Kent ve Demiryolu Menü

Kalıcı Başlantı:

Geç Sorulmuş Bir Soru

(yorumlar kapalı)

tarihi_yarimada_afis_kucuk_.jpgTarihi Yarımadanın Korunması ile ilgili panel 15 Mart 2012 tarihinde Kadir Has Üniversitesi İstanbul Çalışmaları Merkezi tarafından düzenlendi. NASIL YAPMALI? Dizisinin ilki olan panelde, İstanbul Tarihi Yarımada’sı koruma amaçlı planı tartışıldı. 

İstanbul’un koruma ve yönetim planları, ilkeleri nelerdir ve nasıl yorumlanmalı/yorumlanmakta? Kentsel dönüşüm nasıl bir mevzuata dayanmakta ve nasıl bir uygulama süreci söz konusu? Yeni iş ve yaşam alanlarının kent merkeziyle bütünleşmesi, artan nüfusun kent içi hareketliliği nasıl gerçekleşecek? Planlamada tarihsel verilerin rolü nedir? Birbirinden bağımsız olarak önerilen dönüşüm projelerinden yola çıkarak kapsamlı ve bütüncül bir koruma çerçevesi çizilebilir mi? Böyle bir yaklaşım kentsel yönetişim açısından bize neler vaad ediyor? Soruları ve sorunlarının görüşüldüğü panele konuşmacı olarak

Prof. Dr. Zeynep Ahunbay (İstanbul Teknik Üniversitesi)

Prof. Dr. Füsun Alioğlu (Kadir Has Üniversitesi)

Yeşim Börek (İstanbul Büyükşehir Belediyesi)

Prof. Dr. İclal Dinçer (Yıldız Teknik Üniversitesi)

Mehmet Gürkan (Kültür ve Turizm Bakanlığı)

Dr. Halil Onur (İstanbul Sit Alanları Alan Yönetimi Başkanı) katıldı.

İBB adına konuşan Şehir Plancısı Yeşim Börek “Planın yeniden düzenlenmiş halinde Marmaray Projesi ile ilgili revizyonların yer aldığını belirtti ve amaçlarının mevcut olumsuzlukları ortadan kaldırmak, lastik tekerlekli ulaşım sisteminin baskısının azaltılması, demiryolu sistemlerine ağırlık verilmesi, lastik tekerlekli sistemi özendirmek yerine demiryolu ve deniz yolunu özendirmek olduğunu” söyledi.

Prof. Dr İclal Dinçer “kentsel dönüşüm planlarında etkili olan neoliberal politikalar ayrıcalıklı durumlar yaratılması, denetimin işlevsizleştirilmesi, rasyonel planlamanın yerini spekülatif parçalı planlamaya bırakması, kamunun yatırımcı mantığıyla düzenlenmiş olması, paydaşların müzakere alanının her grubu kapsamaması gibi sorunlar üzerinde durdu ve küreselleşmenin kentlerin özünü değiştirdiğini, yerin ruhunu, toplumların kimliğini yok ettiğini vurguladı. Prof Dr Dinçer, Yeni Koruma anlayışının, tarihi kentsel peyzaj kavramını, elit kesimden tüm kesimlerin söz sahibi olduğu alanı ve hiyerarşi-savunuculuk yerine müzakere ve işbirliğini içerdiğini” belirtti.

Prof.Dr Zeynep Ahunbay, konuşmasında “İstanbul Dünya Mirası değerlerinin korunması gerektiğini söyledi. Demiryolunun Sirkeci’ye uzatılmasından önce bu alanda önceden var olan yapıların yeniden yapılmasının anlamsız olduğunu söyleyerek örnekler verdi. Sirkeci’de rayın geçtiği yerde mescit varmış bunu yeniden yapmak lazım gibi konuları aşmamız lazım, replikalardan vazgeçmemiz gerekiyor” dedi. “Kara tüp geçit yolunun Yedikule’de surların içinde bulunan mermer kuleyi göbek içinde bırakarak tarihi bütünlüğünün bozulacağını” belirtti.

İstanbul Sit Alanları Alan Yönetimi Başkanı Dr. Halil Onur “Yönetim Alanı, yetkili kamu kuruluşları arsında eşgüdümü sağlayacak bir araç, Yönetim Planı ise bu eşgüdümü somutlaştıracak projeleri aynı doğrultuya getiren paydaş eksenli bir stratejik plandır” dedi ve konusuyla ilgili bugüne kadar yapılan çalışmaları anlattı, yasada tüm kuruluşların bu birim tarafından oluşturulacak plana uyma zorunluluklarının bulunduğunu ancak uyulmaması halinde uygulanacak yaptırım konusunda bir hüküm bulunmamasının sakıncalarını dile getirdi.

Kültür ve Turizm Bakanlığı adına katılan Mehmet Gürkan, 644 ve 648 sayılı KHK lele çakışan SİT alanlarında yetkinin Çevre ve Şehircilik Bakanlığına verildiğini belirtti.

Oturumun sonunda söz alan Kadir Has Üniversitesi’nden Prof. Dr Füsun Alioğlu “Projelerde çağdaş kavramlar var, vaatler güzel ancak koruma kriterleri adına kaygılarımız var” diyerek sözlerine başladı. Korumanın sürdürülebilirlik kavramı içinde ele alınmasını vurgulayan Alioğlu, projelerin gelecek kuşakların haklarından ödün verilmeden yapılması gerektiğini ve Projelerin tarihsel belge olma değerini dikkate aldığı takdirde amacına ulaşacağını belirtti. Değişimlerin adil, barışcıl ve demokratik olması gerektiğini de söyleyen Füsun Alioğlu’nun “Ulaşım Projeleri daha dikkatli ve bilimsel yapılabilseydi belki bugün bu sorunları konuşmayacaktık” sözü aslında konunun da özüydü…

Panel, dinleyicilerin sorularını panelistlerin yanıtlaması ile devam etti. Panelistlere yöneltilen sorular “Haliç’e inşa edilen köprünün ve boğaza inşa edilen lastik tekerlekli tüpün Tarihi Yarımada Koruma Planında ve İstanbul tarihi yarımada Yönetim Planında bulunmamasına rağmen nasıl yapılabildiği, Tarihi Yarımada Koruma Planının ilkeleri arasında tarihi varlıkların işlevlerinin sürdürülmesi, çöküntü alanlarının temizlenmesi bulunduğu göz önüne alındığında İstanbul Gar bir çöküntü alanımıdır, Neden işlevini sonlandıracak müdahaleler yapıyorsunuz İstanbul gar İstanbul’un Merkezi tren garıdır, eğer İstanbul Gar’ı işlevinin dışına çıkarmak istiyorsanız bu plana göre İstanbul’un Merkez garı neresidir?” şeklinde özetlenebilir.

SİT Alanları Alan Yönetim Baskanı Dr Halil Onur, kişisel düşüncesinin Haliç köprüsünün yapılmaması yönünde olduğunu belirtti ” ancak projelere farklı bakılması gerekir ” diyerek Haliç’e yapılacak köprü sorusunu yanıtladı.

İstanbul Belediyesi adına katılan şehir plancısı Yeşim Börek’in “İstanbul Gar sahası çöküntü alanı değildir, İstanbul Gar ile Kazlı çeşme arasında cadde tramvayı işletileceğini” söylemesi üzerine kendisine “Plan ilkeleri arasında raylı sistemlerin önerildiğinden bahsediyorsunuz, raylı sistem diyince yalnızca siz tramvayı mı anlıyorsunuz, tren işletmeciliği raylı sistem değil midir?” sorusu yöneltildi. Yeşim Börek “TCDD yetkililerinin onayı ile İstanbul gara yeni bir fonksiyon verilerek cadde tramvayına entegre edildiğini, uluslar arası bir veya iki trenin gelebileceğini, Gar binasının otel olarak kullanılmayacağını, kültür merkezi olacağını ancak bu alana bir otel yapılacağını” söyledi.

  

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Yazar: kentvedemiryolu