Geçmiş Zamanın Hız Şampiyonu
Tarihin tozlu sayfalarını araladığınız zaman ancak gerçeklerle yüzleşmek mümkündür. Kimi zaman belli bir konu hakkında sanki ilkmiş ya da daha öncesi olmamış gibi düşünebiliriz. Bir süre sonra tarihi araştırmış birisinin aynı konu hakkındaki bir bilgisi ile uyanıldığı zaman hata yapıldığı anlaşılır. Aynı demiryollarımızın geçmişinde unutulmuş bir gerçeğin hatırlanmadığı gibi…
Bilinen odur ki, demiryollarına en büyük önem Atatürk döneminden itibaren verilmeye başlanmış, daha sonra ki yöneticiler özellikle karayolu taşımacılığı gibi maliyetli bir sektöre yönelerek demiryollarımızı ihmal etmişlerdir. Son yıllarda yine demiryolu alanında atılımlar yapılmaya çalışılıyor ancak bunların hedefe ulaşabilmesi için zaman ve paraya ihtiyaç olduğu kesindir.
Kısacası ülkemiz bu anlamda treni kaçırmış ve biraz gecikmiştir. Çünkü vaktiyle yapılması gereken yatırımların gecikmesiyle bugün için aynı yatırımların yapılabilmesi çok daha masraflı bir hale dönüşmektedir. Ülkemiz demiryolu yolcu taşımacılığında hep hız ve hizmet kalitesi konusu tartışılır durur. En iyisine erişme arzusundandır bu. Ancak sizleri geriye götüreceğim şimdi.
TCDD 1948’lerden itibaren yüksek sürati yakalamış, hız, konfor ve hizmet yönünden ise 1950’lerden itibaren aldığı mototrenler ile adeta döneminde ulaşıma çağ atlatmıştı. Almanya’dan sipariş edilen ve o yılların yüksek motor gücüne sahip ilk seri mototrenler MT5200 olarak anılan ve iki diziden oluşan trenlerdi. Sadece iki set olarak alınan bu araçlara ek olarak, siparişi yine Almanya’ya verilmiş olan üçlü diziden oluşan 16 set MT5300’ler devreye girince artık gece yolculukları tarih oluyordu. Çünkü bu trenlerle hedeflenen amaç gündüzleri varılacak noktalara hızla ve emniyetle ulaşımı sağlamaktı.
Bu trenler genç Türkiye Cumhuriyetinin ilk hızlı trenleriydi denilebilir. Bunu bir örnek üzerinden daha iyi açıklayabiliriz: Haydarpaşa garından sabah 10.00’da kalkan Boğaziçi mototreni akşam saat 18.48’de Ankara’da oluyordu. 1953 yılında 8 saat 48 dakika’da İstanbul-Ankara!… Harika bir yolculuk. Bu tip trenlerin benzerleri o yıllarda Batı Avrupa ülkelerinde de vardı ve Almanya’ya seyahat edenlerin Türkiye’de de örneklerini görmekten mutluluk duydukları aktarılan anılarında fark etmek mümkündür.
21.4.1952. Adapazarı ve Haydarpaşa arasında yapılan motorlu trende hizmete sunulan lüks servis.
MT5300’ler içi kırmızı ve yeşil deri koltuklu ve 119 kişi kapasiteli, koltuklarında görevliyi çağırmaya yarayan düğmeleri olan, lokantası olup yemek servisi yapılan ve demiryollarında iki taraflı motor ünitesinden oluşan ve DMU diye tabir edilen modern setlerdi.
Sadece Türkiye için tasarlanmış, sipariş edildiği şekilde teslimleri yapılmış bu setlerin motor güçleri 2×550 şeklindeydi. Son sürat verisi 125 km/h olarak verilmiştir. Yani, Türkiye’nin hız rekoru daha o dönemlerde çoktan kırılmıştı. İnanılmaz değil mi?
İlk güzergâhlar Ankara merkezli Zonguldak, Adana ve İstanbul arasındaydı. (Karaelmas, Çukurova, Boğaziçi mototrenleri) İzmir Ankara arasında da bu tren Ege Mototreni olarak çalıştı. Bu konuda bilgi birikimini paylaşan Dr. Güntürk Üstün’ün tespiti ilginçtir: Ege Mototreni, İzmir Ankara arasında hizmet verir gözüküyordu ancak Balıkesir’den itibaren yolcularını Ankara’ya götürmek üzere alıyordu. Balıkesir-İzmir arasındaki yol düzenleme çalışmalarından sonra ancak 1959’da aktarmasız olarak İzmir-Ankara seferlerine başlandı. Bu tarihten önceki yıllarda mototren yolcuları İzmir’den Balıkesir’e ve Balıkesir’den İzmir’e buharlı bir lokomotif tarafından çekilen özel bir trenle yolculuk ediyorlardı.
Bu arada Ege Mototreni 1966’ya kadar haftanın 6 günü sefer yapıyordu, 1966’dan 1978’e kadarsa her gün işledi. İlginç bir nokta daha vardır. Bu tren, seferden kaldırıldığı 1978 yılına kadar İzmir-Balıkesir arasını, rötar yapmazsa 4 saat 36 dakikada alabiliyordu. Aradan yaklaşık 32 yıl geçmesine rağmen bu seyahat süresini henüz hiçbir TCDD treni (Mavi Tren dahil) kırabilmiş değildir.
Adapazarı eski gar binası ve mototren(MT5500 (Fiat)
Yine Güntürk Üstün’ün aktarımına göre MT5300’ler bir dönem Ankara-Malatya arasında da Fırat Mototreni olarak hizmet verdi. Bu tren, Boğaziçi Mototreni yerine Haydarpaşa-Ankara arasında Boğaziçi Ekspresi’nin sefere konmasını takiben, deyim yerindeyse boşta kalan MT 5300 dizilerinin ve de Ankara-Malatya hattındaki potansiyel yolcu trafiğinin değerlendirilmesi amacı ile sefere konmuştu ancak pek uzun ömürlü olamadı ve tüm MT5300’lerin anahat seferlerinden alındığı 1978 yazından önce seferden kaldırılmıştı…
Necip Köni’nin yorumlarına göre MT5300’ler lokantalı ve o dönemin en lüks seyahat aracıydı. Onun yorumlarına göre de bu mototrenler döneminin yolcu kalitesi belli konforlu, temiz ve lokantadaki güzel menüleriyle en iyi taşıtlarındandır.
Hızı, konforu, önündeki o muhteşem ay yıldızı figürü, düdüğü ile apayrı bir yeri olan bu mototrenlere TCDD ne yazık ki iyi bir özen gösteremedi. Ekonomik ömrünü tamamladı diye 1970’lerin ortalarından sonra yavaş yavaş seferden kaldırıldılar. Oysaki bu diziler tüm ülkeyi kucaklayabilecek ve o dönemin en iyi taşıtı olabilecek kapasiteye sahipti.
Ben de ailemle birlikte çocukken Balıkesir ağırlıklı olarak Ege Mototreni ile seyahat etme fırsatı bulabildim. Bu yönden kendimi şanslı hissediyorum. İstasyona yanaşınca kendiliğinden açılan merdivenleri, sevimli düdüğü hâlâ aklımdadır. Eğer ben o yılların demiryolları müdürü veya ulaştırma bakanı olsaydım bu dizilerin siparişlerini sürdürür, 1980’lere kadar hız ve konforun birleştiği bir demiryolu ağı oluşturulmasına olanak tanıyarak “Türkiye’nin mototreni” imajını birleştirerek muhteşem bir ulaşım sistemi oluşmasını sağlardım. Ancak tarih ve olaylar bizlerin bakış açısıyla yaklaşmıyor her konuya.
Peki, şimdi MT5300’ler nerede mi diye soruyorsunuz. Sadece resimlerde ya da belki çekilmişse film karelerinde. 16 setten bir tane bile hurda olarak kalmadığı ifade ediliyor, ne yazık. MT5200’lerden ise iki tane olduğundan bir tanesi bile kalmamış durumda. Tüm bunlar anılarda kaldı ama yine de TCDD yetkililerine seslenmekte fayda görüyorum. MT5300 mototrenlerin hepsi hurdaya mı ayrıldı? Bunlardan bir dizi ya da en azından üçlü setten tek bir ünite de bir yerlerde unutulmuş ve yeniden müzede sergilenmeyi beklemiyor mu? Umarım yetkililer olumlu bir sonuca ulaşabilirler. MT 5300’lerle çalışma fırsatı bulmuş emekli demiryolcularımızdan ricam bu trenlerle ilgili anı ve resimlerini mutlaka internet ortamında ya da bizlerle paylaşmalarıdır.
Demiryollarımızın tarihindeki MT5200 ve MT5300’lerin mucizesi mutlaka üzerinde kitap bile yazılması gerekli bir konudur. TCDD arşivlerinde eğer saklanmışsa, bu konu hakkında yararlı dokümanlar olabileceğini düşünüyorum. Unutmayalım ki, tarihten ders alınsaydı, Atatürk döneminin demiryollarına niçin önem vermek istediği anlaşılabilseydi bugünün sayılı demiryolu ağına sahip önder bir ülkesi olabilecektik.
[Resimler: Çankırı Kartpostalı ve Kuşbakışı resim Dr. Çağatay Üstün koleksiyonundan]
Doç. Dr. Çağatay ÜSTÜN Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıp Tarihi ve Etik Anabilim Dalı Başkanı
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Yazar: Doç. Dr. Çağatay ÜSTÜN