Kent ve Demiryolu Menü

Kalıcı Başlantı:

BTS; Demiryolu Ulaşımının Piyasanın Kar Güdüsüne Terk Edilmesine İzin Vermeyeceğiz

(yorumlar kapalı)

demirkol-yavuz.jpgBirleşik Taşımacılık Çalışanları Sendikası tarafından yapılan yazılı açıklamada “TÜRKİYE DEMİRYOLU ULAŞTIRMASININ SERBESTLEŞTİRİLMESİ HAKKINDAKİ KANUN TASLAĞI’YLA Demiryolu sisteminin sermayenin kullanımına açılması, serbestleştirilmesi, demiryolu sisteminin Kamusal denetimin dışına alınması, TCDD’nin parçalanması, altyapı dahil her türlü hizmet üretiminin piyasalaştırılması ve rekabete açılması, kamu çalışanı sayısının azaltılması, Kamu hizmetinin tasfiyesi ile vatandaşlarımızın yararına sürdürülmesi gereken faaliyetlerin piyasanın kâr güdüsüne terk edilmesi, kâr etmediği gerekçesi ile hatların kapatılması ve trenlerin seferden kaldırılması ve TCDD arazilerinin yağmalanmasını amaçlamaktadır” denilerek bu düzenlemeye karşı mücadele edileceği dile getirilmiştir.

Yapılan yazılı açıklamanın metni aşağıdadır. 

bts-logo.jpg

Basına ve Kamuoyuna 

Demiryollarımızın Yeniden Yapılandırılması Adı Altında Tasfiyesini Amaçlayan Düzenlemelere Karşı Mücadelemizi Sürdüreceğiz! 

Ülkemizde 1980’lı yıllardan başlayan ve AKP hükümeti eliyle de kararlılıkla sürdürülen neo-liberal politikalar neticesinde bu ülkenin yurttaşlarının vergileriyle yaratılan değerler sermayeye bir bir peşkeş çekilmektedir.

Bu kapsamda diğer alanlarda olduğu gibi ulaştırma alanında da özelleştirme ve kamunun tasfiyesi yönünde adımlar atılmaktadır.

Ülkemizde ise bir süredir demiryollarının yeniden yapılandırılması adı altında pek çok uygulama hayata geçirilmiş olup, bu uygulamalar sonucu demiryollarımızın içine düştüğü durum ortadadır.

Yakın zamanda 655 sayılı KHK ile demiryollarında gerek altyapı ve gerekse de tren işletmeciliğini özelleştirmek hedefiyle gerekli zemini sağlamak üzere AKP hükümeti bu KHK’nin üzerinden fazla bir zaman geçmeden Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı tarafından bir kanun taslağı hazırlığına girişilmiş bu kapsamda hazırlanan kanun taslağı Sendikamıza da gönderilerek görüş istenmiştir.

Bu kanun tasarısı ile öz olarak; Demiryolu sisteminin sermayenin kullanımına açılması, serbestleştirilmesi, demiryolu sisteminin Kamusal denetimin dışına alınması, TCDD’nin parçalanması, altyapı dahil her türlü hizmet üretiminin piyasalaştırılması ve rekabete açılması, kamu çalışanı sayısının azaltılması, Kamu hizmetinin tasfiyesi ile vatandaşlarımızın yararına sürdürülmesi gereken faaliyetlerin piyasanın kâr güdüsüne terk edilmesi, kâr etmediği gerekçesi ile hatların kapatılması ve trenlerin seferden kaldırılması ve TCDD arazilerinin yağmalanmasını amaçlamaktadır.

1995 yılından beri Dünya Bankası ve Avrupa Birliğinin fonları ve yönlendirmesiyle yapılan çalışmalar a karşı Sendikamız TCDD’de yaşanan bu sürecin kurumun tasfiyesi anlamına geleceğini belirten Sendikamız çeşitli eylem ve etkinliklerle duyarlılık yaratmaya çalışmıştır.

Bugüne kadar demiryollarımızın yeniden yapılandırılması kapsamında atılan adımlar ve 655 sayılı KHK ile ekmeğimize ve işyerimize karşı ortaya çıkan uygulamalara karşı mücadele eden sendikamızın bu kanun taslağına ilişkin Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı gönderilmiş olan görüşleri ektedir.

Ekte belirttiğimiz gibi bu tasarı ekmeğimize, işyerimize bir tehdit olarak karşımızda durmaktadır. Bu tehditlere karşın Sendikamız dün olduğu gibi bugün de yarın da işimize ve işyerlerimize sahip çıkmaya ülke ve halkımızın çıkarlarına uygun ulaştırma politikalarının uygulanması mücadelesini vermeye devam edecektir.

Demiryollarında örgütlü bütün Sendika ve dernekleri, kamusal bir hak olan demiryolu ulaşım hakkına sahip çıkmak için bütün yurttaşlarımızı birlikte mücadele etmeye çağırıyoruz.

Yavuz DEMİRKOL

Genel BAŞKAN

 

TÜRKİYE DEMİRYOLU ULAŞTIRMASININ SERBESTLEŞTİRİLMESİ HAKKINDA KANUN TASLAĞI’YLA İLGİLİ

Birleşik Taşımacılık Çalışanları Sendikasının Bakanlığa Bildirdiği Görüşleri

Ülkemiz ve dünya demiryollarının içine düştüğü sıkıntılar küresel düzeyde uygulanan ulaştırma politikalarının birer sonucudur. Demiryollarının çağdaş yaşamın ihtiyaçlarına yanıt verebilmesi için ciddi bir değişime gerek vardır. Ancak bu değişim demiryollarının parçalanması, özelleştirmesi ve taşeronlaştırma şeklinde gerçekleştirilmemelidir.

Dünyada uygulanan neo- liberal politikaların demiryollarına yansıması ise demiryolu trafik güvenliğinin zaafa uğratılarak kazaların artması, güvencesiz, esnek, kuralsız ve sendikasız bir iş yaşamının, kayıt dışı sektörün özendirilmesi, işsizliğin artması, işçi ücretlerinin düşmesi, işçi sağlığı ve güvenliğinin maliyet olarak değerlendirilmesi, kâr etmenin ana hedef olarak görüldüğü, kamu hizmetinin ortadan kaldırılarak yurttaşların müşteri olarak görüldüğü, parası olanın ulaşım hakkının olması şeklinde olmaktadır.

Kanun taslağı neo liberal politikaların uygulamalarından doğan tüm olumsuzlukları içinde barındırmaktadır.

Şöyle ki;

AKP iktidarı tüm alanlarda olduğu gibi demiryolu işletmeciliğinde de başta bizler olmak üzere tüm toplumu bir oldubittiyle yüz yüze bırakmış, demiryolu ulaştırmasının serbestleştirilmesi hakkında hazırlamış olduğu taslağa sosyal diyalog bağlamında sendikamızı da paydaş yapmak istemiştir.

Oysa başta alelacele çıkardığı 655 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) olmak üzere söz konusu taslağın hazırlık aşamasında da çalışanların temsilcileri olanbiz Sendikaların görüşlerini almamış, yabancı uzmanlarla kotardığı son şeklini bize dayatırcasına göndermiştir.

Gerek 655 sayılı KHK’nın ve gerekse de bu taslağın yapıcı bir perspektifte değerlendirmesini yapmak mümkün değildir. Çünkü düzenlemeleri bu noktaya getiren süreç ve bu düzenlemelerle ilgili gerekçeler bizlerle paylaşılmadığı gibi taslağa ait gerekçeler de gönderilmemiştir.

Kaldı ki gerek 655 sayılı KHK’da ve gerekse bu taslakta tüm yetki Bakanın iki dudağı arasına terk edilmişken genel sözlerle tüm konular geçiştirilmiş ve her şey daha sonra yapılacak düzenlemelere bırakılmıştır.

Bu süreçte gerçekçi bir değerlendirme için tüm belgelerin bizlerle paylaşılması zorunluluktur. Oysa sadece bu taslak sonrasında çıkartılması ve/veya değiştirilmesi gereken temel düzenlemeler şöyle sıralanabilir.

TCDD Ana Statüsü,

TÜRKTREN A.Ş. Ana Statüsü,

İktisadi Devlet Teşekküllerine (İDT) dönüştürülmesi planlanan mevcut bağlı ortaklıkların Ana Statüleri,

Madde 3’te belirlenen trafik yönetimi ve ücretlendirmenin eşit şartlarda nasıl yapılacağına ilişkin hükümleri ortaya koyan yönetmelik,

7. Maddede belirtilen sisteme yeni girecek tren ve altyapı işletmecilerinin yetkilendirilmelerine ilişkin usul ve esasları belirleyen yönetmelik,

10. Maddede belirtilen kaza tespit tutanağının şekli ve tutanakta hangi hususların bulunacağına dair yönerge,

Madde 11′ de belirtilen kamu hizmet yükümlüsü tren işletmecisinin belirlenmesine ilişkin usul ve esasları belirleyen yönetmelik,

Yine 11. Madde de Kamu Hizmet Sözleşmelerine ilişkin usul ve esasları belirleyen yönerge,

Bu düzenlemeler 655 sayılı KHK gereği hazırlanması gerekenlerle birlikte düşünüldüğünde temel hedefin gözlerden kaçırılmaya çalışıldığı açıkça görülmektedir.

655 sayılı KHK ve dayatılan bu taslak yasa birlikte değerlendirildiğinde yakıcılığını tüm toplumsal kesimlerin yakından hissettiği neo-liberal politikaların üç temel hedefinin demiryolu sistemi için de hayata geçirilmeye çalışıldığı açıkça görülmektedir.

En önemli hedef demiryolu hizmetini, kamu hizmeti olmaktan çıkararak ticarileştirmektir. Bu insanlığın temel haklar arasında saydığı ulaşım hakkının kalıcı bir şekilde metalaştırılması ve parası olanın bu hizmetten yararlanması sonucunu işaret etmektedir.

İkinci hedef; kamusal alanın tasfiyesi ve özelleştirmedir. Tüm aksi söylemlere karşın, taslak bu haliyle çok kısa bir süreçte demiryolu sisteminin güçlü bir özelleştirme dalgasıyla karşı karşıya kalacağını açıkça gözler önüne sermektedir.

Ve son olarak neo-liberal anlayışın olmazsa olmazı taşeronlaşmanın yani ucuz ve güvencesiz işgücü kullanımının önünü daha da açacaktır.

Bu haliyle yapılmak istenen düzenlemelerin içerisinde başta çalışanlar olmak üzere insan unsuru bulunmamaktadır.

Taslak, dili ve yazım biçimi yönünden de incelendiğinde durum farklı değildir.

Metin başından sonuna kadar çelişkiler içermektedir. Başta ulusal demiryolu altyapı ağı tanımı olmak üzere, altyapı işletmecisi, trafik yönetimi vb. tüm tanımlar değişik maddelerde değişik anlamlar kazanmıştır. Örneğin tanımlar başlıklı 2. Madde de demiryolu altyapı işletmecisi olarak, tasarrufu altındaki demiryolunu güvenli bir şekilde işleten kamu tüzel kişileri ve şirketler tarif edilirken, 3. Madde de, TCDD’nin, ulusal demiryolu altyapı ağı üzerindeki trafiği tekel olarak yöneteceği söylenmektedir. Bu durumda TCDD dışındaki diğer altyapı işletmecilerinin ne yapacağı anlaşılamamaktadır.

Taslak; 655 sayılı KHK perspektifinde, gerek altyapı ve gerekse tren işletmeciliği anlamında özelleştirme için gerekli zemini sağlamayı hedeflemektedir. Çünkü kanun taslağının Üçüncü Bölümü, Bakanlık tarafından yetkilendirilen herkesin altyapı ve/veya tren işletmeciliği yapabilmesi konusunda amirdir.

Sektörde faaliyet göstereceklerin yetkilendirilmesini Bakanlığa bırakarak kayırmacılık ve keyfi uygulamaların önünü açmaktadır.

Kriterleri ve yöntemi belirlenmeden kamu hizmet yükümlülüğü tanımı getirilerek ticari olmayan hatlarda işletmeciliğin devam edip etmemesinde de Bakanlığı tek yetkili hale getirmektedir. Bu hüküm, Bakanlıkça kamu hizmeti sayılmayan ve bazı trenlerin ekonomik olmadıkları gerekçesiyle seferden kaldırılması sonucunu da beraberinde getirmektedir.

Demiryolu kazalarının ölümlü ve ölümsüz olarak ayrıştırılması zaten anlaşılamamışken, ölümlü kazaları inceleyecekler arasına 3 bakanlık temsilcisi konulması, bunların nitelik ve yeterliliklerine ilişkin hükümlere yer verilmemesi ve bunların sadece tutanak düzenlemekle sınırlı görev tanımı ile ne hedeflendiği de anlaşılamamıştır.

Kaldı ki hemzemin geçit kazaları tamamen süreç dışında tutularak mevcut TCDD Ana Statüsünde yer alan Demiryolunun Üstünlüğü konusu açıkta bırakılmış ve yaşanan sorunların aynı şekilde devam edeceğinin işaretleri verilmiştir.

Mevcut bağlı ortaklıklar teşekküle dönüştürülmüş ancak bu yapılırken 233 sayılı KHK’nin amir hükmü (Yeni bir teşebbüsün kurulmasında ve mevcut bir müessese veya bağlı ortaklığın teşebbüs haline getirilmesinde, ekonomik ihtiyaçlar gözetilir.) dikkate alınmamıştır.

Taslağın 3. Maddesinde TCDD Demiryolu altyapı işletmecisi olarak tanımlanırken, başlangıçta “TCDD, Devletin tasarrufundaki demiryolu altyapısının kendisine devredileni üzerinde demiryolu altyapı işletmecisi olarak görevlendirilmiştir” hükmü konularak mevcut hatlardan bir kısmının TCDD’ye devredilmemesinin önü açılmıştır.

655 sayılı KHK ile devletçe yaptırılacak yeni demiryollarının yapım işi Altyapı Yatırımları Genel Müdürlüğünün görevleri arasında sayılırken, taslakta buna bir istisna getirilerek TCDD’nin de yüksek hızlı tren hatları yapabileceği hükme bağlanmış ve mevcut sistemdeki karmaşa aynen korunmuştur.

Madde 8 b fıkrası 3. Bendinde yer alan ” tashihen tescilleri yapılacak taşınmazlardan ifrazı ve tevhidi yapılması zorunlu olanlar 3194 sayılı İmar Kanunu ve 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kanunu ve bu kanunların uygulanması ile ilgili kısıtlamalar tabi tutulmadan ifraz ve tevhid edilir” hükmü başta Haydarpaşa olmak üzere taşınmazların satışı önündeki engellerin kaldırılması amacına da hizmet edebilecektir.

Taslak ile yeni bir tahkim yapılmakta, AKP’nin 10 yıllık iktidar döneminde oluşan tahribatın üzeri bir kez daha silinmektedir. Ancak, bununla da yetinilmeyerek “önümüzdeki 5 yıl içerisinde oluşacak zarar açık olarak, mevcut kamu yatırım programı içinde yer alan demiryolu yatırımlarının finansmanı Hazine sorumluluğundadır” denilerek, 5 yıldan sonrası da üstü kapalı olarak bir anlamda tahkime uğratılmaktadır.

Bir yandan personel yetersizliğinden söz edilirken bir yandan da mevcut personelden emekliliği gelenlere, emekli ikramiyelerinin %30 fazlasıyla ödeneceği hükmü bu sayının daha da düşürülmesine neden olacak olup, bu durum mevcut personele daha fazla iş yüklenmesi ve ihtiyacın karşılanması için alınacak personelle kadrolaşmanın devam ettirileceğine de işaret etmektedir.

MADDE 9’da “gelecek yıllara yaygın hizmet alımı yapılabilir” denilmiş ve 3-5 yıl şeklinde bir zaman sınırlaması getirilmiştir. Şu anki uygulamada ise hizmet alımlarında anlaşmalar bir yıl süreyle yapılmakta ve işin niteliğine göre asgari ücretin üzerine belli oranlarda ve eğitim durumlarına, işin niteliğine göre (%10-%80 arası) bir miktar eklenmek, yiyecek, özel kıyafet, yol parası vs. konulması suretiyle insanlar çalıştırılmaktadır. Çalışanlar sosyal ve özlük hakları taşeron şirketin insafına bırakılmakta, hemen hemen tüm işçiler söz konusu şirketlerde sendikasız ve güvencesiz olarak çalıştırılmaktadır. Tasarıya konulan bu madde ile taşeronlaştırmanın gerek TCDD’de gerekse kurulması öngörülen TÜRKTREN A.Ş.de yaygınlaştırılması öngörülmektedir.

Şu anda tek elden TCDD tarafından yapılmakta olan Demiryolu işletmeciliği bu düzenlemeden sonra birçok demiryolu altyapı işleticisi ve demiryolu işleticisi ile bu işleticilerin yaptığı işlerin hizmet alımı yöntemiyle alt işverenlere yani taşeronlara verilmesi suretiyle birbirinden kopuk işleticiler ve şirketler tarafından yerine getirilecektir. Bu işleyiş demiryollarımızda beraberinde kaosta getirecektir. Buda şu anda demiryollarımızda yaşanan kazalarda dikkate alındığında, demiryolu trafik emniyetinin tehlikeye atılması ve kazaların artması anlamına gelecektir.

Demiryolu taşımacılığının 3. şahıslara açıldığı ülkelerde kazaların artış gösterdiği, demiryolu ulaşımından yararlanan yolcu ve yük taşıtıcılarının bu hizmetten daha pahalı olarak yararlanmaya başladıkları, çalışan sayısının ise süreç içerisinde hızla azaldığı, çalışanların bir bölümünün ise işlerinden olduğu, hatta bazı ülkelerde bu nedenlerle geriye dönüşün yaşandığı da bir gerçekliktir.

Bu çerçevede, 655 sayılı KHK ve söz konusu taslak birlikte irdelendiğinde temel hedefin AB uyum süreci gölgesinde, demiryolu sisteminin bütün halinde özelleştirilmesinden, bu alanın topyekûn talana açık hale getirilmesinden ve siyasi kadrolaşma için yeni kadrolar yaratmaktan öte bir sonuç ve amacının olmadığı görülmektedir.

Sonuç olarak demiryollarında yapılacak düzenlemelerin Dünya Bankası’nın finansmanı ve yönlendirmesiyle değil, ülke gerçekleri ve çıkarları ile kamu hizmeti yönü göz önüne alınarak ve çalışanların temsilcilerinin katılımı ile yapılması lazımdır. Sendikamıza gönderilen ve görüş istenen kanun taslağı derhal geri çekilmelidir.

Süreç işletilirken demiryolu ulaşımı diğer ulaşım alt modlarından ayrı düşünülmemelidir. Bu nedenle hazırlanan tasarının bir tarafa bırakılarak öncelikle ülkemiz ulaşım sistemine bütüncül bir yaklaşım gösteren bir Ulaştırma Ana Planı hazırlanmalı, bu plan doğrultusunda ülke ve halkımızın ihtiyacına göre de çalışan temsilcileri ve demiryolu hizmetinden yararlananların da görüşleri alınarak yeni bir çalışma gerçekleştirilmelidir. 

Türkiye Demiryolu Ulaştırmasının Yeniden Yapılandırılması Hakkında Kanun Taslağını okumak için aşağıdaki linke tıklayınız

http://bts.org.tr/images/stories/o.haber.foto/000.000.o-haber-foto/026.uls.hab.den.bak.yazisi.pdf

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Yazar: kentvedemiryolu