Demiryollarının 152. yılında H.PAŞA Gar Kapanmasın
Bugün ülkemizde Demiryolculuğun başlayışının 152.yılı. Dönem olarak adlandırılması gerekirse ve her ne kadar da Cumhuriyet döneminin en fazla yatırımının yapıldığı iddia edilirse de TCDD’nin tasfiyesinin yaşandığı çöküş dönemidir. 2.Uluslararası Demiryolu Sempozyumu nedeni ile Haydarpaşa Garın kapatılmasına tepkiye hazırlanılırken 152. yılın daha ilk dakikaların da "71127" sefer sayılı İzmir-Ankara seferini yapan Mavi Trenin raydan çıkması haberi geldi.
"71127" sefer sayılı İzmir-Ankara seferini yapan Mavi Tren, saat 01.15 sıralarında Piribeyler İstasyonu’nu geçtikten sonra, istasyona 4 kilometre uzaklıktaki Demirler Köyü mevkisinde, lokomotif, jeneratör ve 3 yolcu vagonunun raydan çıkması sonucu devrildi.
Kaza sonrası açıklama yapan Büyükorhan Kaymakamı Mesut Gültekin, "kazanın rayların kırılması sonucu meydana geldiğinin belirlendiğini, kırılmanın da 1.5 saat önce aynı bölgeden geçen yük treninden kaynaklanmış olabileceğini" bildirdi.
İzmir’de hastahanede yaşanan bebek ölümlerinden sonra olayı araştırmak üzere atanan sağlık bakanlığı araştırma komisyonunun yaptığı açıklamada "bebek ölümlerinin her ülkede yaşanılabilek bir vaka olduğunu ve bu olayın bir kaza olarak görüldüğünü" açıklamasının üzerine herhalde kaymakamın açıklaması daha mantıklı bir açıklama ancak ne yapılmalı o zaman "yük treni çalıştırılmasın mı?"
Tabii bu durumdan vazife çıkartan Demiryolları da gerek bakım onarım çalışması veya sempozyumlar nedeni ile tren seferlerini iptal ediyor, garları kapatıyor.
Trenler ve yolcular olmasa Demiryollarını ne güzel idare ederim sevdası içindeler.
Ancak yağma yok, işletmecilik devam etsin diyen Haydarpaşa Dayanışması bileşenleri bu gün 23.09.2008 Salı günü saat 11.00 da 2.Uluslararası Demiryolu sempozyum ve sergisine hazırlık çalışmaları kapsamında üzeri çelik kolonlarla örtülen Haydarpaşa 5 ve 6 yolların yanında basın açıklaması yaptı.
Yapılan basın açıklamasında Demiryollarının AKP ve onun atadığı TCDD bürokratları eliyle Belediyelerinde ortak edildiği yağma ve tasfiye projeleri ile yok edildiği, Haydarpaşa garının sempozyum amacı ile trenlere ve halka kapatılması protesto edilerek, sempozyumun iptali için İdare mahkemesine dava açılacağı ifade edildi.
Basın açıklamasında sıkça "Haydarpaşa halkındır kapatılamaz" "Ulaşım Hakkı Engellenemez" "TCDD Halkındır Satılamaz" sloganları atıldı.
Basın açıklamasının tam metni aşağıdadır. Dava dilekçesi İdare Mahkemesine teslim edilince sitemizde yayınlacacağız.
Demiryollarının 152. Kuruluş Yılı Demiryollarının Yıkım Yılı
23 Eylül 2008 Haydarpaşa Gar’ın Kapanış Günü
Olmasın
Değerli Basın Emekçileri,
Bugün demiryollarımızın 152. kuruluş yıldönümü.
Tam 152 yıldır bu topraklarda kanatlı tekerlek durmadan dönüyor. 1856 yılında ilk kazmanın vurulması, akabinde tekerleğin dönmesi beraberinde bir imparatorluğun parçalanmasını getirdiği gibi, Kurtuluş Savaşı’yla birlikte gerekli duyarlığın gösterilmesiyle aynı tekerleğin döndüğü raylar yeni bir ülkenin yeni bir Cumhuriyetin hem iskeletini hem de harcını oluşturmuştur.
Raylar uzandığı her yere beraberinde uygarlık götürmüş, insanımızı tebaalıktan çıkarıp, yurttaş yapan Cumhuriyetin değerlerini taşımıştır. Bu raylarda hizmet sunan "Kara Trenlerimiz" ismine inat istasyon, istasyon Anadolu’yu aydınlatmıştır. 1924–1940 yılları arasında yılda ortalama 254 km ve toplamda 4077 km örülen, 4060 km de devletleştirilen demir ağlar Cumhuriyetimizin övünç kaynağı ve simgesi olmuştur.
Demiryollarımızın bu parlak döneminin ardından 1950’li yıllara gelindiğinde, bütün dünyada demiryolu teknolojileri hızla ilerlerken ülkemiz ulaşımdaki tercihini demiryollarını tamamen göz ardı ederek, ülkemiz ihtiyaçları ve çıkarlarıyla örtüşmeyen karayolları lehine kullanmıştır. Yeni demiryolu yapımı da yılda ortalama (1940–2000) 34 km.ye düşmüştür.
Ulaşımda yanlış tercihin bedelini ise karayollarında meydana gelen kazalar sonucu ülkemiz ve halkımız ödemektedir. Sadece 2007 yılında karayollarında meydana gelen 825 bin kaza da 10 bin civarında yurttaşımızın ölümü ve 190 bin yurttaşımızın yaralanması ödediğimiz bedelin büyüklüğünü ve acı gerçeğini ortaya koymaktadır.
Bugünde aynı yanlış tercihin tekrarlandığını görmekteyiz. 50 yıllık ihmalin kurbanı olan mevcut demiryollarımız ne yazık ki sözde hızlı tren projeleri ve " demiryollarımız devlet politikası haline geldi" söylemiyle aynı kaderi yaşamaya mahkûm edilmek istenmektedir.
AKP İktidarı bütün söylemlerin de demiryollarına verdikleri önemden bahsetmesine karşın yaptığı uygulamalarla demiryollarında adım adım özelleştirme ve tasfiyeyi gerçekleştirmektedir. "Hızlı tren yapıyoruz" söylemleriyle de halkımız yanlış bilgilendirilmekte, demiryollarına olan sevgisi istismar edilmektedir. Başbakan Erdoğan’ın 8 Haziran 2003 tarihinde hızlı tren temel atma töreninde "2005 Aralık ayında Ankara-İstanbul arası hızlı treni eş zamanlı olarak işletmeye açacağız" sözüne karşın gelinen süreçte Ankara-Eskişehir arası yol bile tam yapılamamıştır.
Dün nasıl Demiryolları karayolu karşısında kaderine terk edildiyse, bu günde 11 bin km.yi bulan demiryolu hatlarımız hızlı tren projelerinin gölgesinde kaderine terk edilmiştir. Yeni konvansiyonel hatların yapımı bir yana, mevcut hatlar bile yenilenemez hale gelmiştir. Mevcut hatlarımızın gereken bakım ve onarımlarının zamanında yapılmaması nedeniyle peş peşe en büyük tren kazaları meydana gelmiş, Artan tren gecikmeleri yolcular için çekilmez hale gelmiştir.
Asıl görevi Demiryolu işletmeciliği olan TCDD, İstanbul Büyükşehir Belediyesinden TCDD Genel Müdürlüğüne Süleyman KARAMAN’ın getirilmesiyle, bu görevini bir kenara bırakarak adeta Emlak Komisyonculuğuna soyunmuştur. Güvenli, hızlı, konforlu ve ekonomik hizmet sunması gereken TCDD, kazalarla birlikte, Demiryolu taşınmazları haraç mezat satılması, garların yerleşim yerlerinin dışına taşınma düşüncesi ile yeni rant alanları yaratılmaya çalışılmasıyla sürekli gündeme gelmiştir.
AKP hükümeti çıkardığı bir torba yasayla Haydarpaşa Garı’nın ve önemli merkezlerdeki taşınmazların satılarak karayolu yapımı için kullanılmasının önü açılmıştır. Yine satılan limanlarla Demiryolu liman bağlantıları koparılmaya başlamış ve Demiryolları önemli bir gelir kaynağını kaybetmiştir.
Haydarpaşa Gar ve çevresinin küresel sermayeye pazarlanması girişimleri TCDD tarafından hız kesmeden devam etmektedir. Son olarak TCDD 2.Uluslararası Demiryolu Sempozyumunu Haydarpaşa Gar ve yolları üzerinde düzenleyerek Garı halka gar yollarını trenlere kapatarak yolculara Söğütlüçeşme istasyonunda "yolculuk buraya kadar" diyecektir.
TCDD’nin Haydarpaşa Garını yolculara kapatması tren seferlerini yarı yolda kesmesi banliyö tren seferlerini azaltmasının yasal bir dayanağı olmadığı gibi halkın Anayasal bir hak olmasının yanında evrensel tüketici hakkı olan Ulaşım hakkı, seyahat özgürlüğü kısıtlanmaktadır.
TCDD’nin 2.Uluslararası sempozyumu ve Sergisini Haydarpaşa Garda yapmasında bir kamu yararı olmadığı gibi, kamusal bir görevin mücbir (doğal afet, zorunlu bakım onarım) sebep olmaksızın terk edilmesi ve kamu gücü kullanılarak insanların seyahat ve gezme, görme hakkının engellenmesi 2010 yılı Avrupa Kültür başkenti İstanbul’a yakışmamaktadır.
TCDD’nin Haydarpaşa Garda garı yolculara ve trenlere kapatarak sempozyum düzenlemesi küresel sermayeye garı ve çevresini yerinde pazarlama girişimi olarak değerlendiriyoruz. Bu nedenle de yasal dayanağı olmayan ve tüketici hakkı ihlallerini de içinde barındıran 2.Uluslararası Demiryolu Sempozyum ve Sergisinin yürütmesinin durdurulması ve iptali istemi ile Haydarpaşa Dayanışması adına BTS, Mimarlar Odası ve TÜKODER olarak yargıya gidiyoruz.
ABD İşgali altında olmasa idi yanlış hesap Bağdat’tan dönerdi, bu yanlış kararın ise yargıdan döneceğine ve Haydarpaşa Garın sempozyum işgalinden kurtulacağına tüketici hak ihlalinin durdurulacağına inancımız tamdır.
Öte yandan Demiryollarımız ekonomik bağımsızlığımızın simgeleri olan Pektim, Tüpraş, Petrol Ofisi, Şekerbank ve Telekom, gibi IMF ve Dünya Bankası patentli müdahalelere açılmış, "yeniden yapılanma" çalışmaları adı altında demiryollarımızın tasfiyesi ve özelleştirilmesi hedeflenmiştir. Son 10 yıl ülkemiz demiryollarının odaklanılan bu hedef doğrultusunda yönetildiği yıllar olmuştur. 1995 yılında Booz Allen & Hamilton, 2005 yılında CANAC ve 2006’da Euromed firmaları tarafından tasfiye ve piyasalaştırmaya giden yol çizmiştir. Bu firmaların önermesiyle hazırlanan demiryolu kanunu taslağı ile demiryollarının yıkımının ve demiryolcuların demiryollarından atılmasının yasal alt yapısı oluşturulmaya çalışılmaktadır.
Yeniden yapılanma sürecinin ön sonucu olarak; karayollarında olduğu gibi demiryollarında ard arda meydana gelen ölümlü kazalar, Tersanelerdeki kazaları anımsatırcasına Tren manevra hizmetlerinde çalışan demiryolcuların hayatına mal olan iş kazaları hızla artarak kanıksanmaya başlanmış, demiryollarının demiryolcuların ve yolcuların güvenliği tartışılır hale gelmiştir. TCDD yönetimi gerekli bakım ve onarımları yapmak yerine ana hat ve bölgesel yolcu trenlerini kaldırarak ulaşım hakkını da engellemektedir.
Bu anlamda Sendikamız; yürütülen bu çalışmaları genelde Kamu hizmetlerinin, özelde ise demiryollarının tasfiye süreci olarak görmekte ve bu sürecin; halkımızın öncelikleri doğrultusunda, kamu çıkarlarını gözeterek, durdurulması için etkin ve katılımcı bir anlayışla mücadelesini sürdürmektedir.
Buradan bir kez daha AKP iktidarına ve TCDD yönetimine sesleniyoruz. Demiryollarındaki yıkımı durdurun. Demiryolu yasa tasarısını geri çekin. Taşınmazların haraç mezat satışından vazgeçin. Siyasi kadrolaşmaya ve hukukuz uygulamalara son verin. IMF ve Dünya bankasının talimatlarını değil halkın taleplerini yerine getirin.
Sonuç olarak genelde ülkemiz ulaşımının girdiği çıkmazın aşılması, özelde ise demiryollarımızın mevcut durumunun iyileştirilmesi günü birlik çözüm ve siyasi şovlarla değil ülkenin gerçekliğine uygun bir Ulaştırma Ana Planının uygulanmasıyla sağlanır. 23/092008
Haydarpaşa Dayanışma Adına
Birleşik Taşımacılık Çalışanları Sendikası
Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi
Tüketici Hakları Koruma Derneği
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Yazar: kentvedemiryolu