Kent ve Demiryolu Menü

Kalıcı Başlantı:

Kent Dayanışması

(yorumlar kapalı)

Kent ve ulaşımda yaşanan yağma ve talanlara karşı kişi ve kuruluşların bir araya gelerek oluşturdukları mücadele ve dayanışma gruplarını bu başlığımız altında tanıtmaya duyurmaya, dayanışmaya katkı sunmaya çalışacağız. 

TOPLUM, KENT ve ÇEVRE için TÜRKİYE’NİN HAYDARPAŞA DAYANIŞMASI

 Sevgili İstanbullular, Kadıköylüler, Üsküdarlılar, Demiryolcular, Limancılar… Garlar, meydanlar ve limanlardır kentleri kent yapan. Egemen güçler tarafından önce buralar işgal edilir. 1918 yılında gemileri ile gelmişlerdi Haydarpaşa açıklarına. Şimdi gökdelenleri ile geliyorlar: Kuşatmaya, işgale, yağmaya… Yüz yıldır birçoğumuzun denizi ve İstanbul’un o efsanevi siluetini ilk kez gördüğümüz; henüz görmemiş olsak bile görkemini o naif yerli filmlerinden birinde mutlaka duyumsadığımız anılarımızın mekanı Haydarpaşa Garı, Liman alanı ve çevresi, yani; İstanbul ve Anadolu’nun demiryolu ve ulaşım bağlantısı yok edilip, tarihi-kültürel değerleri yağmalanıp, küresel şirketlerin emrine sunulmak isteniyor. Kamuoyunda "Haydarpaşa Kanunu" olarak nitelenen 17.09.2004 tarih ve 5234 sayılı kanunun geçici 5. maddesi ile Haydarpaşa gar ve liman alanında bulunan hazine malı taşınmazlar, bedelsiz olarak Devlet Demiryollarına terk edilmiş ve bu taşınmaz mallarla ilgili olarak "imar mevzuatındaki kısıtlamalar ile plan ve parselasyon işlemlerindeki askı, ilan ve itirazlara dair sürelere ilişkin sürelere tabi olmaksızın, her ölçekteki imar planını yapmaya, yaptırmaya, değiştirmeye, re’sen onaylamaya ve her türlü ruhsatı vermeye" Bayındırlık ve İskan Bakanlığı yetkili kılınmıştır. Aynı kanunda devamla "Kesinleşen planlar ilgili belediyelere tebliğ edilir. Bu planların uygulanması zorunludur." hükmü bulunmaktadır.Bu kanuna bağlı olarak alınan 5335 sayılı "torba" kanunun 32. maddesiyle de tüm bu taşınmazların satış yetkisi; Özelleştirme Yüksek kurulunca özelleştirme programına alınan Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları (TCDD) İşletmesi Genel Müdürlüğü Yönetim Kurulu’na bırakılmış ve yerel yönetimler sadece görüş bildiren fakat bu konuda yetkisi bulunmayan kurumlar haline getirilmiştir. Yerelleşme söylemleri adı altında hükümet İstanbul Büyükşehir, Üsküdar ve Kadıköy Belediyeleri üzerinde katı bir "vesayet" uygulamaktadır. Ulusal ve evrensel hukuk kuralları hiçe sayılarak çıkartılan "Haydarpaşa Kanunu" gibi derme çatma kanunların gölgesine sığınıp, kamunun ve yerel yönetimlerin denetiminden kaçırılarak alınan plan kararlarıyla Et Balık Kurumu’ndan Harem’e kadar olan kıyı alanı halkın kullanımına kapatılıyor.  "Dünya Ticaret Merkezi ve Kruvaziyer Liman" adı altında; İMF ve Dünya Bankası’nın emri doğrultusunda IMF’ye para aktarımı gerekçesiyle küresel şirketlerin yağması gerçekleşirse Haydarpaşa alanı İstanbul’un 1970 yılındaki nüfusuna eşit "yeni" kullanıcılara açılacak; İstanbullulara ve ülkemize kapatılacaktır. Dünyanın en özel siluetine, bilimsel ve etik kurallar hiçe sayılarak İstanbul’un kalbine 7 adet gökdelen dikilerek Kadıköy ve Üsküdar’ın doğal ve tarihi dokusu önüne, 4 milyon m2’lik -1 yılda tüm Anadolu yakasında yapılan inşaat alanından fazla miktarda- beton perde çekiliyor. Ancak, perde çekilerek asıl yok edilmek istenen; tüm değerlerimizle birlikte toplumsal hafızamız ve anılarımızdır. Haydarpaşa Garı, limanı ve çevresini, ayrıca Türkiye’nin tüm limanlarını küresel sermayenin şantiyesi haline getirecek olan bu özelleştirme ve talan projesi; sadece Haydarpaşa Garı ve Limanında çalışanların yakınları ile birlikte yaklaşık 10 bin kişinin ekmeği elinden alınıp açlığa mahkum etmesiyle sonuçlanmayacak; kendi "korumalı ve kapalı alanı" dışında kalan Kadıköy, Üsküdar ve çevresinin de ekonomik, sosyal ve kültürel hayatını yok edecektir. Proje kapsamında demiryolu Söğütlüçeşme İstasyonunda son bulacak. Trenler Haydarpaşa’ya sokulmayacağı için duygularımızda ve anılarımızda yer eden vapurlar da Haydarpaşa’ya gelmeyecektir. Bundan hem raylı taşımacılık hem de deniz taşımacılığı büyük zarar görecektir. Dünya mirası İstanbul’un doğal, tarihi ve kültürel zenginliğine sahip çıkarak bu değerlerin kısa süreli ekonomik çıkarlar uğruna talan edilmesine ve küresel güç merkezlerinin ülkemizi Haydarpaşa üzerinden işgaline izin vermeyecek olan; duyarlı tün kurum ve kişileri dayanışmaya çağırıyoruz. İLETİŞİM: bilgi@haydarpasadayanismasi.org

 

 

VAPURUMUZU VERMİYORUZ

 Merhaba,
Hepimizin yüreği İstanbul’la birlikte atsa da, islerimiz yoğun, koşturmacamız çok, hızla değişen/değiştirilen gündemlerle kafalarımız karışık… Haydarpaşa’da "Dünya Ticaret Merkezi " projesi, "Galataport" projesi , Göztepe parkına cami projesi örneklerinde olduğu gibi yanlış uygulamaların çaresiz ve sessiz izleyicileri gibiyiz… Buna rağmen "Vapurlarımızı vermiyoruz" kampanyasında, sizlerin de katkısıyla yaklaşık 25 bin imza toplandı ve tam olmasa da bir ölçüde geri adim atıldı ( kampanyamız vapurlarımızın, mevcut tipolojiye sadik kalarak ve yerli tersanelerimizde, üretimi sürdürülene kadar devam edecek ) .
Ve gördük ki sandığımız kadar yalnız, korktuğumuz kadar yılgın değiliz… Üstelik elimizde Internet gibi harika bir olanak var. İşte İstanbul’a dair alınan kararlarda tepkilerimizi ve beklentilerimizi, en hızlı şekilde, yetkili kişi ve kurumlara iletebilmek için bir haberleşme ağı kurma çalışması başlattık. Amacımız "Vapurlarımızı vermiyoruz" kampanyası ile oluşan sivil inisiyatifin devamlılığını Internet aracılığıyla sağlamak, İstanbul’a dair alınan kararlarla ilgili eleştirilerimizi ve tepkilerimizi iletebileceğimiz bir kamusal alan oluşturma girişimini sürdürmek. Sizlere elimize ulasan haberleri, güvenilir kaynaklardan aldığımız bilgileri göndermek istiyoruz. Katılırsanız seviniriz. Lütfen siz de üye olun, İstanbul’un uzak yakin tüm dostlarının bu gruba üye olmasına destek verin.

Üye olmak için; vapurumu_vermiyorum_bilgi-subscribe@yahoogroups.com

adresine bos bir e-posta atılması, gelen kabul yanıtının da gene bos olarak "reply" edilmesi yetiyor. Sevgiler Behiç Ak, Demet Parlar, Mehmet Selim Baki

 

 

 

ARNAVUTKÖY SEMT GİRİŞİMİ

 Bir kez daha dayatılan 3. Köprü girişimine karşı bu kez kendiliğinden örgütlenen kentsel koruma amaçlı "Arnavutköy Semt Girişimi"nin sesine sayfalarımızı açmanın sevincini yaşıyoruz. Üzerimize hoyratça gelen 3. köprü tehlikesi karşısında gücümüzü, enerjimizi, zamanımızı bir araya getirip, çoktandır bir yerlerde yitirdiğimiz komşuluğu bulduk ve Arnavutköy Semt Girişimini oluşturduk… Her toplantı öncesi kendimizi bilgilendirdik, bilgiyi çevremize yaymaya çalıştık; sonra da mahallemizde konuk ettiğimiz sivil toplum örgütleri, yerel yönetim temsilcileri, üniversitelerden çeşitli uzmanlar ve duyarlı tüm kesimlerden gelenlerle bilgilerimizi pekiştirdik ve… Köyümüze kazıklar çakıldı, denizle bağımız kesildi, şimdi de göğümüzü karartmak istiyorlar… Biz Arnavutköylüler, 1500 yıllık tarihi olan mahallemizi, içindeki 38 adet anıtsal yapıyı, 42 yalıyı, 292 adet eski eser sivil mimarlık örneği evi, 30’un üzerindeki anıt ağacı, 5 yeşil sit alanını ve de hallacımızı, köftecimiz, berberimiz, ayakkabı tamircimiz, camcımız ve kasabımız ile belki de şimdiye dek ne denli kıymetli olduğunun pek de farkına varamadığımız, kendine özgü Boğaz   köyü yaşantımızı koruyacağız… 3 üncü köprüye hayır! Arnavut köy’den Kandilli’ye… Önümüzdeki günlerde ihaleye açılmak istenen 3. köprü projesi, İstanbul Boğazı’nda kalan son tarihi ve doğal güzelliklerle beraber huzurumuzu, sağlığımızı da alıp götürmeye hazırlanıyor. İstimlâk edilecek evlerimiz, işyerlerimiz; üzerimize yağacak kurşun ve karbonmonoksit, geceleri rahat uyku uyutmayacak araba gürültüsü, kirlenecek içme suyu kaynaklarımız, kesilecek ağaçlar…3. köprü Boğaz’ın hangi köşesine yapılırsa yapılsın, ayaklan, viyadükleri, tünelleri, karayolu bağlantıları ile, dünyanın incisi Boğaziçi‘ni tahrip edecek, yaşadığımız mekanları şantiyeye dönüştürecek. Bu projeden en büyük zararı görecek semtlerden biri de yalılarıyla, anıtsal yapılarıyla tarihi dokusunu şimdilik koruyabilen Arnavutköy.  Bayındırlık ve İskân Bakanlığı, tarihi ve kültürel değerlerimizi, doğal güzelliklerimizi hatta sağlığımızı hiçe saydığı gibi, varolan yasaları da görmezden geliyor. 3. köprünün tam bir felaket olacağı bu kadar açıkken, İstanbul‘u ve yaşadığı semti sevenlerin kaygıları, tepkileri giderek çoğalırken neden bu ısrar? Hem de devletin görevlendirdiği kurumları dikkate almayacak kadar… Bütün dünya toplu taşımaya yönelirken, yeni bir köprü yapmak. Tüp geçiş saatte 75.000 kişilik taşıma kapasitesiyle 7-8 köprüye bedeldir. Tüp geçiş devreye girince 1. ve 2. köprülerde de rahatlama olacağı kesindir. 3. köprü, bu işten çıkarı olanların, kendi bildiğini okuyanların bir dayatması olarak karşımıza dikiliyor. Bizler, 3. Boğaz Köprüsü’nü ne Arnavutköy’de ne de başka bir semtte görmek istiyoruz! Bizim gibi düşünen duyarlı halkımızı, Boğaziçi Arnavutköylüler Derneği çatısı altında mücadele etmeye sesini sesimize katmaya davet ediyoruz

BOĞAZİÇİ ARNAVUTKÖYLÜLER DERNEĞİ
Adres : Kireçhane Sk. No:13 34345 Boğaziçi Arnavutköy – Beşiktaş / İST.
Tel : 0212 287 34 01/02/03
Faks : 0212 287 34 04

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Yazar: kentvedemiryolu.com