Kent ve Demiryolu Menü

Kalıcı Başlantı:

Basiretçi Ali Efendi ve Haydarpaşa

Basiretçi Ali Efendi, Osmanlı İmparatorluğunun son dönem gazetecilerindendi. 1838’de doğdu. Babası ilmiye sınıfındandı. Basiret Gazetesini çıkardığı için Basiretçi Ali ismi ile meşhur oldu. Enderunda tahsil görerek, saray hizmetlerinde bulundu. 1863’te Maliye Nezareti tahsilat memuru oldu.

Basiret Gazetesini çıkarmak için hükümete 1866’da başvurdu ise de, çıkan Girit İsyanı iznin gecikmesine sebep oldu. İsyanın bastırılmasından sonra yayın izni alan Ali Efendiye, hükümet 300 altın yardım etti. Gazete Cuma ve Pazar hariç haftada 5 gün yayınlanmaya başladı (23 Ocak 1870).

 

BASİRET, Menâf-İ-i vataniyye ve havadis-i umûmiyyeye dair millet gazetesidir, Cuma ve Pazardan başka her gün neşrolunur; Sahibi: Âlî [Basiretci Ali], Sermuharriri: Mehmed Ali Tevfik, İstanbul,Tatyos Matbaası, Haftada beş gün,  Ağustos 1286 – Teşrin-i evvel 1286 [1870] 10 Kanun-ı sani 1285 [1869] – 14 Eylül 1324 [1908] tarihleri arasında çıkmıştır, görülebilen son sayısı 2482’dir.

Geniş yazar kadrosuyla Basiret, kısa zamanda zamanının en çok alaka gören gazetesi oldu. Fransa-Prusya Savaşı sırasında gazetesinde Almanya’nın kazanacağını yazan Ali Efendi, savaş bitiminde Almanya’nın galip gelmesi üzerine Başvekil Prens Bismark tarafından Almanya’ya davet edildi. Ziyareti sırasında Prens Bismarck, Ali Efendiye bir matbaa makinası hediye etti. Dönüşünde ayrıca Kahkaha adında bir mizah dergisi çıkarmaya başladı.

Çırağan Vakasından bir gün önce Ali Süavi’nin bir yazısını yayınlandığı için gazetesi kapatıldı ve kendisi de tertibe dahil olduğu kanaati ile gözaltına alındı (1878). Mahkeme neticesinde diğer suçlularla birlikte Kudüs’e gönderildi.

1884’te gazete çıkarmamak şartı ile İstanbul’a gelmesine izin verildi. Bir süre sonra Suriye’de bir nahiyeye müdür olarak tayin edildi. Daha sonra sırasıyla Ladik, Hayfa, Karaburun, Söke ve Erdek’te kaymakamlık yaptı.

İkinci Meşrutiyetin ilanı üzerine kaymakamlık vazifesinden istifa ederek, İstanbul’a geldi ve tekrar Basiret’i çıkarmaya başladı. Fakat artan gazete sayısı ve devrin şartları yüzünden tutunamadı ve yayın hayatından çekildi. 1912’de Kalamış’taki evinde öldü.

Ali Efendinin, çıkardığı gazeteden başka iki küçük eseri vardır. Bunlar bir layiha olan Yıldız’ın Hatası, Devlet-i Aliyye-Rusya Muharebesi (1293) ile İstanbul’da Yarım Asırlık Vekayi-i Mühimme’dir.

XIX. yüzyılın ikinci yarısında, başta İstanbul’un gündelik hayatı olmak üzere devletin ve milletin içinde bulunduğu duruma günü gününe şahitlik eden Ali Efendi, 1870-1878 yılları arasında “Basiret” gazetesinde yayımladığı bu yazılarda, toplumun başka hiçbir kaynakta rastlanamayacak kadar çok çeşitli sorunlarını, bütün tazeliği ve çıplaklığıyla dile getirmektedir. Günümüz toplumunu göz önüne alırsak, kitaptaki “Konu Başlıkları İndeksinde” yer alan meselelerin, aktüalitesinden maalesef hiçbir şey kaybetmemiş olduğuna delalet eden bu yazılar, dipsiz bir uçuruma veya karanlık bir kuyuya bakmaktan ürperir gibi asırlardır kendi içimize bakmaktan korktuğumuza da tanıklık etmesi bakımından hayli düşündürücüdür. Bu itibarla zaman zaman gülümsetse de daha çok düşündüren bir muhtevaya ve adeta elle tutulacak kadar canlı bir üsluba sahip olan bu yazıların yayınlandığı İstanbul Mektupları adlı kitapta Haydarpaşa Gar etrafındaki yapılaşmayı anlatan yazısını sadeleştirerek aktarıyoruz. (*)

Haydarpaşa
Geçen gün şimendiferle Kartal’a gitmek üzere Haydarpaşa’ya gittim. Hayli zamandır görmemiştim, meğer oraları ne güzel olmuş. Lakin evler konaklar çoğalmamış. Sebebini sordum, güya oradaki arazinin ıstabl-ı amirenin (**)olduğu zannedilerek satılması ve ev yapılması yasaklanmış.

Halbuki yapılan araştırmalar sonucu bu arazinin İvaz Fakih vakfının olduğu tespit edilmiş fakat üç dört senedir mahkemede dava sürdüğü için kimse malına sahip olamamış, yapılan mükerrer tahkikat ve yargılama sonucunda karar verilmiş evrak Darphaneye gitmiş ise de bir senedir hala onaylanıp çıkmamış.

Bendeniz de “mahkemelere düşen olay öyle çabuk bitmez hele iş uzarsa ilamı bile altı ayda yazılır, mademki ifadenize göre iş bitmiştir, darphane de mahkeme değildir, elbette onaylanmış kağıtlar verilir de herkes de padişahın koruyuculuğu sayesinde malına sahip olup birkaç seneden beri çektiği mağduriyetten kurtulur, eğer biraz daha uzayacak olursa Nazır Paşa’ya haber verilmeli, Nazır Paşa hakkaniyetli adil bir kişidir, işinizi bitirir” dedim.

Bu hikayeden maksadım, o güzel yerlerin böyle muattal (Eskimiş, işlemez, kullanılmaz duruma gelmiş, işsiz güçsüz, boş) kalması ve birkaç yüz kişinin malından uzak kalmasını layık görmediğimden müracaat merciine ihtar amaçlıdır. Basiretçi Ali Efendi (***)

………….

Haydarpaşa Kartal tren yolculuğunun tespitine yönelik değerlendirmemiz: Bu mektup 1870 ila 1878 yılları arasında çıkan Basiret Gazetesinde yayınlandığına göre Basiretçi Ali Efendi Haydarpaşa’nın ilk gar binasına gelerek 22 Eylül 1872 tarihinde Haydarpaşa Pendik hattı tamamlanarak işletmeye açılan hatta çalışan saatte en fazla 30 km hız yapabilen Alman malı küçük lokomotiflerin çektiği 4-5 ahşap vagondan oluşan katara binerek Kartal’a yolculuk yapmıştır.

Yararlanılan Kaynak ve açıklamalar

 

(*) Rehber Ansiklopedisi
(**)Osmanlı sarayında, pâdişâh ve yakın hizmetinde bulunan kimselerin atlarının bulunduğu ahırlara verilen ad. Saray ahırı, Istabl-ı hümâyûn, Istabl-ı Şehinşahî, Istabl-ı has gibi tâbirler de bu mânâda kullanılmıştır. Istabl-ı âmirenin başında bulunan kimseye emîr-i âhûr veya imrahor denilirdi.
(***)Nuri Sağlam Basiretçi Ali Efendi İstanbul Mektupları