Kent ve Demiryolu Menü

Kalıcı Başlantı:

TCDD de hızlandırılmış tasfiye süreci

(yorumlar kapalı)

Çok değil bundan 3-4 ay önce TCDD’nin yaptığı açıklamalar doğrultusunda TCDD’nin sitesinde yer alan haberler; "hızlı tren ve Marmaray’ a kaynak nereden sağlanacak" sorusuna cevap vermeyi hedefliyordu…  Bu açıklama ve ilanlarda; "TCDD’nin gayrimenkullerini, arazilerini Eskidji adlı bir firmanın düzenlediği mezat ile satışa çıkartıyoruz. Satışlardan elde edilen geliri, hızlı tren hattı ile Marmaray’ın yapımında kullanacağız" şeklinde ifadelere yer veriliyordu…  Bu açıklamalara, başta BTS(Birleşik Taşımacılık Çalışanları Sendikası) olmak üzere, bazı meslek odalarından yoğun tepkiler geldi, davalar açıldı. Ama bu satış işlemi durdurulmadı…  

TCDD Yönetiminin, gözlerden kaçan ya da kaçırılan bu açıklamalarının tarifi ise çok anlamlıydı. Çünkü "vizyon projeleri" olarak adlandırılan "Ankara-İstanbul-Konya hızlı tren ve Marmaray projeleri" için, mevcutta demiryolu işletmeciliği yapılan hatlardaki arazi, gar ve istasyonlar satılıyordu. Yani TCDD Yönetimi, birkaç lokal proje için demiryollarının birçok hattını, yaptığı satış işlemleri ile atıl ve işlemez hale getiriyordu…  

Aslında bu yaklaşım, öngörülmeyen bir olgu değildi. Çünkü TCDD yönetimi 1995 yılından bu yana Booz Allen & Hamilton raporları doğrultusunda "TCDD’nin yeniden yapılandırılması" adı altında bu çalışmaları yürütüyordu. En son olarak da, Kanada’lı danışmanlık firmasının hazırlamış olduğu CANAC adlı rapor uygulamaya konuldu. Bu konuda defalarca açıklama ve etkinlik yapan BTS; "TCDD’nin tasfiye edilmek istendiğini, istasyonların, garların kapatıldığını, satıldığını, taşeronlaştırmanın yoğunlaştığını, personelin sürekli olarak azaltıldığını vb…" sürekli olarak gündeme getirdi. 

Aslında bu yaşananlar, ülke genelindeki tüm kamu kuruluşlarında, Dünya Bankası ve IMF direktifleri doğrultusunda uygulanan "yapısal uyum programlarının", süslü anlatımıyla ise de "Yeniden yapılanına sürecinin" bir ürünüydü ve her şey kamu işletmeciliğini yok etme amaçlı, ranta dönük ekonomik anlayışa uygun yapılıyordu. Bu ekonomik yaklaşımın karşılığı da, yerli ve yabancı tekelleri memnun ettiği için, tekelleşen medya bu çığlıkları duymazlıktan geldi/duyurmadı. 

Duymazlıktan gelinen/duyulmayan çığlıklar arasında; SEKA, TÜPRAŞ, Et Balık, Erdemir, TOE, Petrol Ofisi, Limanlar vb. birçok kamu kuruluşu satıldı ya da kapatıldı…  

"Kamu kuruluşları devletin sırtında kambur" şeklindeki amaçlı ve gerçek dışı beyanların, gerek hükümetler, gerekse de basın tarafından sürekli empoze edilmesi sonucu, bu özelleştirmeler ve kapatmalar karşısında kimsenin sesi çıkmadı. BTS gibi sendika ve kitle örgütlerinin aksi yöndeki çığlıkları ise güçsüz kaldı, duyulmadı.  Ancak ateş, sadece düştüğü yeri yani, bu kuruluşlarda çalışanları değil, tüm halkı yaktı..!  Kalite, güven, ekonomiklik ortadan kalktı…  

Zaten özelleştirmeden elde edilen gelir de yoktu. Çünkü özelleştirmeler için harcanan para ile "ucuza kapatma" mantığıyla yapılan tartışmalı özeleştirmelerden elde edilen gelir aynıydı. Yani devletin kasasına para girmiyordu.

Halk, yoğun bir şekilde yapılan "özelleştirme empozesi" altında, birilerinin neden kamu kuruluşlarına talip olduğunu göremedi. Halbuki, özel sektör zararı devletin sırtından alıp, kendi sırtına yüklüyormuş gibi gösterilerek dökülen "timsah gözyaşlarının" altında ciddi rakamlarla ifade edilebilecek rant ve kar vardı. Türkiye’nin tüm dış borcunu (hem de kısa sürede) ödeme kapasitesine sahip olan TÜPRAŞ’ın satışı da bunun en çarpıcı örneğiydi…  

Bunca değer ile hizmet satılır ve yok edilirken, kimse sıranın kendisine geleceğini hesaplamıyordu… Ancak gözlerden kaçan, bu satışlar bitip satacak bir şey kalmayınca ve insanlar işinden olunca da, sıranın; "kaldırım vergisi, soluma vergisi, ücretlerin düşürülmesi, emekliden vergi, sosyal güvenliğin kaldırılması, sağlığın ve eğitimin paralı hale getirilmesi diye başlayıp sayfalarca devam edebilecek" olan "halkın cebine" geleceği gerçeğiydi… 

Ama egemen zihniyet, tepkisizlik karşısında kamu kuruluşlarını yok etmeyi tamamlamaya bile gerek görmeden, bu "vergi"leri hiçbir "algı"mız olmaksızın bizlerden topluyor, her şeyi paralı hale getiriyor.  

Kulakların duymadığı, gözlerin görmediği bir durum ise TCDD’de yaşanıyor 

TCDD, 1995’den bu yana her geçen gün geriletilirken, eski Maliye Bakanının da dediği gibi, "TCDD’nin kendisine faydası yok" söylemleriyle kötülendi.  İki yönlü bir politika ile "TCDD’ye yatırım yapılıyor" diye vizyona dönük "gösteriler-şovlar" yapılırken, alttan alta kurum parça parça yok edildi/ediliyor.  İşte son günlerde internet sayfalarına yansıyan ve yine dikkatlerden kaçan son açıklama ise, ne gözlerin göremeyeceği, ne de kulakların duyamayacağı cinsten!  

Haberin başlığı şöyle;  

"Hızlı tren hatları özelleştiriliyor!"  

Belki bu ifade, gerçekleri görmek istemeyenlere çok tanıdık bir ifade gibi gözükebilir ama içeriğe girince işin yüzü ortaya çıkıyor… TCDD, hızlı treni özeleştirecek(miş)! Ne için derseniz; "TCDD, hızlı trenin işletmecilik hakkını devrederek, elde edeceği gelirle "mevcut hatları" yenileyecekmiş!  TCDD mevcut hatlarındaki istasyon, bina ve arazileri satıyor "hızlı treni" finanse etmek için, TCDD hızlı treni satıyor "mevcut hatları yenilemek için"!

İşte 3-4 ay arayla gelen bu açıklamalar gerçekten de en sağır kulakların bile duyabileceği cinsten! Özelleştirme ve TCDD hatlarında yer alan gayrimenkulları satmak için "hızlı treni" bahane eden yönetim, elden çıkardığı ve artık kendisinin olmayan hatları yenilemek için "hızlı treni" satıyormuş. Bu cümlenin ardından başka bir yorum yapmaya gerek kalmıyor!  

Bu yönetim zihniyetinin bir ilginçliği de, mevcut kaynaklardan harcama yaparak, TCDD personelini hızlı tren eğitimi için yurt dışına göndermesi!  Aslında bunları tuhaflıktan öte, bilinçli politikalar olarak yorumlamak gerekiyor..!  Çünkü bu çelişki yaratan yaklaşımlar, demiryolları üzerinde gezdirilen kara bulutları gizleme çabalarından öte değil! Personel bu tip tezat açıklamalarla uyutulmak istenirken, alttan alta kurumun tasfiye süreci hızlandırılıyor…

Gerek halk, gerekse de çalışanların bir kısmı "demiryolları için yatırım yapılıyor" diye yanıla dursun, birileri gerçekten demiryollarını bitiriyor…  

Demiryollarının yok edilen geleceği, eğer bu birbirine tezat açıklamalardan da anlaşılamaz ise başka hiçbir zaman anlaşılamayacak!  

Su uyuyabilir ama CANAC uyumuyor… !  Ama siz siz olun "uyumayın", çünkü TCDD elden gidiyor.. bizden hatırlatması!!! 

bilgi@kentvedemiryolu.com   

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Yazar: www.kentvedemiryolu.com