Tepeköy İstasyonu
Demiryolcular Torbalı İstasyonu ile Tepeköy İstasyonu arasında kalan demiryolu hattına, eskiden “Ağaç Tüneli” derlerdi. Şimdiki PTT binasından, Torbalı Mahallesi girişine kadar, ulu ağaçların dalları yükseklerde birleşerek, doğal bir tünel oluştururdu, yıllar önce. Kara trenlerin dumanı, ağaçların yapraklarını siyaha dönüştürürdü. Demiryolu hattının her iki yanı, çınar ve karıngeç ağaçları ile çevrili idi.
Torbalı tren istasyonu İstiklal Savaş’ımızdan önce, Yunan işgal kuvvetlerinin karargâhıdır. Hortuna’lı Hamit Efe ‘nin atı ile gelerek, halka baskı ve eziyet yapılmamasını istediği, ünlü ikaz mektubunu, Yunan komutanına karargâh kapısından içeriye, fırlatarak attığı yerdir.
Torbalı İstasyonu’ndan Tepeköy İstasyonu yönüne gidişte, demiryolundaki eğim fark edilir. Kış aylarının buzlu günlerinde otorayın en zorlandığı yer, rahmetli Sadık İleri’nin bağlarının olduğu yerdi. Otoray İzmir yönüne giderken, karşılaşılan bu güçlük, makinistin otomatik olarak raylara kum dökmesi ile aşılırdı. Demiryolcular; İlçe Jandarma Komutanlığı’nın karşısındaki (şimdi olmayan) durağı, resmi kayıtlarda Hükümet Durağı olarak adlandırsalar da, şahsına duydukları sevgi ve saygıdan dolayı, gayri resmi olarak Sadık Bey Durağı derlerdi.
Tepeköy İstasyonu geçmiş yıllarda, önemli bir ulaşım mekânı idi, demiryolu ile yolculuğu sevenler için, günümüzde olduğu gibi. İstasyon; pamuk dışındaki tarım ürünlerinin, dış pazarlara açıldığı bir yerdi.
İlkokul yıllarımızda sınıfça şarkılar eşliğinde, öğretmenimiz rahmetli Emel Sezer (Torbalı’nın eski belediye başkanlarından rahmetli Aydın Sezer’in annesi ) ile inceleme gezisine gittiğimiz istasyonda, Liverpool kabartma yazılı baskülde tartılırdık, sıraya girerek. Büyük kulplu metal zeytinyağı bidonları yer alırdı, istasyon deposunda sıralı.
İstasyondan eski Tekel binasının önüne kadar giden ve orada sonlanan bir demiryolu hattı vardı. Tekel ve Süleyman Esen’in çırçır fabrikası arasında kalırdı. Oraya kadar gelen yük vagonlarına, karpuzlar yüklenirdi.
Konya yöresi ustalarının yaptığı, yaylı at arabalarının üzerindeki naif resimler ve vagonlardaki renkli görünümleri ile istasyona ayrı bir güzellik katıyordu, sahiplerince teslim alınıncaya kadar 9.30 da gelen, İzmir -Afyon Posta Treni idi. Yaklaşık bir saat sonra da Denizli Bölge Ekspresi gelirdi istasyona.
Tepeköy İstasyonu’nda, ayrıca üç hat daha vardı. Taştan yapılmış makasçı kulübeleri hala zamana direnmekte. Ege güneşi altında; yıllardan beri duran, solmuş sarı tabelada, manevra ve benzer hareketleri yapmanın yasak olduğunu belirten, bir uyarı yazısı vardı, makinistler için. İstasyon; mimari tarz olarak, sade ve tek katlı, sundurmalı bir yapıdır. Ahşap direkleri, tarihin sessiz izlerini taşır. İstasyonun yapımında; kesme taş kullanmayan mimar, yapıyı serpme duvar sıvası ile korumaya almıştır.
Atatürk, İsmet İnönü ve Mareşal Fevzi Çakmak ile birlikte yaptığı bir yurt gezisinde, Tepeköy İstasyonu’nda özel treni ile durur. Kendilerini karşılamaya gelen, Kazım Paşa İlkokulu öğretmen ve öğrencilerini selamlar.
Demiryolcuların karadayı diye adlandırdıkları buharlı lokomotifler, öfkeli kızgın bir boğanın nefesini andıran buharları ile istasyonun manzarasına en güzel kar beyazı değerleri katıyordu, demirden solumaları.
Siyaha boyanmış bir tahta levha üzerinde, trenlerin istasyona geliş-gidiş saatleri belirtilirdi. Tepeköy Mahallesi’ndeki kapalı pazaryeri ve Muratbey Mahallesi’ni, bir demiryolu geçidi ayırmaktadır. Geçidin başlangıcındaki tantanları indiren ve trene yeşil bayrakla “Geç” işareti veren makasçının kulübesi, taştandır. Geçitin bitişiğindeki; istasyon şefine ait lojman binası, gemici penceresi ile İngiliz sivil mimarisinin izlerini taşır. Onun yanındaki yapı makasçının daha ilerideki son lojman ise hareket memurunun idi. Hatırlayabildiğim son istasyon şefi; rahmetli maliyeci Selahattin Oral’ın bacanağı Kemal bey idi. Babası istasyonun memurlarından olan Ali Diker eğitimini tamamlayarak, tıp doktoru oldu.
Rakımı 26 olarak tabelasında belirtilen Tepeköy istasyonu, bir dönem hizmete kapandı. Muratbey mahalle sakinleri muhtarları olan Emin Berber öncülüğünde, istasyonun tekrar hizmete açılması için imza toplayarak, insan seslerinin bekleme salonunda, yeniden yankılanmalarını sağladılar, TCDD ile yapılan işbirliği sonucunda.
Çocukların belleğinde demiryolu ve tren imgesini, İngiliz yazar Edith Nesbit “Demiryolu Çocukları” adlı kitabında, kalemi ile oluşturdu. Bu kitap hemen hemen tüm ilkokullarımızın sınıf kitaplıklarında, çocuk klasiği olarak bulunuyor.
Tepeköy İstasyonu’da geçmişteki önemi, yaşantısı ve yaşananları ile değeri olan bir mekân, ilçemiz tarihi için. Rumeli şivesi ile çaylarını müşterisine sunan Gevgeli’li Cemal Akgül, istasyonun çay ocağını işletiyor günümüzde. Çayocağının, buharını ve mekânı tüttüren kişidir.
Çay, tren, saat ve istasyon her zaman ayrılmaz bir bütündür, yolculuk kültürümüzde.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Yazar: Hasan ÇAKALOĞLU