Kent ve Demiryolu Menü

Kalıcı Başlantı:

1989’da Demiryoluna ve Suya 2010’da Doğalgaza ve Elektriğe Zam Dediler.

(yorumlar kapalı)

resim2010 yılının ilk günlerinde iki başbakan yardımcısı, hükümetin IMF ile anlaşmaya yakın olunduğunu açıklamıştı. Başbakan Erdoğan’ın, "IMF ile olan görüşmelerde büyük ölçüde anlaşılmış noktada, herhalde gün, hafta… bu iş burada çözülecektir diye düşünüyorum ve arkadaşlardan da haberleri bekliyorum" sözleri pazarlıkta sona gelindiğini göstermektedir.

Aslında yaşananlara baktığımızda yaşanan gelişmeler pazarlıktan çok, tarafların bu anlaşma için karşılıklı olarak zemin hazırlamaktı. Neydi bu karşılıklı zemin hazırlama çalışmaları diye bakacak olursak,

AKP Hükümetinin attığı adımlar ve verdiği mesajlar:

· Akaryakıt ve sigara zamları ile gelir kaynağımız sağlam geri ödemede sorun yaşanmaz

· Devrim olarak tanıtılan emekli maaş artışları ile mali disiplin bozulmadı
bütçede karşılığı var yük olmaz

· Hazine’nin son tahvil ihracına 5.5 milyar dolarlık talep geldi, borç döndürülebilir durumumuz çok iyidir.

Dünya Kredi Kuruluşlarının attığı adımlar ve verdiği mesajlar:

· Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch Ratings, Türkiye’nin kredi notunu iki kademe yükselterek BB yaptı.

· Moody’s Türkiye’nin notunu Ba3’ten, Ba2’ye yükseltti.

· Dünya Bankası İcra Direktörleri Kurulu’nun Türkiye’yi öven son İlerleme Raporu. Uluslar arası kredi kuruluşlarının ardı ardına not artırımının mesajı ise kredi kullandırılarak Türkiye’yi İMF politikalarına mahkûmiyetini sürdürmekti .

İMF ile olası anlaşmada; son stand-by’ın ardından, 2008 Eylül’ünde hazırlanıp rafa kalkan "taslak Niyet Mektubu" da güncellenecek. "Taslak" olduğu için o zaman açıklanmayan mektuptan, iki talep öne çıkmıştı: Gelir İdaresi’nin özerkleştirilmesi ve mali kural. Ayrıca IMF ile imzalanması gündemde olan Stand By için 41 milyarlık zam yapılacak. Türkiye’nin  IMF ile imzalayacağı 20. stand-by anlaşmasında 2010 yılı için 21,4 milyar, 2011 içinde 19,4 milyar liralık tedbirde öngörülmektedir. 2009 yılının son gününde yapılan zamlarla ilave 9 milyar liralık ek gelir elde eden hükümet IMF’yi geri kalan 12 milyar liralık tedbir konusunda "kademeli önlem" teklifi ile ikna ettiği ifade edilmektedir.

IMF ile imzalanacak olan anlaşmanın temel amacı, kalkınma ve istihdamın arttırılması olacağı belirtiliyor. Yeni anlaşmanın önceliklerinin "• Kalkınma ve istihdamın arttırılması  ve yatırım ortamının iyileştirilmesine yönelik tedbirler desteklemek. • Krizden en fazla etkilenen düşük gelirli kesimler, mali disiplin bozulmadan desteklemek • Sosyal güvenlik sistemi, belediyeler reformu, vergi reformu program süresince gerçekleştirmek. • Vergi gelirlerinin arttırılması için, idarenin yetkisi ve gücü arttırılacak düzenlemeler yapmak" olarak açıklanmasına ve Başkabakan’ın daha önceki "halkın ümüğünü sıktırmam" sözüne rağmen IMF ile anlaşmanın faturası zamlar yoluyla yine halka ödetilecek.

IMF bu kapsamda doğalgaz zammı ve diğer enerji KİT’lerinin borçlarını ödeyebilmeleri için elektrik fiyatlarına zam yapılmasında ısrar etmektedir.

IMF diktesiyle, istisnasız 1980 sonrası tüm hükümetlerin icraatlarına yansıyan bu anti-sosyal devlet yaklaşımı, son 7 yıllık AKP iktidarına da damgasını vurdu. Dahası, "Sağlıkta Dönüşüm" adı altında AKP iktidarınca girişilen "reform" adı altındaki icraat da tam bir fiyaskoyla sonuçlandı. Bugün, SGK, yani Sosyal Güvenlik Kurumu hızla iflasa gidiyor ve kurumu ayakta tutmak için bütçe kaynaklarını artan oranlarda aktarmak gerekiyor. Öyle ki, bütçede en önemli kalemin biri faiz ödemeleriyse, diğeri SGK’ye, batmaması için yapılan, bütçe transferleridir. Krizin de etkisiyle SGK 2009’da iyice batmaya başladı. Krizde çok sayıda işçi işten çıkartıldı, dolayısıyla prim gelirleri 1 yılda 2 milyar TL azaldı. Yanı sıra, hem özel sektör, hem Bağ-Kurlu esnaf, hem de çoğu AKP’li belediyeler prim borçlarını ödememeye başladılar. Bu yılın 10 ayında tahsili gecikmiş prim alacağı tutarı 44 milyar TL. Prim gelirleri azalırken ilaç firmalarına, özel hastane ve kliniklere bol keseden aktarılan kaynaklar, SGK’yi iyice dibe itti. Bu yılın 10 ayında 45 milyar TL’yi bulan bütçe yamasının, 12 ayda 54 milyar TL’yi, milli gelir içindeki payının da yüzde 5’i geçtiği tahmin ediliyor. SGK’nin iflasa doludizgin gidişi ile paçası tutuşan iktidar, işte bu nedenle eczacılardan başlayarak sektörün bütün bileşenlerini mağdur edecek önlemlere başvurdu. Bundan tabii ki, emekliler de nasibini alıyor. (1) 

2009 yılının sonunda ekonomik göstergelerde iyileşme olduğu krizin ülkeyi teğet geçtiği iddia edilirken tarım sektöründe neler oluyor acaba?

Tarım sektörünün son 10 yılına damgasını vuran, tarım politikalarının ipini Uluslararası Para Fonu(IMF) ve Dünya Bankası’na veren Tarımda Reform Uygulama Projesi resmen sona erdi. Doğrudan gelir desteği uygulamasına son verildi. Devlet Planlama Teşkilatı(DPT)’nın 2010–2012 dönemini kapsayan Orta Vadeli Programında tarımsal desteklerin yeniden düzenlenmesi, Ziraat Bankası ve şeker fabrikalarının özelleştirilmesi, hayvancılıkta yapısal dönüşüm sağlanması gibi hedefler öne çıktı. Türk Şeker’e bağlı 6 şeker fabrikası özelleştirildi. İşletmeleri ve markaları özelleştirilen TEKEL’ in binlerce çalışanı haklarını kaybetmemek için Ankara’da eylem başlattı ve eylem baskı ve engellemelere rağmen halen devam etmektedir.(2)

resim

1988 yılında teftişe gelen Dünya Bankası elemanları kredi musluğunun açılabilmesi için KİT ürünlerine zam yapılmasını şart olarak öne sürmüşlerdir. Bu kapsamda TCDDD’nin mali durumunu düzeltmek için tek yolun tarife artışları olduğunu bu nedenle de yük taşımacılığına %55, banliyö taşımacılığına %75 ve yolcu taşımacılığına %80 zam yapılması istenmiştir. Zaten demiryolu taşımacılığı da ülkemizde Dünya Bankası kredisi ile hazırlanan raporlar (Booz Allen&Hamilton ve Canac) sonucunda tasfiye edilmekle karşı karşıyadır. Bu raporlar doğrultusunda AKP iktidarı ile birlikte uygulamaya konulan ulaştırma politikaları birçok tren seferi iptal edilmiş bazı demiryolu hatları kapatılmış/kapatılacaktır. İstanbul’da Marmaray nedeniyle banliyö trenleri, İstanbul Ankara arasında hızlı tren hattı çalışması nedeniyle anahat trenleri uzun yıllar çalıştırılmayacaktır. Bir yılı aşkın Toros ve Pamukkale ekspres trenleri çalıştırılmamaktadır. TCDD Genel Müdürlüğünün 28.12.2009 Tarih ve B.11.2.DDY.0.14.00.12–402.02–59244 sayılı yazılarıyla "verimsiz işletildikleri" ve "işletildikleri parkurlarda yol çalışmaları yapılacağı" gerekçeleriyle; 01.01.2010 tarihinden itibaren karşılıklı olarak Ankara-Zonguldak-Ankara arasında işleyen Karaelmas Ekspresi, Ankara-Kars-Ankara arasında işleyen Erzurum Ekspresi, Kars-Akyaka-Kars arasında işleyen Yolcu Treni, Diyarbakır-Adana-Diyarbakır arasında işleyen Yolcu Treni ve  Kütahya-Balıkesir-Kütahya arasında işleyen Yolcu Trenlerinin seferlerine, 10.01.2010 tarihinden itibaren karşılıklı olarak Ankara-Malatya-Ankara arasında işleyen 4 Eylül Mavi Treni seferlerine,16.01.2010 tarihinden itibaren ise karşılıklı olarak Ankara-Basmane(İzmir)-Ankara arasında işleyen 9 Eylül Ekspresi seferlerine son verileceği duyurulmuştur.

2010 yılındaki İMF kredisi şartları arasında demiryolu ulaşımına zam direk olarak bulunmamakla birlikte (çalışan tren kalmayınca tren taşıma ücretine zam istemenin de bir manası olamaz) elektriğe, doğalgaza, petrol ve ürünlerine yapılacak olan zam demiryolu ulaşım ücretlerine de yansıyacaktır.

resim1980 sonrası yaşanan zamlara karşı halkın tepkisi düzenlenen mitinglerde dile getiriliyor. Zamlarla yaşam devam ediyordu. Ancak 1990 sonrası ise sivil toplum örgütleri zamlara karşı daha direngen daha örgütlü mücadele etmeye kimi zamanda yargıya başvurarak zamları geri aldırmaya başladılar. İzmirli öğrenci Emekcan Keleş, Tüketiciyi Koruma Derneği’nin vefat eden Başkanı Mehmet Sevim ve CHP’li Mehmet Sevigen, Bayındırlık Bakanlığı’nın 2001 yılında Boğaz Köprüsü ve otoyol geçiş ücretlerine 300’lük zamla 750 bin liradan 2 milyon 250 bin liraya çıkaran düzenlemesinin iptali için dava açmışlardı. Danıştay, Bayındırlık Bakanlığı’nın 2001 yılında köprü ve otoyol ücretlerine yaptığı yüzde 300’lük zammı dün iptal etmiş, Bayındırlık Bakanlığı’nın temyize talebi de DANIŞTAY 10. Dairesi tarafından red edilmişti.

Metrobüs zammına Yargı dur dedi.

resimSon olarak İBB’nin 2009 yılının son günlerinde metrobüs ücretlerine yaptığı fahiş zam duraklarda belediye önünde yoğun olarak protesto edilmekle birlikte Halkevleri tarafından yargıya götürüldü. Halkevleri’nin metrobüs zammının hemen ardından İstanbul 10. İdare Mahkemesi’ne açtığı davada ilk aşama halkın kazanımı ile sonuçlandı. Mahkeme, Halkevleri tarafından açılan davada, zamla ilgili "yürütmeyi durdurma" kararı verdi. Ulaşımı hakkını temel insan hakları arasında gören Halkevleri tarafından bu konuda yapılan açıklamanın sonunda "Sabah 6–9, akşam 17–21 saatleri arasında ulaşımın parasız olması için sesimizi yükselteceğiz" denilmiştir.

2009 yılında krizin etkileri birilerini teğet geçerken emekçiler tarafından iyiden iyiye hissedildi. İşsizlik arttığı resmi istatistik verilerine bile yansıdı. Ücretler düştü bazen de ödenmedi. Ücretlerin ödenebilmesi için işverenlere verilen destek fonları çare olmadı. Çalışma saatleri uzadı, ücretsiz izin kullandırıldı. 2010 yılı için çalışanlara ve emeklilere yapılan "turuncu devrim" niteliğinde zamlar elektriğe, suya, doğalgaza, ulaşıma yapılan zamlarla uçup gitti. Sözün kısası emekçiler işsizleşti, yoksullaştı, güvencesizleşti ve sömürü daha da arttı. 2009’un son aylarında kamu çalışanlarının grevi ile başlayan sokağın tepkisi Tekel işçilerinin Ankara’da ki eylemi ile devam etmiştir. İMF politikalarını halka dayatanlara tekel işçileri başkentte "gemileri yaktık geri dönüş yok" sloganı ile cevap verdi.

Almanya’da deniz feneri, Ankara’da gemici feneri

(1) Sosyal güvenlik iflasta, emekliler isyanda… — Mustafa Sönmez (Cumhuriyet)

(2) Tarımda 2009’un bilânçosu… Ali Ekber Yıldırım (karasaban.net)

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Yazar: kentvedemiryolu