Şimendifer İle Taşınan Arkeoloji
SİDAMARA/Ambarlar Köyü
1900’de Konya Ereğlisi-Karaman yolu üzerinde, eski adı Sidamara olan Ambar köyünde bulunduğu için bu isimle anılan, MS 3. yüzyıla ait 32 tonluk ağırlığı ile dünyanın en ağır lahdi olarak bilinen eserin Osman Hamdi Bey tarafından İstanbul’a getirtiliş sürecine şimendiferden de yararlanılmıştır.
Sidamaria, Karaman’ın (Laranda) 47 km kuzeydoğusunda, Ayrancı ilçesi sınırları içerisinde yer alan Ambar köyüne lokalize edilmektedir. Kent, doğuda Herakleia’dan (Ereğli), kuzeyde Kana’dan (Beşağıl), kuzeybatıda Ikonion’dan (Konya), güneybatıda Laranda’dan, güneyde ise sahilden gelen yolların kesiştiği önemli bir kavşak noktası durumunda idi. Seyyahların verdiği bilgiler, kentte çok sayıda nitelikli yapının bulunduğunu göstermektedir. Arkeolojik ve epigrafik veriler ise Sidamaria’nın Roma ve Erken Hıristiyanlık dönemlerinde önemli bir kent olduğuna işaret etmektedir (1)
SİDAMARA LAHDİ ÖLÇÜLERİ
Mermer lahidin yüksekliği 313 cm, boyu 381 cm, eni ise 200 cm’dir. Ağırlığı ise 32 tondur. Dünyanın bilinen en büyük lahdidir.
SİDAMARA LAHDİ YÜZEY MOTİFLERİ
Lahdin ön yüzünde ortada filozof kıyafetinde oturan bir erkek, Sağda Artemis kıyafetinde genç bir kız, solda Demeter kıyafetinde başı örtülü bir kadın vardır. Bu yüzün iki ucunda Dioskuruslar atların yularlarını tutmaktadırlar. Dar yüzünde mezar kapısına doğru elinde tuttuğu meyve tepsisi ile ilerleyen bir kadın, kapının diğer yanında sakallı bir adam bir rulo tutmaktadır. Lahdin diğer uzun yüzünde ve diğer dar yüzünde ise av sahnesi işlenmiştir. Lahdin kapağında lahit sahibiyle karısı uzanmış vaziyettedirler. M.S. III. asra ait lahdin kaidesindeki frizde yırtıcı hayvanlarla mücadele eden puttolar ve Eroslar, diğer yanda idman yapan atlerler ve araba yarışları görülür. (2)
SİDAMARA LAHDİ’nin İSTANBUL’A NAKLİ
İstanbul Arkeoloji Müzesi (eski Md Yardımcısı) Gülbahar Baran Çelik “ Sidon kral nekropolü buluntularının kazı ve nakil işlemlerini belgelerden lahitlerin Sidon’dan Asır vapuruyla İstanbul’a yalı köşkü önündeki şimendifer iskelesine getirildiğini biliyoruz”
İstanbul Arkeoloji Müzeleri eski Müdürü Zeynep Kızıltan “27 tonluk ağırlığa sahip olan bu eser, 1900’de bulunmuş ve Osman Hamdi Bey tarafından İstanbul’a getirtilmiştir. Bir takım kaynaklara göre; mandalarla Konya demiryoluna kadar getirilen eser, yerleştirilebilecek vagon bulunamayınca bir lokomotifin bazı bölümleri sökülerek ve çatısına uygun bir tertibat kurularak İstanbul’a getirilmiştir. Eser müzenin duvar kısmı örülmeden önce sergilenecek alana yerleştirilmiş ve daha sonra müzenin cephesi yapılmıştır.” (3)
Konya Ereğlisi-Karaman yolu üzerinde, eski adı Sidamara olan Ambar köyünde 1904 tarihinde (?) İbrahim Gündoğdu tarafından buğday kuyusu kazarken bulunan Lahid’in Konya’ya nakli için Ereğlili Deli Mustafa bu işe memur edilir ve kırk manda ile Konya demiryoluna kadar lahdi nakleder. Deli Mustafa’ya (*) padişah tarafından hizmetine mukabil bir rütbe ve maaş tanzim edilmiştir. (4)
“900 yılında Konya Vilayeti Ereğli Kazası Ambar Köyü’nde büyük bir lahit bulunmuştur. Konya Vilayeti’nde bulunan lahdin meşhur Sidamara lahdi olduğu anlaşılmaktadır. Sidamara lahdini incelemek üzere 1900 yılında Müze-i Hümâyûn Müdürü Osman Hamdi Bey Konya’ya gelmiştir. Yapılan incelemelerden sonra söz konusu lahit İstanbul’a nakledilmek üzere Konya merkezine kadar getirilmiştir. Ancak 32 ton civarında olan lahdin yerleştirilebilmesi için uygun bir vagon bulunamamıştır. Hatta Anadolu Osmanlı Demiryolu Şirketi’ne müracaat edilmiş ancak şirket tarafından yapılan incelemede Osmanlı memleketlerinde bu lahdi taşıyabilmek için uygun bir vagon bulunmadığı anlaşılmıştır. […] Nihayet Demiryolu Şirketi’nin yaptığı incelemeler neticesinde tek çare olarak, lokomotifin bazı bölümlerinin sökülmek suretiyle çatısı üzerinde uygun bir tertibat yaptırılarak, lahdin buraya yerleştirilmesi ve İstanbul’a taşınması gündeme gelmiştir. […] 3 Haziran 1901 tarihinde müze idaresi görevlilerinin nezaretinde olmak üzere, lahdin İstanbul’a bu şekilde nakledilmesi uygun görülmüştür. (5)
Emre Caner’in, ressam Osman Hamdi Bey’in hayatını anlattığı “Kaplumbağa Terbiyecisi” adlı romanında ressam ve müze müdürü Osman Hamdi Bey’in Osmanlı’nın son döneminde aydınlanma adına yaptıklarını, Arkeoloji Müzesi’ni kurmasını, Lagina Kazısını ve İskender Lahdi’nin Asir Vapuru ile İstanbul’a getirilişini anlatmış olup, Sidamara Lahdi’nin Konya’dan İstanbul’a getirilişine yer vermemiştir.
Sidamara Lahdi’nin Lokomotif Üstünde Taşınması Efsane mi?
Demiryolunda seyir eden araçların serbestçe geçebilmesi için demiryolunun iki yanında ve üstünde bırakılan boşluğa gabari denir.
Demiryolunda seyir eden taşıtların (lokomotif, vagon vs) taşıtların mümkün olan en büyük yapı çerçevesini, ayrıca yola göre engellerin ve özellikle sanat yapılarının (köprü, menfez, yarma, şev, imla gibi) konumlarını belirlemek amacıyla oluşturulmuş ölçülerdir.
Gabari ölçümünde çeken ve çekilen araçla, çekilen araçta bulunan eşyanın yatay ve dikey olarak en uç noktaları dikkate alınarak ölçü alınır. Alınan ölçüler, üzerinde tünel, köprü gabari ölçüleri bulunan sabit gabari tesisi ile ölçülür. Çeken ve çekilen araçla, çekilen araçta bulunan eşyanın yatay ve dikey olarak en uç noktaları gabarilerinin ölçülerini aşıyorsa gabari taşkını var demektir.
Yük Gabarisi ve Ölçüsü: Yük gabarisi taşınacak yükün, hatlarda emniyetli seyri için yük vagonlarının tabanına ve bu tabana göre kabul edilebilecek genişlik ve yüksekliğe göre en yüksek ölçülerdir. Yük Gabarisi 3150 – 4650 mm
Yapı Gabarisi ve Ölçüsü: Yapı gabarisi köprü, tünel ve hat üzerindeki yapıların ölçüleridir. İstasyonlarda bulunan peronlarda gabari ölçümünde dikkate alınmaktadır. Peronlar Yüksek, orta ve düşük olmak üzere 3 çeşit olup bunların gabari ölçüleri ise şöyledir.
Yapı Gabarisi: 4000 – 4800 mm
Yüksek Peron: 1220 mm
Orta Peron: 760 mm
Düşük Peron: 380 mm
Gabari; demiryollarında çeken ve çekilen araçların seyir emniyetleri bakımından yatayda ve düşeyde sınırlandığı güvenli geçiş alanlarıdır. Demiryollarında altyapı ve taşıt özelliklerine göre çeşitli gabari türleri bulunmaktadır.
Tünel Gabarisi: Tüneller yapılırken uygulanan ve tünellerin projedeki asgari ölçülerini gösteren gabaridir.
Yapı Gabarisi: Demiryollarında yapılacak köprü, tünel, üst geçit, viyadük v.b yapıların demiryolu ile aralarında kalması gereken en az mesafe değerlerini gösteren gabaridir.
Yük Gabarisi: Demiryollarında taşınacak yüklerin azami yük sınırlarını belirleyen gabaridir.
Taşıt Gabarisi: Demiryolu araçlarının imal ölçülerinin azami sınırlarını gösteren gabaridir.
GABARİ TÜRÜ | YÜKSEKLİK | GENİŞLİK |
TÜNEL GABARİSİ | 5400 | 5000 |
YAPI GABARİSİ | 4800 | 4000 |
YÜK GABARİSİ | 4650 | 3150 |
TAŞIT GABARİSİ | 4280 | 3150 |
Yukarıdaki iki çizimde de görüleceği üzer Sidamara Lahidinin lokomotifin bazı bölümleri (Kazan) sökülerek Konya Haydarpaşa arasında lahidin tabanı alta yada yana gelecek şekilde demiryolu ile naklinde gabari açısından bir sakınca bulunmamaktadır. Kazanı sökülen lokomotif vagon görevi görmüş, ikinci bir lokomotif ile çekilmiştir.
Haydarpaşa Sirkeci arasında deniz yolu ile taşınan Sidamara Lahidi Yalı köşkünün önündeki Şimendifer iskelesinde tekrar raylar üzerinde taşınarak arkeoloji müzesine götürülmüş olma ihtimali yüksektir.
Yalı köşkünün bahçe duvarı kapısı işaretli taralı olan yapı ise yalı köşküdür. Yalı köşkü sepetçiler kasrının yanında şimdi arabalı vapur iskelesinin olduğu yerdeymiş.
Bu fotoğraf hakkındaki bilgi: Osmanlı Arşivlerinde Zeytinburnu Demir Fabrikası’na ilave olarak Sirkeci İskelesi yakınında ek bina yapılması hakkında bir irade şeklindedir.
Fotoğraf alt yazısı: Fransız renault FT-17 tankları mart-nisan 1920 de Sirkeci rıhtımında boşaltıldı şeklindedir. (Şuan kullanılan TCDD Sirkeci feribot iskelesi ile ŞH Harem araba vapuru iskelesi arası bir nevi demiryolu limanı gibi kullanılmış. Demiryolu denizin kıyısında paralel olarak uzanıyor, vagonlar ve vinçler görünüyor. )
Fotoğraf Alt Yazısı: Alman Hava birliği ve malzemeleri Haydarpaşa’ya nakledilmek üzere Sirkeci’de yükleniyor. (Genelkurmay resmi tarihinde (IX.Cilt s.200) belirttiğine göre 6 Eylül 1917’deki Haydarpaşa’daki büyük patlamada 301.bölük hariç diğer bölüklere ait uçaklar çok zarar görmüş. Belki de Haydarpaşa gara sabotaj özellikle uçak sevkiyatını önlemek içindi)
(*)Ereğlili Deli Mustafa
Konya Ereğli’de yaşayan ve “Deli” lakabıyla anılan Mustafa Ağa, 1915’te, yörede yaşayan Ermenilerin ölüm yürüyüşüne çıkarılması yönünde emir geldiğinde, “Türkler, Müslümanlar pirinçse, Ermeniler yağdır, tuzdur. Yağsız, tuzsuz pilav olmaz. Gâvursuz memleket mi olurmuş!” diyerek, çok sayıda hemşerisinin hayatını kurtarmıştı. Bu Deli’yi anımsayan pek yok bugün.
Kaynaklar/Alıntılar
- https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/734603
- https://gramho.com/explore-hashtag/SidamaraLahdi
- https://www.lojistikhatti.com/haber/2013/12/dunyaca-unlu-iskender-lahdi-nasil-tasindi
- http://www.eregli.bel.tr/contents/Ge%C3%A7mi%C5%9Ften%20Bug%C3%BCne%20Ere%C4%9Fli.pdf
- Hüseyin Muşmal, “Osmanlı Devleti’nin Eski Eser Politikası: Konya Vilayeti Örneği (1876-1914)”, Kömen Yayınları, 2009