YOLCULUĞUN KEYFE DÖNÜŞTÜĞÜ ANLAR; YEMEKLİ-YATAKLI VAGONLAR
Yemekli ve Yataklı Vagonların Avrupa’da hizmete girmesi..
George Mortimer Pullman (1831-1897) 24 yaşındayken yaptığı bir tren yolculuğunda sabaha kadar gözünü kırpmamıştı. Trenden inerken insanların rahatça uzanıp yatabileceği konforlu bir yolcu vagonu yapmaya karar vermişti. Pullman babası gibi dülgerdi, bu işlerden hem çok iyi anlıyor hem de zevk alıyordu. Önce kafasında tasarladıklarını kâğıda döktü, sonra da projesini gerçekleştirmek için para aramaya başladı. En büyük yardımcısı Ben Field’le ilk yataklı vagonları 1 Eylül 1859 da Chicago’nun Bloomington istasyonunda servise verdiler.
Amerika’da ilk yemekli vagon 1863 de işletmeye girdi. Hâlbuki Avrupa’da 1870 Prusya-Fransa Harbinden biraz önce konu gündeme gelmişti. Bu gecikme ile ilgili çeşitli yorumlar yapılmıştır. Bunların içinde en önemli neden olarak Avrupa ülkelerinin demiryolları arasında düzgün münasebetlerin olmaması ile eski dünya ile yenidünya arasındaki yeniliklere açıklık konusunda zihniyet farkı öne sürülüyordu.
Uzun mesafeler ve uluslararası ilişkilerde yemekli-yataklı vagonlar servislerinden en iyi şartlar içinde istifade edilmesi için bu işin özel tertibatlı pek çok vagonu elinde bulunduracak iyi organize edilmiş ayrı bir kuruluş tarafından yapılabileceği fikrinin demiryolları idarelerince de kabul edilmesi bu yeni işletmeciliğin doğuşunda önemli bir adım olmuştur.
Avrupa’da Yemekli-Yataklı Vagonlar şirketinin kurucusu olan Belçikalı Georges Nagelmackers (1845-1905) genç bir mühendisken gittiği Amerika’da Pulman vagonları inceledi ve dönüşünde (1869) bu konuda çalışmalara başladı. Prusya-Fransa arasındaki savaş nedeniyle projelerine ara veren Nagelmackers, savaşın bitiminden sonra Ostende-Brindisi demiryolu üzerinde yataklı vagon işletilmesi müsaadesini aldı. Hindistan postalarının da geçirildiği bu parkurun trafik bakımından kârlı olacağını düşünüyordu ancak beklediği gibi olmadı. İşletme işine başlamak üzere vagonları sipariş ettiği sırada Mont-Cenis tüneli açıldı.1871 yılında Fransa’daki Motan şehri ile İtalya’daki Bourdonecpe kasabası arasında açılan 12 mil uzunluğundaki bu tünel nedeniyle Ostende-Brinsisi yolu önemini yitirdi.
Tüm aksiliklere karşı ümitsizliğe düşmeyen bu genç girişimci mühendis Paris-Viyana arasında yataklı servis işletilmesi için çalışmalarına devam etti ve 1873 de “Georges Nagelmackers et Cie” adında bir şirket kurdu. Daha sonra yataklı vagon servislerini diğer ülkelere de yaymak amacıyla teşebbüsüne İngiliz sermayesini de iştirak ettirdi ve “La Mam’s Railway Sleeping Carriage cy Ltd” şirketini kurdu.
Nagelmackers ‘ın başkanı olduğu bu şirket 21 demiryolu idaresiyle anlaşma imzaladı ve 1876 yılına kadar faaliyetine devam etti.Bu yeni şirketin çok rağbet görmesi 04 Aralık 1876 da “Milletlerarası Yataklı Vagonlar Şirketi”nin kurulmasına yol açtı.
1883 de bir taraftan gündüz seferlerine lokanta vagonlarının konulması, diğer taraftan Avrupa büyük sürat katarlarının yapılmasıyla “Avrupa Büyük Sürat Katarları ve Milletlerarası Yataklı Vagonlar Anonim Şirketi” ticaret unvanını almıştır.
Avrupa’daki ilk yataklı ekspres Paris-İstanbul arasında çalışan 4 Ekim 1883 de işletilmeye başlanan “yürüyen saray” Orient Ekspres’tir. Bu trenden sonra yine 1883 de Calais-Nis-Rome Ekspres, 1887 de Paris-Madrit-Lizbon arasında Sud Ekspres, 1895 de Orient Ekspres ve Ostende-Vienue Ekspres, 1896 da Paris-Petersburg arasında Nord Ekspres, 1897 de Berlin-Roma arasında Nord-Sud Brenner Ekspres, 1898 de Mosesu-Vladivostok arasında Transsiberian Ekspres, 1900 de Berlin ve Amsterdam’ı Akdeniz’e bağlayan Rivieara Ekspres, 1906 da Paris-Milano-Venedik arasında Simplon Ekspres o dönemin en lüks yataklı trenleridir…
Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryollarında Yemekli –Yataklı Vagonlar…
Ulusal Demiryolculuğumuzun kurucusu ve ilk Genel Müdürümüz Behiç ERKİN Yemekli-Yataklı Vagonlar Servisinin ülkemizde başlayışını şöyle anlatır; ” Ankara’nın devlet merkezi olması ve Cumhuriyet merkezinin memlekete getireceği inkişaflar dolayısıyla evvela Haydarpaşa-Ankara arasında başlamak üzere yataklı ve lokantalı vagonlar servisi tesis edilmesi zaruret halini almıştı. Bu maksatla Milletlerarası Yataklı Vagonlar Şirketi ile görüşmelere başladık ve 28 Mayıs 1924 tarihinde şirketin gönderdiği mümessil M.Lacombe ile bir mukavele akdettik Fakat yataklı vagonların fiilen işlemesi için bazı müşkülleri yenmek lazım geldi.”
1924 yılı 23 Temmuz’unda yapılan törende Büyük Millet Meclisi Başkanı Fethi Okyar, Şükrü Naili Paşa, milletvekilleri, gazeteciler ve Demiryolları erkânı hazır bulunmuşlardır.
Fethi Okyar, mebus arkadaşları namına Behiç beyi ve mesai arkadaşlarını övmüş ve “Anadolu hattı Türk milletinin cevval kanının geçeceği bir damardır ve bu damar memleketin bütün kısımlarına eserleri götürecektir” dedikten sonra 533 nolu vagonun kapısındaki kurdeleyi kesmiştir. Davetliler vagonu gezmişler ve bu vagonla Hereke’ye kadar gidilmiştir.
1924 yılında Behiç Erkin tarafından davet edilen Milletlerarası Yataklı Vagonlar Şirketi delegesiyle görüşmeler sürerken, bu servisin Alman Demiryollarına bağlı Mitropa müessesine verilmesi için Alman Büyükelçisi Nadolni uğraşmış ise de ticari mahiyetteki bir işletme hakkında tamamıyla ticari bir teşekkül olarak faaliyette bulunan yataklı vagonlar şirketiyle bir anlaşmaya varılması daha uygun görülmüştür.
Demiryollarımızda yataklı vagon servisinin başlaması ulusal basın tarafından da desteklenmiştir.
-Ankara’ya uykusuz kalmadan ve zahmet çekmeden gidebileceğiz. Yataklı vagonlar 26 Temmuz 1924 den itibaren İstanbul-Ankara arasında işleyecekler – 24 Temmuz 1924 tarihli Tevhid_i Efkar gazetesi
-Serin bir yayla havasının çok rahat uykusundan sonra Beylikköprü’de uyandım. Anadolu tarikiyle (yoluyla) Asya’ya girmiş olan yataklı vagon’la seyahat hakikaten huzurlu olduğu kadar keyiflidir de- 10 Ağustos 1924/Cumhuriyet/Yunus Nadi
Yataklı Vagonların Anadolu hattında ilk sefere başlaması nedeniyle yapılan törene ilişkin tüm gazete kupürleri Sait Toydemir tarafından bir deftere kaydedilerek bir hatıra olarak Behiç ERKİN’e verilmiştir.
Lüks Anadolu Ekspresi…
1927 yılı Ağustosundan itibaren Haydarpaşa-Ankara arasında haftada üç defa olmak üzere Anadolu Ekspresi adında bir lüks yataklı ekspres sefere konulmuştu. Bu trenle seyahat eden yolculardan milletvekilleri de dahil istisnasız olarak %15 nispetinde ek bir lüks tren ücreti alınmaktaydı. O tarihlerde Ticaret, Hasılat ve Teftiş Dairesi Reisi olan Muhtar Bey, bu ücretin gerekçesini “Lüks hizmet isteyen o hizmetin karşılığını öder” şeklinde cevaplıyordu. Daha sonra bu tren kaldırılıp, yataklı vagonlar normal tren dizilerine eklendiği zaman da nüktedan bir kişi olan Muhtar bey “Lüks demokratlaştırılmalıdır” şeklinde demeçler vermiştir.
Lüks Anadolu Ekspresi 1929 yılı Ekim ayında her gün işletilmeye başlanmış 20 Haziran 1931 de tekrar haftada üçe indirilmiş aynı yılın 15 Ekim tarihinde seferden kaldırılmıştır.
Seferden kaldırılan bu lüks tren yerine dizi de diğer yolcu vagonları da bulunan ve aynı adı taşıyan halen de işletilmekte olan “Anadolu Ekspresi” sefere konulmuştur.1924 den 1932 yılına kadar ülkemizde kullanılan yemekli-yataklı vagonlar ahşaptı. Wagon-Litz Türkiye temsilcisi Hüsnü Sadık Durukal, Nisan 1932 den itibaren madeni yataklıların, Ekim 1935 tarihinde de madeni yemekli vagonların Türkiye servislerinde sefere konulduğunu, 1956 yılında TCDD parkında 60 yataklı, 20 restoran ile 8 furgonun tamamıyla kendi materyalimiz olduğunu belirtmektedir.
1930’lu yılların “Demiryollar” dergisinde bu yeni vagonlara bir haberde yer verilmiş; “Ahiren Semplon ekspres katarına beynelmilel yataklı vagonlar şirketi tarafından yeni sac lüks yataklı vagonlar tahsisi edilmiştir. Fransız mamulâtından olan bu vagonlardan inşaatı hitam bulanları peyderpey diğer hatlara da tahsis edilmektedir. Bu vagonlar eski sistem vagonlardan daha zarif ve daha kullanışlı olmakla beraber tezyinatı dahiliye ve hariciyesindeki ahenk zerafeti bir kat daha tezyit etmektedir.”
Bu vagonlarda bütün tekerleklere temas eden üç çeşit fren sistemi bulunuyordu. Her kompartmanda bir, koridorlarda ikişer imdat işareti vardı. Vagonların hafif olması için alpaka madeni kullanılmıştı. Tahta vagonlardaki şişme, çatlama gibi sorunlar bu vagonlarda olmayacaktı. Yeni vagonlar birer kişilik on kompartmandan oluşuyordu. Bu kompartmanlar aralarında bir kapı bulunan iki kısımdan ibaretti. Bu kısımlardan biri gece yatmak için diğeri de gündüz içindi. Tavana ve oturulacak mahallerin arkasına konan lambalarla ışıklandırması yapılan vagonda kitap okumak için başucu lambası bile mevcuttu. Kapıların önünde mavi ışıklı gece lambaları vardı. Bunlardan başka her yolcunun kendine ait bir tuvalet odası vardı. Bu odalarda kundura ve temizlik için gerekli eşya, soğuk sıcak su muslukları bulunuyordu. Sofaj vagonunda ısıtılan su musluklara mevcut depodan yolcular isterse dağıtılıyordu.
3 Haziran 1956 tarihinden itibaren Devlet Demiryolları şebekesi üzerinde çalışan yataklı ve yemekli servisleri;
1-Ankara Yataklı Ekspresi İstanbul-Ankara (Her gün)
2-Anadolu Ekspresi İstanbul-Ankara (Her gün)
3-Toros Ekspresi İstanbul-Halep-Bağdat (Haftada 2 defa)
4-Lokal Toros Ekspresi İstanbul-Gaziantep (Haftada 1 defa)
5-Lokal Toros Ekspresi İstanbul-İskenderun (Haftada 1 defa)
6-Doğu Ekspresi İstanbul-Erzurum (Her gün)
7-Güney Ekspresi İstanbul-Kurtalan (Haftada 3 gün)
8-Meram Ekspresi İstanbul-Adana (Haftada 1 gün)
9-Muş Ekspresi İstanbul-Muş (Haftada 1 gün)
10-İzmir-Bandırma arasında haftada 3 defa restoran servisi vardır.
Bu servislerden başka Ankara-İzmir ve Ankara-Zonguldak arasında işleyen yolcu trenlerinde yataklı vagon bulunuyordu. 1945-1955 yılları arasında yataklı vagonla taşınan yolcu sayısı 1 milyon 143 bindi.
Wagon Lits Şirketi1972 yılında tesis ve vagonlarını TCDD’ye devrederek Türkiye’den ayrıldı.
O yılların Yataklı Vagonlarını Cemil Sönmez “Tren Gelir Hoş Gelir “Adlı Kitabında anlatır..
İSTANBUL’UN DÖNÜŞ ZEVKİNE ZEVK KATAN YATAKLI VAGONLAR…
“Eskiden kısaca “Vagon-Li” dediğimiz “Wagon Lits Cook” şirketinin işlettiği yataklı vagonlar Türk demiryollarının en ilgi çekici bölümlerinden birini kapsar. Aslanlı armalı lacivert vagonlar bugün yerlerini TCDD amblemine bırakmış, vagonlar yenilenmiş işletme el değiştirmiştir. Ama özellikle Haydarpaşa Ankara hattında bu vagonlarda yaşanan tatlı olayların anıları eskiler tarafından hala anlatıla gelmektedir. Ünlü şair Yahya Kemal Beyatlı’nın dediği gibi o yıllarda Ankara’nın en sevilen şeyi olan İstanbul’a dönüş sevinci en çok bu vagonlarda yaşanmış, yıllarca en ünlü politikacılar, konuklar özellikle büyük Atatürk bu vagonlarda şirketin olgun titiz ve terbiyeli personeli tarafından ağırlanmışlardır.”
ARMALI GÜMÜŞ TAKIMLAR…
Ankara yataklısı uzun yıllar boyunca hep 20.55’te hareket etmişti. Usta aşçıların, nazik garsonların çalıştığı “Restoran” vagonunda yemekler özellikle kömür ateşi ile pişer, armalı gümüş takımlarla servis yapılırdı. Mönüyü Türk ve Fransız mutfağının en güzel yemekleri oluşturur, yemeklerin güzelliği dillerde dolaşır, lezzet damaklarda kalırdı.
Bir başka özelliği de yemek sırasında ve yemekten sonra lokantalı vagonda koyulaştırılan sohbetti. Tren Haydarpaşa’dan hareket ettikten hemen sonra restoran dolar özellikle milletvekilleri, iş adamları ve sanatçılar aralarında sohbete başlarlardı. Restoran 23.00’te kapanırdı ama çoğu zaman sohbetler yarıda kesilmediği için de gece bire, ikiye kadar açık kalırdı.
Restoran personeli o saatten sonra işlerini tamamlayıp ertesi günün hazırlıklarını da yaptıktan sonra hamaklarına çekilirler, geceyi bir sağa, bir sola sallanarak sık sık bölünen bir uykuyla geçirirlerdi. Sabahleyin 5’te kalkarlar, vakit geçirmeden kahvaltı hazırlığına girişirlerdi. Kızarmış ekmek, süt, alakok yumurta, alafranga kahve, tereyağı, reçel, kaşar yada beyaz peynirden oluşan kahvaltıyla sabah servisi tam 6’da açılır, bir gelenek olarak çay masaya çaydanlıkla verilir, fakat tek çay parası alınırdı. Tren son istasyona yaklaşırken uyuyakalan yolcular uyandırılır kahvaltı servisi acele onlara da yetiştirilirdi.
Yataklı vagonlarda uzun süre metrotel olarak hizmet veren Mithat ÖZKAN meslekte geçen uzun yıllar boyunca başından geçen ilgi çekici olayları şöyle anlatmıştı.
“Biliyorsunuz bundan otuz, kırk yıl önce Karayolları, Havayolları şimdiki gibi gelişmemişti. Yolcular Ankara’ya olsun, yurdun başka köşelerine olsun gitmek için daha çok trene binerlerdi. Devletin büyük erkanı özel tren yada eksprese bağlanan servis vagonlarıyla seyahat ederlerdi. Bu yolculuklarda devletin misafiri olarak gelen çeşitli ülkelerin kralları, cumhurbaşkanları, başbakanları, elçileri ve pek çok ünlü kişi hep yataklı vagonlarda seyahat ederlerdi. Kimler olmazdı ki bu yolculuklarda? Hafızamızı kurcaladığımız zaman İsveç Veliahdı’nı, İran Şahı Rıza Pehlevi’yi Kral Konstantin’i, Kral Faysal’ı, İtalyan Cumhurbaşkanını, Yugoslav Başkanı Tito’yu… Yıllar geçmesine rağmen hatırlıyorum. Sonra Atatürk’ün seyahatleri olurdu. Bu seyahatler bazen haftalarca sürer, İzmir’e Adana’ya, Tarsus’a, Mersin’e uğranılarak tekrar Ankara’ya dönülürdü…”
1970 Lİ YILLARDA YEMEKLİ YATAKLI VAGONLAR
Yemekli Vagonlar…
1972 den sonra TCDD Yemekli Yataklı Vagonlarının hikâyesini de 1974 den bugüne kadar işin içinde olan değerli meslektaşım İlyas Aras anlattı.
“Yemekli Vagonlar teslim alındığında şirket personeline ilave olarak yeni personel alımı da yapılmıştı. Aralarında tatlı bir rekabet sürüyordu. Aşçıların hepsi çok ustaydı. Birçoğu Bolu Mengen’li olup kendilerini iyi yetiştirmişlerdi. Soğuk, sıcak işinde tatlı da uzmandılar.18/50 Ereğli kömürü yakılan yemekli vagonlarda trenin hareketine sekiz saat kala göreve gelir, mağaza tabir edilen ambardan 2-3 küfe et, tavuk, sebze, meyve, ekmek, kuru erzak alırlar, 100-150 kişlik tabldot yemeği yaparlardı.
Yemek menüsü rahmetli Halil Usta tarafından aşçının becerisine göre yapılırdı.Anadolu Ekspresinde çalışmak için aşçılar can atar, zaman zaman Halil Usta ve Nazmi Usta’ya “Bana daha teferruatlı menü yaz ben de kendimi ispatlayayım” diye söylenirlerdi.
Merkezde bulunan mutfakta da kömür yanardı.O kuzine de yapılan yemekler çok nefis olurdu.
Meram motorlusu için akşamdan iki Hasan usta yüz adet puf böreği yapar, trenin Haydarpaşa’dan saat 07.00 de hareketinde böreğin tadını bilen yolcular tarafından anında birer duble çay ile kapışılırdı.
Halil Usta tarafından tabldot yemekler Haydarpaşa’dan çıkışta ana yemek olarak tavuklu bir yemek dönüşte etli bir yemek olarak yazılırdı.Uzun seferlerde alınan malzemeye göre aşçı, şef garson veya metrdotel tarafından menü planlanırdı.Tabldot yemek güzel bir çorba ile başlardı..(düğün çorba, minestron çorba, sebzeli çorba, kremalı domates çorba….) Çorbalar Haydarpaşa EBK kombinasından bir heyet tarafından alınır, özellikle Erzurum kombinasından gelen etler tercih edilirdi.Çorbanın devamı yanında beğendili patates püreli iç plavlı buğulama sebzeli soslu bir tavuk olurdu.Yanında mevsim salata, yeşil salata ve tatlı.Dilberdudağı, kadın göbeği, kaymaklı ekmek kadayıfı, bülbül yuvası, kavun, karpuz, çilek şuruplu dondurma …dondurmayı da mutfakta aşçılar yapardı, en meşhuru rahmetli gavur Bilal lakaplı ustaydı.
Tren hareket edeceği yola indirildiğinde yemekli vagona erken gelen yolcunun önüne çok güzel bir mevsim salatası, yağlı sert beyaz peynir, mevsime göre Kırkağaç kavunu, Kars kaşarı servisi yapılır, 5 cc yeni rakı veya Klüp rakı bardağa şef garson tarafından dökülerek EBK tarafından özel dondurulan kristal buz, su bardağına ve rakıya usulca boca edilir hemen adisyona not alınırdı.Arzu edene Tekelin 35 cc lik Gaziantep yöresinin Nar bağ veya Güz bağ üzümlerinden üretilmiş beyaz veya kırmızı şarap sunumu yapılırdı.
Yemekte çeşitlilik azdı ama lezzete ve sunuma çok dikkat edilirdi.
Ben bu ekibe kendimi kabul ettirdim.Onlar alaylı ben mektepliydim..Ben Onlara taze pek çok bilgiyi aktardım Onlardan da çok şey öğrendim.”
Yataklı Vagonlar…
“Yataklı vagonlarda çalışan personelin hepsi güçlü kuvvetliydi. WL şirketinin vagonlarında yataklar ağırdı.Açma ve kapaması zordu.Onun için yatağı açıp kapatabilecek personel seçilmişti, hepsi bir tornadan çıkmış gibiydi.Yalnız bir Mustafa DURMUŞ ağabey vardı O göbekliydi..O kadar titizdi ki vagon tuvaletlerine de özel havlu koyardı. Arapça, İngilizce ve Fransızca bilirdi. Uzun yıllar Bağdat seferlerinde çalışmıştı. Personelin hepsinin enteresan lakapları vardı. Kalem Efendisi lakaplı Ferit TAN ağabey vardı ki beni de çok severdi.”
Yataklı Vagonların çamaşırhanesinde 3 adet 180 kg kapasiteli tamburlu yıkama makinesi, 3 adet 100 kg lık santrifüj sıkma makinesi, 3 adet atüv kurutma, 3 adet de muhtelif ebatta ütü makinesi vardı. Çarşaflar usulüne göre yıkanır, kireç kaymağında beyazlatılırdı.50 ton kömür bir haftada biterdi.Çamaşırhanede 30 kişi, yemekli yataklı vagonların temizliğinde 30 kişi, taşıma işinde 15 kişi olmak üzere diğer personelle birlikte servis şefliği personeli toplam 270 kişiydi.
1970 li yıllarda Ankara Garda Yataklı trenin birinci perona törensel çekilişini zevkle izlerdim.Yataklı kondüktörleri özel üniformalarıyla vagonların başında yolcularını beklerdi.Yemekli vagonda yanan aplikler mum görüntüsü verirdi..
1980 sonrası Yemekli Yataklı Vagonlar
1980 sonrası personelin aldığı ücretlerde değişiklikler yapıldı.Daha önce şef garson, garson, ahçı, yataklı vagon çalışanlarının aldığı servis ücretleri tüm personele dağıtıldı dolayısıyla bu personelin ücretleri düştü..1987 yılında yeni bir anlayışla Yemekli Yataklı Vagonlar İşletmeciliğine başlandı.Genel Müdürlükte Yemekli Yataklı ve Turizm Dairesi ile İstanbul (1.Bölge), Ankara (2.Bölge) ve İzmir de(3.Bölge) servis müdürlükleri kuruldu.
Yeni personel alındı ancak Otelcilik Okulu mezunları Yemekli Vagonlarda çalışmak istemedi..Eski deneyimli personelin bir kısmı emekliye sevk edildi, bir kısmı başka ünitelere gönderildi.Yeni işe alınanlar eğitimli değildi.İşi bilmeyen ve gerekli eğitimi almadan göreve başlayan personelden verim alınamadı.
Yemekli Vagonlarda tabldot sisteminden vazgeçildi. Vagonlara LPG ızgara monte edildi, ızgaracılığa dönüldü. Yemekli Vagonlarda yapılan randıman hesabından (pursan) vazgeçildi, porsiyona dönüldü. Görevli personele sayılı ızgara et, köfte, piliç eti teslim edildi. Yarısı satıldı satılmayanlar imha edildi. Yemekli Vagonlarda buzdolabı yoktu, buz sandıkları vardı. Soğutma işinde kullanılan buzdan vazgeçildi. Karbondioksit gazından sıkıştırılarak elde edilen kar-buz kullanılmaya başlandı.
Bu arada Adapazarı Vagon Fabrikasında projesi Cer Daire Başkanlığınca yapılan yeni yemekli ve yataklı vagonlar yapıldı. Ancak bu vagonlar dizayn edilirken bu vagonlarda çalışanların hiç fikri alınmadı. Yapılan yemekli vagonlarda ne personelin istirahat edebileceği ne de ihtiyaç giderebileceği bir yer planlandı. Fabrikaya gelen gemi mühendisleri vagonları gemi restaurantı gibi tasarladılar. Sağa sola sallanan, açılıp kapanan koltuklar, tüp yerleri uygun olmayan (kışın LPG tüpleri donardı) vagonlar imal ettiler. Personel büyük bir özveriyle bu vagonlarda da görev yapmaya devam etti.
Bu yıllarda TCDD nin kamplarında Yemekli Vagonlardan seçilen aşçılar ve ekipleri görevlendirilirdi. Uluslararası toplantılarda da Yemekli Yataklı Vagonlar Servisinin elemanları yemek ve ara ikramları düzenlerdi.
1990 yılından itibaren TCDD turizm işine de girdi. Yemekli ve Yataklı Vagonlardan oluşan özel trenlerle yurt içinde çeşitli yörelere turlar düzenlendi, Özellikle GAP ve Kapadokya turları yolculardan büyük ilgi gördü. Yurt dışına turlar da düzenlendi.
1982 yılında bazı hatlarda Yemekli Vagon hizmetleri özelleştirilmiş ve ROMTAŞ adlı bir şirkete verilmişti… Şirket 1984 yılında işi bıraktı. Yeniden TCDD nin işlettiği Yemekli Vagonlar 1 Haziran 2004 tarihinde zarar edildiği gerekçesiyle özelleştirildi…
2011 yılında yaklaşık 60 bin kişinin seyahat ettiği yataklı Ankara Ekspresinin yolcularının önemli bir bölümünü Japon turistler oluşturuyordu.
31 Ocak 2012 tarihinde Ankara Ekspresi Haydarpaşa’dan son kez uğurlandı. Yataklı Ankara Ekspresi’nin müdavimleri Yataklı Vagonların eski konforundan uzak olduğunu her fırsatta dile getirseler de Ankara Ekspresini son yolculuğuna uğurlayanlar hüzünlüydü… Akıllarda şu sorular öylece baktık giden trenin ardından… Ankara Ekspresi nostalji mi oldu? Haydarpaşa Gar trenlerine kavuşacak mı? VUSLAT hangi bahara?
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Yazar: kentvedemiryolu-Ruhan Çelebi