Köprüler ve İnsanlar…
Fevzipaşa-Diyarbakır hattı üzerinde Göksu Köprüsü. Yükleme denemesi yapılırken, 1932.
Cumhuriyet demiryolculuğu tarihine şöyle bir göz atmış olanlar bilirler. Bayındırlık Bakanı, demiryollarının çetin cevizi Ali Çetinkaya yapımı biten her köprünün “yükleme denemesi”ne özel bir özen gösterir, zaman ayırırmış.Kimi denetimlerde köprünün yapımcısı ve mühendislerini yanına alır, köprünün bir ayağı altında (!) topluca köprünün sınamasını beklerlermiş. Köprünün geçer not almasından sonra trenlerin geçmesine izin verilirmiş. Bayındırlık Bakanı köprünün altından doğru köprüye ve üzerinden geçecek katarlara çevirince gözünü, köprü yapımcısı (yüklenici), köprü mühendisi ve diğer ilgililer de birbirlerine çevirirlermiş gözlerini… Bu işlem, elbet ciddi bir denetim iletisi ve uygulaması idi önce. Ancak ikinci bir yanı ve iletisi daha olmalıydı bu toplu denetimin. O da anayurdu demirağlarla örmek büyük işinin en başındaki sorumlu kişiyle, uygulamada sorumluluk sahibi teknik kadronun kendilerinden ve yaptıkları işten emin olmalarının getirdiği bir kafa ve gönül rahatlığının fotoğrafıydı da. İki yanı yakayı birleştiren köprü altında birbirine bakan gözlerin, başarılı emek sahiplerinin ellerinin birbirine kenetlendiği bir imecenin gösterisiydi…
Fevzipaşa Diyarbakır hattı km 284 Fırat köprüsü inşaatı
Cumhuriyet demiryolculuğu tarihimizden bu ilginç fotoğrafın belleğimize düşmesine geçtiğimiz günlerde Gebze-Köseköy hattında çöken demiryolu köprüsü neden oldu. AB kredisiyle yapıldığı belirtilen Derince yakınlarındaki köprü neden çöktü, nasıl çöktü bilemem! Uzmanları açıklayacaklardır herhalde. Ne var ki AB borçlanmasıyla yapılan bu demiryolu köprüsünün çöküşü bana önce yukarıda anlattığım fotoğrafları anımsattı, sonra da Avrupa’dan bir başka demiryolu köprüsünü. Yapımından çöküşüne, yıkıntısından derlenen derse değin çok ilginç bir köprü öyküsü bu. Münchenstein demiryolu köprüsü… İsviçre’de Birs ırmağı üzerinde Gustav Eiffel‘in de genç bir mühendis olarak girdiği bir demiryolu köprüleri yapımcısı kuruluşun ürünü bu köprü. 1874/75’te bitirilmiş. Eiffel Kulesi‘nin mimarı, Özgürlük Anıtı‘nın tasarımcısı Gustave Eiffel’in de içinde bulunduğu yapı kuruluşunun üretimi bu demiryolu köprüsü, üzerinde bir katarla birlikte çökmüş! (14 Temmuz 1891). Sonuçta bir yapı köprü de, bütün hesapları tuttursanız da hesaba katılmayan bir nokta bütün yapıyı üzerindeki yüküyle (!) birlikte sulara gömmeye yeter. Derince’deki köprü kazasında benzer bir trajedinin yaşanmamış olmasına sevinmek yanında, demiryolu tarihinin taşıyıp getirdiği derslere kulak vermekte yarar var. Genç bir mühendis olarak Eiffel’in o çöküntüden çıkardığı derslerin daha sonra, kendi imzasıyla tasarlayıp gerçekleştireceği evrensel yapıtların harcına karıştığını düşünmek yanlış olmaz sanırım.
Ali Çetinkaya ve yanındakiler, Diyarbakır Fevzipaşa hattında bir köprünün altında 1934.
Aynı biçimde bizim Trakya kadar bir toprağı olan İsviçre’nin toprağında kandamarları gibi dolaşan demiryolları üzerinde kurulu köprülerden Eiffel’in de çalıştığı şirketin üretimi demiryolu köprüsü üstündeki katarla çökünce, o köprü yıkıntısını çok doğru bir biçimde değerlendirmiş İsviçreliler. Geleceğe atılacak köprülerin daha sağlam kurulmasında bir ders ve deney anıtı, bir poli-teknik işaret fişeği olarak yararlanmak yolunu seçmişler, felaketten kalanı yeniden ve yeni bir konumda değerlendirerek. Nasıl? Buradan sonra sözü “İyi İnsan İyi İş Adamı” kitabının yazarı, eğitimci ve düşünür Fr. W. Foerster‘a bırakalım:
Diyarbakır Fevzipaşa hattında Ali Çetinkaya ve yanındakileri taşıyan özel katar 1934.
“… Kraft, Teknik İşin Ahlaki Esasları adlı kitabında, binaların temellerini atarken, demiryolu köprüleri inşasında ve daha bu gibi işlerde verimin, teknik bilgilere olduğu kadar, mühendisin vicdanına, sorumluluk duygusuna ve bilhassa müteahhidin beklenmedik keyfi isteklerine karşı göstereceği karakter sağlamlığına da bağlı olduğunu anlatıyor. Kraft diyor ki, ‘Zürich’te Mühendis Okulu’nun bahçesinde herkese ibret olmak üzere teşhir edilen Münchensteiner demiryolu köprüsünün enkazı, sadece konstrüksiyon (yapım) hatalarını, ekonomik dar görüşlülüğü ve yanlış hesapları göstermek için oraya konulmamıştır. Bu enkaz, ahlak kusurlarından ve sorumluluk duygusunun bulunmamasından dolayı inşaatta en basit teknik bilgilerin dahi tatbik edilmemiş olduğunu göstermektedir. (…) Her iş vicdanın yüksek kontrolü altında yapılmalıdır.” (İyi İnsan İyi İş Adamı, Doğan Kardeş Yayınları, Çeviren: İsmail Hüsrev Tökin, İstanbul 1959).
Fotoğraf ttp://en.wikipedia.org/w/index.php?title=Münchenstein_rail_disastersayfasının arşividir.
Münchensteiner demiryolu köprüsünün enkazının dünyaca ünlü Zürich Teknik Okulu‘nun önüne konulmasının “hikmet”ini her halde sual etmek isteyen olmayacaktır! Bugün yerinde olup olmadığını bilemediğim bu köprü yıkıntısının orada durduğu sürece üzerine sinik trajik öyküsüyle kimbilir nice değerli mühendis ve mimarın yetişmesinde silinmez izi olmalıdır. Kraft’ın bu köprü yıkıntısının niçin Teknik Okul önüne konulmuş olabileceği hakkındaki değerlendirmesinde, yapım işinde en temel kurallara bile uyulmamış olduğu saptaması bir yana; “her işin vicdanın yüksek kontrolü altında yapılması” çağrısı özellikle dikkat çekicidir:
Diyarbakır Fevzipaşa hattında Çöloğlu köprüsü 1932.
Teknik iş ve uygulamalardan toplumsal kültürel eylem ve edimlerimize dek vicdanın yüksek denetleyiciliğine sırtımızı döndüğümüz her işte ördüğümüzü sandığımız duvarların başımıza çökmeyeceğinin hiçbir güvencesi yoktur! Onun için olmalıdır, o köprü yıkıntısı 1854’te kurulmuş, 1911’de Zürih Teknik Okulu adını almış bu evrensel bilim ve teknik yuvasının kapısına çekilmiştir. Burada eğitim görecek gençlere teknik ve fizik uyumuna dikkat etmeleri kadar, eşzamanlı olarak kişilik oluşumunun bilim ahlakı yanı sıra (bireysel) vicdan denetimi dışında yarım ve yaralı kalacağını anımsatmak için. Yok değilse, bir gün bir biçimde insana ve insandan insana atılı köprülerin de Münchensteiner demiryolu köprüsünün yazgısına uğrayabileceğini duyurmak için. Dahası, insanı insana açıp kavuşturan köprülerin yapımında gösterilecek her türlü arıklığın (zafiyetin) sırtımızı yasladığımız dünya duvarını da üzerimize çökertebileceğini hiç unutmamaları için…
Kendimize dönersek, Cumhuriyet demiryolculuğunun hep istim üstünde lokomotif adamlarından Ali Çetinkaya ile yönetici ve teknik kadrosunun yeni bitirilmiş köprülerin ayakları dibinde geleceğe bıraktıkları “fotoğraf” bir kuru gösteriş değil, tam da bu noktada teknik ve vicdan ortaklığına dayalı bir güven paylaşımının izdüşümü olarak değerlendirilmelidir. Demiryolu tarihimizin gösterdiği de budur…
Bu son demiryolu köprüsü kazasından bu yönde bir ders çıkarılması umut ve dileğiyle… Ü.S.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Yazar: Ümit Sarıaslan