Kent ve Demiryolu Menü

Kalıcı Başlantı:

Haydarpaşanın bir günü TRT-2’de

 kd

100 yıllık tarihi Haydarpaşa binası filmlere,şarkılara ve belgesellere konu olmaya devam ediyor. Haydarpaşa’nın bir gününü yansıtan belgesel 15 Şubat 2008 Cuma akşamı 22.30 da a TRT-2 de yayınlanacaktır.

 

HAYDARPAŞA BELGESELİ BASIN BÜLTENİ

 kdİstanbul’un Anadolu yakasındaki en önemli ve ihtişamlı yapılarından biridir Haydarpaşa. Tam yüz yıl önce hizmete açılmış bu yapı,dünyadaki birkaç anıt gardan biri…

Demiryolcular, Haydarpaşa için "Demiryollarının kalbi" diyor… Çünkü Haydarpaşa, hem Asya’yla Avrupa’nın bağlantısını sağlıyor, hem de ülkemiz demiryolu ağının çok büyük bir bölümünün idare edildiği Birinci Bölge’nin merkezi…

İnsanların, bir kıtadan diğerine, gece- gündüz demeden gidip geldikleri, onları denize kavuşturan, birçoğumuzun denizi ilk kez gördüğü ve gördükleri karşısında adeta büyülendiği bir yapı.

 

Haydarpaşa, son yıllarda birçok sanatsal ve siyasal eylemle de anılmakta…Bienallere, şiir dinletilerine, dans gösterilerine sahne olması da ,ne denli bir sosyal yapı olduğunun kanıtı adeta!

Çalışanlarının, orada çalışıyor oldukları için gurur duydukları bu yapı, ne yazık ki yakın bir gelecekte "Gar Binası" hüviyetini yitirecek… Belki bir iş merkezi veya sergi salonu olacak, belki de bir otel… Çevresindeki çok geniş alanda yapılacak devasa binaların arasında ne kadar yenilip, süslenip püslense de, artık anonslara karışan telaşlı ayak sesleri , tren sesleri , vapur düdükleri duyulmayacak …

Haydarpaşa Gar binası ; İşletme Binası, peronları , trenleri, yolcuları ve demiryolcularıyla canlı bir organizma gibi son derece hareketli…Haydarpaşa’nın arkasında ise bambaşka bir dünyayla karşılaştık…Terk edilip, harabe haline gelmiş, "Eski Dikimevi", "Mimar Kemalettin" in yapıtı "Muhacir Misafirhanesi" ,"Harekat-Münakalat Mektebi"…..

Karar veriyoruz; Haydarpaşa bir canlı sanki… Sabahın ilk ışıklarıyla başlayan tatlı telaş, açılan büfeler… Gelenleri bekleyenler, gitmeyi bekleyenler… Bu sessizliğin ardından birden bire gelen bir tren , telaşla inen yolcular, turnikelerin sesi ve en son olarak vapur düdükleri…

Haydarpaşa gibi güzel bir yapının belgeselini yapabilmek için çıktık yola… Çekim araştırması için gittiğimizde, gördüğümüz ilgiye çok şaşırdık doğrusu. Amacımızı öğrenenlerin, yardım edebilmek için birbirleriyle yarıştıklarını görmek, sevinç vericiydi…

Görecek ne çok şey var.Biz, bunları gösterelim, gösterebilelim sadece!… Haydarpaşa kendini anlatacaktır zaten…

 

 

HAYDARPAŞA BELGESELİ

 

İstanbul’un Anadolu yakasındaki en önemli ve ihtişamlı yapılarından biridir Haydarpaşa. Tam yüz yıl önce hizmete açılmış olan bu yapı, dünyadaki birkaç anıt gardan biri…

 

Demiryolcular, Haydarpaşa için "Demiryollarının kalbi" diyor… Çünkü Haydarpaşa, hem Asya’yla Avrupa’nın bağlantısını sağlıyor, hem de ülkemiz demiryolu ağının çok büyük bir bölümünün idare edildiği Birinci Bölge’nin merkezi…

Çekim ekibi molada Haydarpaşa Demiryolişçileri ile yemekte

 kdAvrupa Barok, Alman Rönesans ve Neo- klasik öğeleri barındıran eklektik yapısıyla mimari açıdan da çok önemli bir yere sahip. İnsanların, bir kıtadan diğerine, gece-gündüz demeden gidip geldikleri, onları denize kavuşturan, birçoğumuzun denizi ilk kez gördüğü ve gördükleri karşısında adeta büyülendiği bir yapı.

 

Ayrılıkların-kavuşmaların yoğun duygularla yaşandığı bu mekân, sanatçıları da etkilemiş; şairlere, yazarlara, ressamlara esin kaynağı olmuş. Geçmişte birçok sinema filmine, günümüzde ise reklamcılara ve televizyon dizilerine plato işlevi görmüş bu yapının, gün batımındaki muhteşem görüntüleri de seyre değer doğrusu…

 

Haydarpaşa, son yıllarda birçok sanatsal ve siyasal eylemle de anılmakta… Bienallere, şiir dinletilerine, dans gösterilerine sahne olması da, ne denli önemli bir sosyal yapı olduğunun kanıtı adeta!

 

Çalışanlarının, orada çalışıyor oldukları için gurur duydukları bu yapı, ne yazık ki yakın bir gelecekte "Gar Binası " hüviyetini yitirecek… Belki bir iş merkezi veya sergi salonu olacak, belki de bir otel… Çevresindeki çok geniş alanda yapılacak devasa binaların arasında ne kadar yenilenip, süslenip püslense de, artık anonslara karışan telaşlı ayak sesleri, tren sesleri, vapur düdükleri duyulmayacak… Ayrılıkların hüznü, kavuşmaların sevinci yansımayacak o güzelim duvar süslemelerinde… Demiryolları olmazsa, Haydarpaşa artık başka bir şey olacak: Tarifi güç bir şey!..

 

İşte bu nedenle, bu güzelim yapının belgeselini yapabilmek için çıktık yola… Çekim araştırması için gittiğimizde, gördüğümüz ilgiye şaşırdık doğrusu. Amacımızı öğrenenlerin, yardım edebilmek için birbirleriyle yarıştıklarını görmek, sevinç vericiydi…

 

Gördük ki; Haydarpaşa Gar Binası; İşletme Binası, peronları, trenleri, yolcuları ve demiryolcularıyla canlı bir organizma gibi son derece hareketli… Haydarpaşa’nın arkasında ise bambaşka bir dünyayla karşılaştık… Terkedilip, harabe haline gelmiş, eski dikimevi binası, Mimar Kemalettin ‘in yapıtı "Muhacir Misafirhanesi" onlardan bazıları. Burada zaman durmuş sanki! Biraz daha arkada ise atölyelerdeki hareketlilik çarpıyor gözümüze… Koskoca vagonlar ve altlarında korkusuzca çalışanlar… Daha ileride, tonlarca ağırlıktaki bir lokomotifi, oyuncaklarıyla oynayan çocuklar gibi rahatça kullanan işçiler. Hepsi, ilk günkü kadar heyecanlı ve gururlu!..Ancak çay molaları, artık eskisi kadar neşeli değil;"Trenler giderse ne kalır ki geriye, ölür buraları, en azından küser" diyorlar!..Gözler nemleniyor; "Çoktan başladı ölüm, hani nerede o eski…" diye devam edip gidiyor sohbet…Aynı anda dönüp bakıyoruz eski, harap yapılara, sonra öne eğiliyor başlarımız. Göz göze gelmek çok

 

zor. Birden bir tren düdüğü çalıyor, bir kez, iki kez, üç-dört kez ötüyor, kısa kısa ve sonra uzun bir düdük daha!.. "Bu kısalar, Haydarpaşa’yı selamlar.Uzunu ise iskeledeki vapurun kaptanına ‘geldim ben’ diyor".. "Banliyö bu!". Ve iki kez daha çalıyor… Neşeli sanki bu kez… "Yolcuların trenden inip telaşla vapura koşuşları çok mutlu ediyor beni, insanları sevdiklerine kavuşturmak veya işlerine yetiştirmek: Maddiyattan daha önemli bu benim için…" Makinist İsmail… böyle söylüyor. "Haydarpaşa’ya gelmeyi çok seviyorum, yolculuğun en güzel durağı Haydarpaşa" diye de ekliyor gururla!.. Yolcular koşuşturuyorlar!..

 

"Yanaşması en zor iskelelerdendir Haydarpaşa, tecrübe ister!": Sesinde küçük de olsa bir tedirginlik seziliyor Hasan Kaptan’ın. Son derece sakin, "10 derece iskele, böyle kalalım" diye komut verirken!.. Bize maharetini gösterirken yani!.. " Bazı yolcular dönüp, teşekkür ederler; tebrik ederler… Az kaldı ama onlar da, yeni nesil taksi freni sanıyor bunları"… Eliyle vuruyor frene !..

 

"Ben Haydarpaşa’nın mirasçısıyım, çocuklarımız da bizlerin mirasçısı. Korumalıyız onu hepimiz. Dilerim hep böyle kalır"!…

Emekli Depo Müd.(Demard Bşk)Abidin Bostancı ile söyleşi

 kdKarar veriyoruz; Haydarpaşa bir canlı sanki… Sabahın ilk ışıklarıyla başlayan tatlı telaş, açılan büfeler, kaynayan çaydanlıklar… Gelenleri bekleyenler, gitmeyi bekleyenler, içilen çaylar… Sonra birden bire gelen bir tren, telaşla inen yolcular turnikelerin sesleri, vapur düdükleri… Koşarak en güzel yeri kapmak, iskelenin önünden alınmış sıcak simiti çayla paylaşmak… Artan simitler martıların payı …

Kısacık bir süre sonra, birden bire bir tren sesi …Bir banliyö, ilk selamını veriyor, Haydarpaşa’yı selamlıyor gururla !.. Yine koşuşan yolcular yine inilen merdivenler, yine vapur düdükleri…

Sonra sessizlik…Boş sakin peronlar, sabırla bekleyen yolcular, trenlere malzeme götürenler, trenlerin yıkanmasını seyredenler… Uyuyanlar, ağlayanlar, sarılanlar… Bilet almayı bekleyenler, antik gişe demirleri; Aslanbaşlı vitraylar ve "Yolların günahı ne…" Gar Lokantası’ndan yükselen sesiyle Müzeyyen Senar, yolcuları sarmakta adeta!

Görecek ne çok şey var. Biz, bunları gösterelim, gösterebilelim sadece!… Haydarpaşa kendini anlatacaktır…

METNİ YAZAN : ÖMER ÖZMEN

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Yazar: www.kentvedemiryolu.com