Zaharof’un Yalısı ve Güzel Karısı
Zaharof’un Yalısı ve Güzel Karısı, Ona sarkan Haydarpaşa Gar Müdürü Eduvard Hugnen…
Mühürdar ile Kadıköy’deki kumluk arasında yükselen üç katlı ahşap beyaz ev, Zaharof isimli bir tüccara aitti.
Bu Zaharof’un meşhur silah tüccarı Basil Zaharof ile isim benzerliğinden başka alakası
olmadığını kaydetmek lazımdır. Pazarlamacılık yapan Zaharof’un yazıhanesi Galata Helvacı Sokak, Hastane Han’da idi. Zaharof’un, Boğaz’da oturan Kont Ostrogot’ların akrabası olduğu söylenirdi. Avukatı da Fransız uyruklu Ridios’tu…
Denize çok yakın olan evinin Mühürdar tarafına bir iskele yaptırmış, demir parmaklıklı bir kapı ile girişi kapatmıştı. Bu iskeleden kalkan kendi istimbotu ile Galata’daki işyerine gider, gelirdi…
Güzel bir eşi vardı. Anadolu-Bağdat demiryollarının işletmecisi olan ve görevi 1908-1917 yılları arasında sürdüren meşhur Eduvard Hugnen ile dedikodusu çıkmıştı…
Zaharof rıhtımdaki beyaz köşkü, kendine özel iskelesi, stimbotu, oldukça görkemli yaşantısı ile Kadıköy’de isim yapmıştı. Fakat öldükten sonra aile umulmadık bir sıkıntıya düşmüş, ev satılıp yıkılmış, bahçesi parçalanarak yerine apartmanlar yükselmeye başlamıştı…
Zaharof’un oğlu Epaminda, Küçük Moda’da Nadide Hanım’ın işlettiği huzurevinde ölmüş, esasen akılca sakat olan kızı Lulu da yıllarca Lape Hastanesi’nde kaldıktan sonra hayattan ayrılmıştı…
Ne gariptir ki Zaharof’ların ne evi ne de kimsesi kalmamasına rağmen demir parmaklıkları paslanmış iskelesi daha uzun yıllar dayanmış, o yöreye “Zaharof İskelesi” denilmeye başlanmıştı…
Son yıllarda Kadıköy’ün Mühürdar sahili denize doğru doldurulunca Zaharof ismi de
Kadıköy’den silindi; iskelesi yok oldu. Zaharof’un kızkardeşine ait olan bir bina Moda Caddesi Nail Bey Sokağı’nın bulunduğu yerde, çeşitli gülleri dikkati çekecek kadar çok olan geniş bir bahçe içinde idi…
İleriki yıllarda bu konakta Sivas valisi oturmuş, sonra yıllarda, bahçesi parsellenmiş ve Nail Bey Sokağı açılmıştır. Konağın içi anlatılamayacak kadar güzel ve zevkli idi…
Kaynak: Gazete Kadıköy
Sözlü Tanık Bora Çetin : Benim çocukluğumda, ailenin büyükleri; “Mühürdar”dan daha çok, “Zaharof”u kullanırdı.. ( Zaharof’un yukarısı, Zaharof’un ilerisi, Zaharof’tan sonra… gibi. ) “Zaharof’un yanından denize girilirdi” denirdi…