Kent ve Demiryolu Menü

Kalıcı Başlantı:

Haydarpaşa Gar 700.PAZAR

Haydarpaşa’nın Garın demiryolu işlevinin küçültülmeden sürmesi için yürütülen mücadelenin 20. yılı Pazar günleri yapılan eylemlerin   700’üncü haftasını geride bıraktı. Haydarpaşa Garı önünde bir araya gelen kent ve yaşam savunucuları “Haydarpaşa garı İstanbul’un Merkez Tren Garıdır. Haydarpaşa Garı’na dokunma” dedi.

Toplum Kent ve Çevre İçin Haydarpaşa Dayanışması çağrısında bugün gar önünde bir araya gelen yaşam savunucuları ve yurttaşlar “Haydarpaşa gardır gar kalacak”, “Demiryolları halkındır satılamaz”, “Haydarpaşa ve Sirkeci’de dönüşüme dur de”, “Haydarpaşa trensiz, vapursuz, insansız kalmayacak” döviz ve parkartlarını açtı.

Eyleme Kadıköy Belediye Başkanı Mesut Kösedağı, CHP Sivas Milletvekii Ulaş Karasu, CHP Kadıköy İlçe Başkanı Ali Narin, EMEP, SOL Parti, TİP Kadıköy İlçe örgütleri, Emekli Meclisi, Validebağ Gönüllüleri,  Kalamış Dayanışma, Fatih Dayanışması, Maltepe Forum, Kadıköy Atölye, Kadıköy Kent Dayanışması ile çok sayıda Kadıköylü katıldı. Eylemde, Marmara Cezaevi’nde tutuklu bulunan ve milletvekilliği düşürülen Can Atalay için de “Can Atalay’a özgürlük”, “Can’ı alacağız” dövizleri açıldı.

BTS Genel Başkanı Tonguç Özkan yaptığı konuşmada “Haydarpaşa ve Sirkeci Garın işlevinin küçültülmeden sürmesine yönelik mücadelemiz sürecektir.” dedi.

Kadıköy Belediye Başkanı Mesut Kösedağ eylemde yaptığı konuşmada “Haydarpaşa Garda şuan da yapılan inşaattan ve süren projeden belediyeye bilgi verilmediğini” ifade etti

CHP Genel Başkan Yrd. Sivas Milletvekili Ulaş Karasu Haydarpaşa Dayanışması önlüğünü giyerek yaptığı konuşmada “Haydarpaşa ve Sirkeci Garda Kültür Bakanlığı eliyle sermayeye kaynak aktarılılmak isteniyor” dedi.

Yapılan konuşmalarından ardından Haydarpaşa Dayanışması adına basın açıklamasını Y. Mimar Mücella Yapıcı tarafından okundu.

15 Haziran 2025

Değerli Basın Emekçileri, Kıymetli Kent Dostları,

Bildiğiniz üzere Haydarpaşa garı, limanı ve çevresinin 2000’li yıllardan bu yana iktidar ve emrindeki TCDD yönetimi tarafından büyük bir inatla sermayeye peşkeş çekilme girişimine karşı, Toplum, Kent Ve Çevre İçin Haydarpaşa Dayanışması olarak toplumun tüm duyarlı kesimleri ile birlikte yılmadan ve usanmadan onurlu bir mücadele içindeyiz. Bugün bu mücadelenin 20. Yılında ve Pazar nöbetlerimizin 700. Haftasındayız.

2005 yılında TMMOB Mimarlar Odası ve BTS öncülüğünde 70’ten fazla bileşenin katılımıylaToplum Kent ve Çevre için kurulan Haydarpaşa Dayanışması olarak; Birlikte mücadele ettiğimiz ve bugün de aramızda bulunan mücadelemize güç veren tüm dayanışmaları, örgütleri, partileri, toplulukları, kent sakinlerini, demiryolcuları, emekçileri, sanat inisiyatiflerini, mücadelemize omuz veren katkı sunan herkesi ve kaybettiğimiz mücadele arkadaşlarımızı dayanışmayla selamlıyoruz!

Başlarken onların isimlerini de anmak isteriz;

Afife Batur, Ahmet Doğançayır, Ali Çimen, Cemal Beşkardeş, Cihan Fikri Kalay, Dayanışmamızın kedisi Abbas Duman, Ehsan Aktaş, Erkmen Senan, Haluk Candan, Hande Süher, Haydarpaşa Garı’nın kalan son hamallarından Hasan, İdil Güneyi, Levent Hamdi Uygun, Mahmut Şevik, Mihrali Yener, Musa Ulusoy, Mustafa Bülent Polatay, Nuh Köklü, Oğuz Ergin, Onur Avcı, Sami Yılmaztürk, Selami Alkan, Soner Önal, Şeref Öztürk

Onları sevgiyle ve direnişle anıyoruz. Anıları her daim bizimle ve mücadelemizle olacak.

Haydarpaşa Garı yalnızca bir ulaşım yapısı değil; endüstri mirası, toplumsal hafıza, kamu mülkiyeti ve ortak yaşam kültürünün simgesidir. 2005 yılından bu yana, bu çok katmanlı değeri korumak amacıyla sürdürdüğümüz nöbetler ve hukuk mücadeleleri sayesinde, sayısız dönüşüm projesi durdurulmuş, garın ve çevresinin kültürel ve kamusal kimliği korunmuştur.

Ancak bugüne dek iptal ettirdiğimiz “Manhattan, otel, ticaret merkezi, kruvaziyer liman, olimpiyat köyü, kültür merkez “i gibi projelerin ardı arkası kesilmemiş, yalnızca biçim ve söylem değiştirmiştir. En son 2024 yılı Ağustos ayında, TCDD’ye bağlı iki gar yapısı – Haydarpaşa ve Sirkeci – hiçbir kamu yararı gözetilmeksizin 29 yıllığına Kültür ve Turizm Bakanlığı’na devredilmiştir. Bu protokol hem hukuka hem de koruma ilkelerine açıkça aykırıdır. Üstelik protokole ek belgelerde demiryollarına bırakılan alanlar son derece sınırlı tutulmuştur.

Bakanlık tarafından kamuoyuna “kültür vadisi”, “arkeopark“, “bienal alanı” gibi kavramlarla sunulan bu yeni proje, garların asli ulaşım işlevlerini tamamen dışlayarak, kültür-sanat üzerinden soylulaştırma ve ticarileştirme girişimi olarak gündeme gelmiştir. Bu, yalnızca bir plan değişikliği değil; aynı zamanda ulaşım hakkına, kamu alanına ve emek mekânına doğrudan müdahaledir.

Haydarpaşa Garı’nın milyonlarca lira harcanarak yürütülen restorasyon ve arkeolojik kazılar sonrasında yeniden trenlerle buluşması gerekirken,koruma amaçlı imar planları ve kurul kararları tesis etmeye dahi ihtiyaç duymadan projeler yaptırmak ve bu projeler üzerinden pazarlıklar yaparak ulaşımla ilgisi olmayan işlevlere yönelmek, hukuksuz ve usulsüz olduğu gibi toplumsal ihtiyacın ve İstanbul’un deprem gerçekliğinin açık inkârıdır.

Haydarpaşa ve Sirkeci Garları gibi tarihi, kültürel ve kamusal değerlerimizi yok etmeyi hedefleyen bu özelleştirme ve piyasalaştırma uygulamalarının bir kamu hizmeti olan demiryolu işletmeciliğini piyasalaştıran ve özelleştiren siyasal iradenin sonucu olduğunun farkındayız.

Bu özelleştirme ve piyasalaştırma uygulamalarınedeniyle bölünüp parçalanarak basit bir taşımacılık şirketine dönüştürülen TCDD’nin seferlerinde yaşanan sosyal cinayetlere de tanıklık ediyoruz.Ankara, Çorlu ve Pamukovayı unutmadık.

Bugün yaşadığımız bir başka sosyal yıkım ise garyapılarında görev yapan demiryolu emekçileri, görev alanlarından ve lojmanlarından çıkarılmak istenmesidir. Bu durum ise açık bir yoksullaştırma ve yerinden edilmelidir. Haydarpaşa Dayanışması olarak bu girişimi yalnızca mekânsal değil, aynı zamanda sosyal ve emek temelli bir gasp olarak tanımlıyoruz.

Haydarpaşa Garı ve Sirkeci Garı, yalnızca ulaşım yapılarından ibaret değil; İstanbul’un göç, sürgün, mücadele ve dayanışma tarihinin taşıyıcılarıdır. Bu alanlar, uluslararası düzeyde “yaşayan endüstri mirası” olarak tanımlanmakta ve korunması evrensel sorumluluk sayılmaktadır. Bu mirasın özel sektör yatırımlarına ya da kültürel vitrin projelere dönüştürülerek ticarileştirilmesine izin vermeyeceğiz. Garlar gar olarak kalmalıdır. Ulaşım, hafıza ve kamusal yaşam işlevleriyle yaşatılmalı; İstanbul halkına bir an önce iade edilmelidir. Bu, yalnızca bir talep değil, yaşamsal bir zorunluluktur.

700 haftadır sürdürdüğümüz nöbetler, yalnızca bir mekânı savunmak değil; aynı zamanda kent hakkını, kültürü, hafızayı ve kamu yararını savunmanın ifadesidir. Bu mücadeleyi, Haydarpaşa ve Sirkeci Garları tam kapasiteyle yeniden toplumla buluşana dek sürdüreceğiz.
Haydarpaşa Gardır, Gar Kalacak!

TOPLUM, KENT VE ÇEVRE İÇİN HAYDARPAŞA DAYANIŞMASI

Basın açıklaması sonrası eylem; Oynak Kumpanya tiyatro oyunu, Süleyman Gülay Güner’in Tango gösterisi , Haydarpaşa Dayanışması Korosunun dinletisi, Buradan Nereye Grubunun eylem önlüklerini boyaması ile son buldu