Kent ve Demiryolu Menü

Kalıcı Başlantı:

Kozasından Çıkmamış Ölü Kelebek

(yorumlar kapalı)

resim

10 yaşının tüm uçarılığı ve merakıyla, Bozcaada’da kapı komşumuza doluşan ve ağlayan kadınlar arasından kelimeler yakalayıp "uçabilen bir kelebek" yapmaya çalışıyorum ama olmuyor.

Bahar bayramına 5 gün var. Komşu teyzeler, cacalalarını kapı içlerine yayıp ellerinde iğne oyalarıyla laflamaya ve biz kapı önünde kısa kollularla nihayet seksek oynamaya başlamışız artık. Bir fırtınadır kopuyor 2–3 ev yanda. Yatalak ninelerin ölmesine, 16lık kızların kocaya kaçmasına şaşırmaktan ileri gidilemeyen küçük bir kasabadaki beklenmeyen hortum, bir anda herkesi savuruyor bir tarafa.

Nimet abla, ağlıyor ablasına. Kıymet’in arkadaşları, komşu kızlar, yazlık sinemadan nemli kalan "acıklı mendilleriyle" birbirlerine sarılıp,  ince hastalık geçirmiş bir Kerime Nadir kahramanına ağıt yakar gibi ölümün sırtını kamçılıyorlar.

Anası, -Remziye Teyze- "Seni duvağınla iskeleden uğurladım böyle mi geri alacaktım haberini?" diye bir ağıt yakmış, sönmemesi için altına içli odunlar atıyordu. Hemşire olup, Zeynep Kamil Hastanesi’nde çalıştığı, yeni evlenip 3 aylık hamile olduğunu duyduğumuz Kıymet ablanın öldüğünü fısıldıyor herkes. Üstelik ezilerek. Üstelik çıkan arbedede. Üstelik hamile… Kanatları zedelenmiş bir kelebek gibi pırpır ederek…

Dedikodunun kulaktan kulağa, dalga dalga, döne döne bir acaip kuşa döndüğü küçük bir kasabada kendi yalanına inanmaya başlayan insanlar, haberin doğruluğuna inandıkları kadar, sevdiklerine ölümü konduramamanın getirdiği korkaklıkla, birbirlerine göstermedikler kuytularında uçuk bir şüphe de büyütüyorlardı.

resim1 Mayıs’ın Bahar Bayramı dışında bir anlamı daha olduğunu öğreniyorum. Henüz hava durumu verilirken bile ismimizin TRT’de telaffuz edilmediği yıllarda pürdikkat radyosunu dinliyor herkes. Zafer Cilasun’un kavruk sesinden uçuca ulanan isimler arasında Kıymet Duman’ın da ismi geçiyor. Doğruluğunun tescillenmesine kahredilerek, içten içe bir merak aleviyle tutuşuyor, birbirlerine sormaya korktukları çirkin soruları getirip, çöplük gibi, istenmeyen bir eşya gibi kasaba meydanının ortasına özensizce yığıveriyorlardı.

Kıymet, komünist miydi? Anarşist miydi Kıymet? Kıymet eylem mi yapıyordu Taksim Meydanı’nda?

resim

Uyuz köpekler, gelip gelip bu soruları kokluyor, anlamsız soru yığınını eşeliyor, kayda değer bir şeyler bulamamanın burukluğu ile biraz uzaklaşıyor, ama terkedip gidemiyorlardı da. Başını bekledikleri bu sorular olduğu kadar Taksim Meydanı’na ateş açan faillerin kirli gömleğiydi. Yaylım ateşine tutulmuş kalabalığın uğultusunu, ölen masum insanların haykırışlarını uzun uzun uladı köpekler. Ağlar gibi, küfreder gibi ve öfkeyle havlar gibi… Ola ki anarşistti, ola ki emekçiydi, ola ki bayramını kutluyordu Kıymet, ola ki sadece pazar gezmesine çıkmıştı. Ama ölmüştü, öldürülmüştü. Masumiyetin yasını tuttu köpekler.

resim

Böylece, 2 koca gün geçip, iskeleye "motor" yanaştığında, uyuz köpekler soruları bırakıp tabutun peşine takıldılar. Üstüne Kıymet’in duvağı örtülen tabut, "kozasından çıkamamış bir kelebek müsveddesi gibi" , omuzdan omuza uçurulup, gelincikler ve hıdırellez çiçekleri arasından, eğilmiş selvilerle dolu mezarlığa götürülürken, bütün bir kasaba, çoluk çocuk, kadın erkek, son durağa "içinde kendi bedeni olan tabutlarını taşır gibi" imece usulü bir ölüm sayıklıyorlardı. Kendi kanlarını önlerine katmış, hızla derin bir kuyuya akıyorlardı. Kadınlar, cenaze alayıyla birlikte ilk kez "urk urk" mezarlığa koşuyorlardı.

……………

Bayram arifelerinde, başka cenazelerde kendi yakınının mezarına giden her kasabalı, Kıymet’e ve doğmamış çocuğuna da uğradı her sefer. Çürüyüp, tam olarak toprağa karışması 3 yılı almıştı duvağın. Ama hatırlanması için 33 yıl geçmesi gerekliymiş.

Faillerinin bulunmasına kaç yıl var?

 

resim

 

 

1 Mayıs 1977’de öldürülenlerin isimleri:

1. Ziya Baki (işçi)

2. Kahraman Alsancak (işçi)

3. Niyazi Darı (işçi)

4. M. Atilla Özbilen (işçi)

5. Hasan Yıldırım (işçi)

6. Leyla Altıparmak (hemşire)

7. Ömer Narman (öğretmen)

8. Mustafa Elmas (öğretmen)

9. Hikmet Öztürkçü (öğrenci)

10. Divan Nergis (bekçi)

11. Kenan Çatak (öğretmen)

12. Bayram Çıtak (öğretmen)

13. Hüseyin Kırkın (işçi)

14. Nazan Ünaldın (öğrenci)

15. Meral Özkal (hastabakıcı)

16. Kıymet Duman (hemşire)

17. Rasim Elmas (işçi)

18. Bayram İyi (inşaat ustası)

19. Ahmet Gözükara (öğretmen)

20. Ercüment Günkut (öğrenci)

21. Alako Kenteus (müstahdem)

22. Mehmet Ali Genç (gece bekçisi)

23. Hacer İpek (öğrenci)

24. Sibel Açıkalın (öğrenci)

25. Karabet Akyan (işçi)

26. Jale Yeşimil (öğrenci)

27. Kadir Balcı (tezgâhtar)

28. Hamdi Toka (seyyar satıcı)

29. Hülya Emecan (ev kadını)

30. Bayram Sürücü (işçi)

31. Mustafa Ertan (öğrenci)

32. Ali Yeşilgül

33. Yücel Elbistanlı

34. Özcan Gürkan

35. Tevfik Beysoy

36. Nazmi Arı (toplum polisi)

1 Mayıs 1977’de ölen kadınlar 

1 Mayıs 1977’de kaç kişinin öldüğü hala kesin olarak bilinmiyor. İnternette İstanbul Cumhuriyet Savcılığı’ nın Hz: 1977/14652, Büro No: 1977/458 ve İddia No: 1977/158 dosya numaralarıyla İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığı’na sunduğu iddianamedeki döküme dayanan bir araştırmaya göre, biri kimliği belirsiz olmak üzere toplam 34 kişinin öldüğü yazıyor. 34 kişinin arasında yedi kadın adı var:

resimHacer İpek Saman, Hatice Altun, Jale Yeşilnil, Kıymet Duman, Leyla Altıparmak, Meral Cebren Ökol, Nazan Ünaldı, Sibel Açıkalın.

Bu isimler arasında Hülya Emecan’ın adı yok, Diran Nigis, Diran Nigiz olarak geçiyor.

Yine internette rastladığımız bir bilgide Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun (DİSK) 1 Mayıs 1978 hazırlıklarımda, 77’de ölen 14 kişinin fotoğraflarının yer aldığı "Anıları Yaşayacak" afişinde 6 kadın adı yer alıyor.

Sibel Açıkalın, Kadriye Duman, Leyla Altıparmak, Jale Yeşilnil, Nazan Ünaldı, Hülya Emecan, bu isimler arasında Hacer İpek Saman, Hatice Altun, Meral Cebren Ökol ve Diran Nigis (Nigiz) yok.

Gazeteci Ertuğrul Mavioğlu’nun blog’unda 1 Mayıs 1977 katliamını soruşturan savcılığa göre 34 kişinin öldüğü (Ve 1 Mayıs 1977 günü yaşanan felaketin ağır sonuçları akşam geç saatlerde belli oldu. Sis ve barut yüzünden çöken kara bulut, yerini karanlığa terk ederken İstanbul Radyosu "Taksim Meydanı’nda çıkan olaylarda 34 işinin öldüğünü, 126 kişinin de yaralandığını" flaş haber olarak duyuruyordu. Ölüler üzerinde yapılan otopsi raporları bir ay içinde gün ışığına çıktı. Alana yağmur gibi yağan mermilere rağmen, sadece dört kişi aldığı kurşun yarası sonucu can vermişti. İlginç bir tesadüf, kurşunla ölenlerin tümü arkadan vurulmuştu ve sadece birinde iki kurşun yarası vardı. Bir kişinin kurşun mu yoksa ezilme sonucu mu öldüğü kesin olarak belirlenememiş; bir kişi ezilme ya da kafa travması sonucu, bir kişi de künt travma sonucu yaşamını yitirmişti. Ezilme sonucu ölenlerin toplamı ise çok ürkütücü boyuttaydı; tam yirmi yedi kişi. Ölen kişilerin 8’inin kadın 26’sının ise erkek olması ve 29’unun 40 yaşın altında olması dikkat çekiciydi.) DİSK’e göre ise 36 kişinin öldüğü belirtiliyor.

Kaynak: http://bianet.org/bianet/toplumsal-cinsiyet/106565-kadinlar-1-mayis-1977de-olen-kadinlari-andi

 

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Yazar: Süleyman GÜNER