Kent ve Demiryolu Menü

Kalıcı Başlantı:

Haydarpaşa Varlığını Gar Olarak Sürdürmelidir

(yorumlar kapalı)

gungorevren.jpgHaydarpaşa önemli bir ulaştırma odağı ve İstanbul’un simgelerinden biridir. Hem ulaştırma gereği hem de İstanbul’un kimliğindeki simgesel yeri açısından Haydarpaşa’ya yaraşan, varlığını gar olarak sürdürmesidir. 

İstanbul büyüklüğünde bir metropolün, Boğaz ile ayrılan iki yakasıyla, gar değil garlara gereksinimi bütünlük içinde ve doğru değerlendirilmelidir. Bu bağlamda, 5 milyonu aşkın nüfusuyla önemli bir metropol niteliğindeki Anadolu yakası için Haydarpaşa’yı gar olmaktan çıkarmak akılcı değildir. Yüksek hızlı trenler için ihtiyaç duyulan garlar konunun önemini artırmaktadır. 

Gözden kaçırılmaması gereken bir nokta da İstanbul’un Anadolu ile ışınsal birçok hatla bağlanamayacak bir coğrafi konumda bulunmasıdır. Yani Anadolu’dan İstanbul’a bağlantı dar bir koridor içinde ve bu aşamada yalnız bir hatla gerçekleştirilebilmektedir. Bu durumda, var olan bir gar konusunda karar verilirken dikkatli davranılması gerekir. 

İstanbul’un Haydarpaşa’ya gar olarak gereksinimi var 

Sözün özü, İstanbul’un Haydarpaşa’ya gar olarak gereksinimi vardır. Marmaray’ın Haydarpaşa’yı işlevsiz kıldığı savının da inandırıcı bir gerekçesi bulunmamaktadır. İstanbul’un iki yakasını, Anadolu ile Trakya’yı ve Asya ile Avrupa’yı birleştirmek gibi üç işlevi olan Marmaray’ın Boğaz’ı geçen tünel kesiminde, en az üç hat gerekirken yalnız iki hat bulunmaktadır. Ama bu tüneli kullanacak hat sayısı, biri ana hat için olmak üzere üçtür. Öte yandan, tünelin yalnız kentsel yolculuklar için yeterli olabileceği belirtilmektedir. Bu koşullarda, tünelin metro dizilerine ek olarak ana hat yolcu ve yük trenleriyle hızlı trenleri geçirebilmesi olanaksızdır. Bu durum, İstanbul’dan Anadolu’ya yönelik tren seferlerinin önemli bölümünün Anadolu yakasından hareketini gerektirecektir. Haydarpaşa bu amaca uygun bir çözümü sağlayabilir. Haydarpaşa’yı dışlayarak, yolcu ve yük trenleri ve hızlı trenler için uygun bir gar yeri bulmak güçtür. 

haydarpasa-halkindir.jpgİstanbul için denizin anlamı ve Haydarpaşa 

Haydarpaşa, uzun yıllar, İstanbul’un deniz ve demiryolu birlikteliğini sağlayan ulaştırma odaklarından biri olmuştur. Kadıköy ile birlikte Boğaz, deniz taşımacılığının yarısının gerçekleşmesine katkı sağlamıştır. İstanbul’un denizle buluşturulması ve bütünleştirilmesi, İstanbul yaşamının unutulmaması gereken bir parçasıdır.  

İstanbul için, denizin anlamını kavramak ve duyumsamak önemlidir. Bir bardak çay eşliğinde Boğaz vapurunda çevreyi seyretme keyfini tatmamak, İstanbul’u eksik yaşamaktır. İstanbul’un ulaştırmasını bu duygu öğesini göz ardı ederek düzenlemeye çalışmak da elbette eksik, hatta yanlış olur. 

İnsanların İstanbul’a kavuşmasının ve denizle kucaklaşmasının simgesi olan Haydarpaşa, ona bu özelliğini kazandıran işlevinden koparılmamalıdır. Ben 17 yaşımda iken, ilk kez hem İstanbul hem de denizle, bugün bile tazeliğini koruyan duygularla Haydarpaşa’da tanışmıştım. Bu öykü, yalnız benim değil milyonların öyküsüdür. Onlardan çocuklarına, torunlarına aktarılmıştır. İstanbul’un kimliğine sinmiş böyle bir duygu paylaşımı hafife alınmamalıdır. 

haydarpasa-yolcular.jpgHaydarpaşa gar olarak kalmalıdır 

Günümüzde Avrupa garları, halkın buluşacağı, birlikte zaman geçireceği mekânlar olarak düzenlenmektedir. 25 Şubat 2013 tarihli gazetelerde Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım’ın bir açıklaması yer aldı: “…Haydarpaşa Garı otel değil, halka açık devam edecek.” Halka açık bir Haydarpaşa için en uygun olanı gar işlevidir. Haydarpaşa yalnız Anadolu yakasına değil, Boğaz’ın karşı kıyılarına da hizmet sunabilecek uygun bir gar olabilir. 

Haydarpaşa kadar gar işleviyle özdeşleşmiş başka bir gar olabileceğini düşünemiyorum. Haydarpaşa’ya kimliğini kazandıran, mimari özellikleri ve görünüşünün ötesindeki yaşanmışlıkların, özlemlerin ve hayallerin simgesi olma niteliğidir. 

Sonuç olarak, demiryolu ve denizyolu için gereksinme duyulan ve İstanbul’un kimliğinin özel bir parçası olan Haydarpaşa’ya yaraşan, varlığını gar olarak sürdürmesidir.

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Yazar: Prof. Dr. Güngör Evren Mimar