İstanbul Kazan, Ben Kepçe-Haydarpaşa ve Hat Boyu
Haydarpaşa üçüncü Selimin vezirlerinden. Şimdi asker hastane olan binayı kışla olarak yaptıran, oraya ismi kalmış olan adam.
37 sena evvel şimdiki garın yeri doldurulmamış, dalgakıran malgakıran arama. Her taraf deniz, lodosta dağlara çıkmada.
Eski istasyon Kadıköy’den uzanan rıhtımın sağındaydı. Kıyısında külüstür iskele başlıca vapurları da (11) numara, iki başlı (21) numara…
Haydarpaşa İzmit hattı 1874 de açılmış. Hükümet başaramayarak alt tarafını 1887 de Anadolu Demiryolu Şirketine devretmiş…
Kumpanyanın başlıca sermayedarları Doyçe Bank. Raylar Krup, traversler muhtelif alman fabrikalarının. Haydarpaşa Limanı inşaatının kumpanyaya verilişi 1900 de kısmen açılışı da 1902 dedir.
Trene binerek yukarı doğru yolu tutalım.
Sağımız Haydarpaşa çayırı, solumuz İbrahimağa. Buralar Anadolu’yu aşıp sınırlara giden şark seferlerine iştirak eden kıtaata ordugâhlık edermiş. İkinci Mahmut Çamlıca’ya rağbet edip sık sık gelir gider olduktan sonra havaliye rağbet artmış.
Abdülmecit devrinde, kız kardeşi Adile Sultan’la damat Mehmed Ali Paşa’nın düğünü yapıldı hengâmede, bu çayırda şenlikler tam bir hafta devam etmiş, etraf inlemiş.
Bizim çocukluğumuzda gayet kalabalık olurdu Bilhassa Hıdırellezlerde Kadıköy, Üsküdar, Çamlıcalar halkının kâffesi oralı.
Sair zamanlar da ismi Züğürtler Yaylası… Araba ile gezmeyen, tabana kuvvet dolaşan, yirmi paraya kahvelere çöken meteliksizlerle hıncahınçtı.
Vagonun içinde gidiyoruz. Mükemmel ecel beşiği olan, çok kimesneleri verilmiş sadakalarına bağışlayan Ziverbey yokuşundaki şimendifer geçidini geçer geçmez hemen solda Acemler denilen kalanturaların kâşanesi (köşk), bahçesi, limonlukları.
Ve boylu boyunca köşkler… Zühtü Paşa’nın çok ağaçlıklı malikânesi, gene haneler ve Kızıltoprak istasyonu.
Adının gelişatı toprağının kızıl oluşundan… Semtin Kuyubaşı tarafları sonra rağbet görmüş. Abdülaziz zamanında en tehlikeli mevkilerden biriymiş. Sebebi de veliaht Murad Efendi köşkünün ve çiftliğinin oracıkta oluşu.
Civanbaht göz hapsinde amma deryadil. Mimarlık meraklısı imiş. “Hanedanı Osmaniye mensup olmasaydım muhakkak mimar olurdum” dermiş. Güya kasrının resmini de kendi eli ile çizmiş. Hala meydandadır, eski redif debboyları şeklinde bir binadır.
Çiftliğinin küçük bir hayvanat bahçesi teşkil eden tarafındaki geyikler, ceylanlar, tavşanlar, papağanlar, güvercinler ve nadide kuşlardan eser kalmamıştı. Sekiz on sene evveline kadar, o zamanlardakilerin ahfadından iki tavus kuşu sağdı.
Kızıltoprak Feneryolu arasında seyrek seyrek köşkler mevcuttu. Geçende dediğimiz gibi Frenkçesi “Bifurcation” olan Feneryolu istasyonundan Fenerbahçe’ye hat ayrılır, gidip gelme bilet üç, beş kuruşa müşteri, taşır dururdu.
Fenerbahçe müdavimleri konak arabalarının kira faytonlarının içinde kurulu, Bevlü otelini ve sıradaki ecnebi villalarını geçip set üstündeki Namazgâhın önünden kıvrılırken, trenden çıkıp tabanı tutmuşlara göz ucu çevirmezlerdi.
O yayancıkların hemen hepsi de kenar semtler sakinleri, İstanbul’dan gelenler, Üsküdar’dan bayır aşağı vuranlar, Yeldeğirmeni’nin Beni İsrailleri. Sakız ağaçlarının altında kulakları kalkacak şimendifer düdüğünde, sandalyelere hasırlara yayılanlar.
İlerideki doldurma ve köprü ne gezer? Buradaki geçit de can pahasına. Şuraya devlet azasından Musullu Sami beylerle mi, daire-i askeriye muhasebat dairesi ikinci şube müdürü Rıza beylerle mi ahbapsın, yoksa şehbender Torpil Tevfik beye mi gideceksin, sağı solu iyice kollamazsan lokomotifin altına gittin bitti.
Müştemilatından mermer merdivenlerinden camlı kapılarından başlayarak nihayet kendi de yıkıcıların eline geçen kavuni boyalı, karantina tahaffuzhanesi kılıklı, ser kâtibi şehriyarı Tahsin Paşa köşkü çok sonların inşaatıdır. http://www.turanakinci.com/portfolio-view/goztepe-arap-tahsin-pasa-kosku/
Amerikan çubukları yetiştiren Numune bağını geçelim. Sağda topçu feriği Ali Refik Paşanın buradaki ikinci köşkü. Sokağına adı kalmış olan Vehbi beyin altı tuğla üstü ahşap hanesi. Demiryolunun karşı yakasında bir kodeks mecmuası yutmuşçasına ilaç bilen meşhur dâhiliyelerimizden Doktor Rıfat Hüsamettin paşanın ki, yanında 31 Mart maslüblerinden Hakkı Bey. Çayırı dolanır dolanmaz da Beyoğlu zabıtası alay beylerinden Hafız Sabri ve ağabeysi Şam polis müdürü Ömer Beyler…https://lcivelekoglu.blogspot.com/2014/01/bir-saltanatin-azam-i-enkazi-mabeyn.html
Göztepe’nin o vakitteki şimendifer yolu ne derbentte, ne de istasyonu kaç kulaç fevkte, hepsi düzayak. Biletçi Tekgöz Miltiyadi’nin gişesinin bitişiğinde Adalı Yani’nin bahçeli gazinosu.
315, 316 senelerinde Cuma ve Pazar akşamları incesaz getirir, karşıki tarlalara civarın aileleri kilimler yayarak birikir, çoluk çocuk attar Aleksi’den aldıkları mehtap kibritlerini yakarlardı.
Bu gazinonun yanındaki çardaklı kahvenin müdavimleri de Mümtaz Kaptan, Beşiktaş Askeri Rüştiyesi lisanı Fransızca muallimi kaymakam Şevki bey, Merdivenköy’lü Osman bey oğulları, Vehbi bey zade ve saire…
Çarşamba günleri Mama’da Orta Oyunu oynayan Kavuklu Hamdi’nin zurnacısı Şişman Ahmet dönüşte çardağın önünde ahenk geçerdi.
Caminin banisi Tütüncü Mehmet Efendi, Göztepe’ye ilk yerleşmişlerdendir. Reji İdaresi kurulmadan evvel, tütünler (Çifte Kılıç), (Ay Yıldız), (Sarı İbrişim) isimleri ile ve bandrolle satıldığı zamanların tüccarı. Göztepe’de dükkân dükkân akarları, deniz tarafına giden caddede köşkü vardı ki burasını Gazi Osman Paşa ailesi satın almış, mevcut binayı birkaç misli büyütmüştü.
İstasyonun çok yakınlarında oturanlar, Fes-i Said Bin Cebbare, Fethi Kaptan, mabeyin kâtiplerinden Nihat bey, Evkaflı Reis Ali Efendi, Mümtaz Kaptan ve kaynatası Ahmet Bey, cebi hümayun katibi Faik Bey.
Erenköy kız lisesi olan Rıdvan paşa köşkünün eski ve mütevazi zamanki sahibi meşhur maliyecilerden Defter-i Muktasid Muharriri Süleyman Sudi Efendi idi. Lisenin yatakhane dairesi olan bina topçu reisi Hacı Hüseyin Paşa’nın sonra yaptırdığı köşk.
Yolumuza devam ederek Zürafalı köşkü, Ebenin hanesini geçtik, o zamanlar Suadiye yok, Bostancı’ya vardık. Buranın 40 yıl evvelki meşhurluğu donanmacı başı Nafia muhasebecisi Sadi beyin mukimliğinden.
Şimdiki çarşı marşı, cami mami, iskeledeki gazino ne arıyor? Yıldız kumandanı Şevket Paşa’nın büyük oğlu Cavit Paşa burada gayet arnuvo bir köşk kurdurmuştu ki şimdiki eczacı Etem Pertev merhum ailesindedir.
Maltepe, deniz kıyısındaki yarı kahve, yarı meyhane salaşları ile son vapur kaçırıldı mı Adalara aşıverilecek kayıklar ile. Rum dilberlerinin istasyondaki piyasaları ile şöhretliydi. Rağbeti tarumar eden yangındır. (04.08.1934 Maltepe Tren yolu yangını 34 bina yanmıştır. Kaynak http://itfaiye.ibb.gov.tr/tr/istanbul-yanginlari.html )
Kartal öteden beri kaymakamlıktır. Hükümet konağı, mahkeme-i şeriyesi, rüştiyesi mevcuttu. Maltepe, Pendik gibi Rumluk değil, Türk ve Müslüman yatağı. Havasına suyuna manzarasına uyar olmayan Sakızağacının da yolu…
Gelip gidiş faciası Yakacığın nazarlığı idi. Yollar berbat, arabalar çürük çarık, beygirler lagar, bayırı tamamlayıncaya kadar akla karayı seç…
Pendik baştan aşağı Rumluktu. Deniz üstündeki direkli gazinolarında garsonlara Nero, Psomi, Düziko demezsen haddin varsa meram anlat…
Sermet Muhtar Alus 28 Şubat 1939 Akşam