Yalı Garımız Haydarpaşa
Haydarpaşa Adı Nereden Geliyor?
Çayır ve gar binası adını bir Osmanlı devlet adamından almıştır. Osmanlı tarihinde ise iki Haydarpaşa bulunmaktadır. İlki 1512–1595 yılları arasında yaşamış, Sultan II. Beyazıt ve Kanuni Sultan Süleyman dönemlerinde devlet hizmetinde bulunan mimar ocağında yetişmiş Haydar Paşa’dır. Ulukışla ilçesine adını veren büyük kışlanın planlarını da o hazırlamış bir süre yapımına nezaret etmiş daha sonra Anadolu’nun çeşitli yerlerinde köprüler yapmış seferlere katılmış, Sivas ve Cezayir Beylerbeyliğini yaptıktan sonra “Kubbe Vezirliğine” getirilmişti.Kanuni Sultan Süleyman için Üsküdar’da yaptığı Kavak Sarayının karşılığında kendisine hediye edilen bağlar Onun adıyla anılmıştı. İkinci Haydar Paşa ise yenilikçi padişah III. Selim döneminde yaşamış semtte bulunan geniş arazisine kışla yaptırmıştı. İddialara göre semt de daha sonra hastaneye dönüştürülen bu kışla nedeniyle Haydarpaşa adını almıştır. Ancak III. Selim döneminden çok önce yaşayan Evliya Çelebinin ünlü eserinde “Haydarpaşa’nın bağlarından” söz etmesi semte adını veren kişinin ilk Haydar Paşa olduğu iddiasını güçlendirmektedir.
Haydarpaşa Çayırı
Osmanlı döneminde Haydarpaşa Geniş bir çayırlıktı. Bu çayırlıktan geçen ve iki yanında ulu ağaçların yer aldığı dere bugün kapalı olan Et Balık Kombinasının bulunduğu yerde denize dökülürdü. Dönemin nice büyük aşkları da bu çayırda tomurcuklanmıştı. O zamanlar henüz otomobil dünyaya gözlerini açmamış olduğundan kupa, landon, fayton gibi atlı arabalarla çayıra gelen hanımlara fesli, redigotlu İstanbul efendileri çapkın bakışlar atar, gözlerin flörtünden doğan aşklar daha sonra mektup alıp vermelerle, yemyeşil çayırlar üzerinde tenhalarda kuytularda gizli buluşmalarla sürüp alevlenirdi.
Haydarpaşa çayırı aynı zamanda sefere çıkan Osmanlı Ordularının toplanma ve harekât noktasıydı. V. Murat ve Sultan II. Abdülhamit’in şehzadeliği sırasında sünnet düğünleri burada bulunan Sultan II. Mahmut’a ait bir köşkte yapılmıştı. Sultan Abdülhamit’in kız kardeşi Adile Sultan da bu çayırda dillere destan bir düğünle Tophane mareşali Mehmet Ali Paşa ile evlenmişti. Düğünde İtalyan Baloncu Comaski de Sultan’ın isteği üzerine burada bir gösteri uçuşu yapmıştı. Comaski çayırı dolduran kalabalığın şaşkın ve heyecanlı bakışları arasında havalanmış Marmara’ya doğru süzülerek uzaklaşmış ve bir daha kendisinden haber alınamamıştır. Bu cesur baloncunun ters bir rüzgarla Marmara’ya düşerek yaşamını yitirdiği sanılmakla birlikte ne kendisinden ne de balonundan en ufak bir iz bile bulunamamıştır.
Çayırda Kazma Sesleri
Nice aşklara olaylara tanık olan Haydarpaşa çayırının şiirsel sessizliği 24 Ağustos 1871 günü birden bozuldu. Çayıra elleri kazmalı yüzlerce kişi toplanmış harıl harıl kazmaya başlamıştı. Ne vardı ne oluyordu? Bu güzel mesire yerinin ellerinden gideceği korkusuna kapılan Kadıköylüler sordu, soruşturdu ve sonra gerçeği öğrendiler. Haydarpaşa İzmit Demiryolunun yapımına başlanılmıştı. Çayırdan trenler geçecek kuşların cıvıltılarının yerini buharlı lokomotiflerin sesleri, gürültüsü alacaktı.
İlk Gar Binası
Devletin Kendi mali gücü ve imkânlarını seferber ederek başlattığı demiryolu yapımı iki taraftan da (İzmit’ten 7 Ağustos 1871 Haydarpaşa yönünden ise 24 Ağustos 1871 tarihinde demiryolu yapımına başlanılmıştır.) hızla sürdürülürken bir yandan da ek tesisler için çaba harcanıyordu.
7 Ağustos 1871 Nafia Nazırı (Bayındırlık Bakanı) Ethem Paşa’nın ilk kazmayı vurmasıyla Haydarpaşa- İzmit demiryolu hattının yapımına başlanmıştır.
Bu hattın yapımında Türk kurmay subayları ile birlikte birkaç İngiliz ve Fransız yol ve maden mühendisleri çalışmıştır. Ebüzziya Tevfik Bey, Yeni Osmanlılar Tarihi, adlı eserinde: “1289 senesi Şaban’ın 16. Cuma günü (18 Ekim 1872) Mithat paşa bazı vekiller ve özellikle Nafia Nazırı (Bayındırlık Bakanı) Ethem Paşa da yanında olduğu halde, bir sene evvelden beri inşa edilmekte ola İzmit demiryolunu muayeneye gitmişti. Fakat bu açılış merasimi değildi…” demektedir.
Haydarpaşa’da inşa edilen ilk kâgir istasyon binasının Mimarı İtalyan Giovanni Batistta Barborini’dir. Bina ünlü mimar tarafından 72 bin frank karşılında yapılır. Temel atma töreni 11 Mart 1872’de gerçekleşir. Bu günkü Haydarpaşa Köprüsünün İngiliz Mezarlığı tarafındaki son ayağın bulunduğu yere bu günkü gar binası ile mukayese bile edilemeyecek gösterişsiz bir istasyon binası yapılmış memur ve işçilerin kalacağı lojmanlarda bunun yanında yer almıştı. Yapı 22 Eylül 1872 tarihinde Haydarpaşa Pendik hattının sefere başlamasıyla hizmete açılmıştır. Gar binasının yakınında kagir bir vapur iskelesi inşaatına da aynı zamanda başlanılmıştır. İnşaat için gerekli malzemenin artmasıyla gar binasının önünden iskeleye doğru ray döşenmiş böylelikle malzemenin taşınmasında kolaylık sağlanmıştır. Ancak kısa zamanda bu iskele de yetersiz kalarak uzatılmıştır.
Yapı demiryolunun doğu yakasında konumlanmıştır. İstasyon binası dışında iskele ve depolama alanları mevcuttur. Ancak daha sonra yetersiz kalan yolcu binası birçok onarım geçirmiştir. Eski fotoğraflardan öğrenildiğine göre ilk yapı Neoklasik tarzda merkez kısmının vurgulandığı üçlü bir bölmeye sahip iki katlı bir yapı iken daha sonra onarım sırasında merkez bölümüne üçüncü bir kat eklenmiş ve cephe düzeni değiştirilmiştir.
Kolağası Mehmet Raif’in belirttiğine göre Haydarpaşa Garı, 1894 yılında meydana gelen depremde tamir olamayacak kadar zarar gördüğünden ” bu defa bir tarz-ı hasenede tecdiden (yenilenerek) inşa kılınmıştır. Onarım kitabesi Ankara TCDD Müzesinde korunmaktadır. Bu kitabeye göre yolcu binası 1312 Hicri (1894–95) yıllarında yeniden inşa edilmiştir. Aynı kaynakta bu yapının karşısında Sultan Selim’in Darüsaade Ağası Halid Ağa’nın yaptırmış olduğu bir çeşme ile demir parmaklılıkla çevrili birkaç yüz kişilik bir namazgâh mevcut olduğu belirtilmiştir.
İlk Tren Sesi
Takvimler 22 Eylül 1872 (Cumartesi) tarihini gösterirken bu mütevazi hatta ilk tren düdüğü işitildi. Haydarpaşa Pendik hattı tamamlanarak işletmeye açılmıştı. Saatte en fazla 30 km hız yapabilen Alman malı küçük lokomotiflerin çektiği 4-5 ahşap vagondan oluşan katarlar ilk yolcularını taşımaya başladı.
İlk yolcu trenlerinin lokomotifleri marka olarak ünlü Alman sanayici August Bosig’in soyadını taşıyordu. Buhar gücüyle ve yakıt olarak ilk önceleri odun sonraları kömür kullanılan bu lokomotifler saatte 30-50 km hız yapabilmekteydi. Bu lokomotiflerin çektiği ilk vagonlar sahanlıklı ve çok küçüktü. Yolcunun ekonomik durumuna göre seyahat edebilmesi için üç mevkiye ayrılmıştı. Birinci mevkide oturulacak yerler vişneçürüğü kadife ikinci mevkide yeşil çizgili kadife ile kaplanmıştı. Üçüncü mevki yolcuları ise tahta sıralarda oturmak zorundaydı. Bunun yanı sıra vagonlarda oturulacak yerler mektep sıraları gibi önlü arkalı değildi. Uzunlamasına konulmuştu. Bu uzun sıralar mevkiye göre 3 ya da 4 yolcunun yan yana oturmasına elverişliydi.
O dönemde Kadıköy yakasında ulaşım aracı olarak sadece atlı arabalar vardı. Otobüs otomobil henüz doğmamış şehrin Rumeli yakasında çalışmaya başlayan tramvaylarda bu yakaya henüz intikal etmemişti. Orta halli insanların özellikle uzun mesafelere gitmek için binecekleri atlı arabalar için alınan ücret ise çok fazlaydı.
Bu nedenle halk Haydarpaşa’dan çalışmaya başlayan trenlere büyük ilgi gösterdi. Güvenilir ve ucuz olması her insanın gelirine göre yolculuk yapabilecek mevkilere ayrılması bu ilgiyi arttırdı. Demiryolunun Anadolu yakasına bir başka katkısı da semtlerin gelişmesine yardımcı olmasıydı. Gerçekten de ulaşım olanaklarının artmasıyla birlikte zaman içinde demiryolunun geçtiği semtler birbirinden zarif ahşap köşk ve konaklarla süslenecek, birçok ünlü devlet adamı bu semtlerde köşkler yaptırmak için birbirleriyle adeta yarışacaklardı.
Bahçeli Haydarpaşa Gar Gazinosu
Yazar Sermet Muhtar Alus bir makalesinde yer verdiği eski Haydarpaşa’yı şöyle aktarmıştı. “Eski iskele çok daha beride derenin hemen ağzındaydı. İdare-i Mahsusa’nın 11 nolu tontonundan 21 numaralı ve iki başlı hırtlanbasından oracığa inen sürü sürü halk istasyonun önüne kadar taban teper, vagonlara binerdi. İstasyonun bitişiğinde geniş bahçeli bir gazino vardı. Müşterilerinin çoğu paşadan, beyden akşamcı kimselerdi. Daire dönüşü köşke gitmede bir taşla iki kuş vurmak meramındalar. Ahenkle kulakların pasını gidermek hemde keyfe tatlı tatlı siftah etmek. Gazinoda Cuma Cumartesi Pazar akşamları ince saz çalardı.
Yeni Gar Binasının İnşası
İstanbul 30 Mayıs 1906 günü önemli bir olaya tanık oluyordu. Haydarpaşa’da toplanan yüzlerce kişi törenin başlamasını sabırsızlıkla bekliyorlardı. Eski ve küçük istasyon binası gün geçtikçe artan ihtiyacı karşılayamaz hale geldiğinden yerine bir yenisinin yapılması kararlaştırılmıştı.
Bu konuda Sultan II. Abdülhamid şöyle demişti. ” Bunca kilometre demiryolu yaptım memlekete, çelik rayların ucu Haydarpaşa’da. Koca binalarıyla Liman yaptım yine belli değil. Bana o rayların denize kavuştuğu yere öyle bir bina yapın ki, ümmetim baktığında buradan bindin mi hiç inmeden Mekke’ye kadar gidilir desin“
Binanın şehrin Asya kıtasına açılan kapısı olması bakımından büyük bir önem taşıdığı belirtiliyordu. Binanın başka bir özelliği ise denizin üstüne yapılacak olmasıydı. Anıt bina denize çakılacak ahşap kazıklar üzerinde yükselecekti. Bir başka deyişle “yalı gar” olacaktı.
Yeni inşa edilecek garın bir mimari proje yarışma sonucu belirlenmesine karar verilmiştir. Yarışmayı Philipp Holzmann & Co. Şirketine mensup Otto Ritter ve Helmut Cuno kazanmışlardır.
Temel Atma Kutlamaları
30 Mayıs 1906 tarihinde bir yandan kurbanlar kesiliyor, bir yandan dualar okunuyor istasyonda bulunan lokomotiflerde düdükler çalarak bu olayı tüm İstanbul’a duyuruyordu. Daha sonra temeli oluşturacak kazıkları çakacak olan şahmerdan çalışmaya başladı. Çıkan ses kalabalıktakilerin yüreğini ağzına getirirken, o ana kadar böyle bir gürültüye alışık olmayan Kadıköylüler de şaşırdı. Kimileri pencerelere, kapılara hücum ederken ne olduğunu anlamaya çalıştı. Bittiği zaman görkemiyle herkesi adeta büyüleyecek olan ve günümüzde de tüm güzelliğiyle ayakta duran Haydarpaşa Gar binasının inşaatına başlanılmıştı.
23 Mart 1889’da Haydarpaşa Garı yapımı için Alman’lara imtiyaz verilmişti. Otto Ritter ve Helmuth Cuno isimli iki Alman mühendis mimar Haydarpaşa Garı’nın plan, projesini ve kontrol mühendisliğini yürütmüştü. Garın yapımı için ilk önce, İngiliz Mezarlığının ön kısmı Et ve Balık Kurumu’nun yanından, Haydar Baba Türbesi’nin önüne kadar olan çok geniş alan doldurulmuş ve bunun için lazım gelen toprak, Haydarpaşa Sahrası’nın sol tarafı ile Behiç Bey Sokağı arasındaki kısımdan temin edilmiştir.
Bina kazıklar üzerinde yükselecekti. İnşaat tekniği bu günkü gibi gelişmediğinden bu iş buharlı şahmerdanlarla gerçekleştirildi. Aylar süren çalışma sonunda beş katlı yapının temelinin her biri 21 metre uzunluğunda ve 0.35X0.35 m kesitinde ve suya karşı yalıtılmış 1700 kazık denize çakıldı. Binanın yapımında İtalyan ve Türk taş ustaları çalışmışlardır. İtalyan taş ustalarının ikametleri için Haydarpaşa gar binasının mimari özelllikleri yansıtan bir binada Yeldeğirmeninde inşa edilmiştir.Bina bu gün hala yaşamını sürdürmekte olup TV dizilerinden “melekler korusun” bu binada çekilmiştir.Haydarpaşa Gar Binası Planı ve Mimari Özellikleri
Yapının planı iki kolu farklı uzunlukta olan “U” şeklindedir. Gar binasının döşemeleri pembe granitten taşıyıcı ve bölücü duvarlar ise tuğladan yapılmıştır. Kullanılan taşlar Osmaneli, Hereke ve Vezirhan’dan getirilmiştir. Yapı Volta döşemelidir. Bunun bir istisnası güneydoğu köşede yer alan kulede görülen tonoz sistemidir.
Neorönesans etkili gar binasının cephe kaplaması sarı yeşil renkteki Lefke (Osmaneli) taşından yapılmıştır. Kuzey cephesi ile avluya bakan cepheler yer yer sıvalıdır. Yapının çatısı 1917 yılında geçirdiği yangının ardından 1930’lu yılların sonlarında çelik strüktürlü olarak yeniden yapılmıştır. Çatı arduvazla kaplanmıştır. 2010 yılında çatı içinde yapılan döşeme çalışmaları esnasında çatının ön cephe üzerindeki kısmı tamamen kısa ve uzun kenarları ise kısmen yanmıştır.
Yapının yolcu salonuna, güney cephesinde yer alan ve cephe boyunca uzanan basamaklar ile yükseltilmiş büyük sepetkulpu kemerleri olan üç kapıdan girilir. Kemerlerin içinde vitraylar yer alır. 1979’daki patlama sonrasında kırılan vitraylar vitray sanatçısı mimar Şükriye IŞIK tarafından yenilenmiştir.
Bu kapıların açıldığı salon 20X40 m. boyutlarında, iki kat yüksekliğinde dört fil ayağı üzerinde yükselen yarım daire kemerler ile taşınan geniş açıklıklı bir alandır. Bu salon doğrudan peronlara açılmaktadır. Salonun doğu ve batı kenarları yolculara hizmet veren bürolara ayrılmıştır. Salonun tavanında ve kemer çevrelerinde kalem işi süslemeler vardır. Yapının doğu cephesinde dışarıdan girişleri olan eskiden PTT ve bir inzibat karakolu olarak kullanılmış olan mekânlar bulunmaktadır. Yine zemin katta bu kanat üzerinde ünlü gar lokantası yer almaktadır.
Güneydoğu köşedeki kulede yer alan girişten TCDD 1.Bölge Müdürlüğü yönetim bölümlerine ulaşılır. Bu girişten ulaşılan ve yönetim katlarına çıkan merdiven asansörün çevresinde “U” şeklinde dolanır. Merdiven trabzanları, merdiven taşıyıcıları olan çapraz tonozlar duvardaki büyük boyutlu resimler bu alanı oldukça gösterişli kılar. Ulaşımı kolaylaştırmak amacıyla yapının kollarının ucunda birer merdiven daha bulunur.
Yapının köşelerindeki odalar dairesel planlıdır. Diğer odalar kanatların her birinde yer alan koridorlar üzerine karşılıklı sıralanmıştır. Bu odaların kimi denize kimi ise peronlara bakmaktadır. Özgün iç kapı kasaları çeliktendir. Kapıların üzerinde bazılarında içeriden bazılarında dışarıdan açılan sürgülü kapakları olan küçük açıklıklar bulunur. 2006 yılında başta 3 kat olmak üzere bazı odaların kapıları sökülerek Amerikan kapı diye bilinen kapılar ile değiştirilmiştir. Özgün durumda günümüze gelen oda duvar ve tavanlarında kalem işi süslemelere rastlanmaktadır. Birçok odanın özgün durumunu korun(a)mamıştır. Günümüze kadar özgün özelliğini sürdüren odalardan biride “PERMİ” odası olarak bilinen 1 katta ve denize bakan odadır. Odanın tavanında kanatlı teker olan TCDD amblemi 4 köşeye yerleştirilerek kalem işi süsleme tüm tavana yapılmıştır. Önce personele verilen ücretsiz taşıma hakkının (PERMİ) kaldırılması sonucu personelin bu odada yaptırdığı işlemden ayağının kesilmesine neden olmuştur. 2010 yılındaki yangına itfaiyenin deniz suyu ile müdahalesi esnasında büyük çapta hasar gören oda bakım ve donatı değişikliği yapılarak Bölge Müdür Yardımcısına verilmiş olması personelin ve araştırmacıların ziyaretçilerin görüşünü zorlaştırmıştır.Zemin kat cephesinde bosajlı taş kullanılmışken, üst katlarda taraklanmış kum taşı kullanılmıştır. 1917 yılındaki patlamanın ardından yapılan onarımda bu taşlar çürütülerek yenilenmiştir.
Yapının güney cephesi, dairesel kesitli plastırlar, üçgen pencere alınlıkları, konsollarla desteklenmiş korniş ve kat silmeleri, köşelerde yer alan kulelerin taş korkuluklu balkonları ile zenginleştirilmiştir. Yapıyı taçlandıran saat Gar binasının en karakteristik özelliklerinden biridir. Saatin yer aldığı kalkan duvarının en üst parçası, 1999 depreminde yerinden oynayarak kendi ekseninde dönmüştür.
Haydarpaşa Garın Hizmete Açılması ve Açılış Töreni
Haydarpaşa Garın açılış töreni 1909 (Hasan Özpunar arşividir)
İmtiyazın verilmesinden 10 sene 5 ay sonra, 19 Ağustos 1908 tarihinde işletmeye açılan gar binasının yapımı iki yıl dört ay sürmüştür. 19 Ağustos 1908 günü yapılan açılışın ardından inşaat sürüyordu. Binanın bir bölümü ve yolcular için yapılan bekleme salonları hizmete girmişti. Bütün tesislerin tamamlanması ise 4 Kasım 1909 tarihinde mümkün olmuştur.
19 Ağustos 1908’de açılan gar binası 1909 senesi başlarında yanmış ve yeniden onarılarak 04 Kasım 1909 günü fırtınalı bir havada yapılan sade bir törenle hizmete girmiştir. Açılış konuşmasını Anadolu Bağdat Demiryolu Genel Müdürü Huguenin adına Genel Müdür yardımcısı Kautz yapmıştır. Bu açılış törenine Padişah Sultan Reşat adına Başyaver Hurşit Paşa ile Başmabeyinci Lütfi Bey görevlendirilmiş ve Nafia Nazırı (Bayındırlık Bakanı) Hallacyan Efendi de bir nutuk söylemiştir.
Haydarpaşa garın yolcuların kullanımına açılması ise 1909 Mart ayının sonlarına doğru olmuştur.
Lütfi Simavi (Lütfi Bey) Haydarpaşa Gar açılış töreni günü yaşadıklarını “Sultan Mehmet Reşat Han’ın ve Halefinin Sarayında Gördüklerim (Osmanlı Sarayı 1909–1919)” adlı kitabında bize şöyle aktarmaktadır.
22 Teşrin-i evvel 1325 (4 Kasım 1909) Padişah’ın doğumunun yıldönümü dolayısıyla açılış töreni icra olunan Haydarpaşa Garı’na Ser-yaver Hurşid Paşa ile gönderildim.
Deniz pek sert idi. Bizi Haydarpaşa’ya götürecek olan istimbot’un kaptanı, Saray rıhtımından açılınca, tehlike olduğunu ve mes’uliyeti üzerine alamayacağını beyan ettiğinden köprüye gidip Haydarpaşa vapuruna binmeye mecbur olduk.
Şehzade Seyfettin Efendi kaptanlık etti. Seyfettin Efendi’nin hemen her gün merak sebebiyle Haydarpaşa vapurunda bu vazifeyi yerine getirdiğini öğrendim.
31 Mart Olayı’nda ismi defalarca zikredilen II. Abdülhamid’in musahibi ( Padişah’ın hususi işlerinde bulunanlar) Nadir Ağa’yı ilk defa olarak vapurda gördüm. Seyfettin Efendi bizi tanıştırmadığından Nadir Ağa’ya Velinimet Efendisinin nezdine, Selanik’e niçin gitmediğini sual ettim.
Nadir Ağa manidar bir tavırla: “Ben kendilerini çok gördüm. Görmeyenler gitsin” cevabını verdi.
Gayet sert olan havaya rağmen Şehzade vapuru büyük bir maharetle idare ederek bizi güvenle Haydarpaşa İskelesi’ne ulaştırdı.
Anadolu Şimendiferleri Kapı Kethüdası Kiryoka Efendi iskelede Padişah’ın namına gelecek olan özel memurları bekliyordu. Bizi selamladıktan sonra Seyfettin Efendi’yi kaptan zannıyla hareket saatini nazar-ı dikkate almayarak emri beklemesini tembih etti. Cevap almaması üzerine hiddet ettiğinden kapı kethüdasını ikaz eyledim. Affını talep ile karışık kandilli temennalar ederek ( eli eğilip yere kadar uzatarak ve başa götürerek verilen selam) bize refakat etti.
Felaketler Haydarpaşa Gar binasının peşini bırakmıyor.
19 Ağustos 1908’de açılan gar binası 1909 senesi başlarında yanmış ve yeniden onarılarak 04 Kasım 1909 tarihinde resmi açılışı yapılmıştır.
6 Eylül 1917 günü bir sabotaj sonucu meydana gelen patlamada Suriye cephesine gönderilecek mühimmatın infilak etmesiyle Haydarpaşa gar ve Liman binaları büyük hasar görmüştür. 1 tren dolusu asker hayatını kaybetmiştir. Olayda ölenlerin sayısı padişahın emriyle bir süre gizlenmiştir. Ancak kulaktan kulağa yayılınca acı gerçek kamuoyundan saklanamamıştı. 1917 yılındaki sabotaj sırasında yanarak yok olan çatı, 1930’lu yılların sonlarında çelik strüktürlü olarak yeniden inşa edilmiştir. Bu yangın ve patlamalar esnasında bir şarapnel parçası çatının konstrüksiyonundaki putrellerden birine saplanmıştır. 1930 yılındaki çatı restorasyonunda söz konusu parça saplandığı yerde anı olarak bırakılmıştır. Ancak 2000 yılında yapılan çatı bakım onarım çalışmasında bu parça yerinden çıkartılarak atılmıştır.
Daha 1917 yılındaki sabotajın yaraları sarılmadan Haydarpaşa bu kezde 1918 yılında İngiliz savaş uçaklarının saldırısına uğradı. Bunların ilki Sultan VI. Mehmet Vahdettin’in tahta çıkış törenlerinin yapıldığı 4 Temmuz 1918 günü yaşandı. İngiliz savaş uçakları bu kez Haydarpaşa’nın sabotajı sırasında hasar görmeyen bölümlerini hedef almışlardı. Bu saldırıda ölenlerin sayısı bilinmezken bunu 18 Ekim 1918 günü yapılan büyük saldırı izledi.
Haydarpaşa Gar 15 Ocak 1919 dan 23 Eylül 1923 gecesine kadar ingiliz işgalinde kalmıştır. Yukarıdaki fotoğraf 24 Eylül 1923 günü yapılan kutlamaya aittir.
15 Kasım 1979 tarihi sabah 05.20 de İndependanta adlı Romen tankerinin infilakı sırasında Haydarpaşa garın camları ve vitrayları kırıldı.
1999 yılındaki Gölcük/Adapazarı depremlerinde de bina büyük çapta hasar almadığı iddia edilmekle birlikte, bilimsel ve akademik bir incelemeye tabi tutulmamıştır.28 Kasım 2010 tarihinde Haydarpaşa gar binası çatısında yapılan çatı yalıtım çalışmaları sırasında kasta varan birçok ihmalin neden olduğu yangın saat 14.30 sularında başlamış 15.30 sularında söndürülmüştür. Bu yangın esnasında ön cepheyi kaplayan çatı tamamen, kenarlardakiler ise kısmen yanmıştır. İtfaiyenin müdahalesi esnasında deniz suyunun kullanılması nedeniylede taş duvarlarda tahribat meydana gelmiştir.
Haydarpaşa Gar Binasında Bu Güne Kadar Yapılan Restorasyon Çalışmaları
1909 Yılındaki Restorasyon:
19 Ağustos 1908’de açılan gar binası 1909 senesi başlarında yanmış ve yeniden onarılarak 04 Kasım 1909 tarihinde resmi açılışı yapılmıştır.
1930 Yılındaki Restorasyon:
6 Eylül 1917’deki infilaktan sonra Haydarpaşa gar yıllarca çatısı ve kuleleri yok olmuş bir halde onarılacağı günü bekledi. Ancak ulusal kurtuluş savaşının başlamış olması bu onarımı bir süre daha geciktirdi.
Cumhuriyetin ilanından sonra çözüm bekleyen birçok sorun gibi Haydarpaşa’nın onarımı da gündeme geldi ve bu amaçla tüm mimarların çağrılı olduğu bir proje yarışması açıldı.
1927 senesinde sonuçlanan bu yarışmaya Mimar Kemalettin ile Mimar Nazmi Yaver Beyler de katılmış, Mimar Nazmi Yaver Beyin eserinin birinci olduğu açıklanmıştır.
Bu projede garın aslına uygun kalınmakla birlikte sivri kulelerinin yerine yuvarlak tavanların yapılması ve çatının eğiminin azaltılması öngörülüyordu.
Ancak bilinmeyen bir nedenle bu projenin uygulamasından vazgeçildi ve yapı 1930’larda başlayan çalışmayla tamamen aslına uygun şekilde onarıldı. Ancak Mimar Nazmi Yaver beyin projesine uyularak çatı yüksekliği alçaltılmıştır. 1933 yılında Cumhuriyetin 10. yılına Haydarpaşa eski görünümüne kavuşmuş olarak girmiştir.
1982 Yılındaki Restorasyon:
Haydarpaşa Garda iskele kurularak yapılan onarım Foto: Ufuk Bi
15 Kasım 1979 tarihi sabah 05.20 de İndependanta adlı Romen tankerinin infilakı sırasında Haydarpaşa garın camları ve vitrayları kırılmıştı. Romanya’dan alınan tazminatla 1982 yılında vitrayları onarıldı, kirlenen dış yüzeydeki taşlar silindi.
2010 Yılında Başlayan 3R (Röleve, Restitüsyon ve Restorasyon) çalışmaları:
28 Kasım 2010 tarihinde Haydarpaşa gar binası çatısında meydana gelen yangından sonra Haydarpaşa Gar binası çatısının eski görünümüne kavuşturulacağı ve yeni işlevlendirmeler verileceği hatta bu amaçla İstanbul Teknik Üniversitesi ile yangından önce başlatılan bilimsel çalışmasının yangından sonrada davet ve çağırı usulü ile yapıldığı resmi makamlar tarafından açıklanmış ve bilim adamlarından oluşan bir DANIŞMA KURULU kurulmuştu.
Haydarpaşa Geçici Çatı İnşaatı
Haydarpaşa garda “Haydarpaşa Dayanışması”nın düzenlediği Haydarpaşa Gar Çatı Yangını hakkındaki toplantıda yapılan eleştirileri yanıtlayan Danışma Kurulu Üyesi Prof Dr. Atilla DİKBAŞ ”Haydarpaşa çatı yangınından önce İTÜ ile TCDD arasında Haydarpaşa gar yenileme konusunda görüşmeler yapıldığını yangından sonra 3R ve çatının yeniden inşası ve yeniden işlevlendirme konusunda anlaşma yapıldığını. İTÜ’nün TeknoBee firmasını bu işle görevlendirdiğini, gerek Teknobee ve gerekse bu proje için oluşturulmuş olan danışma kurulunun “akçeli işler” kısmında bir görevi bulunmadığını Işık İnşaata verilen 3 R ihalesinin TCDD tarafından sonuçlandırıldığını” söylemişti.
Ancak ulaşılan belgeler bu işin öyle akçesiz yapılmadığını, yapılan işlemin bir görevlendirme değil bir ihale olduğunu ihaleye iki firmanın katıldığını (büyük ihtimalle ikinci firma ihale olsun diye ihaleye girmiştir) söylüyor.
2011 Temmuz ayındayız, Haydarpaşa Gar binası yangının ardından iki defa su borusu patlaması, 3 defada yağmur suları nedeni ile sular altında kaldıktan sonra binanın üstü geçici çatı ile örtülerek koruma altına alındı. Bina içinde yapılan boya badana çalışmaları esnasında tabanlara yapılan laminat kaplama işi Kadıköy Belediyesi KUDEB yetkililerince durduruldu.
TeknoBee ihale süreci 20.06.2011 tarihinde dolmuştur, sürecin uzatılıp uzatılmadığı yönünde resmi bir açıklama bulunmamaktadır.
Haydarpaşa Gar’da Kentsel Dönüşüm Projeleri
1. 1989 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi’nin simgesi Taşkışla’nı otel olması mahkeme kararı ile önlenirken, yine tarihi bir yapı olan Haydarpaşa Garı’nın 5 yıldızlı otele dönüştürülmesi için çalışmalar yapılmıştır.
2. 2000 yılında Ali Müfit Gürtuna’nın Belediye Başkanlığı yaptığı dönemde Kadıköy Meydanı Haydarpaşa Harem Yakın Çevresi Kentsel Tasarım Yarışması düzenlenmiş, yarışmada birinciliği Haydarpaşa garın mevcut fonksiyonlarını korumuş, Limanı iptal ederek Haremden Modaya kadar olan kıyı şeridine rekreasyon ve kültürel amaçlı olarak halkın kullanımına açık bir planlama yapan proje kazanmıştır.
3. 2003 yılında hiçbir yasal dayanak bulunmadan TCDD BOES adlı bir Alman firmasına demiryollarına ait 300 bin metrekarelik bir alanda Haydarpaşa’nın otel olarak kullanıldığı demiryolu fonksiyonunun tamamen sonlandırıldığı çarşı, iş merkezi ve konut alanlarının bulunduğu bir proje yaratılmıştır.
4. 2004 Yılında TCDD İBB ile beraber “Haydarpaşa ve çevresindeki 1 milyon metre kare alanı kapsayan alan için Kadıköy Üsküdar (İstanbul) Haydarpaşa gar ve Liman Sahası İmar Planı” ya da kamuoyunda bilinen adı ile “70 katlı 7 gökdelenli KÜÇÜK MANHATTEN” projesi ihale safhasına gelmeden kesinlikle gizli tutulması kaydıyla hazırladı. Koruma Kuruluna kadar taşınan bu proje Haydarpaşa Dayanışmasının etkin muhalefeti ve koruma kurulunun kararı ile onaylanmadı.
5. Haydarpaşa Gar ve çevresindeki alanın kentsel ve tarihi sit alanı ilan edilmesinden sonra bu alan üzerinden rant elde etmek isteyen sermaye güçleri bu defa da “1/5000 ölçekli Haydarpaşa Gar, Liman ve Geri Sahası ile Kadıköy Meydanı ve Çevresi Koruma Amaçlı Nazım İmar Planı” nı devreye soktular. Planın Haydarpaşa gar ve Kadıköy Meydanı kısmı İstanbul V Numaralı Kültür ve Tabiat varlıkları Koruma Bölge Kurulunun 21.03.201 tarih 3200 sayılı kararı ile onaylanmıştır. Anayasa mahkemesinin 5335 sayılı yasanın 32/1 maddesini iptal etmesi nedeniyle TCDD’nin İBB’ye plan yapma yetkisinin devrini ortadan kaldırdığından söz konusu kurul kararının iptali için BTS İdari yargıya iptal davası açmıştır.
Haydarpaşa Gar Tescil Kararları
İstanbul II Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunun 21.08.1997 tarih 4542 sayılı kararı ile Haydarpaşa Gar Binası I. Grup korunması gerekli kültür varlığı olarak tescil edilmiştir.
İstanbul V Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Bölge Kurulunun 26.04.2006 tarih 85 sayılı kararı ile Haydarpaşa Gar ve Yakın Çevresi Kentsel ve Tarihi Sit olarak tescil edilmiştir.
ICOMOS 2006 yılı içinde Haydarpaşa Gar’ı Korunması Gerekli Endüstriyel Demiryolu Mirası Listesine alarak ICOMOS DÜNYA ANITLAR VE SİTLER GÜNÜ’nü 18 Nisan 2006 tarihinde İTÜ Mimarlık Fakültesi Taşkışla binasında düzenlediği HAYDARPAŞA- ENDÜSTRİYEL MİRAS VE KORUMA adlı panelle kutlamıştır.
Haydarpaşa’nın Gar Müdürleri
25.03.1920–1923 Cemal VEHBİ
1923–1927 Süleyman PEKDEMİR
1927–1929 Ezel NAZİKOĞLU
1929–1934 Naci AVŞARER
1934–1940 Ruhi TÜZER
1940–23.04.1952 Remzi KURTİŞ
23.04.1952–14.12.1964 Abdullah GÖKÇE
14.12.1964–02.07.1983 Yaşar GÜNGÖR
02.07.1983-24.02.1989 Selahattin TOPER
24.02.1989–27.09.1989 Mete TEKYILDIZ (Vekâlet)
27.09.1989- 15.06.2007 Osman KÖKSAL
15.06.2007–01.08.2009 Bilal AYDIN (Vekâlet)
Cumhuriyetin ilk demiryolu yönetim binasıdır Haydarpaşa Gar
Cumhuriyetin ilanından sonra demiryolları hızla devletleştirilmeye başlanmış kurucu Genel Müdür Behiç Erkin’in idaresinde kurulan Anadolu Bağdat Demiryolları Müdüriyeti Umumiyesi bu binada göreve başlamıştı.Behiç Erkin’in makamı da bugünkü Bölge Müdürünün bulunduğu odaydı.Behiç Erkin Bayındırlık Bakanı olarak Ankara’ya gidince Vasfi Tuna bu görevi 1927-1936 yılları arasında vekaleten yürütttü..Genel Müdürlük Ankara’ya nakledilince 1.İşletme Müdürlüğü yönetim binası olarak işlevini sürdürdü.
Kaynaklar:
(1)Y.Mim. Yonca Kösebay Erkan “Anadolu Demiryolu Çevresinde Gelişen Mimari ve Korunması” doktora tezi.
(2) İstanbul Reklam yayınları Atatürk Ansiklopedisi 2.Cilt
(3) Yüzyıllar Boyunca Üsküdar -Üsküdar Belediyesi Yayınları Sayfa 1473–1475 Mehmet Nermi Haskan
(4) Lütfi Simavi”Sultan Mehmet Reşat Han’ın ve Halefinin Sarayında Gördüklerim (Osmanlı Sarayı 1909–1919)”
(5)Ertan Ünal “İstanbul’un Umut Kapıları”
(6)1.Bölge Müdürlüğü ve İstanbul Demiryolu Müzesi arşivi.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Yazar: kentvedemiryolu