TCDD Genel Müdürü ve Tiyatro Yazarı Galip GÜRAN
Mehmet Galip Güran, 1900 yılında Prof. Dr. Refik Güran ile Saime Güran çiftinin altı çocuğundan ilki olarak, İstanbul’da dünyaya geldi. Yaşamının ileriki yıllarında çok başarılı bir yüksek mühendis olmasına karşın, kendisinin bir tiyatro yazarı olarak anılmasını isterdi.
Mehmet Galip, Kabataş rüştiye ile idadisinde (bu günkü Kabataş Lisesi) tahsilini sınıf atlayarak 14 yaşında bitirdikten sonra İstanbul Mühendis Mektebine (bu günkü İstanbul Teknik Üniversitesi) girerek buradan 20 yaşında, yüksek mühendis olarak mezun oldu. Mühendis mektebindeki hocaları onun babasıyla görüşerek, bu çok zeki, çok başarılı öğrencilerinin kesinlikle Avrupa’da tahsiline devamının gerektiğini öğütlediler.
Bunun üzerine babası onu Paris Politekniğinde okuması için Fransa’ya gönderdi. Paris’te 6 yıl politeknikte okuduktan sonra 25 yaşında yurda döndü. Ancak Paris’te politeknikte okurken, bir yandan da Paris Konservatuvarı Tiyatro Bölümüne, yakın arkadaşı, ünlü Comédie Française aktrisi Madeleine Renaud’ un yüreklendirmesi sonucu, devam etmişti. Yaptığı bu tiyatro tahsili ona, mühendisliğini uygulaması yanında, tiyatro yapıtları yazma esintisini vermiştir.
Ne var ki, 1925 de Nafia Vekâleti Demiryolları Umum Müdürlüğü Fen Heyetine girmiş, 1929 da TCDD Ankara İşletmesi Kısım Mühendisliğine tayin olmuş sonra sırasıyla difüzyon mühendisi, yol başmüfettişi, 1934 de Afyon İşletme Müdürü, 1940 da İzmir İşletme Müdürü 1941 de Haydarpaşa İşletme Müdürü 1942 de Umum Müdürlük Teftiş Heyeti Başkanlığı 1944 de Umum Müdür Muavinliği 06.10.1947 de de asaleten Umum Müdürlüğe getirilmiştir. Mühendis olarak girdiği TCDD da, Genel Müdürlüğe kadar yükseldiği meslek yaşamında girdiği yoğun çalışma ortamı, ona uzun süre herhangi bir tiyatro yapıtı meydana getirme olanağı vermemiştir. Demiryollarında çalıştığı süre içinde “demiryol” dergisine mühendislik üzerine teknik yazılar yazarak meslektaşlarının yetişmesine katkıda bulunmuştur.
1950 ye gelindiğinde, Demokrat Parti iktidara gelince, CHP de hiç bir kaydı bulunmadığı, CHP ile hiç bir ilgisi olmadığı halde, onun CHP’ye gönülden bağlı olduğu ileri sürülüp, 6 Ekim 1947 tarihinde göreve başladığı TCDD Genel Müdürlüğü görevinden 13 Haziran 1950 de Eskişehir Cer Atölyesi Müdürlüğüne sürüldü. Genel Müdürlükten uzaklaştırdığı gibi emekli olduktan sonra kendisine bundan böyle hiç bir kuruluşta görev verilmemesi de karar altına alındı. Mehmet Galip Güran işsizliğe mahkûm edilmişti.
İzmir’de İşletme Müdürü olduğu 1938 – 1939 yıllarında bazı piyesleri yazmayı tasarlamıştı. Ama o sıra II. Dünya Savaşının çıkmasıyla kendisine bazı özel görevler verildiğinden, bunların gerçekleşmesine olanak kalmamıştı. Zorunlu olarak emekli edilip, başka da iş alması önlenince, serbest kaldığından tasarladığı piyesleri yazmaya karar verdi. İlk piyesi 1939 yılı dolaylarında tasarladığı, üst düzey bir yöneticinin başından geçen olayları anlatan “TERS–YÜZ” başlıklı yapıttı. Bunu yazıp bitirdiğinde, Ankara Devlet Tiyatroları Edebi Heyetine göndermeye karar verdi. Fakat siyasal olarak yasaklı bir kişi olduğu için piyesi kendi ismiyle değil de “Refik Rakımoğlu” adı altında Edebi Heyete teslim etti. Refik Rakımoğlu aslında babasının adıydı. Çünkü dedesinin adı Mehmet Rakım idi.
Edebi Heyet piyesi okuyup başarılı bulmuş, Devlet Tiyatrolarında sahneye koyma kararı vermişti. Ama yazarla tanışmak istiyorlardı. Galip Güran bu tanışma toplantısından, yukarda anlatılan nedenlerden ötürü çekiniyordu. Gene de gitti Edebi Heyetle konuştu. Korktuğu gibi olmamış, piyesin oynaması kararlaştırılmıştı. Jale Birsel’in de rol aldığı “TERS–YÜZ” bir aydan fazla bir zaman kapalı gişe olarak Ankara Devlet Tiyatrosunda oynanarak büyük başarı kazandı.
Piyesin kazandığı bu başarı, haber olarak Cumhurbaşkanlığı Köşküne kadar uzanmıştır. Bu bilgi o sıralar Cumhurbaşkanı olan Celal Bayar’ ın merakını uyandırmıştı. Celal Bayar bu merakı üzerine piyesi izlemeye karar verip, tiyatroya gider. Yapıtı gördükten sonra çevresindekilere sorar “Bu Galip Güran kimdir?” Cumhurbaşkanına durum bütün ayrıntılarıyla anlatılır. Ona iş verilmesinin de önlendiğini duyunca Celal Bayar, “Bu arkadaşımıza hemen bir iş veriniz!” der.
Bu buyruk üzerine Galip Güran’ a Devlet Limanları İşletmesinde bir iş verildi. Son ayrıldığı makama göre çok düşük bir rütbeyle de olsa, edebi becerisi yüzünden bir çalışma olanağı kazanmış bulunuyordu ki bu çok önemliydi. Çünkü 1950 yılından sonra ailesi, ister istemez büyük bir ekonomik sıkıntı içine girmişti. Piyes yazmaya ara vermedi. İkinci piyesinin başlığı “BATAK” idi. (*) Morfinman bir hanımın başından geçenleri anlatıyordu. Bu piyeste uzun süre kapalı gişe olarak, Ankara Devlet Tiyatrolarında oynandı. Başrolü Macide (Birmeç) Tanır (**) hanımefendi oynuyordu. Yapıt o kadar gerçekçi, o kadar çarpıcıydı ki, psikiyatri hocamız Prof. Dr. Rasim Adasal, tıp öğrencilerine bu piyesi, madde bağımlılığı konusundaki gerçekleri öğrenmeleri için, kesinlikle görmelerini salık vermiştir.
Kazandıkları bu başarılardan ötürü her iki piyes te Devlet Tiyatroları “daimi repertuvarına” alındılar. Ancak günümüzde bu yapıtların metinleri, kitap olarak basılmadığı için bulunamıyor!
Bu noktada Galip Güran’a yazdığı piyeslerin birer teknik ustalık eseri olduğu, duygusal değer taşımadıkları, duygusal bir piyes yazamayacağı sanat çevrelerince söylenmeye başlandı. Bunun üzerine, bu konuda da başarılı olduğunu gösterip, kanıtlamak için duygusal içerikli bir piyesi kaleme aldı. Piyesin adı “KİMSE YOK!” idi. Bu yapıt Edebi Heyete sunulduğunda beğeni kazanmamış, bu yüzden de sahnelenmemiştir.
Galip Güran, daha sonra “PEHLİVAN” ile “SON DURAK” adlı iki piyes daha yazmıştır. Bunlar da sahnelenemedi. Ama içerikleri oldukça ilginç birer yapıttır.
Emekli olduktan sonra günler günleri, yıllar yılları kovaladı. Sonunda 01.03.1959 yılına gelindiğinde Galip Güran yaşamın yükünü artık kaldıramayıp, bu dünyadan ayrılarak, bir sonbahar günü sonsuzluğa göç etti. Kabri İstanbul Yahya Efendi Dergâhındadır.
Yalçın Güran (***)
(*) BATAK
Bursa Devlet Tiyatrosu’nun Anadolu Turnesine çıktığı ilk oyun Galip Güran’ın yazdığı ve Mahir Canova’nın yönettiği Batak’tır. Oyunun prömiyeri 15 Nisan 1972’de yapılır. İlk Anadolu Turnesinin 1972-1973 sezonunun sonunda yapılmasına karar verilir. Adnan Açıkdüşünenler oyunları organize ettikten sonra Bursa’ya döner. Aynı şehirlere bu sefer bütün kadroyla gider. “Âli abi Bursa Devlet Tiyatrosu’nun ilk Büyük Anadolu Turnesi’ni Galip Güran’ın yazdığı Batak oyunu olarak belirledi. Turne 20 Mayıs-30 Haziran 1973 arasında yapıldı.
(**)Macide Tanır
Türk tiyatro ve sinema sanatçısı. 1943 yılında Devlet Tiyatroları’na katıldı. 1985 yılına kadar sahne yaşamını sürdürdü. 1991 yılında Devlet Sanatçısı unvanı aldı. Oyunculuğunun yanı sıra radyo tiyatrosu ve seslendirmeleri ile de tanındı. Macide Tanır rol aldığı Batak adlı oyunda morfinman bir kadını canlandırdı. Rolüyle ilgili, Tıp Fakültesi Psikiyatri Kliniği Direktörü Prof. Dr. Rasim Adasal’a tanışır. Adasal oyunu izleyince çok etkilenir. Ve defalarca oyuna öğrencilerini de getirir, arada fısıltılarla oyun sırasında “ders” niteliğinde vurgular da yapar. Dönemin Cumhurbaşkanı Celal Bayar da, oyunu iki kez izler.
(***) Yalçın Güran
İstanbul Beşiktaş Akaretler semtinde 14 Temmuz 1929 da dünyaya geldi. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesini 1954 yılında bitirdi. İstanbul Süreyyapaşa Hastanesinde Dr. Siyami Ersek’in başkanlığındaki cerrahi kliniğinde asistanlık süresini tamamlayıp 1962 yılında uzmanlık sınavını verdi. İstanbul Göğüs Cerrahisi Merkezinin (şimdiki adı Siyami Ersek Hastanesi) kuruluşunu, 1962 yılında gerçekleştiren ekibin bir üyesiydi. Bu hastanede 1968 yılına kadar klinik şefliği de içinde olarak çeşitli görevler aldı. İngiltere Leeds Üniversitesi Tıp Fakültesi hastanesi olan Leeds General Infirmary’de, 1964 yılında bir süre araştırma görevlisi olarak çalıştı. Yapılan bir çağrı üzerine 1968 yılında İran, Tahran’a tek başına giderek, orada deneyimsiz bir ekibi 16 günde hazırlayıp, İran’daki ilk başarılı açık-kalp ameliyatlarını başlattı. Ankara Yüksek İhtisas Hastanesinde Dr. Kemal Beyazıt başkanlığında 1968 yılında yapılan Türkiye’deki ilk kalp nakli ameliyatında, ekibin ikinci adamı olarak görev aldı. Kendi buluşlarını içeren bir tezle girdiği Üniversite Doçentliği sınavını 1972 yılında vererek, doçent oldu. İstanbul Şişli Çocuk Hastanesi ile Beyoğlu İlkyardım hastanelerinde açık-kalp ameliyatlarını başlatarak birçok başarılı ameliyatı gerçekleştirdi. Koşuyolu Kalp ve Araştırma Hastanesinin 5 Şubat 1985 de kuruluşunu yapan ekipte bulunarak, bu hastanenin başhekimliği görevine getirildi. Bu son görevini yürütürken 1992 yılında emekli oldu. Şimdilerde Muğla, Bodrum İlçesindeki evinde yaşamını sürdürmektedir.