Haydarpaşa… Ve… Ben
Bundan yıllar evvel soğuk bir aralık sabahında evimizde acı acı çalan bir telefonun sesiyle uyandık…
Tarihi hiç unutmam 8 Aralık 1980
Çünkü babamın teyzesinin oğlu olan Ahmet abiyi kaybetmiştik, hem de çok acı bir şekilde…
Çocukluğumda Haydarpaşa’nın en üstü kısmında diye anımsadığım bulunan lojmanda oturan büyük teyzem ve eniştemden dolayı, herkesin göremediği pek çok yerini bilirdim, şimdi hayal meyal hatırladığım, sonrasında ise yakılan…
Eniştemin koştura koştura kazaya gidip de tren altında kendi oğlunu daha görmeden kenara düşen kırmızı çantasından tanıyıp, “bunun altındaki benim oğlum demesini mi” anlatayım size (?) yoksa büyük teyzemin boynunda taşıdığı aralık ayı takviminde sekizi işaret eden günün karartılmış olmasını mı (?)
Hiç birini anlatmayacağım.
Kadıköy’de yaklaşık iki yıldır oturuyorum ama doğma büyüme Kadıköylüyüm ve çocukluğum garın koridorlarında geçti…
Tangoya başlamama vesile olan merdiven nöbeti sonrası bir gece daha fazla kalıp bir gösteriye tanık olmaktı
Kim nerede, neye, ne kadar sahip çıkar bilemem!
Ben çocukluğuma ve hiç tanıyamadığım ama ölümünle ailemin sarsıldığı Ahmet abime sahip çıkmaya gidiyorum Haydarpaşa’ya
Ben oraya her gittiğimde ve evimden her seyrettiğimde yıllar evvel yaşanmış bu acının içinden geçip gidiyorum…
Ha söylemeyi unuttum Eniştem Haydarpaşa Gar müdürüydü ve küçük oğlunu böylesi elim bir kazada kaybetti…
Teyzem oğlunu ondan alan trenlerin sesine bir daha tahammül edemedi…
Ve eniştem TCDD’de toplam 47 yıl hizmetinin 19 yılını verdiği Haydarpaşa Gar’dan 1983 yılında emekli oldu…
1997 yılında vefat ettikten sonra Karacaahmet mezarlığında aile kabristanına defnedildi.
Yazar: Ece Amber