte 90 kilometreden 110 kilometreye çıkarılması ile, kuramsal olarak; Kaza sayısında %22 Yaralı sayısında %49 Ölü sayısında %83 artış beklenmeli.
Mete Örer, meteorer@rmtconsult.com
Kısaca "kişilere ve eşyaya yer ve zaman yararı sağlamak" olarak tanımlayabileceğimiz ulaşım konusunda doğrudan ve dolaylı pek çok karar fazla düşünülmeden alınıyor, sonra istenmeyen sonuçları ortaya çıkınca hayıflanıyor. Hâlbuki alınacak bazı önlemlerle istenen sonuçlara varmak olasıdır. Bu uygulamalar Dünyanın en büyük ulaşım ağına ve taşıt filosuna sahip olan ABD’den aktarılıyor.
TEMEL KAVRAMLAR: Alınan ilk önlem, taşıtların değil onların yolcularının istedikleri yere gitmesi amaçlandı ve içinde tek yolcu taşıyan otomobillerin otoyollarda bile en sağ şeritten bir şerit daha sola açılması engellendi ve bu taşıtların geçiş ücretleri ayarlandı. Bu amaçla "taşıt paylaşma" ve "taşıt havuzu" gibi uygulamalara gidildi. En etkin önlem de, kent merkezinde sokak üzeri park yasaklandı, kamu kurumlarının çalışanlarına park yeri sağlaması yasaklandı.
Bu önlemin ilk uygulaması Boğazdan geçen taşıtlardan alınan geçiş ücretinin içinde 1 kişi bulunan taşıtlarda 15 TL’ye çıkarılması, 2 kişi olanların şu andaki ücreti ödemesi 3 ve daha fazla yolcu taşıyanların ise bedel ödemeden geçmesi şeklinde olabilir. Bu durumda köprülerden geçenlerin sayısı %30 kadar inecektir.
Unutulmamalı ki, şu andaki sorun; köprülerin kapasitesinden çok, gelen ve geçen taşıtların kent dokusu içinde toparlanıp dağılamamasından kaynaklanmakta. Bu sorun köprü yapılarak giderilmez. Hele bu köprünün "istem hattı" denilen; kentte yaşayanlardan karşı tarafa geçme durumunda olanların izlediği, başlangıç/son çizgisi üzerinde olmaması, belirli bir yarar sağlayamayacağı gibi yeni sorunlar da yaratacaktır.
Asırlarca önce uygulanan ciddi şehircilik kurallarının uygulanmaması çok pahalıya mal oluyor. Hemen ciddi planlama sürecine girilmelidir.
HIZ: Diğer bir konu bölünmüş yollar ve karayollarındaki hız sınırlamalarıdır. Ulaşım sistemlerindeki hız sınırlamalarının nedenleri şunlar:
1. Sistemler arasındaki dengenin sağlanması, yani istemleri karşılayacak olan sistemin seçilmesinde "ülke çıkarlarını en çoklayacak" sistemin seçilmesi için ortam yaratmak. Örneğin otobüslerin şimdi olduğu gibi saatte 110 kilometreden daha hızlı gitmelerine göz yummak, demiryolu yolcu taşımacılığını ortadan kaldırmıştır. Şu anda TCDD neden zarar ediyor diye merak ediyoruz.
2. Akaryakıt tüketimini azaltmak. Bu nedenle ABD’de otoyollarda ençok hız saatte 55 mil yani saatte 90 kilometredir ve nedeni akaryakıt tasarrufudur. Ciddi bir hız kontrolü ile yılda 500 milyon dolarlık yakıt tasarrufu yapılabilir.
3. Güvenliliğin azalmasını önlemek. Hızın saatte 90 kilometreden 110 kilometreye çıkarılması ile kuramsal olarak;
Kaza sayısında %22 Yaralı sayısında %49 Ölü sayısında %83 artış beklenmeli.
Bölünmüş yollardaki hız sınırlaması konusunda söylenecek çok şey vardır. Bir yolun projesi yapılırken uygun bulunup kararlaştırılan bir "tasarım hızı" vardır. Bu hız projeli yapılan devlet yollarında saatte 120 kilometredir. Buna karşılık gelen işletme azami hızı;
120 x 0,75 = 90 km/saat olur. Yani saatte 90 kilometre hız bir hesaba dayanmaktadır.
Proje hızı saatte 120 kilometre olan devlet yolunun yanına bir yol yaparsanız, burada uygulanacak hız, kopyalanan yoldaki kadar olacaktır. Başka bir deyimle saatte 90 kilometre. Hızı artıranlar maddi kayıpların yanında bu yollarda ölecek ve sakat kalacakların hesabını vermelidir.
Sonuç
Ulaştırma hizmetlerinin ülkemizde iyi olmamasının yıllık kaybı 12 milyar dolar civarındadır. Sadece Ankara-İstanbul otoyolunun Bolu’dan geçmesinin yıllık kaybı 120 milyon dolardır. Bu kayba Ankara- İstanbul hızlı demiryolunun 170 kilometre daha uzun olarak Eskişehir’den geçirilmesinde ısrar edilmesinin faturası da eklenecektir. Denizden yararlanılmamsı da büyük değerlere mal olmaktadır. Karadeniz sahil yolu gibi. Kentsel alanlarda hızın saatte 50 kilometreden yukarıya alınmasının kentte yeni yollar yapılmasını gerektireceği bile bilinmemekte veya başka amaçlarla istenerek yapılmaktadır.
NOT: Bu yazı daha önce Cumhuriyet Gazetesi eki Bilim Teknoloji Dergisinin 23.07.2010 tarih 1218 sayısında yayınlanmıştır.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Yazar: Mete Orer