Kent ve Demiryolu Menü

Kalıcı Başlantı:

Kars’ın ‘Uygarlık Belgeseli’

Kars’ın ‘Uygarlık Belgeseli’ 

‘Kafkasya’da Ortak Geleceğimiz’ konulu Kars Kent Kurultayı’nın kitabı yayımlandı "Tarih ve arkeolojiyi sevmemde etken olan ve en güzel gençlik yıllarımın geçtiği anıtsal Kars Kalesi’ne…" Bu "ithaf" , tarih sevdalısı dostlarımızın tahmin edebileceği gibi Prof. Dr. Oktay Belli ‘ye ait… "Memleketi" ne olan tutkusunu bilenler, kitabını kişilere değil de bir "yapı" ya adamış olmasına şaşırmayacaklardır.

Çünkü hem Kars Kalesi, hem de Oktay Belli, öylesine birbirlerini tamamlıyorlar ki karşılıklı "gönül ilişkisi" ni sezebilmek için her ikisinin de görmüş geçirmiş yüzlerine bakmak yeterli. Kaleye baktığınızda, çağların özverili kahramanlıklarıyla birlikte destansı "çile" sini de fark edersiniz.

Nitekim Evliya Çelebi de Anadolu’nun en doğusundaki bu "uygarlıklar bekçisi" için 1647’deki ziyaretinde demiş ki; "Kars Kalesi, Anadolu’yu İran’a karşı koruyan bir ‘serhat kalkanı’ gibidir…" Oktay Belli’nin de özellikle o hep gülümseyen gözlerine baktığınızda, size anlattıklarının ardındaki "anlatılamaz vefasızlıklar" a karşı, alçakgönüllü aldırmazlığını da hissedersiniz. 30 yılın geride kaldığı Doğu Anadolu araştırmalarındaki nice sevinçlerin, nice hüzünlerle birlikte yaşandığı; neredeyse "Urartu" kadar sağlam bir bilimsel irade.

İşte böylesine bir buluşmayı, "İki Bin Yıllık Kale ve Kent: Adı Kars" adlı makalesinde de sürdüren Belli’nin, memleketine hizmetindeki son ürünlerden biri de yeni derlediği "Kars Kitabı" . Daha doğrusu, 24-26 Eylül 2004’te Kars Belediyesi’nce düzenlenen 2. Kent Kurultayı’nın adeta bir "Kafkasya Ansiklopedisi" ne dönüşen bildiriler kitabı.

UMUTLARIN KURULTAYI İlki 2001’de "Kafkas İstikrar Paktı’na Doğru" temasıyla düzenlenen kurultayın 2004 buluşması, "Kafkasya’da Ortak Geleceğimiz" içindi. Kars’ın bu "umut" lu gelecekteki kültür, bilim ve ticaret merkezi olma hedefini ise şöyle vurgulamıştık; "Kars, Anadolu’daki Kafkasya olduğu kadar, Kafkasya’daki Anadolu’dur. Bu komşu dünyaların ortak değerlerini, bir barış, dostluk ve işbirliği merkezi işleviyle kucaklamaya adaydır."

İşte bu tarihsel adaylığın geçmiş değerlerle beslenmesi için Kars’taki özgün mimariyi de yaşatacak bir imar anlayışı benimsendi. Belediye Başkanı Naif Alibeyoğlu , gerçek kalkınmanın ancak "kimlikli gelişme" yle mümkün kılınabileceğini vurgulayarak tarihsel dokunun ve eski yapıların en değerli hazineler olarak gözetileceğini belirtiyordu.

Bu kararlılık içindeki kurultayda, kentle ilgili "tarihsel tanıklıklar" a verilen örnekler de çok çarpıcıydı. İngiliz gezgin ve ressam Robert Ker Porter , 1819’daki gözlemlerinde bakın ne yazmış: "Bu geniş ve heybetli vadide Kars bulunmakta. Şehrin kuzeydoğusundaki tepede kale yükselmekte. Şehrin duvarları doğu ve batıya düzgün bir satıhta uzanır.

Belki de Asya’da tahkimli şehirler içinde bundan daha kusursuz bir örnek gösterilemez…" Çarlık Rusya’sının bölgeyi işgalinden önce, 1829’da Kars’a gelen ünlü Rus şairi ve yazarı Puşkin de demiş ki: "Erişilmez savunma mevzilerine ve yalçın kayalıklar üzerindeki kaleye baktıkça, Kars’ı nasıl ele geçirebildiğimize şaşıp kalıyorum…" Oktay Belli ise bu şaşkınlığın köklerini ararken kendini önce tarihöncesi çağlarda buluyor.

Örneğin kentin 8 km. güneybatısındaki Borluk Vadisi’nde, kayalıklar üzerine yapılan soyu tükenmiş hayvan resimleri için diyor ki: "14 bin yıl önceye ait bu resimler, Kars’ın sanat tarihindeki derinliğini de kanıtlıyor…" Ne var ki bu eşsiz "kanıt" lar, birkaç hafta önce tarih bilincinden yoksun inşaatçıların tahribatına uğradı.

ÇEKÜL temsilcisi Cengiz Şıklı ‘nın bildirdiğine göre, Azat Köyü yakınlarındaki kaya üstü resimlerden bazıları, havaalanı pistindeki onarım işini üstlenen firmanın sit alanında kurduğu "mıcır şantiyesi" ne kurban edildi. ‘DİAUEHİ’DEN ‘CHARSA’YA… İşte bu belgelerle birlikte çok sayıda araştırmanın yer aldığı 400 sayfalık kitap, "Kars, Ardahan, Iğdır Kalkınma Vakfı" nın da desteğiyle Kars Belediyesi’nce yayımlandı.

Özellikle Yıldırım Öztürkkan ve Dr. Ertuğrul Erdem ‘in resim arşivlerinden bezenen kitabın "rehber" niteliğine gereken önemin verileceğini umarak; sözü yine Oktay Belli’nin şu "Kars adı" merakına getirelim.. Her kentimiz gibi Kars’ın adıyla ilgili tahminler de öncelikle "benzetme" lere dayanıyor.

Örneğin yaygın bir görüş, "Karsaklar" denen bir Türk boyundan geldiğini savunuyor. Urartular’dan önce bu bölgenin adı "Diauehi Ülkesi" ymiş. MÖ 12. yüzyıla ait Assur’un çiviyazılı belgelerinde "Daiaeni" , MÖ 9. yüzyıldaki Urartu belgelerinde ise "Diauehi" denmiş. Amasyalı coğrafyacı Strabon (MÖ 64/MS 19) ise "Corzene" olarak tanımlarken, bugünküne en yakın "Charsa" adı, MS 2. yüzyılın ünlü yazarı Ptolemaios ‘un Coğrafya Kılavuzu’nda görülüyor.

Bizans tarihçisi Propyhrogonetus ‘un yazılarında da nihayet "Kars" şeklinde geçiyor. ‘GARMON’CUNUN DİLEĞİ Kurultay kitabına göz atarken, Kars’taki "Cumhuriyet dönemi" ne sanatıyla imza atan emektar "garmon" (akordeon) sanatçısı Celal Baydak aramasın mı? Azeri tiyatrosunun Karslı ustası Settar Güldür ‘ün 1960’larda sahneye koyup başrolünü oynadığı ünlü "Meşhedi İbad" operetindeki beraberlikleri anarken, aynı yıllarda kadınların "en az masraf" la diktikleri elbiseleriyle katıldıkları "kıyafet yarışmaları" aklına gelivermiş. Sinemalarıyla, balolarıyla, hatta edebiyat ve şiir günleriyle geride kalan o unutulmaz yıllar için Celal Baydak diyor ki: "Kars’ın bugün büyük kentlerde bile olmayan zenginlikteki çağdaş kültür ve sanat yaşamı da kitaplaşmalı…" Bakalım, koca müzisyenin bu dileği için de kimler kolları sıvayacak?  CUMHURİYET – 23.08.2007  

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Yazar: www.kentvedemiryolu.com