Kent ve Demiryolu Menü

Arkeoloji, Kültür, Sanat ve Edebiyat

Kalıcı Başlantı:

Edirne’ye Yolculuk

sirkeci-gar-ici-deniz-tarafi-Small.jpgEdirne’ye gitmeye karar vermiştik, fakat bu kez trenle. Haydarpaşa’dan, Eminönü’ne motorla geçtik. İskeleden bir taksi çevirip, İstanbul Gar’ının önünde indik. Orasının ayrı bir enerjisi var. Gazete bayilerinde; günlük gazetelerin dizinleri arasında, çeşitli İstanbul ve Avrupa haritaları mevcut. Cağaloğlu’na doğru meşhur FİLİBE KÖFTECİSİ, daha ileride, Ankara Caddesi’nin sağına soluna dizelenmiş onlarca yayınevi. Türkiye’nin; bir dönem, eğitim ve kültür hayatına can ve emek vermiş kuruluşlar. 

Devamı için tıklayınız »

Kalıcı Başlantı:

Sirkeci Gar ve Sade Vatandaşlar

resimÇukurova Üniversitesinden Prof. Dr. İbrahim ORTAŞ “İzlanda’daki volkan patlaması sonucu Avrupa’da en çok iş gören ulaşım aracı tren olmuştur. Avrupa’da tren bu denli gelişmemiş olsaydı, süreci daha zor atlatırlardı. Ülkemizin de en çok ihmal ettiği demiryollarına önem vermesi ayrıca düşünülmelidir” demişti. Sirkeci gar o süreç içinde ülkemizden evlerine dönmek isteyen Avrupalıların çıkış kapısı olmuştu. Yalnız bu olay bile Sirkeci Gar’ın kapatılmamasına
gerekçe olabilir

Devamı için tıklayınız »

Kalıcı Başlantı:

Ayaş Yollarında Tünelim Kaldı

resimBirleşik Taşımacılık Çalışanları Sendikası Yönetim Kurulu Üyesi Yavuz Demirkol İstanbul –Ankara arasındaki 7 saatlik tren yolu mesafesini 2.5 saate indirmeyi amaçlayan ve 1976’da Ayaş tünelinin ilk harcının atılmasıyla başlayan, 22 hükümet eskitmesinin ardından askıya alınan, her yıl bütçeden ödenek ayrılan tünel ve demiryolu proje sürecinde dünden bugüne yaşananları "Ayaş Yollarında Tünelim Kaldı" adlı kitapta toplayarak toplumsal belleğimize bir katkı sundu.

Devamı için tıklayınız »

Kalıcı Başlantı:

Kara Tren Gelmez Ola

resim"Raylara ömür bağlamış binlece işçinin hikayesi. Bu; Kara Trenler kadar bahtı kara kişilerin gerçek hikayesidir… Hani bir ömür boyu usul usul hep aynı şekilde soluyan Çuf, çuf, çuf diyen. Oysa aslı çuf, çuf çuf değildir bu sesin… Yuf, yuf, yuf’tur… Bu yazı serisi o yuflara layık kişilere armağan edilmiştir…Ve kara trenler kadar yorgun, onlar kadar bahtı kara binlerce insanın hikayesi…"

Devamı için tıklayınız »

Kalıcı Başlantı:

Üç Sevdalı-2

resimDaha ismimizi bile sormadın bey… Makineyi açmış yanlamışsın ne güzel… Sıcak da burası. Çay desen ayağına gelmekte. İsmimizi sorarsın zaar. En sonunda. Onu da alır makine. Bu makineleri görmüşlüğümüz vardır bizimde… Seninki yataklı. İyi güzel. Hem de numerolu yataklı. Biz numerosuz yerdeyiz. Bizde yerler kapanın elinde. Numerosuz oldun mu, kulak asama. Adam dediğin numerolu olacak… Hamal olsan sözümüz meclisten dışarı, numerolu hamal olacaksın… Yoksa çekiver kuyruğunu gitsin. Hamallığın bile numerosuzluğu rezillik ki, diz boyu…

Devamı için tıklayınız »

Kalıcı Başlantı:

ÜÇ Sevdalı-1

resimÜç kişiydiler. İkisi sevdalıydılar. Birisi kulak asma. Birisine hiç kulak asma. Delinin biriydi. Ben illa üniversiteye girecem diye tutturmuş delinin biri. Lalahan’ın oralarda bir kadın, evinin bir karış üstündeki damında giden güneşe açtığı erişteyi yetiştirmeye çalışıyordu. Bahçedeki narlar, ayvalara inat, patlıyı patlayıvermişlerdi. Taneleri yerlere saçılıvermişti. Orada bir düdük sesi bıraktık.

Devamı için tıklayınız »

Kalıcı Başlantı:

Pencerede İdim

resimTren istasyonda bir dakika duruyordu. Gelirken gece geçmiştik; bu sefer ikindiden epey sonraydı. Frenlerin gıcırtısı kesilmeden pencereyi açtım. İlerdeki vagonlardan birisine heybeli ve sepetli bir köylü bindi. Onun hayatını ve geldiği yeri bilmek isterdim. Köy birkaç kilometre ilerdeki tepenin ardında olmalıydı; işte berbat yolu.

Devamı için tıklayınız »