Kent ve Demiryolu Menü

Kalıcı Başlantı:

Nostaljik Tramvaya Dokunma

(yorumlar kapalı)

Ulaşım tarihimize sahip çıkmak, bu alanda bilinç oluşturmak adına kaygı verici bir gelişmeden sizleri haberdar etmek istiyoruz. Geçtiğimiz günlerde İstiklal Caddesi üstündeki nostaljik tramvay hattında işleyen orijinal tramvayların yerine özgün özelliklerinden oldukça farklı bir aracın işleyeceğine dair İETT’nin sosyal medya hesaplarından deneme sürüşlerinin fotoğraflarının paylaşıldı ve bu paylaşım oldukça fazla tepki çekti.

Yeni aracın her ne kadar özgün tasarımını koruduğu iddia edilse de pantografsız, katenersiz sisteme geçilmesi bir yana araç orijinaline sadık kalınmayacak şekilde genişletilmiş, gövde alçaltılmış, vatman konsolundaki pirinç ve ahşap aksamlar yerini çağdaş tramvaylardaki gibi bir vatman kabini bırakmış.

Eski ve Yeni Tramvayda Vatman Kabini

Katlanır kepenk kapılarının yerini aslı gibi görünmeye çalışan otomatik otobüs kapıları almış. Aracın çatısını “ne de olsa kimse görmüyor” diye düşünerek orijinaline benzetmeye çalışmamışlar bile sanki.

Güzergah tabelasını soğuk beyaz LED ile aydınlatmışlar. Ayrıca işçilik ve malzeme kalitesi bakımından niteliksiz ve aslına sadık olmayan bir kopya olduğu bariz bir şekilde görülmekte.

1960’ların başına kadar İstanbul’un dört bir yanında işlemiş, sayısız kitaba, filme, şiire, fotoğrafa konu olmuş, İstanbul imgesini bir parçası olmuş bu araçlardan geriye sadece T2 hattında işleyen araçlar kaldı.

Bir imge haline gelmiş bu araçlara böyle keyfi müdahalelerin yapılması birçok kişiyi çok incittiğini görüyoruz. Bu hattı insanlar için özel kılan şey bu ikonik araçları tecrübe edebilmeyi, 58 yıl önceki tramvay deneyimini günümüzde yaşayabilmeyi mümkün kılması değil mi? İstanbul sakinleri ve yerli-yabancı gezginler bu araca Taksim’den Şişhane’ye gitmek için değil, İstanbul’un tarihini, gerçekten 58 yıl önce olduğu gibi çalışan bir aracı deneyimlemek için biniyorlar.

Bu deneyime tramvayın pantografı, vatman konsolunun aksamı da dahil. Yeni araçlar ne görüntü ne de fonksiyon açısından aslına sadık olmadığı için, ne yazık ki bu özel deneyimi oluşturan iki unsur da ortadan kalkıyor.

Orijinal tramvaylarımızın yerine bu niteliksiz ve vasat aracın gelmesi İstanbul’u kültürel mirasından mahrum bırakmak, topluma ve şehre zaten muzdarip olduğu hafıza kaybını bir kez daha yaşatmak olur.

Sorun İETT’nin gönderisinde de bahsedildiği gibi çevrecilik mi? Orijinal tramvayın zaten elektrikle çalışmasını geçtim, yeni araçta kullanılan lityum bataryaların üretim ve bertaraf aşamalarında doğaya çok daha fazla zarar verdiği dile getiriliyor. Lityum bataryaların belli bir sayıdaki şarj döngüsünden sonra değiştirilmek zorunda olması da üreteceği atık ve masraf açısından kaygı verici.

Bu dönüşümün kültürel miras ve otantiklik kaygılarının geçerli olmadığı, elektrik tüketimi ve iş yükü bakımından nostaljik tramvaya kıyasla çok daha büyük bir payı olan çağdaş tramvay hatlarında gerçekleşmesi hem çevrecilik ve tasarrufun gözetilmesine hem de kültürel mirasın olduğu gibi korunmasını sağlamaz mı? Neden objenin doğasına aykırı bir şekilde nostaljik tramvaya bu yapılıyor?

Sorun aracın kapasitesi miydi de aslına sadık kalmayacak şekilde genişletilme ihtiyacı duyuldu?

İETT envanterinde 1914 ve 1919’da üretilmiş 411 ve 418 numaralı römorklar hala var. Bunlar -ya da üretilecek nitelikli kopyaları- daha önce yapıldığı gibi yine sefere çıkarılabilirdi.

Sorun gerçekten katenerlerin yarattığı görüntü kirliliği mi?

Katenerlerin de nostaljik tramvay tecrübesinin bir parçası olması bir yana, İstiklal Caddesi’nde katenerlere varana kadar görüntü kirliliğine sebep olan birçok başka unsur var. Caddedeki görüntü kirliliği denince havai elektrik hattı ben dahil çoğu insanın aklına bile gelmiyor açıkçası.

Katenerler can ve mal güvenliğini riske mi atıyor?

Nostaljik tramvay dışında şehirde her gün milyonlarca insanı taşıyan raylı sistem araçlarının neredeyse hepsi aynı sistemi, 600 volt doğru akım motorları kullanıyor. Bu araçlardan bazıları en az İstiklal Caddesi kadar kalabalık olan Sirkeci, Sultanahmet, Ordu Caddesi gibi yerlerden geçiyor. Eğer katener ve 600 Volt doğru akım motorlar risk teşkil ediyor ise bahsettiğimiz yerlerden geçen T1 hattına kıyasla sadece Taksim-Şişhane arasında işleyen ve kültürel miras niteliği sebebiyle olduğu gibi korunması gereken nostaljik tramvaylarda katenerlerin kaldırılması can ve mal güvenliği açısından büyük bir kazanım teşkil etmiyor açıkçası.

Bunun yanında dünyanın dört bir yanında ikonik tramvayları işleten, tramvaylarıyla özdeşleşmiş Lizbon, Prag, Budapeşte ve bir sürü başka şehirde yaklaşık yüz yıllık araçlar olduğu gibi korunuyor, katenerlerle çalışmaya devam ediyor.

Neden İstanbul’da böyle bir yol izleniyor?

Bu yapılan İstanbul’a yakışmıyor.

#NostaljikTramvayaDokunma