Kent ve Demiryolu Menü

Kalıcı Başlantı:

Harem Bölgesi ile H.Paşa Liman Sahasının 1/5000 Ölçekli, 19.06.2012 Tarihli Nazım İmar Planı”Yargıda

(yorumlar kapalı)

haydarpasa_yargida_02.jpgTMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi, TMMOB Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi, Birleşik Taşımacılık Çalışanları Sendikası ve Liman-İş (Türkiye Liman ve Kara Tahmil Tahliye İşçileri Sendikası) tarafından İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na, İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisinin 25.11.2011 gün ve 2731 sayılı kararı ile kabul edilen edilen “Üsküdar İlçesi, Harem Bölgesi ile Haydarpaşa Liman Geri Sahası 1/5000 Ölçekli, 19.06.2012 Tasdik Tarihli Nazım İmar Planı”nın öncelikle yürütmesinin durdurulması ve iptali istemi ile dava açılmıştır.

Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinden başlayarak İstanbul tarihinin çok önemli olaylarına tanıklık etmiş, uzun yıllar boyunca Anadolu’ya giriş-çıkış kapısı olmuş Haydarpaşa Garı ve Limanı, günümüzde de İstanbul ulaşımında büyük bir yolcu kitlesi için bir kilit noktası fonksiyonuna sahip, tüm Türkiye için ve uluslararası ölçekteki ulaşım fonksiyonuyla, çok önemli bir değer niteliği taşımaktadır.

Bu bağlamda Haydarpaşa Gar ve Liman Alanı ile Geri Sahası (Harem, Haydarpaşa ve Kadıköy), coğrafi konumu, eskiden beri yüklendiği ulaşım yükü (Harem Otogarı, Haydarpaşa Limanı, Denizyolları, Toplu Taşıma Durakları ve Haydarpaşa Garı) ve barındırdığı mevcut kullanımlar (tarihsel merkez) itibariyle İstanbul Metropoliten Alanının en önemli odak noktalarından birini oluşturmaktadır. Bölge Anadolu Yakasındaki en uç indirme-bindirme ve aktarma noktası olması sebebiyle, iki yaka arasındaki deniz, kara ve demiryolu taşımacılığının metropol içindeki en merkezi iki bölgesinden biridir. Gar ve Liman Alanı’nın geri sahası olarak adlandırılan, plan sınırları içinde bulunan ve Kadıköy Merkez Bölgesi’nin konut alanlarından bir kısmını içeren bölgede sit alanlarının yoğunluğu dikkati çekmektedir. Bütün bu değerler bir araya getirildiğinde Haydarpaşa Gar ve Limanı’nın Geri Sahası ile birlikte “korunmasının” gerekliliği ortaya çıkmaktadır.

Ayrıca; İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile Devlet Demiryolları İşletmesi Genel Müdürlüğü arasında yapılan 30 Kasım 2007 tarihli protokol ile de “Planlama alanı, Haydarpaşa Gar, Liman ve Geri Sahası sınırlarının tamamından oluşmakta olup, Üsküdar ve Kadıköy ilçesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Planlama alanı bulunduğu konum itibariyle görsel ve tarihi kimlik açısından bir bütünlük arz eden Tarihi Yarımada, Galata, Beyoğlu, Beşiktaş, Kadıköy, Üsküdar ve Selimiye bölgeleri kapsamında kalmaktadır. Plan bölgesi kuzeyinde yer alan l. Ordu Komutanlığı Karargâhı olan Selimiye Kışlası, Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi, Haydarpaşa Askeri Hastanesi, Gülhane Askeri Tıp Akademisi ve Haydarpaşa Gar binası bölge açısından önemli bir tarihi ve bütüncül kimlik oluşturmaktadır” denilerek İstanbul ve ülkemiz için kültürel, tarihi, doğal, ekonomik, sosyal, toplumsal değerler ve kamu yararı adına çok büyük bir önem taşıyan ve kamuya ait olan bu bölgenin planlama bütünselliğinin ve planlama ilkelerinin öneminin altı çizilmiştir.

Tüm bu bilgiler ışığında dava dilekçesinde de belirtildiği gibi;

Yargılama konusu “1/5000 ölçekli Harem Bölgesi ile Haydarpaşa Liman ve Geri Sahası Nazım İmar” Planı öncelikle planlama alanı sınırlarının saptanması açısından ilgili planlama teknik, ilke ve mevzuatına, planlamada eşitlik ilkesine, üstün kamu yararına aykırıdır. Haydarpaşa Garı ve Geri Sahası Kentsel Sitin tümünü ve etkileşim sahalarını içerecek biçimde yeniden ele alınması bilimsel ve hukuksal bir zorunluluktur. Plan raporunda ve anılan protokolde de anılan bu gerçekliğe ve saptamalara karşın, yargılama konusu olan 1/5000 ölçekli Harem Bölgesi ile Haydarpaşa Liman ve Geri Sahası Nazım İmar Planı; Haydarpaşa Garı ile Kadıköy Merkez Bölgesi”nin planlama alanı birbirlerinden ve bölge bütünlüğünden kopartılarak askıya çıkartılmış, mülkiyet dahil her açıdan bütünsellik içeren bir alanda; “Harem Bölgesi ile Haydarpaşa Liman ve Geri Sahası’nın ayrı bir Nazım İmar Planı kapsamında değerlendirilmesi planlama usullerine ve hukukuna aykırı bulunmakta ve planların bir bütünlük içinde değerlendirilmesine olanak tanımamaktadır.

Söz konusu proje alanı tümüyle kamu mülkiyetindedir. Konumunun stratejik önemi nedeniyle, alanın kamu mülkiyetinde kalması gerekmektedir. Bu çerçevede, TCDD’nin, alanın mülkiyetini kamu yararına kullanma amacıyla devretmemesi gerekmektedir. Bu konu; ayrıca gerek İstanbul bütünün gerekse Anadolu Yakası’nın yoğunluk verileri, boşluksuz dokuları ve açık alan gereksinmeleri bağlamında da büyük önem taşımaktadır. Planlama alanının kamu mülkiyetinde kalmasıyla birlikte, Tarihi, kültürel, coğrafi ve stratejik önemi nedeniyle, İstanbul metropoliten alanının tümüne hizmet edecek ve toplumsal faydayı en üst noktaya taşıyacak şekilde bir kamusal açık alan kullanımı yaklaşımı benimsenmelidir. Kentsel belleğe katkı sağlayacak ve onu sürekli canlı tutacak; endüstriyel miras kavramını koruyarak öne çıkaracak ve bu mirası kamuya en iyi şekilde sunacak bir alan olarak da işlevlendirilmeli ve tasarlanmalıdır. Oysa ki; yaklaşık sekiz yıldır süregelen bu talihsiz planlama operasyonundaki tek amaç tamamıyla TCDD ve hazine mülkiyetinde olan İstanbul ve ülkemiz için son derece önemli bu stratejik tarihsel ve kültürel alanı alanı sadece kısa vadeli ekonomik çıkarlar adına satış kabiliyetini sağlayan işlevler ile donatılması için planlama aracını amacı dışında kullanmak olmuştur.

Yapı ve nüfus yoğunluğunun doyma noktasını çoktan aşmış olduğu bölgede, son derece sınırlı miktarda açık alan bulunmaktadır. Olası bir afet durumunda Haydarpaşa alanının toplanma ve sığınma noktası olarak tasarruf edilmesi kamu yararı ve can güvenliği açısından büyük önem taşımaktadır. Bu nedenle alandaki yapılaşma yoğunluğunun son derece sınırlı tutulması ve kamusal açık alan özelliğinin korunması gerekmektedir. Oysa ki plan hükümleri incelendiğinde Turizm Ticaret Alt Bölgesinde kentin ve bölgenin veri ve ihtiyaçlarına göre değil ihtiyacına göre değil , sadece emlak yatırımlarına konu olabilecek karma fonksiyonların yer aldığı ve kesin hükümlere yer verilmediği görülmektedir. A ve B Rumuzlu alt bölgelerde yüksekliğin metre olarak değil kat adedi olarak verilmesi uygulamada silüet ve yapılaşma yoğunluğu açısından sakınca arz edebilecek nitelikte bir plan hükmüdür.

Dava dilekçesinde ayrıntılı olarak ve örneklerle yer alan bu tüm bu hususlar, plan raporu ve plan notları arasındaki çelişkiyi yansıtmakla kalmamakta ve ilgili imar yasa ve mevzuatı ile şehircilik ilke ve hukuku ile kamu yarına ve yerleşik yargı kararlarına, kamu yararı ve güvenliğine de aykırı bulunmaktadır”Üsküdar İlçesi, Harem Bölgesi İle Haydarpaşa Liman Geri Sahası 1/5000 ölçekli, 19.06.2012 Tasdik Tarihli Nazım İmar Planı” neden, konu, maksat ve içerik yönünden hukuka, koruma ve imar mevzuatına; planlama, şehircilik ve planlama teknik ve ilkelerine; planlamada eşitlik ilkesine ve üstün kamu yarına aykırılıklar taşımakta ve maddi hatalar barındırmaktadır. Uygulamanın devam ettirilmesi halinde ise geri dönüşü mümkün olmayacak zararlara neden olunacaktır.

Kaynak: http://www.mimarist.org/ dan alınarak yayınlanmıştır.

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Yazar: kentvedemiryolu