Kent ve Demiryolu Menü

Kalıcı Başlantı:

İşsizler ve yoksullar Kadıköy’deydi

(yorumlar kapalı)

 kd

Krizin halka fatura edilmesine ve işten atmalara karşı DİSK, KESK ve Türk-İş’in 15 Şubat 2009 da Kadıköy’de düzenlediği mitinge on binlerce kişi katıldı. Mitinge katılanlar sloganlarla ve dövizlerle işten atılmaların durdurulmasını ve krizin faturasını patronların ödemesini istedi.

kd

Kadıköy İskele Meydanı’nda gerçekleştirilen "Krizin Bedelini Ödemeyeceğiz; İşsizliğe ve Yoksulluğa Karşı Birleşik Mücadele! Emek ve Demokrasi Mitingi" ne işçisi, kamu çalışanı, emeklisi, üniversitelisi ve liselisiyle on binlerce kişi katıldı.

 kd

Mitinge katılan sendikalar, kitle örgütleri, siyasi yapı ve partiler Saat 12.00’de iki koldan yürüyüş Kadıköy İskele Meydanı’na doğru yürüyüşe geçtiler. Kortejin önündeki pankartta "Krizin bedelini ödemeyeceğiz; İşsizliğe ve yoksulluğa hayır" sloganı yazılı idi.

 

Mitingde ilk olarak Nazım Hikmet’in "Kerem Gibi" şiiri eşliğinde bir dakikalık saygı duruşu yapıldı. Daha sonra mitingin çağrıcı konfederasyonları Türk-İş, DİSK ve KESK’in genel başkanları Mustafa Kumlu, Süleyman Çelebi ve Sami Evren sırasıyla konuşma yaptılar.

 

Konuşmasında krizin emekçilere etkilerinden bahseden Mustafa Kumlu, hükümetin vurdumduymazlıktan vazgeçip emekçilerin taleplerini kabul etmesi gerektiğini söyledi.

Daha sonra söz alan Süleyman Çelebi, iktidarın emekçileri anlamak yerine kendi bildiğini dayattığını söyledi. Hükümetin krizin faturasını emekçilere ödetmeye çalıştığını söyleyen Çelebi "İktidara gelirken cennet vadeden AKP’nin yarattığı cehennemden başka bir şey değildir" dedi. Çelebi, emekçileri üzerlerinde oynanan oyunu bozmaya ve mücadeleye çağırdı.

 

Mitingin son konuşmasını yapan Sami Evren konuşmasına "Yaşasın sınıf dayanışması" sloganıyla başladı. Krizin asıl tetikleyicisinin kontrolsüz sermaye hareketleri olduğunu söyleyen Evren, "Yapılması gereken, sermaye hareketlerinin kontrol edilmesidir. Paranın rantını yiyenlerden alınan vergilerin arttırılmasıdır" dedi. Hükümetin sermayenin çıkarına uygulamalara gittiğini belirten Evren, krizin patronların kasasına para akıtılarak aşılamayacağını söyledi. Evren, siyasal alanda bir demokratikleşme programıyla desteklenmeyen bir ekonomik çözümün etkili ve kalıcı sonuçlar doğurmayacağını ifade etti. Konuşmasında Avusturya İşçi Marşından bir bölüm okuyan Evren, iktidara seslenerek "Bizi suskun sanmayın, çığlıklarımızı duyun, bizi uslu sanmayın öfkemizi bilin, bizi korkak sanmayın cesaretimizi görün diye buradayız" dedi.

 kd

KESK kortejinde bulunan Yapı-Yol Sen’in taşıdığı pankartta; ülkemizde karayolu ulaşımına dayalı ulaştırma politikası ve arkası gelmek boğaza köprü sevdasının krizin sürekli gerekçelerinden biri olduğu, ülke kaynaklarının köprülerden birilerilerinin cebine aktığı karikatürize edilmişti.

Yoksulluk Sınırı

Kamu-Sen’in belirlemelerine göre, bu yıl mayıs ayında dört kişilik bir ailenin yoksulluk sınırı bir önceki aya kıyasla yüzde 1.06 artarak 2 bin 240.10 YTL’ye çıktı. http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/6751882.asp?m=1

Memur-Sen’in yaptığı araştırmada, Şubat ayı için 4 kişilik ailenin açlık sınırı 775, yoksulluk sınırı 2 bin YTL olarak hesaplandı. http://arsiv.sabah.com.tr/2008/03/16/haber,13E6411B0FC74C8DA04C47FF397A5B7E.html

Kamu-Sen ve Memur-Sen düzenli priyodlar halinde yoksulluğun ve açlığın sınırını tespit eder ve açıklarlar. İşten atmaların ücretsiz izinlerin, temel ihtiyaç maddelerine dayatılan zamların yaşandığı ekonomik krizin teyet geçmeyerek yaşamları altüst ettiği bu günlerde bile sokağa meydanlara çıkarak açlığa ve yoksulluğa karşı duruş sergilemezler. Yoksulluk kader çözüm ise dağıtılan kömür ve makarna olmamalıdır.

 

İşsizliğin Boyutu

Küresel krizin kendini iyiden iyiye hissettirdiği bir dönemde DİSK Başkanı Çelebi, yaşananları yorumladı. Ona göre işsiz kalanın yanında, ücretsiz izne çıkartılanların sayısı azımsanmayacak oranda. İşten çıkartılan da ağlıyor, iş başında kalan da. Mağdurun olması hükümeti mutlu ediyor. Hatta başbakan ‘vatandaşın’ fakir olanını seviyor.
Kriz? Ülkemizdeki kriz uluslararası krizden çok daha önce başladı. Bir yıl önce işsizlik, yoksulluk tehlikesini söylediğimiz zaman, başbakan, ‘felaket tellallığı yapıyorsunuz’ demişti. ‘500 bin kişi işsiz kalacak diyoruz, ‘Bu sendikacılar abartıyor’ deniyor, sonra işsizlik oranı artıyor. Asıl görünmeyen şu: İşten çıkarılanlar, kayıt içinde olup bildirilenler var; bir de, şu anda iş akdi feshedilmemiş, üç-dört aydır ücretsiz izinde olan ama işsizlik sigortasından yararlanamayan işçiler var! Sayın başbakan ‘kriz psikolojik’ dedi. Psikolojik olan nedir? Geçtiğimiz günlerde Pirelli fabrikasından çıkarılan işçilerin yaşadıklarıdır. İşten çıkarılan da ağlıyor, işinin başındaki de! Bu küçük bir fotoğraf. Türkiye’nin farklı bölgelerine gittiğinizde bugün birçok işyeri kapanmıştır. Çalışanlar açlığa ve yoksulluğa terk edilmiştir.

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Yazar: kentvedemiryolu