Halkapınar Gölü
Halkapınar; İzmir ‘de, zamanında, gölü ile tanınan bir semtimiz. İzmir-Aydın ve İzmir-Manisa hattı demiryollarının; birbirlerini ,( + ) şeklinde kestikleri yer ,demiryolcuların “Hilal Tekatü” dedikleri yerdir. Hilal İstasyonundan, Bornova yönüne hareket ettiğimizde, Halkapınar İstasyonu’na geliriz. İşte, Halkapınar Gölü burada idi.Antik dönemde; Yunanlı Coğrafyacı Strabon’un kitaplarında söz ettiği gölden doğan Meles çayı, gölün yakınında deniz dökülürdü.
Bornova’nin su ihtiyacı için, gölden su çekilmesi, gölün kurumasına neden olan etmenlerin sadece biridir. Akdeniz Olimpiyatları için; Olimpik Stad,Sebze ve Meyve Hali , Şehirlerarası Otogarın inşaası, gölün tamamen kurumasına yol açmıştır.
50-60 yıl önce içinde; yüzülen ve balık tutulan gölde, bir çok insanımızda boğularak ölmüştür.
Halkapınar Gölü’nde yaşandığı söylenen bir efsaneye göre; genç bir kadının, gölde yaşayan bir balık ile duygusal bağı olur.Kadın; yaşanan olaylardan sonra, kızının bülbül,oğlunun ispinoz olmasını ister,kendi de baykuş olur.Bugün hala, orada, bu üç kuşun öttüğü söylenir,
Halkapınar Şehitliği’nde; 9 Eylül günü, İzmir’e giren Türk süvari birliğinin öncü korumasını yaparken şehit olan dört askerimiz yatmaktadır.Yüzbaşı Şerafettin komutasında, Bornova’dan İzmir’e gelen süvari birliğine, Halkapınar’da Tuzcuoğlu Un Fabrikası önünde açılan ateşle, biri Akşehir’li,biri Antalya’lı diğer ikisi Nevşehir’li olan dört Mehmetçikten üçü orada, biri hastahanede şehit düşer .Hemen oraya,hayatlarını kaybettikleri yere gömülürler.Süvariler iki müfrezeden oluşmakta idi.Kadifekale’ye Türk bayrağı çeken grup gibi, şehit düşen 4 askerimiz de Hükümet Konağına bayrağımızı çekmekle görevli olarak yola çıkan diğer müfrezede idiler.
Halkapınar demiryolu hemzemin geçidinden; otogara doğru, rahmetli babam ile birlikte geçerken, demiryolu hattının bakımını yapan demiryolu işçilerinden biri “–Mehmet ağabey” diye seslenince , köylerimizden olan bu kişi ile babam arasında kısa bir” hal hatır” konuşması geçti. Fransız, karabina jandarmalarının şapkalarına benzeyen, şapka modeli giyen işçilerimizin çalışma kıyafetlerinin rengi, çivit maviye yakındı.Hepsi, helal lokma için alın teri döküyorlardı.
Halkapınar; Türkiye’de kurulan ilk kağıt fabrikasının, üretim yaptığı yerdir.Almanya ‘da eğitim gören Yüksek Kimya Mühendisi Mehmet Ali Kağıtçı , cumhuriyet dönemimizin ilk yerli kağıdını üretmeyi başarır.Ne var ki, Kağıtçı, İngilizlerin piyasa oyunları ile iflas eder ve fabrikasını kapatır.Kağıtçı; bu deneyiminden sonra, devlet yönetiminde olanları ikna ederek, SEKA Kağıt Fabrikasını İzmit’te kurmayı başarır.İzmir Kağıt Fabrikası’nın üretiminden çok sonraları, yakın yıllara kadar, meyan kökü üzerine üretim yapan bir fabrika, kuruyan göle yakın idi.
İzmir ve çevresinde ; tarım ürünlerini üreticiden satın alan, yerli yada yabancı şirketlerin burada, taştan yapılmış fabrika ve depoları vardı.
TCDD ‘da; Denizyolları gibi, Alsancak Limanı’nda, ülke ekonomisi için hizmet vermektedir.Liman; cumhuriyet öncesi de, tarım ürünlerinin, denizyolu ile ihracat kapısı idi, günümüzde olduğu gibi. TCDD lojistik taşımacılığa başlayınca, denizin dolması ile oluşan arazi üzerine, demiryolu hatları döşenmiştir. Meles ve Manda Çayı’nın getirdiği alüvyonlar, eski Havagazı Fabrikası civarında, yıllar içinde, giderek denizi doldurunca, dolan yerlere antrepo yapılarak, her iki çayın ıslah edilme yoluna gidilmiştir.
Halkapınar hemzemin geçidi; 70’li yılların İzmir’in de, günün ilk ışıkları ile hayatın içinde yürüyen ,koşan,çalışan ,üreten ve ticaret yapan kent insanları için önemli bir geçitti.Hemzemin geçidin yakınındaki lokantada, İzmir mutfağına özgü sulu yemekler-ki başta İzmir Köfte-müşterilerini beklerdi.Manda Çayı’nın üzerindeki demir köprüyü geçen asfalt yol, büklümlenerek önce Çınarlı, sonrada kara çam ağaçlarının yolun her iki tarafında dizelendiği “Ağaçlı Yol”dan Bornova’ya ulaşırdı.Alsancak yönünden, doğrudan hemzemin geçide gelinip aşılınca, Mersinli,Çamdibi semtlerine gidilirdi.
Bornova Ağaçlı Yolun sonundaki ;Ege Üniversitesi Hastanesi Psikiyatri Kliniğinde, tedavi görmekte olan bir milli yüzücü ki, tedavi görmesinin nedeni de, rekor kırıp madalya alabilme hırsıdır.Manda Çayı’ında;gece bir kişinin yüzdüğü görülünce, kolluk güçlerince, yarı bataklık hale dönüşmüş çayda ,hırsla kulaç atan genç alınıp kurtarılmıştır.Tekrar; tedavi için hastaneye götürülüp, gözlem altına alınmıştır.Olay, İzmir basınına konu olmuştu.Bu kişi, o zamanların ünlü bir yüzücüsü olan Murat Özüak’tır.
Günümüzde; Halkapınar Tren İstasyonu yine önemli ,TCDD ve İZBAN Banliyö Hattı için.Zaman içinde kaybolan; Bayraklı,Karşıyaka ‘ya giderken, Bornova’ya doğru sağa dönen demiryolu hattı.
Halkapınar; İzmir İdadisi Fransızca öğretmeni Ahmet Haşim’in göl kıyısına kadar giderek, saatlerce , kuşların yaşamını gözlemlediği bir göldür.Bu düşünce ve duygu iklimin de yazdığı şiirlere de ” Göl Saatleri”” adını vermiştir.
Halkapınar’ın , kuruyup gitmiş,unutulmuş bir göl olarak düşünülmesinden çok hatıraları , yaşanılanları ile İzmir kent tarihinde, yeni bir yorum ve enerji ile yerini almalıdır.
Hasan Çakaloğlu