Maganda silahlanması hükümet gündeminde yok
Bireysel silahlanmanın Hükümet Programı’nda yeri yok… Annelerin acılı seslerini duydunuz mu?… Merakla beklenen 60. Hükümet Programı geçtiğimiz hafta Meclis’e sunuldu. Başbakanlık’ ın web sitesinde de tam metni yayınlanan programı incelediğimizde görüyoruz ki, geçmiş dönemde hükümetin başardıklarıyla, önümüzdeki dönemde başarmayı hedefledikleri birbirini takip ediyor. Başka bir şey daha görüyoruz: Toplumun huzur ve güvenini sağlamaya ilişkin bir maddenin içeriğinin ne denli yetersiz olduğunu… Seçim arifesinde, partilerin "vaatler bolluğu içinde gözümüz, parti programları ve seçim söylemleri içinde, bireysel silahsızlanmaya giden yolu -en azından- tarif etmeye çalışan cümleleri aradı, ama bulamadı…" demiştik. Elbette şaşırtıcı değil o zaman "parti programlarında" aradığımız şeyi bugün "hükümet programında" bulamamış olmak… Sayın Başbakan’ın açıkladığı 60. Hükümet Programı’nda; toplumsal barış ve huzur ortamını, güvenliği sağlamaya yönelik aşağıdaki cümlelere yer veriliyor:"Önümüzdeki dönemde, artan bir kararlılıkla ve etkinleştirilecek politika ve programlarla, halkımızın huzur ve güvenliğini sağlamaya dönük çabalarımız yoğunlaştırılacaktır. Esas olan suçluların yakalanması değil, suçun işlenmesini önlemektir. Bu kapsamda, güçlü bir sosyal politika ile eş zamanlı olarak, önleyici kolluğa ağırlık verilecektir. Genel kolluğun önleyici kolluk yetkileri, yapılacak yasal düzenlemelerle yeniden tanımlanacak, polis ve jandarma, gerek insan kaynakları gerekse teknoloji, teçhizat ve malzeme bakımından daha da güçlendirilecektir." Suçun önlenmesi için uygulanması planlanan güçlü bir sosyal politikanın detaylarını öğrenemiyoruz ama önleyici kolluğa ağırlık verileceği, yetkilerinin tekrar tanımlanacağı ve olanaklarının arttırılacağı aşikar. Fakat yine sivillerin elinde denetimsizce dolaşan, kolaylıkla ruhsat verilen, gerektiği şekilde takibi yapılmayan ateşli silahlar hakkında olası yeni düzenlemelere, kısıtlamalara yer verilmediği gibi; her geçen gün çocuk, genç, yaşlı, kadın veya erkek gözetmeksizin birçok yurttaşımızın "yaşam hakkını" gasp eden bireysel silahlanma konusuna yaklaşımlarını gösterir hiç bir ibareye de yer verilmemiş. Ateşli silahların sayıca çok fazla olduğu ve çok kullanıldığı ülkemizde, suç oranları her geçen gün artıyor ve insanlar öldürülüyor iken,Ayrıca hakkında hiç bir mevzuat bulunmayan, kolaylıkla ve ucuza edinilebilen ve gerçeğe de yine kolaylıkla dönüştürülebilen kurusıkı silahlar da çok büyük sorun iken, Üstelik özendirici silah ikramlarına şaşkınlıkla bakıp, her geçen gün "kaza kurşunu", "maganda" söylemlerini merkeze alarak, kaybolmuş yaşamlara içimiz yanarken ve duyarlı, sorumluluk hisseden yurttaşlar "bireysel silahlanma çok tehlikeli ve önerilen çözümlerin acilen ciddiye alınması ve uygulanması gerekiyor" diye seslerini yükseltirken, Hükümet programlarında ve iktidara talip olan siyasi partilerin gündemlerinde gerçekçi, somut ve güven verici yaklaşım ve uygulama adımları görmemek son derece ürkütücü… Çünkü bu durum şu 2 gerçeğin göstergesidir: Bireysel silahlar öldürmeye ve yaralamaya devam edecek… İddia edildiğinin aksine, sivil toplumun sesine kulak verilmiyor. "Anne"ler ve "Yurttaş"lar Sesleniyor… Duyuyor musunuz? Hal böyle iken; işte bu hafta da gündemimiz bireysel silahlanmaya feda edilen yaşamlarla dolu… Ateşli silahlarla meydana gelen, bitmek bilmeyen cinayetler, öldürme ve yaralamalar; annelerin hiç dinmeyen feryatları… Yer Ankara… Aysel Kaygusuz, bir Emekli Emniyet Müdürü’nün bir başkasıyla silah alışverişi sırasında ateş alan tabancadan çıkan kurşunla gencecik oğlu Gökhan’ı kaybetti. Tarifsiz acılar içinde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a sesleniyor: "Emekli bir emniyet müdürü ile bir oto galeri sahibi arasındaki kanunsuz silah alışverişi sırasında patlayan tabancadan çıkan kurşun sonu oldu Gökhanımın. Diyorlar ya ’maganda kurşunu’, işte o ’kahpe’ kurşun. 33 yaşındaydı Gökhan, geride birkaç ay içinde evleneceği sevdiğini, gözü yaşlı kız kardeşini ve acıları ölene kadar dinmeyecek annesini bıraktı. Yanan anne yüreği, bu acıyı kim anlar? Hangi adalette yanan anne yüreğini dindirmek var? Bu acıyı, ne oğlumun öldüğü günün akşamı serbest bırakılan emniyet müdürü, ne onu vurduktan 29 gün sonra serbest kalan galerici anlar. Yanan anne yüreği, bu acıyı kim anlar? Artık Gökhanlar ölmesin. TCK’da yer alan 6136 sayılı Ateşli Silahlar Kanunu maddesinde yapacağınız değişiklikler ve cezaların ağırlaştırılması, nice Gökhanlar’ın hayatını kurtaracaktır. ’Kahpe’ kurşunlarla suçsuz insanların hayatlarını söndüren kendini bilmez insanlara verilen cezaların artırılması acımızı biraz olsun hafifletecektir." Yer Aydın… Mavişehir Halk Pazarı’nda, kuruyemiş satarak çocuklarını yetiştirmeye uğraşan bir annenin acılı sesi kulaklarımızı çınlattı, içimizi parçaladı… Anne Şebnem Öner, kendini bilmez bir grup öfkeli ve silahlı belirsizlerin birbirlerine ölüm saçtıkları sırada 2 küçük çocuğunun üzerine kapanarak, "görünmez" bir kör kurşuna feda olmamalarına çalışıyordu. Fakat 7. sınıftaki küçük kızını o kör kurşuna hedef olmaktan kurtaramadı… Ve annenin sözleri: "Hayatımın şokunu yaşıyorum. Kızımı benden alanların en ağır şekilde cezalandırılmasını istiyorum. Bunu yapanlar insan olamaz. O kadar kalabalığın içinde, hesaplaşma içine giren serseriler benim kızımı buldu. Alevimi kim geri getirecek"… Duydunuz mu ? İyi haftalar, Umut Vakfı Trabzon’da bir düğünde sekiz aylık Ezel Irmak maganda kurşunuyla karnından, annesi kolundan yaralanmıştı. Türkiye’de maganda terörü savaşları aratmıyor. Bir ayda dokuz kişi geldiği yer belli olmayan bir kurşun yüzünden yaşamını yitirdi, 29 kişi de yaralandı. Bursa’nın İnegöl İlçesi’nde önceki gece 01.00 sularında tekel bayiinden bira alıp evine doğru yürüyen 29 yaşındaki Adem Keskin, içinde beş kişinin bulunduğu otomobilden çevreye rastgele açılan ateşle öldü. Satış görevlisi Keskin, güçlükle geri döndüğü bayiden yardım istemeye çalıştıysa da kurtarılamadı.
Dün ‘Dünya Barış Günü’ydü… Ama savaşların bitmesi bir yanda, Türkiye bakkala cips almaya gidip geri dönemeyen çocukların, düğünde yüzünde son gülümsemesiyle hayattan kopan genç kızların, alışveriş torbalarıyla dalgın dalgın yürürken kör kurşunla sakat bırakılan teyzelerin memleketi hâlâ. Sadece ağustos ayında magandaların silahlarından çıkan kurşunlar 29 kişiyi yaraladı, sekiz kişinin de ölümüne neden oldu. İnegöl’de 15 boş kovanın ortasında yatan Adem Keskin de 1 Eylül Dünya Barış Günü’nde saat 01.00’de ilk maganda kurbanı oldu. Artık ‘rutin’ hale geldiği için medyada bazen, o da küçücük yer bulan magandaların bir aylık faaliyeti şöyle: · 4 Ağustos: Taksim’de bir barın güvenlik amiri olan 27 yaşındaki Önder Şenerler, silah sesleri üzerine kapıya çıktı. Başından vuruldu. 15 günlük evliydi. · 6 Ağustos: Samsun Çarşamba’da ‘düğün ateşi’nde 19 yaşındaki gelin Elif K. ve davetli Tülay K. yaralandı. · 7 Ağustos: Gaziantep’te 41 yaşındaki Hatice Aslan, 200 metre ilerideki düğünde sıkılan silahtan çıkan mermiyle öldü. · 8 Ağustos: 21 yaşındaki er Yusuf Iğ, Sakarya’da nöbet tutarken serseri kurşunla yaralandı. · 9 Ağustos: Hatay Samandağ’da pompalı tüfekle havaya ‘kutlama’ ateşi açan Yunus B., 12 kişiyi yaraladı. · 13 Ağustos: Kütahya Emet’te köy düğününde, 15 yaşındaki kayınbirader pompalı tüfekle havaya ateş açtı, beş kişi yaralandı. · 18 Ağustos: Ahmet Ayaz, Trabzon’da fındık toplarken kalbine isabet eden ‘serseri’ kurşunla öldü. Geride 18 yaşında nikâhsız bir eşle 2.5 yaşında bir çocuk bıraktı. · 20 Ağustos: Şanlıurfa Viranşehir’de düğünde havaya ateş açan 47 yaşındaki Mehmet Emin Özkan engel olan Ali Çelebi’yi öldürdü, Hasan Camlı’yı yaraladı. Yine Viranşehir’de damda uyuyan iki çocuk annesi 29 yaşındaki Havva Karakaya da nereden atıldığı belirlenemeyen kurşunun göğsüne isabet etmesiyle öldü. · 24 Ağustos: Denizli’de, 16 yaşındaki Mahir Büyükçulhacı cips almak için markete giderken geçen otomobilden açılan ateşle göğsünden vuruldu. · 27 Ağustos: Denizli’nin Karaca Köyü’nde, balkonda silahını temizleyen bir kişinin tabancasından çıkıp seken kurşun o sırada yoldan geçmekte olan iki çocuk annesi Emine Horzum’u boynundan yaraladı. · 28 Ağustos: Trabzon Vakfıkebir’de Fatma Tanrıkulu, kandil gecesi camide maganda kurşunuyla yaralandı. Gaziantep’te evinin damında uyuyan 10 yaşındaki Seda Kara sol bacağından vuruldu. · 29 Ağustos: Trabzon’da bir düğünde Nuray Çakıroğlu kolundan, sekiz aylık bebeği Ezel Irmak karnından yaralandı. Eskişehir’in Çandır Köyü muhtarı Hüseyin Kırıkçı, kazara aza Mehmet Ünal’ı vurdu. · 30 Ağustos: Ankara’da içkili bir gazinoda olay çıkaran Cemal Y.’nin elinden silahı almaya çalışan polis memuru Bülent Kaynak öldü. Kaynak’ın mesaisi bitmişti. · 31 Ağustos: Adana’da bisikletiyle eve giden 15 yaşındaki Ahmet Aktaş, 16 yaşındaki C.K.’nın bir otomobile açtığı ateşten seken kurşunla yaralandı. · 31 Ağustos: Didim ilçesinde de Şebnem Öner, iki çocuğuyla yürürken sokak çatışmasının ortasında kaldı. Çatışmada, kurşunlardan biri anne Öner’in elini sıyırarak 12 yaşındaki kızı Alev’in başına saplandı. Küçük kız öldü. Umut Vakfı
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Yazar: www.kentvedemiryolu.com