Kent ve Demiryolu Menü

Genel Yazılar

Kalıcı Başlantı:

Birleşik Taşımacılık Çalışanları Sendikası Marşandiz YHT Kaza Raporunu Açıkladı

(yorumlar kapalı)

13 Aralık 2018 tarihinde Ankara-Konya seferini yapmakta olan YHT ile yol kontrolünden dönen lokomotifin Marşandiz istasyonunda saat 06.36’da çarpışması sonucu ikisi YHT makinisti, biri kılavuz lokomotifi makinisti olmak üzere dokuz yurttaşımız hayatını kaybettiği, ayrıca kazada biri kılavuz lokomotifi makinisti olmak üzere seksen altı yurttaşında da çeşitli derecelerde yaralandığı olayın ardından Birleşik Taşımacılık Çalışanları Sendikası tarafından hazırlanan “TCDD’nin Yeniden Yapılandırma Süreci ve Marşandiz İstasyonunda Meydana Gelen Yüksek Hızlı Tren Faciası Raporu” bugün 09.01.2018 tarihinde basınla paylaşıldı.  Devamı için tıklayınız »

Kalıcı Başlantı:

25 Mayıs 1931 Sivas Samsun Demiryolunda Sel Felaketi

25 Mayıs 1931 tarihinde Sivas Samsun Demiryolu hattında meydana gelen ve Amasya istasyonu çevresinde etkili olan sel felaketinde 13 can kaybı yaşanmış demiryolu hattının büyük bir kısmı kullanılamaz hale gelmiştir. Bu felaketi yerinde incelemekle görevlendirilen TCDD İşletme Müfettişi Mühendis H.Yakup’un raporu Temmuz 1931 tarih ve 77 sayılı Demiryollar Mecmuasında yayımlanmıştır. Raporu sizlerle paylaşırken mecmuada kullanılan yazım dili aynen aktarılmıştır. 7.7.2018 tarihinde Çorlu Muratlı arasında yağmur sonrası yaşanan tren faciasındaki görüntülere benzer görüntüler Sivas Samsun hattında da yaşanmıştır.Devamı için tıklayınız »

Kalıcı Başlantı:

“Cumhuriyet Treninden Tanzimat Trenine”. Booz. Allen-Hamilton’dan McKinsey’e ABD ve Türkiye: “Ebediyyen dost ve müttefik”.

(yorumlar kapalı)

İkinci Dünya Savaşı ardından ülkemize demokrasi ithal etmek için (!) gittiğimiz San Fransisko Konferansı’ndan (1945) Cumhurbaşkanı Celal Bayar’la Başbakan Adnan Menderes’in 1954’te Washington’da işaret ettikleri hedefe… aynı yolculuktur süregiden. Ana istasyonlarını da, ara istasyonlarını da küresel sermayenin belirlediği bir çıkmaz ya da…Devamı için tıklayınız »

Kalıcı Başlantı:

“Müze”lik yazılar 4- (*)  “Taşıdığı Değerin Kurbanı Olmak”.

(yorumlar kapalı)

Tarihçinin saptamasından yüzyıllar sonra Taut, arkadaşı W. Gropius gibi, “mimarinin kendi başına politik olamayacağını” vurgulayacak; ancak yapıların “politik araç” olarak kullanılabileceğini, bu durumun ise mimarın “elinde olmadığını” söyleyecektir. (Nicolai; B. Taut’un Akademi Reformu ve…) İşin bu yanı ayrı, yapının yapı olup olmadığı apayrı. Şimdi Yüksek Hızlı Tren projesi kapsamında inşa edilen yeni mimari ürünü acar tren istasyonu bütün heybetiyle eski Ankara Garının üstüne çökmüştür!… Eşzamanlı, yanıbaşındaki tarihsel kültürel yapıların, o yapılarla sürüp gelen tarihin ve anıların da üstüne. (Eski) Ankara Garı, sırtına binen demir çelik, cam ve betondan oluşma dağyapının gölgesinde, gayri bir “kanarya kafesi” gibidir. Zaten bu tarihsel yapı, Gençlik Parkı’na açılan avuç içi kadar gar önü kavşağı altına konumlandırılan “bat-çık” ve hemen karşısına dikilen “Arena”yla çoktan “Güzel Başşehrin Güzel Başkapısı” olmaktan çıkmıştı. Devamı için tıklayınız »

Kalıcı Başlantı:

Kayıp İstasyon

(yorumlar kapalı)

İzmir’deki tren istasyonlarından biridir. Alsancak Gar’ı ile bu istasyon arasında, yakın yıllara kadar banliyö trenleri ile yolcu taşımacılığı yapılırdı. Bir istasyon kaybolabilir mi ? Elbette.Peki nasıl ? O istasyona gitmek için, önce tren seferlerinin başlangıç noktası olan, gara gitmek gerek, yani Alsancak Garı’naDevamı için tıklayınız »

Kalıcı Başlantı:

Kaçan Tren

Alsancak Gar’ı; izlenimci ressam Claude MONET’in “St .Lazare İstasyonu” adlı tablosu ile dolaylı bir bağı vardır. Monet; çatısında, camdan tasarımlanmış ışıklığa sahip olan istasyonun içine hakim olan buharı, bulut yığını gibi geniş ve yoğun olarak kullanmıştır. Bu yönü ile; Alsancak Garı’nın, St. Lazar İstasyonu ile ortak mimari paydası vardır, üslup yönünden.Devamı için tıklayınız »

Kalıcı Başlantı:

Şeker Fabrikaları Ve Demiryollarımız

Türkiye’de şeker fabrikası kurulması amacıyla Osmanlı İmparatorluğu zamanında bazı teşebbüsler olmasına karşın, hiçbirisi gerçekleşememiştir. Öyle ki, ülke I. Dünya Savaşına girdiğinde tek bir şeker fabrikasına bile sahip değildir. Ulusal bağımsızlık mücadelesinin bitiminde 17 Şubat-4 Mart 1923 tarihleri arasında gerçekleştirilen İzmir İktisat Kongresi’nde ülke ekonomisiyle ilgili sorunlara yönelik çözüm önerileri getirilmeye çalışılmış ve bu konuda bazı kararlar alınmıştır. Alınan kararlardan biri de şeker pancarı yetiştirilmesi, şeker fabrikalarının kurulması, tarımda münavebe usulünün genişletilerek tarım ve hayvancılığın ıslahı ve üretim artışının sağlanmasıyla ilgili “Çiftçiliğe Ait Bazı Maddeler” bölümünün 16 ncı maddesidir. Cumhuriyetin kurulmasından sonra, ülkede en çok ihtiyacı hissedilen üç beyazlar (şeker, un ve pamuk) alanında peş peşe somut adımlar atılmaya başlandı.Devamı için tıklayınız »

Kalıcı Başlantı:

İSTASYON ADLARI

Herhangi bir nesneye verilen adın anlamı, kökeni, yapısal özellikleri vb. dilbilimin inceleme konusudur. Ancak konu yer adları olunca dilbilimin yanı sıra etnoloji, sosyoloji, tarih ve coğrafya da bunlarla ilgilenmeye başlar. Çünkü yer adları bir toplumun sosyal ve kültürel yapısı ile bulundukları, kullanıldıkları mekânın tarihî geçmişi ve coğrafya özellikleri hakkında da önemli ipuçları taşırlar. Yer adları insanlığın ve uygarlığın izlerini yansıtırlar,[1] toplumların coğrafi mekânla bütünleşmesinin göstergesidirler.Devamı için tıklayınız »