Demiryolunda Sendikalar Dayanışma Grevi Kararı Aldılar
Kamu emekçilerinin 25 Kasım 2009 tarihinde gerçekleştirdiği bir günlük uyarı grevinin ardından TCDD yönetimi, aralarında sendika şube başkanları, şube yöneticileri, sendika temsilci ve üyelerinin bulunduğu 16 demiryolcuyu geçici olarak görevden uzaklaştırması çalışanlar arasında tepki ile karşılandı. Demiryolcular görevden uzaklaştırmayı hukuksuz ve gözdağı vermeyi amaçlayan bir girişim olduğunu belirterek bu kararının kaldırılması ve soruşturmaların durdurulması için 10 Aralık 2009 tarihinde BTS ve Türk Ulaşım Sen Sendikaları öncülüğünde olarak TCDD Genel Müdürlüğü ve Bölge Müdürlükleri önlerinde kitlesel basın açıklamaları yapıldı.
Ankara’daki Protesto
Ankara Gar binasından TCDD Genel Müdürlük binası önüne yürüyüşe geçen katılımcıların önü güvenlik güçleri tarafından kesildi. Sendika üyesi demiryolcuların sloganlı protestosu üzerine barikat kaldırıldı. Ancak bir süre sonra eyleme destek için gelen diğer sendikaların kortejinin önü güvenlik güçlerince kesilmesi üzerine uzun süreli protestolar üzerine bu barikatta kaldırılmak zorunda kaldı.
Bu arada TCDD Genel Müdürlüğü protokol kapısı önünün tamamıyla polis barikatıyla kapatıldığı görüldü. BTS ve TUS üyeleri pankartlarıyla merdivenleri ve alanı tamamıyla doldurmasının ardından BTS Genel Başkanı Yunus AKIL ile Türk Ulaşım Sen Genel Başkanı Nazmi GÜZEL’in konuşmalarının ardından basın açıklaması sloganlar eşliğinde okundu.
TÜRK ULAŞIM-SEN İLE BİRLEŞİK TAŞIMACILIK SENDİKASITARAFINDAN YAPILAN 10 ARALIK 2009 TARİHLİ ORTAK BASIN AÇIKLAMASI Değerli Basın Mensupları, Ülkenin geleceği, kuruluşlarımızın geleceği, kendi geleceği ve çocuklarının geleceği için 25 Kasım günü en güzel dayanışmayı sağlayarak, yaşanılan ortak kaderi, memurluk onuru ve her geçen gün kaybetmekte olduğu toplumsal kariyerini elde etmek için ayağa kalkan meslektaşlarımız, hepinizi Türk Ulaşım-Sen ve BTS ile bu mücadelede bizlerle birliktelik sağlayan Sendika ve Derneklerimiz adına teşekkür eder şükranlarımızı sunarız. 1990’lı yılların başında başlattığımız Sendikal mücadele ile 20 yılı geride bıraktık. Geçen 20 yıl zarfında birçok Hükümet ve Başbakan ile muhatap olduk. 2001 yılında 4688 Sayılı Kamu Görevlileri Sendikalar Kanunu eksik ve aksaklıklarıyla birlikte hayata geçti. Toplu Sözleşme ve Grev gibi Sendikalı olmanın temel haklarından yoksun mücadelemizi sürdürdük. Geçen zaman zarfında ILO’nun 87, 98, 151 Sayılı Sözleşmeleri, Anayasamızın başta 90. maddesi olmak üzere, Kanun, Genelge ve Yönetmelikler bağlamında varlığımızı sürdürdük. Bizler KİT mensupları olarak 1986 yılından itibaren 399 Sayılı K.H.K Hükümlerine göre istihdam edildik. Anayasa Mahkemesi kazanılmış hakları ortadan kaldıran hususları iptal ettikten sonra ücret ve özlük haklarımızda değişiklikler yapıldı. Sözleşmeli personel olmak isteyenlere almakta olduğu tüm zam, tazminat ve ücret kalemleri dahil edilerek, üzerine Aile Yardımı, Çocuk Parası, yıllık 2 ikramiyeden 1 aya denk düşen tutar ilave edildikten sonra toplam net tutarın %30 fazlası mukabili, Brüt ücrete dönüştürülmüştü. Eğer bu uygulama devam etmiş olsaydı; 15 yıllık bir Memur 1638 TL, 12 yıllık bir Teknisyen 1954 TL, 20 yıllık bir Büro Şefi 1848 TL alıyor olacaktı. Oysa bugün itibari ile sözleşmeli olan; 15 yıllık bir Memur 1242 TL almakta, 435 TL kayıp yaşamaktadır. 12 yıllık bir Teknisyen 1409 TL almakta, 545 TL kayıp yaşamaktadır. 20 yıllık bir Büro Şefi 1452 TL almakta, 440 TL kayıp yaşamaktadır. Bu görüntü geçen zaman içinde ücretlerin nasıl enflasyonun gerisinde kaldığı ve reel kayıp yaşandığının göstergesidir. KİT personeli yüksek ücret alıyor gerekçesi ile verilmeyen 375 Sayılı K.H.K Hükümleri ( Ek Ödeme ) tüm sendikal mücadelemize rağmen henüz çözülmüş değildir. 24 saat esasına göre görev yapan Faal Personel ücretleri normal çalışma şartlarındaki personelle eşit duruma gelmiştir. Günde ortalama 12 saat çalışan faal personel, fazla çalışma ücreti olarak yaklaşık 1 TL almaktadır. Hafta sonu ve Bayramda çalışan, yüksek gerilim altında ve gece çalışanlara hiçbir ekstra ücret ödenmemektedir. KİT çalışanları, verilen bir öğün yemeğin bedelini ödemektedir. KİT çalışanları, aile yardımı ve çocuk parası alamamaktadırlar. Kamu Görevlilerine emekli olduklarında ödenecek emekli aylığı ve emekli ikramiyesi komik denecek kadar düşüktür. Kamu görevlileri 5510 Sayılı Sağlık ve Sosyal Güvenlik Kanuni düzenlemeleri ile; Fiili Hizmet hakkını kaybetmiştir. İlaçlar bedeli mukabili, tedavi paralı hale getirilmiştir. Elektrik, doğalgaz, akaryakıt gibi çalışanların önemli gider kalemlerini oluşturan ürünlere otomatik zam uygulanmakta ve henüz 2010 yılına girmeden yapılan iyileştirme şimdiden geri alınmış vaziyettedir. Özelleştirme uygulamaları nedeniyle, çalışanlar arasında ayrım yapılması, bir kısım kamu hizmetlerinin taşeron firmalar aracılığı ile yapılması, her geçen gün azalan mevcut ile verilen hizmetin kalitesi düştüğü gibi kazalarda ve maddi zararlarda artışlar gözlenmektedir. Daha pek çok sebep sayabiliriz. 8 yıldır Toplu Pazarlık masasında verilen mücadeleler ne Siyasi İradenin, memurun ekonomik, sosyal ve özlük haklarında beklenen gelişmeyi sağlamış, nede demokratik haklarında bir arpa boyu yol alınmıştır. Verilen sözler unutulmuş, atılan imzalara sadık kalınmamıştır. Ülkemiz bu tutumuyla 128 ülke arasında uzmanlar denetimine tabii tutulan 2. ülke durumuna düşürülmüştür. İşte bu ve daha pek çok sebep Kamu Görevlilerini 25 Kasım’a getirmiştir. Türkiye Kamu-Sen ve KESK’in ortaklaşa aldıkları eylem kararlarına bu konfederasyonlara bağlı sendikalar olarak uyacağımızı kararlaştırdık ve uyduk. Kurumsal yetkilerin sınırlarını aşan tedbirlere ve son derece sakıncalı, insanların can ve mal emniyetini risk eden tedbirlere karşı yoğun direnç gösterilmiş ve halkımızın mal ve can emniyeti korunmaya çalışılmıştır. 25 Kasım’da Kamu Görevlileri yasal haklarını kullanarak 1 günlük uyarı eylemini gerçekleştirmiştir. Başta Ankara Valiliği ve TCDD Genel Müdürlüğü olarak çalışanları tehdit eden emirler yayınlayarak Sendikal faaliyetleri engellemekten TCK’ nın 118. maddesine göre suç işlediklerinin farkında olmasalar da, bizde kendilerini her fırsatta uyardık. İşte Sivas Valiliği’nin 25 Kasım yasadışı eylemdir diyerek şehirde pankart asımını yasaklayan kararı, Sivas İdare Mahkemesinin ESAS NO : 2009/1202 sayılı kararı ile iptal edilmiştir. Yani iddia edildiği gibi Eylem, yasadışı değil yasal bir hakkın kullanılması olarak algılanmalıdır. Ulaştırma çalışanları 25 Kasım’da örnek teşkil edecek bir dayanışma örneği sergilemiştir. Hiçbir olumsuzluk ve taşkınlık yaşanmamıştır. Ancak TCDD Yönetimi önceden yapılan uyarıları dikkate alarak özellikle yolcu mağduriyetlerine karşı önlem almak yerine, ne pahasına olursa olsun trenleri hareket ettirme yolunu seçtiğinden istenmeyen mağduriyetler yaşanmıştır. Eylem tamamlanmış, fedakar personel kaldığı yerden işini yapmaya koyulmuştur. Tam 12 gün sonra TCDD Teftiş Kurulu’nun önerisi ile 16 arkadaşımız açığa alınmıştır. Açığa alınan 16 arkadaşımız idari görevlerde olmamasına rağmen TCDD Personel Yönetmeliği’nin 133/d maddesi, TCDD Teftiş Kurulu Yönetmeliği’nin 12/ç maddesi gerekçe gösterilerek açığa alınmışlardır. Danıştay 12. Dairesi’nin vermiş olduğu kararlarda idari tahkikat yapılamayacağı, AİHM’de Yargıtay 4. Daire Başkanlığı’nın verdiği karar bozulup tazminat ödenmesine hükmedilmesine rağmen, arkadaşlarımız haksız ve mesnetsiz olarak açığa alınmışlardır. Hem de TCK’ nın 118. maddesinde ifadelendirilen suçu işleme pahasına, hem de TCDD Personel Yönetmeliği’nin 135. maddesi ihlal edilerek. Bugün burada buluşma sebebimiz, yapılan yanlıştan dönülmesi ve 16 arkadaşımızın derhal görevlerine döndürülmesi içindir. Ayrıca yasal haklarımızı kullanmaktan asla geri durmayız, ancak TCDD Yönetiminin çalışanlara karşı başlattığı hasmane tutum karşısında, çalışanlar kendi yöntemleri ile 16 arkadaşın göreve dönmesi için yeni bir kararlılık ortaya koymuştur. Siyasi İradeye karşı yapılan uyarı eylemini kendi üstüne alan Yöneticiler, görev ve sorumluluklarını unutmuş gözüküyorlar. Biz görevimizi yaptık. Bizim amacımız kavga değil tam aksine görevlerimizin başında halkımıza hizmet etmektir. Eğer bugün 16 arkadaş görevlerine döndürülmez ise bugün yaptığımız basın açıklaması ilk uyarımız olmuş olacak, ardından adım adım giderek şiddetlenen eylemler uygulamaya konulacaktır. Son kez TCDD Yönetimini aklıselim hareket etmeye ve daha fazla gerilime sebebiyet verilmemesi için çaba göstermeye davet ediyoruz. Bu kez sadece 25 Kasım’a iştirak eden Arkadaşlarımız değil katılmadığı için pişmanlık duyan tüm meslektaşlarımızın dayanışması oluşmaktadır. Yöneticilerin, kısık sesle yanlışları anlatanları değil, çalışanların gerçek temsilcilerinin söylediği gerçeklere kulak vermeleri en doğru olanıdır. Yeni ve kararlı mücadelemizi değerli basın mensuplarımız nezdinde ilgililere ve kamuoyuna saygıyla duyururuz. TÜRK ULAŞIM SENDİKASI BİRLEŞİK TAŞIMACILIK ÇALIŞANLARI SENDİKASI |
İstanbul’daki ProtestoBTS ve TUS üyelerinin eylem yeri Haydarpaşa gar merdivenleri idi. Yapılan basın açıklamasının ardından sendika şube yöneticileri toplantı yaparak süreci değerlendirdiler ve üretimden gelen gücün biran önce kullanılması yönünde karar alınması için imzaladıkları protokolü BTS ve TUS Genel Merkezlerine gönderdiler.
TUS ve BTS Genel Merkezlerine ANKARA 25 Kasım 2009 TİS grevi neticesinde 16 arkadaşımız haksız gerekçelerle işten uzaklaştırılmaları ile ilgili, TUS 2 İstanbul Nolu Şube ve BTS İstanbul 1 Nolu Şubeleri tarafından 10.12.2009 tarihinde Basın açıklaması sonrası ortak toplantı yapılmıştır. Yapılan ortak toplantıda Genel Merkezlerimize iletilmek üzere aşağıdaki öneri kararları alınmıştır. Bazı işyeri amirleri tarafından 25 Kasım grevine katılan arkadaşlarımızın isimlerini kurumlara bildirmeyerek suç işlemişlerdir. UÇMS temsilcileri ve TCDD yetkilileri greve katılan üyelerimize birebirde baskı uygulamaktadırlar. Bu tavırlardan bir an önce vazgeçilmelidir. Grev nedeniyle görevlerinden uzaklaştırılan arkadaşlarımız derhal görevlerine iade edilmeli ve görevden alınma gerekçe yazıları derhal iptal edilmelidir. 25 Kasım Grev kararını alan KESK ve KAMU-SEN üyelerimize yapılan bu saldırılar konusunda bilgilendirilmeli ve yapacağımız eylemler konfederasyonlar genelinde yapılmalıdır. Bu gün içinde yukarıdaki konularda somut adım atılmazsa; Bir an önce tüm BTS ve TUS yönetim Kurulu üyelerinin katılımı ile TCDD Genel Müdürü makam odası önünde 11.12.2009 tarihinde oturma eylemi yapılmalıdır. Ve aynı gün grev tarihi ve kararı açıklanmalıdır. Veya bu eylem gerçekleşemeyecekse, TUS İstanbul 2 nolu şube ve BTS İstanbul 1 nolu şube yönetim kurullarını ortak toplantısında; 11.12.2009 Cuma günü saat 00:01 itibariyle üretimden gelen gücümüzü kullanarak grev kararı alınmıştır.10.12.2009 İsmail ÇİFTÇİ Hasan BEKTAŞ TUS İstanbul 2 Nolu Şb Başkanı BTS İst. 1 Nolu Şb Başkanı |
TCDD tarafından yapılan basın açıklamasında ise eyleme katılanların demiryollarının gelişen imajını bozmak isteyenler olarak değerlendirilmiştir.
TCDD’nin basın açıklamasını değerlendiren BTS üyeleri "yapılan eylem TCDD’nin basın açıklamasının başında "iş bırakma girişimi" olarak değerlendirilirken açıklamanın ortalarına doğru ise "gerçekleşen grev niteliğindeki eylem" olarak değerlendirerek kendi içinde bir çelişkiye düştüğü, geçici görevden uzaklaştırmanın ihtiyati bir tedbir olmasına rağmen TCDD tarafından bir cezai müeyyide gibi uygulanmakta olduğu, yasal olarak görevden uzaklaştırılan kişiler hakkında biran önce tahkikata başlanılması esas olmasına rağmen, soruşturmayı yürüten teftiş kurulu kontrolörlerince görevden uzaklaştırılanlar değil de, görevden uzaklaştırılmayan diğer personelin ifadeye çağrılması bu yöndeki iddiaları doğruladığı" ifade edilmiştir.
Eylem nedeniyle (25.11.2009) geçici olarak görevden alınanlara ilişkin Basın Açıklaması İDARİ SORUŞTURMAMIZ, HUKUK ÇERÇEVESİNDE HAK ARAYIŞINA DEĞİL, TRENLERİMİZİN KANUNSUZ BİR ŞEKİLDE YOLDA ÖNÜ KESİLİP DURDURULMASINA VE YOLCULARIMIZIN MAĞDURİYETİNE İLİŞKİNDİR. Bilindiği üzere, bazı memur sendikaları ile sivil toplum kuruluşları 25 Kasım 2009 tarihinde toplu bir şekilde iş bırakma girişiminde bulunmuşlardır. Yolcu ve yük tren seferleri seyir esnasında önleri kesilip zor kullanılarak, çalışan sinyallerin çalışması engellenerek, güvenliği tehlikeye sokacak şekilde trenlerin önüne ve rayların üzerine oturularak, çalışan personele zor kullanmak suretiyle görevleri engellenerek ve trenlerin imdat frenleri çekilerek durdurulmuştur. Gerçekleşen grev niteliğindeki eylemler, gerek memur sendikaları kanununda gerekse ilgili diğer mevzuatta yeri olmadığından hukuka aykırı ve izinsiz olup, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu ile 399 sayılı KHK’nin 51 nci maddesi ile TCDD Personel Yönetmeliği’nin 133-d ve Kuruluşumuz Teftiş Kurulu Yönetmeliği’nin 12-Ç hükümleri çerçevesinde hareket edilmiş, trenleri engellemek suretiyle yolcularımızı mağdur eden 16 personel geçici olarak görevlerinden uzaklaştırılmıştır. Bilindiği üzere, 50 yıldır yeterince yatırım yapılmayan ve ihmal edilen Kuruluşumuzda trenlerin tekerleri özverili demiryolcular tarafından döndürülmekte iken; Hükümetin geçmiş dönemlere göre daha çok demiryollarına önem verdiği ve yatırım yaptığı, yüksek hızlı tren işletmeciliği ile ülkemiz insanına hizmet verildiği bir süreçte, demiryollarının gelişen imajını bozmak isteyen bir takım kişiler tarafından hak arama sınırları aşılarak, Kurban Bayramı arefesinde yola çıkan bazı yolcu trenlerinin önü kesilerek kamu hizmetleri engellenmiştir. Trenler, özellikle erişim ve ulaşımın zor olduğu, iklim koşullarının elvermediği gece saatlerinde ara istasyonlarda durdurularak yaşlı, kadın ve çocuk yolcularımızın mağduriyetlerine ve seyahat özgürlüklerinin engellenmesine neden olmuştur. Yapılan bu idari işlemler, eylem karşısında yöneticilerin yapma zorunluluğunda olduğu hususlar olup, mevzuata göre gerçekleştirilmektedir.50 yıldır çok zor şartlarda çalışan fedakar demiryolcuların trenlerini, son zamanlardaki büyük demiryolu yatırım ve desteği karşısında cebir ve şiddet kullanan az sayıdaki kişinin hiç durduramayacağı açıktır.Kamuoyuna saygıyla duyurulur. |
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Yazar: kentvedemiryolu