Haydarpaşa Köprüsü Başındaki Abdülmecit Han Çeşmesi
21 Aralık 1963 de vefat eden tarihçi Haluk Şahşuvaroğlu bir yazısında “Haydarpaşa İbrahimağa çayırındaki eski kasra giderken solda ve aşağıda set üstünde 7 ağaç Abdülhamit’in yedi oğlu tarafından dikilmişti. V. Murat II. Abdülhamid V. Mehmet Reşad VI. Mehmet Vahideddin, Kemaleddin, Burhaneddin, Nureddin Efendiler tarafından dikilen bu ağaçlar şimdi oraya yaz mevsimlerinde doksan yıllık bir gölge salmaktadır” diye ifade ettiği ağaçlar Haydarpaşa Köprüsü Başındaki Abdülmecit Han Çeşmesi yakınındaki çınar ağaçları olması gerekir.
Semavi Eyice “III. Selim dönemi (1789-1807) Dârüssaâde ağalarından Hâlid Ağa Kadıköy’e getirdiği su için Haydarpaşa’da bir çeşme inşa ettirmişti. Buradaki eski İntaniye Hastahanesi duvarında olan ve bütünüyle kazınan kitâbesinin tam metnini Mehmed Râif Bey’in evvelce yayımladığı bu çeşme, 1255’te (1839-40) Sultan Abdülmecid tarafından suyolu tamir edilirken yeni baştan yaptırılmıştır”
Halid Ağa’nın ikinci çeşmesi Haydarpaşa’da, buradaki köprünün Selimiye tarafındaki bir namazgâhın yanındaydı. Esas biçimi hakkında bilgi olmadığı gibi ilk yapıldığındaki kitabesi de bilinmemektedir. Şair Ziver Paşa’nın düzenlediği bir manzum tarihten çeşmenin Sultan Abdülmecid tarafından 1255’te ( 1839) yeniden yaptırılarak ihya edildiği anlaşılmaktadır. Buradaki hastahanenin duvarına bitişik olan bu çeşmenin bütünüyle kırılarak yok edilen kitabesinin tam metni Mehmed Raif Bey’in eserinde bulunmaktadır. Burada
“Han Selim-i salisin Darüssaade ağası
Halid Ağa nam derya-mekremet bir pak-zat
Yaptırıp bu çeşmeyi sonra harab olmuş idi
Görüp ol şah-ı cihan ihyaya kıldı iltifat”
denildiğine göre Sultan Abdülmecid, Halid Ağa’nın suyolu ile birlikte Kadıköy’deki çeşmesini de ihya ettirirken bu ikinci çeşmeyi de yeniden yaptırmıştır. Raif Bey’e göre burada etrafı demir parmaklıklı bir de namazgâh bulunuyordu.
28 Mayıs 1927 tarihli ve 1057 sayılı kitabeler ve tuğralar hakkındaki kanun yayımlandığında herhalde duvarında bulunduğu hastahanenin (o yıllarda intaniye Hastahanesi) ileri gelen bir görevlisi tarafından kitabesi kırdırılan çeşme daha sonraki yıllarda yalnız üst kısmı görülebilecek şekilde toprağa gömülmüştür. Son yıllarda önünde bir çukur açılarak bir dereceye kadar meydana çıkarılmışsa da önü tekrar dalmaya başlamıştı.
Mermerden olan bu çeşme, görülebildiği kadarıyla Abdülmecid döneminde örneklerine rastlanan empire üslubunda bir eserdir. Evvelce kitabesinin bulunduğu dikdörtgen çerçevenin iki yanında süs motifi olarak kabartma birer rübab işlenmiştir. Fakat toprağa gömülü olan kemeri fazla derin olmayıp barak bir profile sahiptir. Böylece çeşme. XIX. Yüzyılın içlerindeki kararsız ve batı tesirli sanat akımının bir örneğidir.
İstanbul’un çeşmeleri adlı eserin 436. Sayfasında Abdülmecit Han Çeşmesi şu ifadelerle aktarılmaktadır. “1255 (1839) tarihinde Haydarpaşa’da demiryolu kıyısında eski Darüleytam, yeni Emraz-ı sariye Hastanesi binasının duvarında muattaldır. Ayna taşının yarısına kadar yere gömülmüştür. Mermerle kaplanmış ve here tarafı kabartma tezyinatla şekillendirilmiştir. Kitabesi her nedense taşla kırılmak suretiyle okunmaz hale getirilmiştir. Bereket versin ki vaktiyle tarafımdan derlenmişti. İki buçuk kıtalık bu kitabe şu tarih beytiyle nihayetleniyor”
“Cevher-i tarih Ziver suyunu bulsa seza
Kıldı Han Abdülmecit icra güzel ayn-i hayat”
Haydarpaşa Gar’da devam eden arkeolojik kazılar kapsamında Haydarpaşa gar üzerinden geçen çelik köprünün 2018-2019 tarihleri arasında yenilenmesi sürecinde köprünün Selimiye tarafındaki Halid Ağa tarafından yaptırılmış olan, 1255 (1839) da Abdülmecit Han tarafından ihya edilen çeşme etrafında da arkeolojik kazılar gerçekleştirilmesi sonucu çeşme ve yanındaki namazgaha ait olduğunu tahmin ettiğimiz temel ortaya çıkmıştır.
İstanbul V Numaralı Kültür Varlıkları Koruma Bölge Kurulunun 19.07.2018 tarih ve 5540 sayılı kararı ile tescilli olan Abdülmecit Han Meydan Çeşmesi kurul kararında ayrıntılı olarak şu şekilde tanımlanmaktadır.
Kadıköy Haydarpaşa Rıhtım Caddesi üzerinde ve eski Darül-eytam (yetimler Yurdu) sonra Emraz-ı Sariye Hastanesi (İntaniye yani bulaşıcı hastalıklar, verem hastanesi) ve son olarak da Ticaret Lisesi olan binanın bahçe duvarı önündedir. Haydarpaşa Köprüsünün Üsküdar tarafındaki ayağının başladığı yerdedir. Bu köprü yapılırken toprak ile örtülmüş olup bu gün yalnız üst kısmı görülmektedir. Çeşme, Türk Barok Mimarisi üslubunda olup mermerden yapılmıştır. Her tarafı kabartma şekillerle süslenmiş olan çeşmenin mermer kemeri üzerinde on mısralı bir kitabe ve bunun iki yanında müzik aletine benzeyen şekiller vardır.
Çeşme etrafında süren kazı çalışmaları tamamlandığında temizliği yapılarak hasar gören kısımları onarılacak ve bütünlüğü korunarak geleceğe miras bırakılacaktır.