YASLI GİTTİK ŞEN GELDİK
EDEBİYATIN İSTANBUL’U-YAZAR SÖYLEŞİLERİ etkinlikleri kapsamında 7 Mart Perşembe akşamı, Sevgi Soysal Kütüphanesi’ndeki TYS Genel Başkanı Adnan Özyalçıner moderatörlüğünde gerçekleşen şair/yazar/çevirmen/editör Eray Canberk*’in söyleşisindeydik. Ortak paydamız olan edebiyat ve demiryollarının kesişimi sadece bizi değil, Haydarpaşa Dayanışması direnişçilerinden Tugay Kartal ve Nazmiye Atalan’ın yanısıra Türkiye Yazar Sendikası Başkanı Mustafa Köz,Türkiye Yazarlar Sendikasının Yönetim Kurulu Üyesi Tahir Şilkan, Kamil Tekin Sürek, yazar A.Ertan Mısırlı, Nuray Gök Aksamaz gibi şair ve edebiyatçıları da sürüklemişti.
Aslında bu söyleşi sanatın, edebiyatın kalbine doğru giden bir nostalji treninin kendisiydi. Duraklarda rastladıklarımız bizleri çiçeklerle karşılayıp, güzel anılarla uğurladılar. Artık söyleşi bittiğinde trenin bizi değiştirdiğinin farkındaydık. Kimimiz yaslı gitmiş, şen gelmiş, kimimiz şen gitmiş, yaslı gelmişti.
Eray Canberk’in bu söyleşiye konuk olması hiç de tesadüfi değildi. Belki birçoğunuzun İz TV’den tanıdığı Ömür Biter İstanbul Bitmez belgeselinden aşinasınız. Belki de şiirlerinden. İBB ve TYS işbirliği ile yapılan söyleşiler zincirinin bu halkasında Feneryolu ve Ömür Biter İstanbul Bitmez kitabının yazarlarından biri olan Eray Canberk, “Haydarpaşa’dan Pendik’e İstasyondan İstasyona” konulu bir söyleşide bize adeta makinistlik yaptı. 17 istasyonu ve bu istasyonlara varmadan demiryollarının iki yanında rastladığımız tarihin ünlü simaları, siyasal olaylar, çiçekli yamaçlar, renkli anıların dönemeçleri eşliğinde öyle bir anlattı ki, zaman tünelinden bizi geçmişe götürüp, güzel atlara binip giden tüm “değerlerimize” el sallama olanağı tanıdı. Adnan Özyalçıner’de yerinde ve tamamlayıcı yorumlarıyla yapbozu birleştirerek güzel bir tablo görmemizi sağladı.
1.Dünya Savaş’ının gölgesinde gözlerini Aksaray’da dünyaya açan Eray Bey, Haydarpaşa ile daha 40 günlükken tanışma hikayesiyle söze başlayarak, bizleri o günlerin ahşap vagonlu banliyö trenine bindirip durak durak Pendik’e kadar götürdü. Haydarpaşa Garın, babası Ankara’da asker olduğundan, annesi ile yollar kapanmadan Ankara’ya gidişlerinin, daha sonra çeşitli vesilelerle uğrak yerlerinden biri olduğundan ve kendisi için kişisel öneminden bahsetti. Daha sonrasında dikkat çeken anılarla süslü değerli bilgi tohumlarının arasında dikkatimi çeken ve aklımda kalanlar şunlardı:
-Haydarpaşa Körfezinin dolgu sahasının Kınalı Adası’nın burnundan temin edilen kayalarla yapıldığı,
-Fikret Ürgüp’ün Van adlı eserinin aslında daha çok Haydarpaşa’yı anlattığı,
-İlk yıllarda Haydarpaşa’ya Kadıköy’den sandallarla geçildiği,
-Söğütlüçeşme’nin Çamlıca Vadisinden dolayı yükseğe yapılması,
-Kızıltoprak istasyonunun özel bir mimariye sahip şirin bir istasyon olduğu, -Burada bulunan Fatma Şaziye Toptani adlı öğretmenevinin ve restaurantının yok edildiği,
-Feneryolu istasyonunun bir yanının Meteoroloji Alanı bir tarafının Özgürlük Parkı olduğu,
-Feneryolu’ndan plaja giden bir demiryolu olmasına karşın sonradan ortadan kaldırıldığı,
-Yine Kızıltoprak, Feneryolu, Göztepe, Erenköy Suadiye, Bostancı istasyonlarında demiryolcuların lojmanlarının bulunduğu,
-Erenköy’e gelmeden önceki dönemeçte yavaşlayan trenden atlayanların çiçek toplayarak tekrar trene bindiği,
-Suadiye istasyonunun yanında bulunan Suadiye Cami’nin, II. Abdülhamid Han Döneminde, 1905 yılında Maliye Bakanı Reşat Paşa tarafından, ölen kızı Suad Hanım adına yaptırıldığı,
– 52 eseri bilinen, özellikle de “Seni sevda çiçeğim, tac-ı serim” (hicaz) gibi şarkıların bestecisi Leyla Saz’ın Bostancı’da köşkünün bulunduğu,
-Leyla Saz hanımefendinin bestelediği “Mâni oluyor hâlimi takrire hicâbım” şarkısını Atatürk’ün de çok sevdiği,
– Leyla Saz’ın, aynı zamanda cumhuriyetin ilk yıllarından günümüze kadar olan süreçte okullarda en çok seslendirilen marşlardan olan ‘Yaslı Gittim Şen Geldim’ ile başlayan ‘Akdeniz Marşı’nın da bestecisi olduğu
-Bostancı’da denize inen Yazmacı Tahir Sokağı’nın yazar Adnan Özyalçıner tarafından Cambazlar Savaşı Yitirdi kitabındaki bir öyküye konu olduğu,
-İdealtepe’de aslında bir durak olmayıp İstanbul valilerinden biri için trenin durduğu, peron olmadığı için konaktan getirilen sandalye ile trene binilip inildiği
-Duraklarda, o civarda oturan edebiyat dünyasının ünlü isimleri Mesut Cemil, Yesari Asım Arsoy, Aziz Nesin, Nazım Hikmet gibi edebiyatçılara rastlandığı ve elbette daha bir sürü bilgiye…
Söyleşi Tugay Kartal’ın katkıları ve moderatör ile yazara Haydarpaşa Dayanışmasının “Yaşayan Haydarpaşa” adlı kitabını takdim etmesi ile sona erdikten sonra günün hatırası olarak bizlere de bu fotoğraf kareleri kaldı. Son olarak, hem slogan hem temenni hem de tarihe bir not olarak şuraya veciz sözümüzü bırakalım: “Haydarpaşa gardır, gar kalacak!”
Süleyman Güner
Eray Canberk Kimdir?
(d. 1940, İstanbul), Türk ozan, yazar, çevirmen.
İlk ve orta öğrenimini İstanbul’da gördü. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Fransız Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde ve İstanbul Yüksek Öğretmen Okulu’nda okudu. İlkokul öğretmenliği yaptı ve Afşar Timuçin ile birlikte Kavram Yayınevini kurdu, yönetti. Birçok ansiklopedi ile sözlükte konu yazarı olarak, ayrıca Milliyet Çocuk, Bando, Kırmızı Balon gibi çocuk dergilerinde çalıştı. 1963’ten başlayarak şiirleri, öyküleri, denemeleri, eleştirileri, günlükleri, incelemeleri ile çevirileri Yelken, Varlık, Yeditepe, Şiir Sanatı, Yeni Gerçek, MAY, Broy, Yansıma, Adam Sanat, Ludingirra, Hürriyet Gösteri, Cumhuriyet Kitap, Dünya Kitap gibi dergilerde yayımlandı.
Bunu paylaş: